Tekil Mesaj gösterimi
Alt 10 Haziran 2006, 18:26   #70
Maniack
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: İllerin Tarihcesi




Siirt

Siirt Tarihçe Bilinen tarihi M.Ö. 200 yıllarına kadar uzanan Siirt, Mezopotamya ve Anadolu Uygarlıklarının kesiştikleri bir alanda kurulmuştur. Siirt yöresinde tarihi araştırmaların yeterince yapılmamış olması nedeniyle bu yörede hüküm süren Samiler, Babiler, Asurlar, Urartular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların bıraktıkları eserler hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, halen korunan eserlerin çoğunun Selçuklulardan kalmış olması, Selçukluların bölgede daha yoğun bir etki bıraktıklarını göstermektedir.

Sinop

Sinop Tarihçe TARİH ÖNCESİNDEN TÜRK DÖNEMİNE KADAR
Sinop Anadolu'nun en kuzeyinde, Boztepe Yarımadası'nın kıstağında kurulmuş bir şehirdir. İki doğal limana sahip olması ona, tarih boyunca deniz ticaretinde önemli bir ayrıcalık sağlamıştır. Bu durum, Prehistorik çağlardan itibaren topraklarında değişik kültürlerin yerleşip iz bırakmasına vesile olmuştur. Son yıllardaki araştırmalar şehrin tarih öncesini önemli ölçüde aydınlatmıştır.

1990' lı yılların ortasından itibaren Amerikalı bir ekip tarafından yürütülen yüzey araştırmalarında, İnceburun mevkiinde kesici taş aletleri ilk belirlemelerine göre Sinop ve çevresindeki ilk yerleşim izlerini üst Paleotilik çağa (M.Ö 60000-8000)kadar taşımaktadır. Yine Amerikalı ekip tarafından Sualtında yürütülen Arkeolojik çalışmalarda Sinop açıklarında yaklaşık 100m. derinlikte M.Ö 7000 yıllarına ait yerleşim izine rastlanmıştır. Müze Müdürlüğü' nün 1987-1990 yılları arasında yapmış olduğu yüzey araştırması Sinop'un tarih öncesi bilinmeyen yönlerini önemli ölçüde aydınlatmıştır. Bu araştırma sırasında aşağı-yukarı tamamı Prehistorik Çağa ait 45 adet yerleşim (höyük) tespit edilmiştir. Araştırma sırasında tespit edilen yerleşimler en erken Kalkolitik Çağa (M.Ö.5500-3000) tarihlenmektedir. Kalkolitik Çağa ait önemli yerleşimler, ÇİMBEKTEPE (Lala Tavukçuoğlu köy&#252
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
, İLYA YERİ (Lala Altınoğlu) , ÇİMDİLLİ TEPE (Dizdaroğlu Köy&#252
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
, KABALI HÖYÜK (Bıyıklı Köy&#252
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
, KADI MEZARI (Gerze-Hıdırlı Köy&#252
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
' dır. Yapılan araştırma , Sinop yöresinde ilk Tunç Çağda (M.Ö. 3000-2500) yoğun bir iskan olduğuna işaret etmektedir. Sahildeki yerleşimler ilk Tunç Çağı sonunda büyük bir yangınla terk edilmiştir. Sadece Gerze Köşk Höyük , Tıngıroğlu Höyük , Emiryayla Maltepe , Yaykın Karakumrutepe ve Sarımsak Maltepe Höyük ' te , Orta Tunç Çağda ' da ( M.Ö. 2500-2000 ) iskanın devam ettiği görülmektedir. Bölge için Tunç Çağı sonrası uzun bir dönem karanlık kalmaktadır. Sinop şehir merkezinde iki ayrı yerde M.Ö. 3000 yerleşimine rastlanılmıştır. Bugüne kadar yapılan kazı ve araştırmalarda sahil kesiminde ( Gerze Köşk Höyük hariç ) Hitit dönemini belgeleyecek bir buluntuya rastlanmamıştır. İç kesim dağlık bölgedeki yerleşimlerde kısmen rastlanabilmektedir. Hitit metinlerinde adı geçen Kaşgaların Sinop ' la ilgilerini gösteren Arkeolojik bir buluntuya da henüz rastlanmış değildir. M.Ö. 18 yy ile M.Ö. 8 yy arası bölge için karanlık bir dönemdir. Bu dönemi aydınlatacak Arkeolojik belgeler henüz bulunamamıştır

Eusebios Sinop ' un biri M.Ö. 756 , diğeri de M.Ö. 630 yıllarında olmak üzere iki safhalı kolonize edildiğinden bahseder. M.Ö. 756 yıllarındaki kolonizasyonu Arkeolojik belgelerle desteklenememesi , bu kolonizasyonu bir nevi öncüler tarafından yapılan keşif amaçlı ziyaret yada yerleşimler olmasını akla getirmektedir. Bununla birlikte Sinop ve bu tür Pontus ' ta gerçek anlamda kolonizasyon hareketinin M.Ö. 630 lar da başlamış olduğu ele geçen Arkeolojik malzeme ile kesinlik kazanmış durumdadır. Sinop ' un da M.Ö.630-610 yılları arasında Miletli kolonistlerce , bir koloni şehri olarak kurulduğunu Arkeolojik belgelerle tespit etmek mümkündür.
Genellikle bir fıçı içinde yaşayan ve Kinizm felsefesi okulunu kuran Sinop'lu Diogenes, M.Ö. 413-327 yılları arasında yaşamıştır. "Gölge etme başka ihsan istemem" sözü ona aittir.

TÜRK İDARESİ DÖNEMİ
Sinop, Türkler tarafından 3 Ekim 1214 tarihinde Selçuklu hükümdarı I. İzzeddin Keykâvus eliyle fethedildi. Kaleyi, halkın canına ve malına dokunmamak şartıyla teslim alan Selçuklu Sultanı Şehri gezdi ve baştanbaşa imar etmeyi yıkılan Kaleyi tamir ve şehri daha emin bir şekilde korumak için bir iç kalenin yaptırılmasını emretti.

Daha sonra bir müddet Bizans İdaresine geçen şehir son defa olarak Selçuklu Veziri Süleyman Pervane tarafından 1262 yılında Türk idaresine katıldı. Süleyman Pervane kendi adıyla anılan bugünkü medreseyi, bu fethin bir hatırası olarak yapmıştır.

Sinop bu tarihten itibaren, Müinüddin Süleyman Pervane'nin idaresine girmiştir. 1322 yilina kadar Pervaneoğullari idaresi altında kalan Sinop, bu tarihten sonra Candaroğullari hakimiyetine girmiştir. Candaroğulları ailesi ilme ve İlim adamlarına çok değer vermişler ve birçok eser yazdırmak suretiyle o zamanki Türk Kültürünün yükselmesine hizmet etmişlerdir. 14. yy. sonları ve 15. yy. ilk yarısında Kastamonu ve Sinop sarayları birçok ilim adamı, şair ve Sanatkârı etrafında toplayarak himâye eden birer merkez olmuştur. Candaroğulları hükümdarı Celaleddin Beyazıt'ın ölümünden sonra yerine oğlu İsfendiyar Bey geçmiş (1385) ve bu tarihten sonra da Beyliğin adı "İsfendiyaroğulları" olarak anılmaya başlanmıştır. Şehir bu beylikler döneminde çok imar görmüş ve Camii, medrese, kütüphane imaret, köprü, han ve hamamlar yaptırılmıştır. Tersanelerinde 900 ton ila 1000 tonluk gibi zamanının en büyük gemileri yapılmaya başlandı. Sinop darphanelerinde ise çok güzel işçilikte paralar darp edildi.

Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzon üzerine yaptığı sefer senasında, İsmail Bey'in bağlılığını bildirmesi üzerine Sinop, Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. Osmanlı döneminde de Sinop, bir liman şehri olarak kullanıldı. Tersane de işlevini devam ettirdi. 17. ve 18 Y.yıllarda küçülen şehirde, 19. Y.Y.da Osmanlı Rus savaşları sırasında Karadeniz önem kazanınca bir canlanma gözlendi. Paşa ve Korucuk Tabyaları bu dönemde yapıldı. 1853 Rus baskınında şehir topa tutularak yakıldı ve bu tarihten sonra kale içine çekildi.
MİLLİ MÜCADELE VE CUMHURİYET DÖNEMİ
I. Dünya Savaşından sonra Ülkemizin dört tarafından işgali ve azınlıkların zararlı çalışmalarından Sinop'da nasibini almıştır. Bağımsız bir Rum Pontus Devleti kurmaya amaçlayan ayrılıkçı çeteler, zaman zaman Sinop yörelerine de sarkıyordu. Üçüncü Ordu Müfettişliğine ve Milli Mücadeleyi başlatma görevine atanan M. Kemal, 18 Mayıs 1919 günü Sinop Limanı'na uğramış, Sinop Askerlik Şubesi Başkanı'nı gemiye çağırıp gerekli emirleri vermiş ve kara yolunun uygun olmadığını öğrenip, hiç gemiden inmeden, Samsun'a hareket etmiştir. Eylül 1919'da şehirdeki küçük Ingiliz birliği, Sinop Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey'i tutuklamak ve hükümet konağına Ingiliz Bayrağı asmak istemişse de, halkın sert tepkisi üzerine bundan vazgeçmek zorunda kalmışlardır. Sinop ve yöresindeki Milli Cemiyetler'in (Müdafaa-i Hukuk) teşkilatlanması Mazhar Tevfik Bey'in gayretiyle hızla gelişti. Sivas Kongresinde alınan karar gereğince, Sinop ve nahiyelerinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin birçok şubesi açıldı, son Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında Sinop'u Rıza Nur Bey ve Miralay Zeki Bey temsil etmişlerdir. Sinop İstiklâl Savaşı'na da bütün gücüyle katılmıştır. Sinop Sancağı'nın Ayancık-Boyabat ve Merkez İlçeleri İstiklâl Harbi'nde en çok şehit veren bölgelerden kabul edilir. 23 Nisan 1920'de toplanan ilk TBMM'ne Sinop adına Şerif (ARKAN) Bey, Abdullah (KARABİNA) Bey, Hakkı Hami (ULUKAN) Bey, Rıza Namık (URAS) Bey, Şevket (PEKER) Bey ve Rıza Nur Bey milletvekili olarak görev yapmışlardır. Meclisin ilk başkanlığını da en yaşlı üye sıfatıyla Sinop Mebusu Şerif Bey yürütmüştür. Cumhuriyet'in ilanından sonra yapılan yeni idari düzenlemede sancakların kaldırılmasıyla, daha önce Kastamonu'ya bağlı Sancak olan Sinop vilayet haline gelmiştir. Şehir yeterli derecede olmasa da Cumhuriyet döneminde de bir gelişme göstermiştir. Cumhuriyet dönemi Sinop tarihinin en önemli olaylarından biri de Cumhurbaşkanı M. Kemal ATATÜRK'ün 15 Eylül 1928'de şehre gelmeleri ve harf inkılâbıyla ilgili ilk işareti ve dersi burada vermeleridir.
23 NİSAN 1920'DE İLK TBMM'NİN AÇILIŞINDA EN YAŞLI ÜYE SIFATIYLA BAŞKANLIK YAPAN SİNOP MEBUSU ŞERİF BEY'İN AÇIŞ KONUŞMASI
"Hazır bulunan saygı değer milletvekilleri!'' (Mehmed Şerifbeyin Fotografı No: 12) İstanbul'un geçici olarak, İ'tilâf Devletleri tarafından işgâl olunduğu ve bütün esasları ile Halifelik Makamı ve Merkezi Hükümetin bağımsızlığının kaldırıldığını hepiniz biliyorsunuz. Bu vaziyete baş eğmek, milletimizin teklif olunan yabancı boyunduruğunu kabul etmesi demekti. Ancak, tam bağımsızlıkla yaşamak kesim azminden alan, çok eskiten beri hür ve serbest milletimiz, esâret durumunu şiddet ve kesinlikle kabul etmemiştir. Hemen, vekillerini toplamaya başlıyarak, Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir. Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi nedeni ile Allah'ın yardımı ile milletimizin iç ve dışta tam bağımsızlıkla geleceğini kendisi üstüne alarak ve idâre etmeye başladığını bütün dünyaya duyurarak. BMM'ni açıyorum. Kutsal bağlı bulunduğumuz (olan) bütün islamların vekili ve Osmanlıların Padişâhı Sultan VI. Mehmed Hazretlerinin İ'tilaf Devletlerinin baskısından kurtarılmasına ve sonsuza dek başkenti olan İstanbul'umuzun; işgâl altında ve her türlü zulumler, kötülükler içinde maddi ve manevi açıdan, acımasızca yok edilmeye çalışılan bütün illerimizin kurtuluşuna başarı buyurmasını Ulu Allah'tan dilerim."

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet