Bilişim suçlarıyla mücadelede suçluyu bulmak için gereken teknik takip, zannedildiği gibi karmaşık değil. Hatta diğer suçlularla kıyaslandığında kısa zamanda net sonuçlar elde etmek mümkün.

Çünkü merak edilen sorunun cevabı, yanmış bir bez parçasında veya bir tüyde değil, yine bilgisayar ekranında.

Sadece doğru sorguyu yapmak önemli.

Hangi cep telefonu, hangi baz istasyonundan, ne zaman sinyal almış, mesaj nereden yollanmış?

Ya da…

Şüpheli kişi Facebook hesabına hangi IP’den girmiş, bu IP hangi adrese ait?

gibi soruların yanıtlarını bulmak, doğru kurumlarla sağlanan irtibat sayesinde çok kolay.

Ancak ülkemizde bilişim suçları ile mücadelede konu “devlet meselesi” değilse, işler sanıldığı gibi hızlı yürümüyor.

Genç polisler, her ne kadar konuya hâkim olsa da aynı durum, bu suçları araştıran savcılar için her zaman geçerli olmuyor.

Yeni teknolojilerle işlenen suçları araştıran savcılar, kuşak farkından dolayı suç terminolojisine alışık değiller. Başımdan geçen ilginç bir konuyu aktarayım.

Çağlayan’a taşınmadan önce Sultanahmet Adliyesi’nde görevini sürdüren savcı, üzerinde çalıştığı bilişim suçuyla ilgili olarak eline geçen IP’yi Türk Telekom’a resmi olarak ileterek adres tespiti yapılmasını istiyor.

Yazışmada IP ile ilgili (aşağıdaki sanal IP’yi örnek olarak veriyorum) bölüm şu şekilde yazıyor;

“19216811” numaralı IP, xxx tarihinde hangi adrese tahsis edilmiştir?

Belgeyi gördüğümde, savcıya bu yazışmada teknik hata olduğunu, sıralamanın “192.168.1.1” şeklinde olması gerektiğini söylediğimde, gözlüklerini parmaklarıyla hafifçe indirip bana bakıyor ve gülümseyerek şöyle diyor;

“Noktalar olmasa ne olur ki? Rakamlar yine aynı rakamlar…”

Bu yazışma yaklaşık 8 ayda yapılmıştı.

Noktaları olması gereken yerde, teknik açıdan daha doğru bir yazışma ile yeniden adres tahsisi konusunda Türk Telekom’dan bilgi talep ediliyor.

Birkaç ay sonra Türk Telekom’dan gelen yanıt şu şekilde;

“Kurumumuzda veriler, 1 yıl saklanmaktadır. Talep edilen bilgi, bu süreden daha eski bir döneme ait olduğu için yanıt veremiyoruz.”

Bir yanda insan hakları ve özgürlükler, bir yanda suçlularla mücadele.

Bir yanda siz çöp kutunuzdan silseniz de e-postalarınızın bir yedeğini ulusal güvenlik için saklayan Google, bir yanda 1 yıldan sonra tüm verilere format atan Türk Telekom.

Kıldan ince, kılıçtan keskin olan yol bu olsa gerek.