IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Makale Ekle Cevapla
 
LinkBack Makale Seçenekleri Stil
  #1  
Alt
Çevrimdışı
Penetrator God
Penetrator God - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Standart Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 4. Bölüm Yayımlandı
Yazan; Penetrator God 04 Ekim 2022, 17:48



“Bizler Gri Muhafızlarız! Birimiz ve hepimiz! Savaş adalet için, kalkan intikam için! Düşmanlarımızı ezmek için! Birimiz ve hepimiz!”



-Gri Muhafız Şarkısı


Eve girip ağabeyimin odasında silahın bulunduğu kısma ilerledim. Ağabeyime ait kılıca yaklaştım. Bu kılıcın gördüğüm en güzel şey olduğunu düşünürdüm her zaman. Kusursuz bir işçiliğin ürünü gümüş kabzayla taçlandırılan kılıcı ağabeyime alabilmek için babam yıllarca çalışıp durmuştu. Yerinden aldım, her zaman olduğu gibi bu sefer de ağırlığı karşısında şaşırmıştım. Kılıçla beraber evden dışarı çıktım.

Kılıcı sahibine verdikten sonra, babama yaklaştım.

“Cilalamadın mı?” diye sordu ağabeyim.

Sinirlenen babam henüz ağzını açmadan, ben konuştum.

“Baba, lütfen. Seninle konuşmam gerekiyor!”

“Sana cilalama-”

Öfkeli gözleri bana çevrili olan babam, meraklanmıştı. Yüzümdeki ciddi ifadeyi görünce dayanamadı ve sordu, “Evet?”.

“Ben de ağabeyimle beraber takdim edilmek istiyorum. Gri Muhafızlara katılabilmek için.”

Ağabeyimin yükselen kahkahası, beni utandırdı. Ancak babam gülmemişti. Bilakis, suratındaki düşünceli ifade hepten derinleşti.

“İstediğin bu mu?” diye sordu bana.

Hevesli şekilde kafamı salladım.

“Yirmi bir yaşındayım. Yani katılmak için uygunum.”

Omzunun üzerinden bana küçümseyen bir bakış atan ağabeyim “Bunun yaş ile ilgisi yok.” dedi “Ben varken, gerçekten de seni seçebileceklerini mi düşünüyorsun?”

“Seni alacak olsalar, sanırım bir ilk olurdun. Çok küstahsın, her zaman olduğun gibi.” diye ekledi ağabeyim.

Ona dönerek, “Sana bir şey sorduğum yok” dedim ve ardından tekrar, kaşları halen çatık olan babama döndüm.

“Baba yalvarırım” dedim. “Bana bir şans tanı. Tüm istediğim bu. Zaman içinde kendimi kanıtlayacağım.”

Babam olumsuz manada kafasını salladı.

“Bak kızım, sen bir asker değilsin. Kardeşin gibi hiç değilsin. Çiftçilik bizim işimiz. Hayatın burada, benim yanı başımda geçireceksin. Sana verdiğim görevlerin hepsini hakkıyla yerine getireceksin. İnsanlar, kendilerini hayallere fazla kaptırmamalı. Yaşamını olduğu gibi kabullen ve onu sevmeyi öğren.”

Kalbim kırılmıştı. Kurduğum tüm hayaller, gözlerimin önünde yıkılıyordu. Hayır, diye düşündüm. Bunun olmasına izin veremem.

“Fakat baba-”

“Sessizlik!” diye kükredi babam. “Seninle daha fazla uğraşamam. İşte, geliyorlar. Yoldan çekil ve onlar buradayken sakın yanlış bir hareket yapayım deme.”

İlerlemeye başlayan babam, beni sanki bir eşyaymış gibi iterek, yoldan uzaklaştırdı. Babamın beni iten avucu, adeta göğsüme saplandı.

Yaklaşan gürültüyü duyan hayvanlar fırlayarak yolun kenarından kaçışmaya başladılar. Kafilenin geldiğini haber veren büyük bir toz bulutunun ardından çiftliğe giren bir düzineye yakın at arabasından çıkan ses, adeta bir gök gürültüsü gibiydi.

Kafile, bize yakın bir mesafede durdu. Şahlanan atlar, burunlarından soluyorlardı. Kalkan tozun içinde kalan kafileyi görmeye çalışıyor, askerlerin üzerindeki zırh ve kılıçları seçebilmeye uğraşıyordum.

Gri Muhafızlara daha önce hiç bu kadar yaklaşmamış olduğumdan, aşırı heyecanlanmıştım. Kafilenin en önündeki askerin atından inmesi ile, hayatımda ilk defa gerçek bir Gri Muhafız İle karşı karşıya geldim.

Gri Muhafız armalı parlayan gümüş zincir zırhı ve sırtında asılı duran uzun bir yayı, belinde de takılı çift hançeri olan bu adam, otuzlarının başlarında olmalıydı. Arkadan bağlı uzun saçı, kirli sakalı, yaralarla dolu suratı ve savaştan kırdığı burnu ile gerçek bir askerdi. Hayatımda bu kadar sağlam yapılı bir adam hiç görmemiştim. Kafiledeki herkesten daha iri ve geniş omuzları olan bu askerin suratındaki ifade, onun yetkili biri olduğunu belli ediyordu.

Sıraya dizilmiş hazırola geçmiş bekliyorduk. Ardından adam toprak yola atladıktan sonra yanımızda ilerlemeye başlamıştı. Mahmuzları şakırdıyordu. Gri Muhafızlara katılmak demek, savaş meydanlarında geçirilecek onurlu bir yaşam, şan, şöhret, zafer ve zenginlik manasına geliyordu. Kişinin ailesini de onurlandıracak böylesi bir yaşam için atılması gereken ilk adımdı bu.

İçi büyük turnuva için ağzına kadar katılımcılarla dolu olan geniş, at arabalarını inceliyordum, bunların fazla kişi alamayacağını biliyordum. Çünkü burası büyük bir arlıktı ve bu askerlerin daha gezmeleri gereken onlarca yer olmalıydı. Seçilme şansımın düşündüğümden bile az olduğunu fark edince, yutkundum.

Kendi ağabeyim de dahil, diğer dövüşçüler olan tüm adayları yenmem gerekecekti ve bunu düşünmek, beni iyice kaygılandırıyordu. Sessizce bizi inceleyen askere bakıyordum, umut dolu gözlerim istemeden onunkilerle buluştuğunda nefesim, tıkanacak gibi olmuştu. Adam yavaşça ilerliyordu.

At arabalarının pencerelerinden bize bakan kalabalığa gözüm takıldı. Her ırktan genç ya da orta yaşlı erkek ve kadınlar vardı. Her biri kendileri veya aileleri için bu turnuvaya adlarını yazdırmalarına rağmen, içten içe yaşadıkları ama Gri Muhafızlara yansıtmak istemedikleri şeyi yani tedirginliği yüzlerinden okuyabiliyordum. Pek çoğu seçilebilmek için bildiği tüm duaları içlerinden okuyor, bazıları ise korkularına teslim olup titriyordu. Aralarında çoğunun iyi bir Gri Muhafız olamayacağı baştan belliydi.

Bu adil değildi. Çünkü bana göre, en az onlar kadar turnuvaya katılma hakkım vardı. Ağabeyimin benden sadece iri ve güçlü olması, benimde oraya çıkıp, seçilemeyeceğim anlamına gelmemeliydi. Babama karşı içim büyük bir öfkeyle doldu.

Babama doğru yaklaşan asker, tam önümüzde durdu. Ona bakarak “Benim adım Nathaniel Howe. Yüksek kıdemli bir Gri Muhafız’ım. Burada bulunuş sebebimizi bildiğinizi farz ediyorum.” dedi. Bu muhafızı tanıyordum. Eski Arlımız rahmetli Rendon Howe’un oğluydu.

Sonra dikkatini ağabeyimi çevirip baştan aşağı süzen adam, etkilenmiş gibiydi. Adam da oldukça uzun olduğu halde boyu ağabeyimin sadece burnuna geliyordu. Kılıcının kınını tutarak, sıkılığını görmek için yerinden çekti, ardından suratında sırıtan bir ifade belirdi.

Ağabeyime “Henüz kılıcını hiçbir savaşta kullanmadın değil mi dostum?” diye sordu.

Hayatımda ilk defa o an ağabeyimin endişelendiğini görmüştüm.

Yutkunan ağabeyim, “Hayır, komutanım. Ancak onunla çok fazla idman yaptım ve umuyorum ki-”

“Ha! Umuyormuş,”

Kâh kayı basan asker, dönüp de diğer Gri Muhafızlara bakınca, onlar da eşlik ederek ağabeyime gülmeye başladılar.

Utançtan suratı kızaran ağabeyimin bu hali, beni şaşırtmıştı. Çünkü genelde başkalarını utandıran kişi, hep kendisi olurdu.

“O zaman unutturma da karanesile senden korkmaları gerektiğini söyleyeyim. Hani idmanlarda çok iyiymişsin ya!”

Muhafızlardan oluşan güruh tekrar kahkahalara boğuldu.

"Ardından babama dönen asker, kirli sakalını okşayarak, “Oğlunun malzemesi sağlam” dedi. “Bu işimize yarayabilir. Cüssesi uygun. Gerçi deneyimi yok ama neyse. Elemeleri geçebilmek istiyorsa, daha çok çalışması gerekecek.”

Bir an durdu.

“Seni koyabilecek bir yer buluruz sanırım. Biraz sıkışacaksın.”

Kafasıyla yük arabalarından birini işaret etti.

“Çabuk ol. Fikrimi değiştirmeden hemen önce bin.”

Büyük bir sevinçle yerinden fırlayan kardeşim, hızla arabaya doğru ilerledi. Babamın yaşadığı sevinç, gözümden kaçmamıştı. Ancak yine de Gri Muhafızın görmesini istemediğin den belli etmese de onun böyle ayrıldığını görmek, babamı hüzünlendirmişti.

Asker atına doğru ilerlemeye başlamıştı ki, daha fazla dayanamadım ve “Efendim!” diye bağırdım.

Öfkeyle bana dönen babam bile artık umurumda değildi.

İlerleyişini kesen adam, yavaşça bana doğru döndü.

Kendimden eminmiş gibi bir tavırla ileri doğru bir adım attım, aslında heyecandan bayılacak gibiydim.

“Beni incelemediniz, efendim.” dedim.

Şaşıran asker, bunun bir şaka olup olmadığını anlamak ister gibi baktı bana.

“Öyle mi yapmışım güzelim?” diye sorduktan sonra, kahkahalara boğuldu.

Fakat artık ne onun ne de diğer adamların kahkahalarına aldırmıyordum. Bu benim tek fırsatımdı. Başka bir şansın daha çıkmasını bekleyemezdim.

“Ben de Gri Muhafızlara katılmak istiyorum!” dedim askere.

Adam bana doğru ilerlemeye başladı.

“Gerçekten mi?”

Eğleniyormuş gibi bir havası vardı. Sonra bana cevap şansı tanımadan avazı çıktığınca bir kahkaha daha attı ve diğerleri de gene ona katıldı.

“Seni gören düşmanlarımızın kaçacak yer arayacaklarından hiç şüphem yok.”

Gururum kırılmıştı. Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu işin peşini bırakamazdım. Asker tam benden uzaklaşmaya başlamıştı ki, ileriye fırlayarak bağırdım, “Efendim! Büyük bir hata yapıyorsunuz!”

Asker tekrar bana döndüğünde kalabalık, nefeslerini tuttu.

Bu sefer askerin bakışları sertleşmişti.

Omzumdan çekiştiren babam, “Salak kız, içeri gir!” diye bağırdı fısıldayarak.

“Girmeyeceğim!” diye bağırdım, babamın elinden kurtuldum.

Askerin bana yaklaştığını gören babam, geriye çekildi.

Asker öfkeyle, “Bu dönemde bir Gri Muhafıza hakaret etmenin cezasının ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu.

Bu işin geri dönüşünün olmadığını biliyordum.

“Lütfen onu affedin, efendim” dedi babam. “O henüz çok cahil ve-”

Asker “Seninle konuşan yok babalık” diyerek babama attığı bakış, onu geri çekilmeye zorladı.

Ardından tekrar bana dönen asker, “Bana derhal cevap ver.” dedi.

Yutkundum, nutkum tutuldu. İşler hiç de kafamda planladığım gibi gitmiyordu.

Başımı önüme eğmiştim. Hafızamı yokladıktan sonra, “Gri Muhafızlara hakaret etmenin, Ferelden Kralı’nın kendisine hakaret etmekten hiçbir farkı yoktur.” diye cevapladım.

“Evet, bu,” dedi asker sonra “Aferin tatlım. Yani istesem şu an sana kırk kırbaç cezası verebilirim demek oluyor.”

"Hakaret etmek istememiştim, efendim. Tek istediğim fırsat. Lütfen! Hayatım boyunca bunun hayaliyle yaşadım. Rica ediyorum. İzin verinde katılayım. "diye karşılık verdim.

Askerin suratındaki sert ifade biraz yumuşadı. Bir süre bana baktıktan sonra, başını salladı.

“İtiraf etmeliyim gerçekten çok güzelsin. Ayrıca cesursun ama kayıtlar bir hafta önce kapandı. Belirli listenin dışındaki kişileri alamıyoruz. Kusura bakma, yapamam. Emirler böyle.”

Bunu dedikten sonra bana hiç bakmadan atına doğru ilerledi ve hızla hayvanın üstüne çıktı.

Yıkılmış haldeydim, köyden ayrılmak için harekete geçen kafilenin ardından bakakaldım. Gelmesiyle gitmeleri bir olmuştu.

Gördüğüm son şey, yük arabasının arkasında oturan kardeşimin, benimle dalga geçen suratıydı. O buradan uzağa, daha iyi bir hayata doğru gözlerimin önünde yol alıyordu.

Sanki içimde bir şeyler ölmüş gibiydi. Demin yaşananların içimdeki heyecanı dindi.

Omuzlarımdan yakalayan babam, “Yaptığının ne kadar salakça olduğunun farkında mısın, şapşal kız?” diye öfkeyle bağırdı. “Senin yüzünden ağabeyin de seçilemeyebilirdi!”

Babamın ellerini sertçe ittim ve onun verdiği karşılık, elinin tersiyle vurmak oldu. Hızla yere yapışıp suratımı çarptım.

Canım yandı, öfkeyle yerden babama baktım. Ömrümde ilk defa babama karşılık vermek istiyordum ama zor da olsa kendimi tuttum.

“Git ve koyunlara yem ver. Derhâl! Ve geri döndüğün zaman, benden yemek falan bekleme. Bu gece hiçbir şey yemeyecek ve yaptığın hatayı düşüneceksin.”

“Senden nefret ediyorum!” diye bağırarak, öfkeyle oradan ayrıldım. Evimden bir an önce uzaklaşmak için tepeye doğru yöneldim.

Babam ardımdan “Bertha!” diye bağırıyordu.

Her şeyi geride bırakmak istiyordum. Koşmaya başladım, o sırada gözlerimden süzülen yaşların bile farkında değildim...
__________________
Wattpad Adresim:

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla
Görüntüleme 276 Yorumlar 0
Toplam Yorum 0

Yorumlar

Cevapla


Şu anda bu makaleyi okuyan kişi sayısı: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Makaleler
Article Author Forum Cevaplar Son Mesaj
Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 3. Bölüm Yayımlandı Penetrator God Amatör Hikayeler 0 19 Eylül 2022 12:38
Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 2. Bölüm Yayımlandı Penetrator God Amatör Hikayeler 1 14 Aralık 2021 03:10
Cesaret Çağı - Fantastik Kurgu - 1. Bölüm Yayımlandı Penetrator God Amatör Hikayeler 0 01 Aralık 2021 16:49
Yeminliler Yurdu - Fantastik Kurgu - 1. Bölüm Yayımlandı! Penetrator God Amatör Hikayeler 1 21 Haziran 2021 18:10
Kanlı Ay - Fantastik Kurgu - 4. Bölüm Yayımlandı! Penetrator God Amatör Hikayeler 1 21 Haziran 2021 18:09