Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Ekim 2025, 14:59   #1
Çevrimdışı
Tanem Doğrulanmış Üye
~ TeFeCi’nin KıZı ~
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Karanlıkları Aydınlatan Hüddam Süleyman: 24. Bölüm – Berrak’ın Arkadaşları ve Gizli Gölgelerin Tehdidi




[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Köyde günler yavaş ama emin adımlarla ilerliyordu. İnsanlar gündüz huzur bulsa da geceleri karanlığın sessiz oyunları hâlâ etraftaydı. Süleyman ve Melike sade bir hayat sürüyor, televizyon izlemiyor, karmaşadan uzak duruyordu. Fakat evin bahçesinde oyun oynayan sarı saçlı, yeşil gözlü küçük bir kız, ışığı ve sezgileriyle her şeyi değiştirecekti.

Berrak, iki yaşına bastığı hâlde çevresindekileri şaşırtacak kadar farklıydı. Küçük arkadaşları Leyla ve Emir ile bahçede saklambaç oynuyordu. Gülüşleri, koşuşturmaları masum ve neşeliydi; oyunlarına katılan hafif esen rüzgâr bile onları takip eder gibiydi.

Ama Berrak’ın kalp gözü açıktı. Oyun sırasında birden durdu, gözleri genişledi ve fısıldadı:
“Emir, sola dön… Leyla, saklan!”

İkisi şaşkınlıkla durakladı ve Berrak’ın işaret ettiği yere baktılar. Bahçenin köşesinden, sessiz ve sinsice, gölgeler yaklaşmıştı. Küçük kızın sezgileri sayesinde tehlikeyi hissetmişti; gölgeler fark edilmeden yaklaşmaya çalışıyordu.

Berrak, arkadaşlarının ellerini tutarak onları güvenli bir yere çekti. Masum bir oyun anı, bir anda gerilim dolu bir sahneye dönüşmüştü. Arkadaşları durumu anlayamazken Berrak’ın gözleri kararlıydı; “korkma, birlikteyiz” der gibi parlıyordu.

Akşam yaklaşırken gölgeler yavaşça çekildi. Fakat Berrak, o karanlık hareketlerin sahte imamın gölgesinden kaynaklandığını sezebiliyordu. Rashim’in ve diğer karanlık varlıkların dikkatle onları izlediğini hissediyordu. Küçük bedeniyle kalbi hızlı atarken, ruhunun derinliklerinden gelen bir cesaret dalgası onu ayakta tutuyordu.

O gece, Berrak yatağında uyurken rüyasında bir çığlık duydu. Birisi yardım istiyor, çaresizce ağlıyordu. Sabah uyanır uyanmaz babasına koştu:
“Baba… ben bir rüya gördüm. Rüyamda biri yardım istiyordu, çok ağlıyordu.”

Süleyman dizlerinin üstüne çöktü ve küçük kızın yeşil gözlerine baktı. İki yaşındaki bir çocuk, normalde böyle bir şeyi ifade edemezdi. Ama Berrak, sadece normal bir çocuk değildi; bir Hüddam babanın ve bir cinnia annenin çocuğu olarak Allah’ın özel bir lütfuyla doğmuştu. Onun sezgileri, ışığı ve bilgeliği yaşının ötesindeydi.

O sabah köyden bir adam kapıyı çaldı. Yüzü solgundu, sesi titriyordu:
“Hüddam… kızım garip sesler duyuyor, gözleri kararıyor, bize yardım et!”

Süleyman bir kez daha anladı ki, Berrak’ın ışığı ve sezgileri artık sadece oyun veya masumiyet değildi. Onun rüyaları, gölgeleri ve sezgileri köyün kaderinde önemli bir rol oynayacaktı. Gölgeler hâlâ pusuda bekliyordu, sahte imam ise dışarıda intikam planları kuruyordu. Ama Berrak, ufak bedeni ve büyük kalbiyle bu karanlıkla yüzleşmeye hazırdı.

Oyun oynarkenki kahkahası, ışığı ve sezgileriyle, Berrak bir kez daha gösterdi ki; karanlığın gölgesi ne kadar sinsiyse, ışığın nuru da o kadar güçlüydü. Ve bu küçük çocuk, ailesi için hem rehber hem koruyucu bir ışık olmaya başlamıştı.

__________________
''Zamanın Eli Değdi Bize
Artık Aynı Değiliz
İkimiz de''


Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet bizimmekan reklamver