IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Etiketlenen Kullanıcılar

715Beğeni(ler)

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Konuyu Değerlendir Stil
Alt 25 Nisan 2015, 16:21   #241
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




30'a 5 kalmış sen hala bize taş atıyon. Sen bence bu saatten sonra sadece yaz

__________________
"Sen,
bir bana kör,
bir bana sağırsın."
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 25 Nisan 2015, 17:05   #242
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




huLk Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
30'a 5 kalmış sen hala bize taş atıyon. Sen bence bu saatten sonra sadece yaz

Ha sus otur bir köşede, çok sesin çıkmasın yazıyorsan yaz, yazmıyorsan keyfin bilir diyorsun. :ı Günlüğe değil makale platformuna katkı bekledik efenim, taşsa eğer demek ki tam yerine de gitmemiş hehe. ( Taş falan değildi hem o lütfen )

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2015, 17:17   #243
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




Bir dedik bin işittik. Ne anladım ben bundan şimdi? Biliyodum aslında neyle karşı karşıya geldiğimi.

İnsanoğlu işte kendi kendini harcıyor

__________________
"Sen,
bir bana kör,
bir bana sağırsın."
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Nisan 2015, 17:23   #244
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




Her şey anını bekler sayın süper moderatörüm, gün olur o an gelince ben bir derim, siz bin işittirirsiniz.-buna ben bile inanmadım ama olsun- Düğüne kaçıyorum ben, biraz da oradakileri taşlayayım.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 13 Mayıs 2015, 15:20   #245
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




Bir şeyleri değiştireceğimi biliyordum, keşke daha çok dibe batıp öyle çıksaydım daha anlamlı olurdu ama böylesine de sesim çıkmaz, bir yerden tutmalıydım ışığı.
Biriyle aynı şeyleri aynı anda düşünmemizin aynı dibe önceden beraber batmış olmamızın bir etkisi olacak ki, ruh detoksumuzu beş gün arayla gerçekleştirmiş olduk. Hatta ondan aldığım ilhamla, kesin doğru yoldasın dedim kendime, yanlış yolları önceden yürümüştük çünkü, hepimiz de kötü olmuştuk biraz. Değişim için hep bir şeyin başlangıcını bekliyoruz, bu bile içimizde bir umut olduğunu gösterir ve ne şanslıyız ki hep beklediğimiz başlangıçlara gelebiliyoruz. Yani o başlangıca kadar yaşayacağımızdan nasıl eminsek bekliyoruz. Bu yaşımı da bekledim ama bundan sonra beklemeyi düşünmüyorum. Ne başlamak için ne de bitirmek için çok da beklememeli insan, beklerken ölürsün zaten bilmeden. Bir sürü güzel şeyi sığdırdığım küçücük haftadan sonra, içimdeki sıkkınlığı neden atamadığımı düşündüm, buldum cevabını. Bekliyormuşum meğer. Ne akıl ama?! Birini ya da bir şeyi değil yalnız, kendimi bekliyormuşum. Keyfimin gelmesini, keyfimin şartlara uyum sağlamasını. Kendimden başka kimseyi beklemeyeceğime de söz vermiştim birkaç sene önce, tutamadığım sözler arasında hep kendimle ilgili şeyler olduğundan belki bunu da tutamam ve birini beklerim ama bunun için daha erken. Yoksa geç mi? Olayı birilerine getirmemeliyim, hazır kendimleyken, öyle devam edelim. Çok çok şanslı biriyim, insanların yüreklerine bir gram sevgimi sokabildiğim için şanslıyım. Bu dik başlılığın, yer yer öfkenin altındaki elması çok da sosyalist bir yaklaşımla herkese eşit dağıttığım için şanslıyım. Küçük şeylerden gerekirse mutluluk çıkarabileceğimi kendime hatırlattığım için şanslıyım. Başkalarından önce kendimi dinlediğim için şanslıyım. Bir şeyden emin olmadan ağzımı açmadığım için, önemsemiyormuş gibi yaptığım şeyleri kendi içimde sindirip en güzel haliyle insanlara sunabildiğim için şanslıyım. Ne övdüm ama kendimi? Aslında kendimi de övmüyorum, çok övülecek bir yanım yok, bunu bildiğim için şanslıyım. Ben sadece böyle bir yanım yokken, kendi içimde başarabildiğim şeyleri söylüyorum. Söyleyebilmek de bir şans biliyor musunuz? Önce kendi için rahat değilse, sen neden başka insanlara ''için rahat olsun'' diyorsun ki? Kendi içinizdeki sizi bulduğunuz an, söyleyeceğiniz çok şey olacak ben biliyorum. Hadi bu sefer şu dolanan şeytanların bacaklarını kıralım. Kıralım sonra gerekirse alçıya da aldırırız, merhametimizi bulursak eğer. Sıcakları sevmem ama galiba güneş bir hayli aydınlatmış yolumu, doğru olan şeyleri içimde tutmadığım için daha aydınlık yollar. Hayatta en güzel şey, tanıdığınız insanların sizin söylediklerinize kırılmayıp, sizi anladıklarını bilip, bütün eksik parçaları beraber tamamlayabileceğinize olan inancınızdır. En güzel şey bu da olmayabilir, en güzel şey sizsiniz. İçinizdeki siz. Ondan daha gerçek hiçbir şey yok çünkü. Çıkarıp koyun masaya, sizi.
Dibi sıyırdık, yola devam. Yeniden ilham olan o insana da selam.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 23 Mayıs 2015, 14:12   #246
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




''Ya ben sizi çok özleyeceğim.''
Samimi olup olmadığını sorgulamadan şu cümleyi üst üste duymak beni bile hiç özlemeyeceğim insanları özlemeye sevk etti. Üniversite hayatım boyunca az insan, aşırı huzur, çok huzur, sonsuz huzur anlayışını dibine kadar yaşasam da, bulduğum az insanla bile aslında pek de beraber olmamışız gibi hissettim. Hatta çoğu zaman okul arkadaşlıklarım hep zorunluluktan olmuş benim ama bu sefer her ne kadar uzak gibi olsa da, iş sona gelince insan pek de uzak hissedemiyor kendini. En güzel yanı da, aynı semtte olmamızdan dolayı kopmayacağımıza kendimizi inandırmış olmamız. Öyle mi olur bilemiyorum, olmasa özler miyim onu da bilemiyorum. Ben özleme duygumu da kaybetmişim sanırım. En son ne zaman birine ''seni çok özledim.'' dedim hatırlamıyorum. Şimdi şaka maka, girdiğim andan beri bünyemdeki isyan damarlarını tavana çıkaran okulda son sınavlara gireceğim, derken burada seneye girecek üç sınavı olduğunu hatırlatıyor kendine yazar ve içinden minik minik küfürcükler savuruyor. Sonlar her zaman can sıkıcı mı olur? Sondayım ama neden mutluyum? Çünkü bu bir yandan sevmediğin bir şeye verdiğin mücadeleden zaferle ayrılmak gibi bir şey. İstemediğin bir şey karşısında, ne olursa olsun yılmamayı tercih edip sonunda kurtuluşunu ilan edip, özgürlüğe koşmak gibi bir şey. Asıl sorun bundan sonra mı başlıyor peki? Kesin öyledir. Kesin 2-3 yıl ben yine ben olmaktan çıkar, yine 10 yıl öncesini sorgular, sonra yine bugüne dönüp, yarınlar için savaşmayı seçerim. Seçerim de seçmesine, yeterince savaşır mıyım? Bilmiyorum. Bilmemek de ne güzel bir şey aslında, bilmiyorum. Faruk Eczanesini de bilmiyorum ben, Faruk Kıraathanesini de bilmiyorum. Özgürleşeyim derken daha da tutsak olabilme ihtimalimin var olduğunu biliyorum mesela. Bu da şimdilik yetiyor.
5 yıl sonra çıkıp da 15 yıl öncesini sorgulamam ümidiyle yürüyorum ve neden benimle hiç alakası olmayan insanlar bile benden bir şeyler bekliyor diye sinirlenip duruyorum. Bu sinirlerin bir anlamı olmalı, diyor şarkıda. Çünkü sabahlarda bir anlam bulamadım henüz, muhtemelen sinirlerde vardır bir şey, öyle değil mi?
En başa dönecek olursak, ben de sizi özleyebilirim. Birilerini özlemeyi öğrenirim belki böylelikle ve koşa koşa size gelir teşekkür ederim. Şimdi sarılalım sıkı sıkı, kaburgalarımı kırar gibi sarılan insanları severim. Sonra ayrılalım, iki yıl sonra düğün davetiyelerinizi yollayın bana! Koleksiyon yapacağım, diyeyim. Ah aman be, her duygusallığı da hiç etmesem olmuyor. Hadi sarıldık. Kesin görüşürüz ve arayı açmayız. Seni yenerim ben demiştim, veni vidi vici.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Haziran 2015, 01:23   #247
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




''Kaldırım taşlarına bile değdi merhametim de, bir kendime dokunamadım.''
Oturdum, yazdığım eski şeylere baktım, hala da bakıyorum, güzel bir kafam varmış, güzel isyan etmişim, güzel üzülmüşüm, belki üzmüşüm, peki her şey bu kadar güzelken neden bu kadar çirkinleşmişiz?
''Bizim de duygularımız vardı, güldük diye geçti sandınız.'' demişim mesela, kime demişim, niye demişim, gülmüş müyüm gerçekten, geçmiş mi acaba?
''Eminim sen beni bir gün mutlaka anlarsın, muhtemelen biraz da geç kalırsın ve ben o zaman neden beni anlaman gerektiğini unutmuş olurum. Bunu anladın umarım.'' demişim, anlaşılmadığımı düşündüğüm bir gece. Hala anlaşılmıyorum çünkü henüz çok erken ve insanların en büyük ayıbı geç kalmaktır, yanındakine.-peki ne bu duygusallık?-
Sonra...
''Siz böyle sevinirsiniz 'insanları anlıyorum, insanlarla anlaşıyorum.' diye, sonra bir zaman gelir, anlaşılmak istersiniz ama çevrenizde sizi anlamak isteyenlerden çok, anlaşılmayı bekleyen insanlar olur, sizin hiçbir şeye hakkınız olmaz, yalnız kalmaya bile ve bunun tek sorumlusu da sizsinizdir, siz diyorsam alınmayın, biz de olabiliriz.'' gibi bir şey demişim. İnsanları fazla anladığımı zannettiğim bir geceymiş, çok dinlediğim bir gece, az konuştuğum bir gece. Anlaşılmayı beklemişim saf gibi, bir de üstüne anlatmışım, ne cüret.
''Aşık oldum hem de aynı adama bilmem kaçıncı kez.'' diye bir şey uydurmuşum yakın bir tarihte, yakın dediğimde hiç yoktan bir 8 aydan fazla, yakın geçmiş midir ki? Her neyse işte, böyle bir şey hiç olmamış aslında, sadece bunun güzel olduğunu düşünüp konuşmuşum boş boş. Canım bugün kendimi kandırmak istiyor ve bugün ağlamam lazım, uydurulan her şeye.
Ve en son,
''Uzun uzun anlatacak bir şeyimiz de kalmadı artık ya da uzun uzun anlatacak gücümüz. Sanki ikincisi daha ağır basıyor. Yani bu sabah bir umut yok içimde. Nasıl olsa geri gelecek biri de yok. Her şey yerli yerinde falan da değil. Bu sabahların muhtemelen bir anlamı da yok. Daha ne diyeyim, domateslerin bile canı sıkkın bu sabah.'' demişim, uyuyamadığım bir gecenin sabaha çalan saatinde. Sahi, ne çok uzun uzun anlatmışım ben ve şimdi uzun uzun anlatmaya değecek hiçbir şeyim kalmamış gibi hissediyorum. Uzun uzun hayaller kurup da uyduramıyorum, unuttuğu bir şeyi nasıl hatırlıyordu insan? Anneme sorsam bilir belki ama benim üzülmüş olduğumu bilsin istemem, gerçi anneler biliyordur dimi?
Peki niye bunları okudum, neden okudum, nasıl okudum bunun bir önemi yok, açtım okudum diye yine gevşeteyim mi olayı? Önemlidir çünkü insanın kendi kendini güldürmesi, büyük bir silahtır. Bunca anlamlı şey içinde, dert edilen anlamsızlıklara verilen en güzel cevaptır.
5 dakika içinde hönküre hönküre ağlayıp, 15 saniye sonra o gözden gelen yaşların kahkahadan olduğunu fark ettiniz mi hiç? Bugün kendime bunu yaptım, detoks anlayışlarım çok farklı. Ne bileyim, kerevizin sapını kaynatıp içmek biraz şov geliyor bana, insanın içini bir tek kendi temizler gibi geliyor. Gidiyorum tamam, ha bir gün şey demiştim, ''sabaha kadar saçmalayabildiğiniz insanları alın hayatınıza; çünkü sabaha kadar kimse sizi sevmez.'' Şimdi bu durumumu özetlediğime göre gideyim, balkona çıkın ama balkona çıkınca ilk aklınıza gelen şey atlamak olmasın. Kendini betonda parçalanmış hayal etme; çünkü o hayal değil, sen parçalandın çoktan. Öperim, hepimiz çok tatlıyız ama bunu bir tek kendimiz biliyoruz, olsun.


__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 17 Haziran 2015, 16:56   #248
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: her şey anını bekler




Güne beklediğim bir haberle uyandım, iyi olup olmadığını anlamak için daha zamanımız var, tek bildiğim şey bazı şeyleri yılların eskitemediği. En önemlisi de yanında seni güçlü hissettiren insanlar varsa, senin yıkılman bir o kadar zorlaşıyor. Kendi içinde belki daha büyük yıkımlar yaşıyordur tabii insan, bunu kestirmek zor ama en azından, ona ne kadar az düşündürürsen dozerin kalbine girdiğini, o kadar iyi. Bu dünyadan bir de biz geçtik diyebilmeli aslında insanlar, yanındakilerle.
Dün burukluk üstüne burukluk yaşarken, bugün o burukluğu bununla örtmenin haklı gururunu yaşıyorum. Bir yandan çok umutsuz bir yandan çok umutluyum. Bir yerde güzel şeyler var, ben yerini biliyorum ama gidemiyormuşum gibi hissediyorum ya da o güzel şeyler çok yakınımda, ben göremeyecek kadar körmüşüm gibi hissediyorum. Ne karışık. Belki de güzel bir şey görmeye hevesim yoktur, belki alışkanlığıma bir darbedir. Küçük mutlulukları birleştirip kale yapmayı bekliyorum belki de. Bunları bir kenara bırakalım, hatta her şeyi bir kenara bırakalım. Bir de ''İnsanlar değişmez.'' tezimin çürütülüp çürütülemeyeceğinin sonuçlarını öğreneceğim az kaldı, bu sefer yanılt ey beni hayat demek istiyorum ve içimdeki umudun adını da Berkin koyuyorum. Ne alaka demeyin, öyle işte.

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 04 Temmuz 2015, 01:23   #249
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hepimiz birden sevinemeyiz.




Bir gün dönüp birine ''yalnızlığın içime sinmiyor, bilesin.'' diyeceğim günü sabırsızlıkla bekliyor muyum? Hayır beklemiyorum, belki de bazen bekliyorumdur, tamam tamam arada bir bekliyorum, insanız biz de, taş değiliz ama şimdi asıl konu ne biliyor musun? Hep de sana soruyorum ama muhatap olunacak birçok insandan daha samimi geliyorsun, suç benim değil yani. Asıl sorun, ayrılıklar canım benim. Aman şimdi sen hemen salya sümük oldun bile dimi? Yok yok, başlatma sevgiline, aşkına, öyle değil. En zoru kardeşinden ayrılmak be. Şu dünyada en zor şey, kesinlikle bu.
Belki bunu bildiğim için bu sıralar bir başkayım ben, eski ben değilim, eski benden daha önceki bir ben vardı, tam oyum ve bu dünya için küçük, insanlık için daha küçük bir detayken benim için dünyalar kadar büyük desem sen anlarsın. Daha önce de dedim, en alakasız insanla vedalaşıyor olmak bile benim gözlerimde yan etki yaratıyor, şimdi sen düşün halimi. Bir yandan gururdan göğsüm kabarıyor, doktorlardan, hastanelerden hep nefret etmiş biri olarak artık kardeşimin doktor adayı olacağını düşünmem bu nefretimi kıracak diyorum ama öteki yanı var ya, hah işte o yan benim içimi kemiriyor. Ben bu dünyanın en takıntılı, en korkak, -benden inatçı olmasın- en inatçı ama dudaklarını büzüştürüp ''öpceeem'' dediğinde de anında 3 yaşındaki kıvırcık marul hallerine dönen kardeşimden nasıl ayrılırım? Bal gibi ayrılırsın diyorsun dimi sen, eh tamam bal gibi ayrılırız da, çok zor be. Şimdi her gece benim yatağıma gelip, sırnaşıp sırnaşıp zorla yanıma yatan, sonra uyuyup kalınca da uyandırmaya kıyamadığım pıtırcık her gece yanıma gelemeyecek mi? Hayır az da değil, es kaza hazırlığı da atlayamasa 7 yıl, 7 koskoca yıl ben bu kızdan ayrı kalacağım. 7 yıl sonra durum ne biliyor musun? Bildin bildin, ben şey etmeyeyim şimdi. Zor bu ayrılıklar zor, onu bırakıp döneceğim o şehir bozkır bir yer olursa gözyaşlarımla yeşerir, otlar maki boyundaysa kavaklara dönüşür, deniz durgunsa gelgitler oluşur. Bir sevinemedi kızcağızımda, herkes ''sen yapamazsın başka şehirde'' diye diye aklını karıştırıyor. Ne demek yapamaz? Yapar. Hedefine ulaşmanın mutluluğunu yaşatmadılar yavruma, hiç sevmem böyle şeyleri ha. Milletin ne yapıp ne yapamayacağına bu kadar kolay karar verebilenler, kendi yaptıklarına baksa ya önce. Bir de bu durum var işte, bu ne olduğu belirsizlerin ahkam kesmeleri, şovları, kendini yere göğe sığdıramayışları. Ee hani insandık başta hepimiz? Level atladın da haberimiz mi yok? Neyse, sinirlenmeyeceğim ben çünkü duygusalım, bir yandan da sinirliyim. Sinirimden duygusalım hatta ben. Şu an içimden ''abi çok zor be!'' diye bağırmak geçiyor, belli etmemeye çalışıyorum ama her ''of çok mutsuzum gitmek istemiyorum.'' dediğinde, odaya kaçıp ağlayasım geliyor be, öyle bir şey. Neyse, biraz neşeli şeylerden bahsedeyim, aslında bu gayet neşeli bir konuydu da, ayrılıklar da neşeye dahilmiş. Bizimki de bu kadar neşe işte.
Başka konulara geçeyim mi? Bence geçmeyeyim; çünkü anlatacağım şeylerin ağırlığı bir tek beni ezmeyecekmiş gibi geliyor, gerçi ben doğrularla ezilmedim hiç, neyse neyse, biz kalkalım artık.
Yeni başlığını da koyduk, sence de güzel olmadı mı?
''Hepimiz birden sevinemeyiz.'' bunun tersi benim ütopyam. Hepimiz bir gün sevinebilirsek, o gün göğe bakalım. Belki de birbirinize bakarsınız ama bir insanın gözlerine bakmak biraz komik bir şey, şaşı falan oluyorsun çünkü, ben gülerim. Hepimiz sevinemiyoruz ama gülmeyi bir şekilde öğrenmişiz, o yüzden at içine gitsin, patlayacaksa içinde patlasın her şey, bazen öylesi daha iyidir; çünkü hiç can yakmaktan yana olmasın rotan, sen doğruyu yaptığını biliyorsan, başkasının canı muhakkak yanar, ha sen ha başkası fark etmez. Yandığı ilk an, hepsi gelecek aklına. Emin ol, bana güven. Nerden mi biliyorum? İçimde patladı, onlar yandı.
Hadi gidip sevinecek bir şeyler bulalım, en azından nefes alıyor olmanın kıymetini bilir gibi yapalım.
Çok zor be çok zor!

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 10 Temmuz 2015, 01:22   #250
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Hepimiz birden sevinemeyiz.




Hepimizin sevinemediği bir geceden daha merhaba. Nasılız? Heyecanlı. Listemizi yaptık.
Konya'sı, Antalya'sı, Çanakkale'si elendi derken, elimizde Eskişehir, İzmir-bu da şüpheli-, Kocaeli, Samsun kaldı. 81 ilden sonra durum budur, bunlardan da en garanti olanı yazılırsa ya İzmir ya da Samsun. Tek avantajları şehirler çok da uzak değil, ben böyle ''hııığğğaaa özledim'' diye koşa koşa gidebilirim hepsine, tamam koşmam da bir vasıtayla giderim. Adaletin yok dünya, şu Eskişehir garanti olsaydı ne olurdu? Neyse olsun, Samsun'u sevdi şu an, daha gitmeden arkadaş bile edindi. En azından bildiğimiz yer, şurdan şura diyoruz ve ailecek mutlu oluyoruz.
Bu hüznün arasında beni güldürmesini de biliyor, Arda Turan'ın transfer haberini duyunca, ben Arda çalım atınca çok zeki çocuk dediklerinde ODTÜ'de okuyor sanıyordum diyor. ÖSYM'nin bizi düşürdüğü son durum budur, güzel çalım atıyorsa ODTÜ'lü.
Bana geleyim mi? Yine havalimanı projesini kilitlediler bana, şirketin yarısı mesaj attı, sanırsın dünyayı kurtarıyorum. Neyse yaz sezonu İtalyan abilerimize bir ''hi'' deriz bol bol. Ondan sonra da kalıcı iş bakasım var, editörlükten, sürekli supervisor olarak bıdı bıdıyı yapman lazım laflarından sıkıldım, bir yandan KPSS'ye hazırlanasım var, ciddi ciddi iş hayatına acilen atılırsam yine dünyayı kurtaracakmışım gibi geliyor, öte yandan YDS'ye hazırlanasım var, 400 kelimelik bir sınava girdim geçen gün. Sınav güzeldi ama ''İngiliççe'' Bir de ne var biliyor musun? İşte o var olması gereken şey yok, heves. Hevesimin kırıldığı yerdeyim diye bir şehir olmalı, belki de böyle bir cafe açmalı. Hevesi kırılan gelmeli, sonra bütün bu kırıklar toplanıp darbe yapmalı, hede höde.
Bana ayrılığa iyi gelen bir şeyler önersinler, İbrahim Tatlıses açıp ''ayrılıktan yana kaç şarkı varsa, hepsini bu akşam çal benim için'' dinleyesim geliyor. Her yere Eskişehir yazıyorum, eeeey evren bir kere de duy beni be!
Tam bir günlük oldu bu işte, ilkokul günlüğüm kadar sakin, saf ve sabah uyandım, önce elimi yüzümü yıkadım tarzında. Yalnız az önce İbo'dan yaptığım şarkı alıntısı şu an dilime dolandı, aşk acısı çekmiyoruz ama ayrılıklar insana mahsus.
Hadi gidip sevinecek bir şeyler bulalım, en azından nefes alıyor olmanın kıymetini bilir gibi yapalım.
-hep bununla bitireceğim!-

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
birden, hepimiz, sevinemeyiz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Var
Mesaj Yazma Yetkiniz Var
Eklenti Yükleme Yetkiniz Var
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kemal Kılıçdaroğlu 'tokalaşamama' anını anlattı Seth Haber Arşivi 0 31 Ağustos 2014 11:39
Doğum anını gören erkeklerdeki değişimler Süslü Ah Erkekler 3 11 Şubat 2010 13:59