Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Haziran 2006, 01:47   #17
Çevrimdışı
Burak
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: YILMAZ Erdoğan - Şiirleri - Yazıları




ACİL ŞİFALAR

Bahçe kapısından sızdılar
Aralık kalmış neresi varsa hayatımın
Bünyede bastırılmamış ne kadar isyan varsa ordan
Daha asitli bir yalnızlık için dilek tutuyorum şarkılara
Sıradaki benim şansıma diyorum
Haberler başlıyor birden
Benden, hazin biçimde bahseden
Kumsalların istenmeyen kaç kum tanesi varsa
Önde gideniyim her tazyikli akışta

Zayii makamında bestelenmiş yazılar kaldı avluda
Gitme diye yalan bile söylerim
Yerini söylerim ne saklamışsan kal diye
Bu yaz'ı serin tutalım diye çıplak tenlerde
Geceyarısı tatlı bir soğukluk olsun diye her sevişme
Aramızdaki her üryan gelişme
Hem gidenedir bu şiir
Hem gelecek olana
O da biraz oyalanıp gider nasılsa
Hep haberler başlayacak biliyorum
Hangi şarkıyı seçsem şansıma
Şimdi şifa niyetine giriyorum sulara
Mavisine değil denizin
Sade tuzuna

BİRAZDAN KUDURUR DENİZ

Birazdan kudur deniz birazdan sırtından üst üstde fişkıran
Rüzgarlar saldırınca üstüne
Yüzüne şarkılar çarpar yüzüne şiirler çarpar ağlarsın sen
Artık sen artık buralrda duramazsın
Artık sazın bağrım olur kimsenin bilmediği bir ağrın olur
Gider kendine gömülürsün yoksa bu şehir bu sokaklar seni
Alır kullanır seni alır kullanır santim santim çürüsün
Bazen bir uçurum kalır bazende martıların ardından velvele
Bir leş kalır bir intihar gibi pusAt olunca sevdalar bazen
Sırtını duvara yaslar sırtını ağaca yaslar susarsın sen
Artık sen artık hiç bir sözü kaldıramazsın şimdi
Yeni bir sevdamı olur kimsenin kapımı çalmadığı bi inzivamı
Tutar sıfırdan başlarsın yoksa bu ilişkiler bu zaaflar seni
Yiyip bitirir seni yiyip bititir dirhem dirhem azalırsın.

NEDEN YAZIYORSUN ?

sevmek bir şey değil de
sevinmek kötü be,
kumruların
kumsalların
bulutların aşkına
mecburduk da yazdık
kirli sakallı sabahların namına
öylesine değil
savrulsun diye değil
yalandan değil
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü

hani bazı
içinde bir dal burkulur
yeşil için
sarı için
her morun tonunda büyüyen
sağrılar için
belki kuşlardan habersiz
kanatlar için
yol yokuş
son ilk bahar
uzun eskilerden gelme
bir içim nefes için
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünki

erguvan görüldü bir zaman
sonra çıkmaz oldu sokakların alayı
mavi çakmak
fitil falan
kalabalık oldu yokuşlar
o yokuşların baladı oldu
düğün oldu hatta
serim düğün ve çözüm için
boşanmalar oldu
her sevdanın final tezi adliyeye verildi
gerisi ilam oldu
kıyılar kumrular
göçler oldu...

buhurdanlar semaverler
ve nargile geyikleri
yavaş
yavaş
çok yavaş
hız'da yitirilenlerin aşkına
yavaş'ın içindeki ölü şövalyeler için
her işin bir raconu vardı
yaşamın ortaçağında
atılan adımlar vardı yavaş ve eski
bir düellodan alınmış
işte bu yüzden yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

sonra unutmak vardı
hatırlamak içindi bütün muallak resimler
hiç olmamış gibi yapmak
öküz öldüren bir hasrete
can dayanmıyordu ya
zaten bütün bunlar
yeni ve dayanıklı canlar içindi
dursun koyuyordular en son çocuklarının adını
üstü kalsın ikizler mesela
birisinin içinde civciv havalansa
diğeri kanat çırpıyordu istemsiz
oluyordu bunlar
ve yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

eski harfleri dağıtıyorduk komşularımıza
yepisyeniydiler
hepi topu bir kere kullanılmışlardı
sapa bir cümlenin içinde
hat sanatıydı gömdüğümüz uykuya
edebiyat avuntusuydu işimiz
uzak suretlerinden biriyle yapılan nef'inin
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı,
aslında olurdu tabii
bir sürü yazmadığımız
bir süre yazmadığımız
ama o zamanda
bakkalda hesapüstü kalmışlık oldu
siparişi unutmuşluk bakkal çırağında
hem de ekmeğin en yumurtaya banılacağı sırada
ve kapatıyoruz manasında söndürülen ışıklar oldu
hadi gidin artık makamından
kırklık bir ampul kaldı geriye...
baktık olmuyor yazmadan
baktık mesele oluyor
dimağı eşeleyen cümleler
olmuşlar
olacaklar

yani bir fikrin hizasına konulacak ne varsa işte,
yazdık
ki yazmasak olmazdı
bütün bunlar
bütün bunlar içindi
gizli hüzün artıkları
kalmıştı ayrılık salonundaki
güvercinlerde manasız bir tango ciddiyeti
dans mı ediyorlar fırça mı yiyorlar
belli değil
öyle suçlu bir işti tango
arjantinde solcu gençler işkencedeyken
maradonaydı 82'de
kibrit kutusunun kapağı
vasati kırk çöptü ve
kırkının da tek tek
kendine göre sorunları vardı...

çözüm bekleyen ağır meseleleri de vardı
yaprakların
kuruyorlardı saatlerini kasım patlarına
hemen ve şimdi
müdahale gerekiyordu
akarsulara

ve ivedi
bir gülümser kelimeydi
yadırgayan
türkçedeki yerini
ama yinede yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı...

sonra hiç aklına gelirmiydi
örümceklerin sinirli bir iklime
ağ'yacakları kendilerini
ya da kuşak çatışması balıkların
pul pul gerinir diye düşünürken biz
meğer esnemeye bile takati kalmamış
yorgun bir akdeniz...
ucundan çeksen
new york'a kadar götürebilirsin
elektrikli vakumlu halı bile yıkayan sömürgeni
işte böyle bir durumdu
ve tedirginliğimiz
siren miren istemiyordu
telaşımızın gürültüsü yerindeydi
ve küt diye akşam oluyordu

biz ki öğle vaktiyiz daha
rakıdan filan habersiz
ve söylemeye gerek yok
uzun
çok uzun içmeler oldu
mürakabe susamış peçetelere notlar düştük
kalktık
zeytinyağı lekesinden arta kalan
şiircik kuşunu besledik
gel gör ki üç gün yaşayabildi us pas içinde
ama olsun yine de yazdık
yazmasak olmazdı...

nehirde (hiç tanımadığımız)
bir tekne için (hiç binmediğimiz)
bir şarkı (hiç duyulmamış)
bestelemeyi istersin de
hani nefesin yetmez nefsini güftelemeye
işte bu yüzden yazdık
yoksa hoşumuza mı gidiyor zannediyorsun
smokin bulutlu bir gökyüzünden söz etmek
bir kelebeğin kararsızlığını anlatmak
tırtıl kılığında...
ya da bir ateş böceğinin direnişini
yalancı aydınlıklara...
başka türlü olmuyor,
başka türlerde nasıl oluyor bilmem
ama yazmak lazımdı işte
yazmasak olmazdı çünki!

sevmek bir şey değil de
sevinmek kötü be,
kumruların
kumsalların
bulutların aşkına
mecburduk da yazdık
kirli sakallı sabahların namına
öylesine değil
savrulsun diye değil
yalandan değil
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü

hani bazı
içinde bir dal burkulur
yeşil için
sarı için
her morun tonunda büyüyen
sağrılar için
belki kuşlardan habersiz
kanatlar için
yol yokuş
son ilk bahar
uzun eskilerden gelme
bir içim nefes için
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünki

erguvan görüldü bir zaman
sonra çıkmaz oldu sokakların alayı
mavi çakmak
fitil falan
kalabalık oldu yokuşlar
o yokuşların baladı oldu
düğün oldu hatta
serim düğün ve çözüm için
boşanmalar oldu
her sevdanın final tezi adliyeye verildi
gerisi ilam oldu
kıyılar kumrular
göçler oldu...

buhurdanlar semaverler
ve nargile geyikleri
yavaş
yavaş
çok yavaş
hız'da yitirilenlerin aşkına
yavaş'ın içindeki ölü şövalyeler için
her işin bir raconu vardı
yaşamın ortaçağında
atılan adımlar vardı yavaş ve eski
bir düellodan alınmış
işte bu yüzden yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

sonra unutmak vardı
hatırlamak içindi bütün muallak resimler
hiç olmamış gibi yapmak
öküz öldüren bir hasrete
can dayanmıyordu ya
zaten bütün bunlar
yeni ve dayanıklı canlar içindi
dursun koyuyordular en son çocuklarının adını
üstü kalsın ikizler mesela
birisinin içinde civciv havalansa
diğeri kanat çırpıyordu istemsiz
oluyordu bunlar
ve yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

eski harfleri dağıtıyorduk komşularımıza
yepisyeniydiler
hepi topu bir kere kullanılmışlardı
sapa bir cümlenin içinde
hat sanatıydı gömdüğümüz uykuya
edebiyat avuntusuydu işimiz
uzak suretlerinden biriyle yapılan nef'inin
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı,
aslında olurdu tabii
bir sürü yazmadığımız
bir süre yazmadığımız
ama o zamanda
bakkalda hesapüstü kalmışlık oldu
siparişi unutmuşluk bakkal çırağında
hem de ekmeğin en yumurtaya banılacağı sırada
ve kapatıyoruz manasında söndürülen ışıklar oldu
hadi gidin artık makamından
kırklık bir ampul kaldı geriye...
baktık olmuyor yazmadan
baktık mesele oluyor
dimağı eşeleyen cümleler
olmuşlar
olacaklar

yani bir fikrin hizasına konulacak ne varsa işte,
yazdık
ki yazmasak olmazdı
bütün bunlar
bütün bunlar içindi
gizli hüzün artıkları
kalmıştı ayrılık salonundaki
güvercinlerde manasız bir tango ciddiyeti
dans mı ediyorlar fırça mı yiyorlar
belli değil
öyle suçlu bir işti tango
arjantinde solcu gençler işkencedeyken
maradonaydı 82'de
kibrit kutusunun kapağı
vasati kırk çöptü ve
kırkının da tek tek
kendine göre sorunları vardı...

çözüm bekleyen ağır meseleleri de vardı
yaprakların
kuruyorlardı saatlerini kasım patlarına
hemen ve şimdi
müdahale gerekiyordu
akarsulara

ve ivedi
bir gülümser kelimeydi
yadırgayan
türkçedeki yerini
ama yinede yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı...

sonra hiç aklına gelirmiydi
örümceklerin sinirli bir iklime
ağ'yacakları kendilerini
ya da kuşak çatışması balıkların
pul pul gerinir diye düşünürken biz
meğer esnemeye bile takati kalmamış
yorgun bir akdeniz...
ucundan çeksen
new york'a kadar götürebilirsin
elektrikli vakumlu halı bile yıkayan sömürgeni
işte böyle bir durumdu
ve tedirginliğimiz
siren miren istemiyordu
telaşımızın gürültüsü yerindeydi
ve küt diye akşam oluyordu

biz ki öğle vaktiyiz daha
rakıdan filan habersiz
ve söylemeye gerek yok
uzun
çok uzun içmeler oldu
mürakabe susamış peçetelere notlar düştük
kalktık
zeytinyağı lekesinden arta kalan
şiircik kuşunu besledik
gel gör ki üç gün yaşayabildi us pas içinde
ama olsun yine de yazdık
yazmasak olmazdı...

nehirde (hiç tanımadığımız)
bir tekne için (hiç binmediğimiz)
bir şarkı (hiç duyulmamış)
bestelemeyi istersin de
hani nefesin yetmez nefsini güftelemeye
işte bu yüzden yazdık
yoksa hoşumuza mı gidiyor zannediyorsun
smokin bulutlu bir gökyüzünden söz etmek
bir kelebeğin kararsızlığını anlatmak
tırtıl kılığında...
ya da bir ateş böceğinin direnişini
yalancı aydınlıklara...
başka türlü olmuyor,
başka türlerde nasıl oluyor bilmem
ama yazmak lazımdı işte
yazmasak olmazdı çünki!

AKBABA

Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar
O sevip gitmekse o
Çok uzak ve yemyeşil bakmaksa
Tanrım nereye baksam yeşil kasırgalar....
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet