IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By aLya

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 26 Aralık 2011, 12:04   #1
Çevrimiçi
Gökalp ♡
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Dayakçı anne olmamak için




Dayakçı bir anne olmayı hiç istemiyorum. Ama, dört yaşındaki oğlum herkesi rahatsız edici davranışları ile beni zıvanadan çıkartıyor.oğlumun zarar verici davranışlarını ortadan kaldırmak, başkalarına saygılı birisi olarak yetiştirmek istiyorum. Ceza vermekten nefret ediyorum. Ama bunu yaptığımda, hiç olmazsa işe yarasın. Pratik önerileriniz var mı?



Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek sevmediğiniz bir işi yapmış, hem de yaptığınız hiçbir işe yaramamış oluyor. O zaman, hem cezadan, hem kendisinden nefret etmeye başlayan anne-baba da pek çok. Birkaç temel ilkeyi buraya aktarayım:


· Verdiğiniz ceza çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışının neden cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. Çocuklar cezanın anlamını en erken 2 yaş civarında, dil gelişimindeki hamlelere paralel olarak kavramaya başlarlar. Çocuk ne için cezalandırıldığını bilemediği için, cezalandırıldığı davranışa benzer davranışların hepsinden vazgeçer. Gelişimi için gerekli olabilecek keşif duygusunu da yok etmiş oluruz. iki yaşının altındaki çocuklarda, klasik disiplin için aceleci olmayın. Uyku-beslenme düzenini tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.

· Verdiğiniz cezalar etkili olsun. Uygulamalarınız etkili olmuyorsa ne yaptığınızı bir kez daha düşünün. Bir yerde hata yapıyor olabilir misiniz? Çocuğunuz konuşmaya başladıkça onu da bu sürece dahil edebilirsiniz. Kendisini kontrol edebilmesi için neyin işe yarayacağını, kendisini kontrol edemediğinde ne yapmanız gerektiği hakkında fikrini sorun ( verilen her fikir uygulanmak zorunda değildir, unutmadan). Geleneksel olarak dayakla cezalandırılan durumlarda, mola yönteminin dayaktan daha etkili olduğunu gösteren bir çok çalışma var.

Mola yönteminin özü, çocukla ilişkiyi kısa bir süre için (yaşına göre 3-5 dakika) askıya almaktır. Bu çocuğu belirlenmiş süre boyunca, yalnız bırakmak anlamına gelir. Yalnızlık, yaşı elverişli ise, fiziki olarak da olabilir. Ama, daha önemli olan, tanımlanan sürede, çocukla iletişimi kesmektir. Anne ya da babanın ilgisini bir süre için olsun kaybetmekten daha büyük bir ceza olabilir mi? Biz büyükler için bile anne-babamızın suratını biraz asık görmek, içimizde pek hoş olmayan duygular yaratabilir.

Vicdan yapmak, sebepsiz surat asmak ile moladaki soğukluk arasında bir önemli fark var: Çocuk iletişimin neden askıya alındığını bilmelidir. Sebep molanın sonrasında net biçimde anlatılmış olmalıdır. “Molaya gittin, çünkü kardeşinin saçlarını yoldun” gibi bir açıklamayı hemen molanın bitiminde öğrenmek, bir daha saç yolmama konusunda iyi bir mesaj sayılabilir.

· Verdiğiniz cezalar “münasip” olsun. Ceza çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna-suyuna ve cezalandırılan davranışın orantılı olmalı. Verdiğiniz ceza hiçbir zaman çok ağır olmasın. Hele üç yaşından küçüklerde çocuğunuzun güvenliğini zora sokan ciddi durumlar dışında ceza yöntemini kullanmaktan kaçının. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.

· Ödüller ve cezalar anında verilmeli. Gecikmeli verilen her ödül ve ceza, (örneğin,sene sonunda teslim bisiklet, akşam baban geldiğinde verilen oda cezası) neden verildiği tam anlaşılmadığından, anında tarihe karışır. Teşvik etmek ya da ortadan kaldırmak istediğimiz davranışlar üzerine etkimiz de sıfıra yakın olur.

Prof.Dr.Yankı Yazgan

__________________
O Herşey
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 05 Mart 2012, 11:59   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Dayakçı Anne Olmamak İçin...





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dayakçı bir anne olmayı hiç istemiyorum. Ama, dört yaşındaki oğlum herkesi rahatsız edici davranışları ile beni zıvanadan çıkartıyor.oğlumun zarar verici davranışlarını ortadan kaldırmak, başkalarına saygılı birisi olarak yetiştirmek istiyorum. Ceza vermekten nefret ediyorum. Ama bunu yaptığımda, hiç olmazsa işe yarasın. Pratik önerileriniz var mı?



Ceza vermekten nefret etmeyen anne-baba pek az. Cezanın tam ne işe yaradığını, nasıl etkilediğini bilmediğinizde, hem pek sevmediğiniz bir işi yapmış, hem de yaptığınız hiçbir işe yaramamış oluyor. O zaman, hem cezadan, hem kendisinden nefret etmeye başlayan anne-baba da pek çok. Birkaç temel ilkeyi buraya aktarayım:

· Verdiğiniz ceza çocuğun anlayabileceği düzeyde olsun. Çocuğunuz hangi davranışının neden cezalandırıldığını anlayabilecek yaşa gelene kadar ceza yöntemini kesinlikle kullanmayın. Çocuklar cezanın anlamını en erken 2 yaş civarında, dil gelişimindeki hamlelere paralel olarak kavramaya başlarlar. Çocuk ne için cezalandırıldığını bilemediği için, cezalandırıldığı davranışa benzer davranışların hepsinden vazgeçer. Gelişimi için gerekli olabilecek keşif duygusunu da yok etmiş oluruz. iki yaşının altındaki çocuklarda, klasik disiplin için aceleci olmayın. Uyku-beslenme düzenini tutturmak, keşif davranışı için gereken güvenliği sağlamak, ona örnek oluşturacak şekilde davranmak yetip de artabilir.
· Verdiğiniz cezalar etkili olsun. Uygulamalarınız etkili olmuyorsa ne yaptığınızı bir kez daha düşünün. Bir yerde hata yapıyor olabilir misiniz? Çocuğunuz konuşmaya başladıkça onu da bu sürece dahil edebilirsiniz. Kendisini kontrol edebilmesi için neyin işe yarayacağını, kendisini kontrol edemediğinde ne yapmanız gerektiği hakkında fikrini sorun ( verilen her fikir uygulanmak zorunda değildir, unutmadan). Geleneksel olarak dayakla cezalandırılan durumlarda, mola yönteminin dayaktan daha etkili olduğunu gösteren bir çok çalışma var.
Mola yönteminin özü, çocukla ilişkiyi kısa bir süre için (yaşına göre 3-5 dakika) askıya almaktır. Bu çocuğu belirlenmiş süre boyunca, yalnız bırakmak anlamına gelir. Yalnızlık, yaşı elverişli ise, fiziki olarak da olabilir. Ama, daha önemli olan, tanımlanan sürede, çocukla iletişimi kesmektir. Anne ya da babanın ilgisini bir süre için olsun kaybetmekten daha büyük bir ceza olabilir mi? Biz büyükler için bile anne-babamızın suratını biraz asık görmek, içimizde pek hoş olmayan duygular yaratabilir.
Vicdan yapmak, sebepsiz surat asmak ile moladaki soğukluk arasında bir önemli fark var: Çocuk iletişimin neden askıya alındığını bilmelidir. Sebep molanın sonrasında net biçimde anlatılmış olmalıdır. “Molaya gittin, çünkü kardeşinin saçlarını yoldun” gibi bir açıklamayı hemen molanın bitiminde öğrenmek, bir daha saç yolmama konusunda iyi bir mesaj sayılabilir.
· Verdiğiniz cezalar “münasip” olsun. Ceza çocuğun yaşına, gelişim düzeyine, huyuna-suyuna ve cezalandırılan davranışın orantılı olmalı. Verdiğiniz ceza hiçbir zaman çok ağır olmasın. Hele üç yaşından küçüklerde çocuğunuzun güvenliğini zora sokan ciddi durumlar dışında ceza yöntemini kullanmaktan kaçının. Çocuğunuzun her hatasını, her hoşunuza gitmeyen davranışını cezalandırırsanız, daha ciddi sorunlar karşısında etkili bir yönteminiz kalmayabilir.
· Ödüller ve cezalar anında verilmeli. Gecikmeli verilen her ödül ve ceza, (örneğin,sene sonunda teslim bisiklet, akşam baban geldiğinde verilen oda cezası) neden verildiği tam anlaşılmadığından, anında tarihe karışır. Teşvik etmek ya da ortadan kaldırmak istediğimiz davranışlar üzerine etkimiz de sıfıra yakın olur.

Prof.Dr.Yankı Yazgan

---

Türk anneleri 'dayakçı' çıktı

Anne terlikle, baba tokatla...

gazetenin , Örsan Öymen anısına düzenlediği ‘Yılın İnceleme Ödülü’ bu yıl ‘Aile ve şiddet’ konulu çalışmasıyla Cumhuriyet Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Sezer Ayan’a verildi. Çalışmada, çocukların üçte birinin her hafta dayak yediği vurgulandı

gazete tarafından Örsan Öymen anısına verilen “Yılın İnceleme Ödülü”nün bu yılki sahibi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sezer Ayan oldu.
Bu yıl 20.’si verilen ödül, Türkiye’nin kan ağlayan sorunlarının başında gelen “Çocuklara Karşı İşlenen Suçlar” konusuna ayırıldı. Ayan’ın ödüle layık görülen çalışması ise “Aile ve şiddet: Aile İçinde Çocuğa Yönelik Şiddet” adlı Şubat 2010’da yayımlanan kitabı oldu.
Seçiciler Kurulu’nun “psiko-sosyal, tarihsel ve hukuksal açıdan incelemesi, kapsamlı bir çalışma olması ve ödül için belirtilen koşulları yerine getirmesi” gerekçesiyle çalışmasını ödüle değer gördüğü Ayan, çarpıcı araştırmasıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. “Aile içi şiddetin Türkiye’de her zaman önemli bir sorun” olduğunu söyleyen Ayan, Sivas’ta yürüttüğü araştırması için 70 ilköğretim okulunda 655 öğrenciyle görüştüğünü, sonuçların çocuklardaki şiddet eğilimini göstermesi açısından önem taşıdığını anlattı.

Ayan, görüşülen ailelerde anne ve babaların yarıdan fazlasının bağırarak kavga ettiğini, kavgaların en fazla çocuk veya para yüzünden olduğunu, erkeklerin dörtte birinden fazlasının eşini tokatladığını, tekmelediğini, yumrukladığını, saçını çektiğini ya da evdeki eşyalara zarar verdiğini söyledi. Babaların genellikle eşiyle kavga ederken çocuklarına da bağırdığını ve bir kısmının çocuklarını da dövdüğünün görüldüğünü söyleyen Ayan, “Çocukların söz dinlememe, kardeşiyle kavga etme ve ders çalışmama gibi nedenlerle dayak yediği görüldü. Kızlar daha çok anneleri, erkekler ise babaları tarafından şiddete maruz kalıyor. Çocukların yarıya yakını okulda öğretmenlerinden de dayak yiyor. Ailelerin çoğunluğu yine okuldaki şiddeti, ‘Öğretmenin vurduğu yerde gül biter’ düşüncesiyle haklılaştırıyor” dedi.

Annelerin ise yüzde 54’ünün çocuklarını dövdüğü sonucunun çıktığını söyleyen Ayan, “Çocukların yüzde 14’ü terlikle, yüzde 10’u tokatla, yüzde 9’u kulağı çekilerek şiddet görüyor. Yüzde 10’u ise azarlanıyor. Çocukların yüzde 32’si haftada en az bir kez anne ya da baba şiddetine maruz kalıyor” diye konuştu. Babaların ise yüzde 46’sının çocuklarını dövdüğünü anlatan Ayan, “Annesinden dayak yiyen çocuklar söz dinlemediği için, babasından dayak yiyen çocuklar ise annesini dinlemediğini için şiddete maruz kalıyor. Döven babaların yüzde 15’i tokat atıyor” dedi.

Şiddet gören daha saldırgan

Evde şiddete uğradığı tespit edilen öğrencilerin saldırganlık eğilimlerini de ölçtüklerini söyleyen Ayan, şöyle devam etti:
“Ailesinde şiddet gören öğrencilerin saldırganlık eğilimleri fazla çıktı. Sosyo-kültürel, ekonomik ve psikolojik anlamda anne baba yeterliliğine sahip olmayan insanların çocuk sahibi olmaları, kız ve erkek çocuklarının cinsiyet ayrımına tabi tutularak sosyalleştirilmeleri, namusun sadece kız ve kadın kimliğine mal edilmesi, cinselliğin bu bağlamda bir tabu olması, ayrıca geleneksel Türk ailesinde şiddetin bir sorun çözme yöntemi olarak meşrulaştırılması şiddetin başlıca nedenleri arasında geliyor.”



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


---

Avrupa çocuğa dayağı yasaklıyor

”Çocuklara yönelik şiddet” konulu konferansa katılmak üzere Viyana’da bulunan Avrupa Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Maud de Boer-Buquicchio, sosyal ya da sağlık sorunu haline gelmeden şaplağın ve dayağın yasaklanması gerektiğini belirtti.
Boer-Buquicchio, yasakla anne ve babanın otoritesinin sarsılmayacağının anlatılması gerektiğini belirterek, cezalandırmak için başka yöntemlerin kullanılmasını tavsiye etti.
”Tokadın hafif olup olmadığına anne ya da babanın karar veremeyeceğini, çocuğun bunu nasıl algıladığının önemli olduğunu” söyleyen Boer-Buquicchio, aşağılamanın acıdan daha çok ”can acıtacağını” ve uzun vadede kötü etkilerinin olabileceğini vurguladı.
Ülkeler ekonomik krizle boğuşurken bu konunun ikinci plana atılmaması gerektiğini belirten Boer-Buquicchio, sosyal ya da sağlık sorunu haline geldiğinde dayak konusuyla meşgul olmanın çok daha pahalıya mal olacağını ifade etti.
Avrupa Konseyi Meclisi, başta İngiltere olmak üzere Avrupa Birliği ülkelerine çocukların dövülmesi veya fiziksel şiddete maruz bırakılmasının yasaklanması çağrısında bulunmuştu.
Ancak özellikle muhafazakar kuruluşlar, ailelerin çocuklarını disiplin altına alabilmek için zaman zaman cezalandırması gerektiğini savunarak konsey açıklamalarına sert tepki gösteriyor.
Avrupa’nın 21 ülkesinde çocuklara fiziksel şiddet yasaklanmış durumda. İlk olarak İsveç’te başlayan yasak, aralarında İspanya ve Almanya’nın bulunduğu ülkelerde de uygulanmaya başladı. Çocuklara dayak atılmasını her şekilde yasaklayan ve aralarında Avusturya ve Romanya’nın da bulunduğu bu ülkelerde çocuklara karşı her türlü fiziksel şiddet cezai yaptırıma tabi tutuluyor.

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
anne, dayakçı, için, olmamak


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ebedi Bir Göz Yaşı Olmamak için Lady İslamiyet 1 15 Nisan 2010 18:44
Mahcup olmamak için canına kıydı. Hayal Haber Arşivi 2 05 Nisan 2010 09:48
İleride kilolu ve yaşlı olmamak için ne yapmalı Süslü Diyet ve Sağlıklı Beslenme 2 14 Mart 2009 02:46