Tekil Mesaj gösterimi
Alt 18 Nisan 2009, 15:17   #1
Çevrimdışı
YapraK
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Marcion ve Marcioncular




Marcion ve Marcioncular

Bazen Gnostizm’e çok benzediği için Gnostizm ile karıştırılan erken bir inanç akımı Marcion adında Sinoplu bir adam tarafından başlatılmıştır. Bir episkoposun oğlu olmasından dolayı Hıristiyan eğitimi görmüş olan Marcion varlıklı biri olarak yaklaşık 139’larda Roma’ya göç etmiş ve katıldığı kiliseye cömertçe bir bağışta bulunmuştur. Zamanla kendisini ünlü yapacak ve birçok izleyiciyi etkileyecek olan görüşlerini öğretmeye başlamıştır. Ama çoğunluğu etkileyemeyen Marcion yaklaşık 144’te kiliseden atılmıştır. Bunun üzerine Marcion da takipçileri ile birlikte ayrı bir kilise kurmuştur.

Marcion’un öğretilerinde bazı Gnostik parçalar olduğu için Gnostikler’den etkilendiği hatta bir Gnostiğin etkisi altında kaldığı tahmin edilmektedir. Kendisi onlar gibi keskin bir dualist olmasına karşın yine de öğretileri Gnostikler’den oldukça farklıdır. Marcion da kilise gibi kurtuluşa çok önem veriyordu. Fakat bu kurtuluşa Gnostikler’de olduğu gibi bir takım mistik eylemlerle erişilebileceğine inanmıyordu. Marcion’a göre kurtuluşa, kendisinin Müjde olarak anladığı habere basit bir iman adımıyla kavuşuluyordu. Karadenizli Marcion kilisenin Müjde’yi çarpıtarak değiştirdiğini ve bunun için de kiliseyi tekrar kendisinin inandığı Müjde’nin sade aslına dönmeye çağırıyordu. Kilisenin bu hatası Müjde’yi Yahudi inancı ile bağdaştırmasından kaynaklanıyordu.

Marcion, Eski Anlaşma Tanrısı’nın kötü olduğunu ve İsa’nın iyi ağaç hem iyi hem de kötü meyve veremez sözünü dünyaya atfederek, içinde bu kadar acı ve kötülüğü barındıran bir yerin kötü bir varlığın eseri olması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu kötü yaratıcıyı da Gnostikler’in de kullandığı Platonik Demiurgos terimiyle tanımlamış ve dünyanın yanı sıra insanın da bu kötü tanrının eseri olduğunu söylemiştir. Yalnız bu konuda belki de Gnostikler’den etkilendiği için, kendisi ile tezada düşerek ruh ve beden arasında bir zıtlık da görüyordu.

Marcion, Eski Anlaşma’daki Tanrı’yı kanlı, kurban isteyen, savaştan hoşlanan, kötü bir tanrı olarak reddediyordu. Sıkı bir yasayla insanları yöneten bu varlık sürekli kararlarını değiştiriyor, Adem’in nerede olduğunu bilmiyor ve Sodom ile Gomora kentlerinde ne olduğunu öğrenebilmek için oraya inmek zorunda kalıyordu. Marcion’a göre bu Tanrı bir yandan put yapmayı yasaklarken öte yandan Musa’ya tunç bir yılan yapmasını buyuruyordu. Adem’i Demiurgos yaratmıştı ve bu yüzden de kötülüğün dünyaya girmesinden sorumluydu. Kana susamış Davut’u tutması ve insanların çoğalması için iğrenç cinsel ilişki yöntemini icat etmesi de Marcion’a göre bu Tanrı’nın kötü karakterini gösteriyordu. Hamileliğin verdiği rahatsızlık ve doğumun acıları da Eski Anlaşma Tanrısı’nın eziyet çektirmeyi ne kadar sevdiğini gösteriyordu.

Marcion öğretilerinde Yahudilerin Tanrısı’na karşılık kendini Mesih’te açıklayan ikinci bir Tanrı’nın varolduğunu öğretmiştir. Hatta belki de iyi olan bu tanrı kendini Mesih’te açıklayana kadar varlığı Demiurgos tarafından bile bilinmiyordu. Sevgi dolu olan bu Tanrı, insanın içinde bulunduğu durumu görmüş ve üzülmüştür. Öbür kötü Tanrı’nın eseri olan insanlara karşı hiçbir sorumluluğu olmamasına karşın insanlara acımış ve onları kurtarmak için Mesih’te dünyaya gelmiştir. Marcion aynı zamanda Mesih’in bir bedene sahip olmadığını sadece bedeni varmış gibi yaptığını söylemiştir. Doketizm olarak bilinen bu inanca Gnostiklerarasında da rastlanmıştır.

Marcion’un savunduğu Müjde’ye göre Mesih gökten inerek yeni bir krallık kurmaya başlamıştı, ama Eski Anlaşma’nın Tanrısı’na sadık kalanlar onu alıp çarmıha germişlerdir. Aslında bunu yaparken bilmeyerek de olsalar ait oldukları Demiurgos’un yenilgisine katkıda bulunmuşlardır. Nitekim Mesih’in ölümü insanları kurtarıp yeni egemenliğe aktarmak için ödenmesi gereken bir bedeldi. Mesih aynı zamanda önceden de Demiurgos’a ait olmayan ve bu yüzden de onun gözünde kötü olan ölmüşleri de yer altı dünyasından kurtarmıştır. Tanrı’nın Demiurgos’un yönetiminden kurtulmak isteyen insandan beklediği tek şey iman yani sevgisine imanla karşılık vermekti. Böylece insanlar artık Demiurgos ve onun yaratıkları olan Yahudilerin şeraitinden özgür olabiliyorlardı.

Marcion’a göre Pavlus Müjde’yi iyi kavramıştı. Elçi öğretilerinde ve yaşamında Lütuf ile Yasa’nın arasındaki keskin farkı çok net görmüştü. Lütuf, Tanrı’nın hak edilmeksizin bağışladığı iyilik ve Müjde’nin özüydü ama, kilise tarafından çarptırılmıştı. Marcion’un üstlendiği görev ise bu haberi tekrardan doğru ve saf bir şekilde insanlara sunmaktı. Bunun için Pavlus’un yazdığı mektupları toplamış ve onları kendi görüşlerine göre başkaları tarafından eklenmiş olan parçalardan arındırmıştır. Marcion ayrıca Müjde bölümlerinden de sadece bir tanesinin yetkin olabileceğini savunarak kararını Luka bölümünde vermiştir. Luka bölümünü de diğer düzeltilmiş Pavlus mektupları parçalarına eklerken savunduğu Müjde’ye gölge düşürebilecek bazı kısımlarını da temizleyerek, kendisine göre ilk kutsal kitap olarak kilisesine sunmuştur. Bu yaptığı ile aslında kilise tarihinde ilk kutsal kitap sıralaması yapan kişidir. Bu sayede kilise de doğru Kutsal Kitap listesini yapmak için ayağa kalkmıştır.

Çok iyi çalışan Marcion aynı zamanda çok yetenekli bir önder ve organizatördü. İzleyicilerini kendi kurduğu kiliselerde toplamış ve üyelerine evlenme ve cinsel ilişki kurma yasağı koymuştur. Hatta önceden karı koca olmuş olan kişilerden de boşanıp bekar olarak yaşamalarını istemiştir. Marcioncular’a göre inançları uğruna şehit olmak üstün bir nitelik olarak görülüyordu. Zor şartlara rağmen Marcion özellikle imparatorluğun doğu kesimlerindeki kiliselerde geni bir izleyiciye sahipti ve 5.yüzyıla kadar yer yer devam etmiştir.


Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet