Tekil Mesaj gösterimi
Alt 03 Mart 2007, 15:25   #393
Çevrimdışı
Burak
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Dilara'yı hukuk sistemimiz öldürdü!..

İsmet Paşa, klasik müziğin, operanın ve tiyatronun müthiş meraklısıydı.. Kurtuluş Savaşı'nın top sesleri arasında duyma hissi fena halde zayıfladığı için oyunları izlemekte güçlük çekiyordu. Cumhurbaşkanına kolaylık olsun diye o günün imkânları içinde Ankara Büyük Tiyatro'da her zaman oturduğu koltuğa bir duyma cihazı taktılar, sabit.. Paşa gelip oturunca, kulağına takıyor ve oyuncuları çok rahat duyabiliyordu.
14 Mayıs 1950'de seçim yapıldı. Demokrat Parti kazandı. İsmet Paşa muhalefete düştü.. Demokrat Parti iktidarı Milli Eğitim Bakanı'nın (Tevfik İleri) ilk işi, bu kulaklığı söktürmek oldu..
Bedii Faik Ağabeyin olay üzerine yazdığı, basın tarihimize geçmiştir..
"Sayın Savcı, bana suç olmayan en ağır kelimeyi söyleyin ki, ben de bu Milli Eğitim Bakanı'na söyleyeyim!.."
Abdullah Pehlivan adlı insan demem zor yaratığın sözlerini dün gazetemde okurken aklıma geldi bunlar..
İstanbul Başsavcısı bana da böyle bir yardımda bulunur mu acaba?..
Rögar çukurunu kapaksız bırakan ve Dilara'nın ölümüne sebeb olan şirketin avukatı diyor ki..
"Her yayanın başına bir bekçi koyamayız.. Bu bölge yaya ve araç trafiğine kapalıydı.."
Okurken aklınıza hangi sözcüklerin geldiğini biliyorum. Aynilerini ben de söyledim çünkü..
Bir defa yalan söylüyor..
O bölge yaya ve araç trafiğine kapalı değil.. Onun haberinin hemen yanında hem de olaydan iki gün sonra ayni çukurun resmi var.. Etrafı oynayan çocuklar dolu, arkada da bir araç.. Nasıl kapalı o zaman?.. Trafiğe kapattıysan niye önlem almıyorsun?.. Niye orası bayram yeri gibi çocuk dolu hâlâ?. Ölüme rağmen..
Şimdi "Her yayanın başına bir bekçi koyamayız" diyen yaratık bir avukat.. Yani hukukçu.. Bir hukukçu böyle konuşuyorsa, bir ülkede, varın hesaplayın, ne kadar ucuz, ne kadar bedava yaşıyoruz!..
Avukat böyle konuşurken pervasız.. Niye?..
Çünkü ülke hukuk sistemini biliyor..
Açık, bariz, adeta cinayet tuzağı gibi ihmaller sonunda ölenlerin ardından ibret olacak bir mahkeme kararı var mı bu ülkede?.. Bir eylem? Bir söylem?
Diyarbakır Savcısı söyler mi bana, çöken apartmanın içinde ölen iki çocuğun ardından bugüne dek ne yaptı? Bu ihmalden kimi sorumlu tuttu? Kimi tutukladı, dava etti?. Belediye Başkanı'nı, o insan hakları savaşçısı (Sevsinler) adamı çağırıp ifadesini aldı mı, göstermelik de olsa?
İstanbul Savcısı'na soruyorum... Otoyollarda yeni yapılan bariyerler Allahın günü ölümlü kazalara yol açıyorlar. Gazeteler liste yayınlamaya başladılar.. Bu kadar sık ve yoğun kaza ayni sebeble oluyorsa bir yanlış var demektir.. Ya yol yanlış, ya uyarılar eksik.. Peki ne olacak?.. Yolu yapanların, uyarmayanların yanına kâr kalacak biz ölmeye devam mı edeceğiz..
Bu kadar ölümün ardından savcının harekete geçmesi için ille şikayet mi gerek?. Gazete okuması yetmez mi? Şikâyet yok! Para vermiş susturmuşlardır. Tehdit edip korkutmuşlardır. Bu ülkede yapılmayan, geri alınan şikâyet mi ararsınız?. Ölünün derdine düşüp mahkemeyi akıllarına getirmemişlerdir. Bu ülkenin hukuk sistemine inanmadıkları için "Değmez" demişlerdir. Avukat tutacak paraları yoktur..
Savcılık, yani Müdde-i Umumi, yani umumun, halkın, kamunun avukatı kurumu bunun için mevcut değil mi?.
Daha ne kadar ölmeye devam edeceğiz yollarda?
"İbret-i âlem karar yok" dedim.. Affedersiniz.. Var!.. Tersinden var...
Dün yazıyordu gazetem gene.. 3 yıl önce Antalya'da açık unutulan rögar kapağından çukura düşüp boğulan 14 yaşındaki Süheyla'yı suçlu bulmuş, mahkeme bilirkişisi.. Orada rögar çukuru olduğunu tahmin etmeliymiş, çocuk..
Bir başka bilirkişi, gene feci bir ihmal sonucu ölen çocukları için tazminat davası açan anne ve babanın burnuna raporunu dayamıştı?.
"Ne tazminatı.. Siz kârlı çıktınız bu ölümden.. Yaşasa okuması için yapacağınız masraf, kalem kalem şu kadar tutacaktı.."
Şaka değil.. Türk Adliye tarihinden de değil, iki ay öncesinden söz ediyorum.. Bu rapor iki ay önce yazıldı. Tazminat.. Üç otuz para.. Bu ülkede sistem bu..
Bir ihmal sonucu ölen için, o ihmali yapana, hayatını kaydıracak bir tazminat kararına hükmetti mi, Türk Adliyesi bugüne dek..
Niye önlem almak için, zaman, adam ve para harcasın adam o zaman.. Ölen öldüğü ile kalırken, niye dert etsin ki?.





Dilara'nın ölümüne sebep olan şirketin sahibi Birlik Vakfı kurucu üyesi.. Vakfın diğer kurucu üyelerin bazılarının isimleri..
Recep Tayyip Erdoğan, Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Recai Kutan..
Bu isimler ihalenin niye ona verildiğini izah ediyor..
Fatih Altaylı dün "Bu çocuğun ölümünün küstah sorumlusundan hesap sorulmazsa, neden sorulmadığını bilesiniz" dedi..
Bilsek ne fayda Fatih kardeşim, bilsek ne fayda..
Bu ülkede sistem bu!..


HINCAL ULUÇ - Sabah

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet