Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09 Haziran 2006, 11:25   #37
Maniack
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: İllerin Tarihcesi




Isparta

Isparta Tarihçe Isparta il merkezi eski ve tarihi bir kenttir. Şehrin yaklaşık 5-6 bin yıllık bir tarihi olduğu tahmin edilmektedir. Isparta’ ya Hititlerin, Frigyalıların, Lidyalıların, İranlıların, Makedonyalıların (Yunanlıların), Romalıların (Bizans), Arapların, Haçlıların, Selçukluların, Hamitoğullarının, Osmanlıların zaman akışı içinde hükümran oldukları bilinmektedir. Miladın başlangıcında (Baris) adını taşıyan bu günkü Isparta’nın da içinde bulunduğu PİSİDİA Bölgesi uzun süre Romalıların da egemenliği altında kalmıştır. Romalılar döneminde Hıristiyanlığın en önemli din merkezleri arasında Isparta’da bulunmaktadır. Isparta 1204 yılında Selçuklu Hükümdarı 3. Kılıç Arslan tarafından Bizans egemenliğinden alınmış, 8 asra yakın bir zamandır Türklerin toprağı olmuştur. Anadolu Beylikleri döneminde Isparta 1300 yılında Hamitoğulları Beyliğinin merkezi olmuş, 1390 yılında da Osmanlı Devletinin Sancağı olmuştur. Isparta Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte 1923 yılında vilayet olmuştur.

BARİS’TEN ISPARTA’YA
Isparta adının kökeni hakkında çeşitli görüşler vardır. Böcüzade Süleyman Sami'nin Isparta Tarihi'nde, Meydan Larousse'da, Kamus-ul Alâm'da Isparta adının, Pisidia şehirlerinden Baris'in yerine kullanıldığı ifade edilmektedir. Ayrıca bazı kaynaklara göre “Baris” adının Sanskritçe "Su" anlamına gelen "Vari" kelimesiyle bağlantısı olduğu sanılmaktadır. Bu adın başına "Is" zarf edatı getirilerek Isparıta seklini aldığı, galat olarak "Isparta" denildiği belirtilmektedir
Diğer bir görüsü ifade eden Turhan Hikmet Dağlıoğlu, Isparta adının "Baride" kelimesinden geldiğini, bu kelimenin Lidya dilinden gelmiş bir sözcük olduğunu, Yunan göçmenlerin Anadolu'ya gelmelerinden sonra, Baride adına "Eis" takısını ekleyerek, "Isbarida" dediklerini açıklamaktadırlar. Daha sora bu adın Türkler tarafından "Isparta" seklinde kullanıldığı görüşüne, Prof. Osman Turan ve Prof. Ramsey katılmaktadır.
Arap kaynaklarında Isparta adı, Sabarta (Ibn-i Batuta'da) olarak geçmektedir. Bu adın, M.Ö. VIII. yüzyılda, Karadeniz'in kuzeyindeki İskitlerce, Güneye sürülen Sabardai kavimlerinin ilimize yerleşmeleri sonucu, verildiği ifade edilmektedir.
TARIH ÖNCESI DÖNEMLERDE ISPARTA:
Pisidya bölgesinin önemli yerleşme bölgelerinden biri olan Isparta'nın tarihi, tarih öncesi dönemlere kadar gittiği ifade edilebilir. Bölgeye yerleşim Paleolitik dönemle başlamaktadır. Şevket Aziz Kansu, 1944 yılında yaptığı araştırmalar neticesinde, Bozanönü Ovası'nın ortasında bulunan Kapaliin Mağarasının üst Paleolitik döneme ait olduğunu beleirtmiştir.
Keçiborlu'nun Gümüşgün köyü yakınlarında Prof. Louis'in yaptığı kazılarda, Mezolitik çağına ait "Mikrolit" adi verilen çakmak taşlarına rastlanmıştır. Aynı yörede Şevket Aziz Kansu'nun 1944 yılında yaptığı kazılarda ele geçen buluntular, Mezolitik dönemde yörenin yerleşim yeri olduğunu, yaşayış özelliklerinin de bunu doğruladığını, bu dönem insanın göl ve ırmaklarda besin sağlayarak, topraklarda açtıkları çukurlarla, ilk ilkel sarnıçları yaptıklarını göstermektedir.
Tarih öncesi çağın üçüncü dönemi, Neolitik devri olmuştur. Bu devire ait Yeniköy Höyüğündeki (S. Karaağa&#231
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
buluntular bunu doğrulamaktadır. Bunun dışında, bugüne kadar bir yeni kalıntının bulunmaması, doğrudan doğruya yeterli inceleme ve kazının yapılmaması ile ilgilidir. Bu dönem insani, avcılık ve toplayıcılığın yanısıra, toprağı ekip biçmeye, yerleşik köy hayatına da başlamıştır.
Toprak Tok Hüyüğü ve Köşktepe'de rastlanan küp mezarlar ile ele geçen başka buluntular, Isparta'daki yerlesmenin Kalkolitik dönemde de var olduğunu göstermektedir. Kalkolitik dönem sonrası Tunç kültürleri, Pisidya ovasında oldukça yaygın bir biçimde gözlenebilir.
İLKÇAĞLARDA ISPARTA
Pisidya'nin, eski şehirlerinden olan Baris'in kimler tarafından ve ne zaman kurulduğu ifade etmek oldukça zor olsa da; M.Ö. VI. yüzyıldan itibaren mevcut olduğu sanılmaktadır.
Isparta'nın ilkçağlardaki tarihi, Pisidya bölgesinin genel tarihi akışı içinde ele alınabilir. Anadolu’nun tarihi ve medeniyeti ile yakıdan ilgisi olan Pisidya çevresi, Anadolu'da cereyan eden siyasi olaylarda faal rol oynamış ve zaman zaman büyük devletlerin egemenliği altına girmiştir.
Gerçekte, Isparta ve çevresinde Hititlere ait bazı eserlerin bulunması, bu bölgedeki Hitit varlığına işaret etmektedir. Tarihi dönemlerde Hitit egemenliği altındaki bu bölgeye daha sonra İyonlar ve Lidyalılar hakim olmuşlardır. Şehrin tam anlamı ile kuruluşu da Lidya dönemine rastlar. M.Ö. 546 tarihinde Persler'in Lidya Devleti'ni yenmesi ve Anadolu'ya hakim olmaları ile Isparta, Persler'in üstünlüğünü kabul etmek zorunda kalmıştır.
Persler'in Anadolu'ya sahip olmasından sonra, gerek bağımsızlıklarını elde etmek isteyen Pers valileri, gerekse Küçük Asya'dan Mısır'a kadar uzanan Pers hakimiyetine karşı ayaklanmış ve bu tür isyanlara Isparta ve çevresi de katılmıştır.
Öteden beri Doğu-Batı arasındaki çatışmaları önlemek ve babasının ortaya attığı politikayı gerçekleştirmek isteyen Büyük İskender, M.Ö. 333 yılında Lidya'yı alarak tarihi Asya Seferi'ne başladı. Lidya'ya Nearkhos’u Vali olarak atayarak, Pisidya üzerine yürüdü. Önce Saglassus'u alan Iskender, daha sonra Dinar'a geçerek Pisidya'nin tamamını, ülkesine bağlamış oldu.
Hellenizmin kuvvetli etkisi, basta Sagalassos(Ağlasun) olmak üzere Pisidya şehirlerinde kuvvetle devam etti. Gerek İskender adına, Küçük Asya şehirlerinde basılan sikkeler; gerekse, bugünkü canlılığını muhafaza eden Ağlasun harabeleri bunu açık olarak ispat etmektedir. Bununla beraber, bu dönemde Isparta henüz önemli bir mevkiye sahip değildi.
Pisidya İskender İmparatorluğunun parçalanması ile Selefkosların hissesine düştü. Daha sonra da Bergama Krallığı'na bağlandı. Bu Krallığın M.Ö. II. yüzyılda yıkılmasını izleyen günlerde, Romalılar Anadolu'yu ele geçirmiş oldular.
Yukarıda belirtildiği gibi, bu devirlerde Isparta'nın merkezi bir rol oynadığı görülmektedir. Ancak ilk çağda, yakının da kurulmuş olan Sagalassos ve Isparta'ya 32 Km. mesafede olan Akrotiri (Egirdir) önemli birer merkezi şehir görevini görüyorlardı. Sebebini, bu şehirlerin savunmaya elverişli olmalarında aramak gerekir. Ayni zamanda Pisidya çevresinde ve Isparta civarında daha bazı şehirler, Isparta ile rekabet halinde ve hatta ondan daha üstün durumda bulunuyorlardı. Şimdiki Atabey'in yerinde bulunan (Argos) Bayat Köyü civarındaki tepe harabelerine rastlanan Selevcia, Sidera, Gönen'in yerinde Conane şehirleri, bu merkezlerin başlıcalarını teşkil ediyordu. Daha sonra bu şehirler, deprem ve istilalar yüzünden harap bir hale gelmiştir. Bunun sonucunda, Isparta karşısında gerilemeye başlamışlardır.
Sagalasos'un eski önemini kaybetmesinden sonra, Isparta, Pisidya Piskoposluğu'nun merkezi haline geldi. Bu suretle şehir büyük bir önem kazanmaya basladi.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet