![]() |
![]() |
|
![]() | #1 | |
Çevrimdışı ![]() IF Ticaret Sayısı: (0) | İlişkilerin dinamiği; zayıflıklarımız! İnsanlar arası etkileşimin dinamikleri üzerinde uzunca bir zamandır düşünüyordum. Sonunda bu dinamiklerden en önemlisinin “kişisel zaafiyetlerimiz ve bunların tatmin edilmesi olduğunu” farkettim. Hayatımızda ilişki anlamında kararlarımızı, davranışlarımızı, seçimlerimizi; öncelikle zayıflıklarımız ve eksikliklerimiz belirliyor. Zayıflıklarımızı az çok örten, eksikliklerimizi gideren ya da kendimizi bu anlamda en rahat hissettiğimiz ilişkilerde, ortamlarda huzur buluyoruz, kendimizi tamamlıyoruz. Tabii ki bunu itiraf edebilmek hatta ondan önce bu durumla yüzleşebilmek pek de kolay değil. Şu anda bile “ hiç de öyle değil” seslerini duyuyor gibiyim. Bu düşünceye nasıl geldiğimi biraz açıklayayım. Bildiğiniz gibi biz insanoğlunun en derin ve en hayati ihtiyacı “varlığını gösterebilmek” başka bir deyimle “ varlığını kendine ve herkese ispat edebilmek”. Ve bunun ilk adımı da kendini herhangibir bir ortamda ya da bir ilişkide güvende hissetmek. İlk anda bu durumda herhangibir sakınca yokmuş gibi görünse de aslında “sadece duygu ile verilen tüm kararlar” gibi birtakım sakıncalar taşıyor. Bunlardan en önemlisi insanoğlunun kendini kandırma konusundaki müthiş yeteneği sayesinde ilişkiler ve insanlar açısından objektiviteyi kaybetme riski. Zira bu güvende hissetme isteği o kadar önemli bir istek ki, pek çok durumda görüşümüzü, objektifliğimizi bulandırabiliyor. Çünkü güven ve takdir ihtiyacımızı karşılayan insanlar ve ilişkiler uğruna çoğunlukla farkında olmadan pek çok şeyden feragat edebiliyoruz. Mesela farkılıklardan ve çatışmalardan öğreneceğimiz ve gelişeceğimiz pek çok alanı görmezden gelebiliyoruz.. Neden? Çünkü bir ortamda ya da ilişkide tasvip edilmemek, takdir edilmemek, zayıf ve güvensiz hissetmek herkes için kabustur. Bu travmayı yaşamayacağız insanları ya da ortamları daha çok severiz, bu tür ilişkiler kurarız. Bize kendimizi zayıf ve tasvip edilmez hissettiren insanlarında bilinçli ya da bilinçsiz kusurlarını arar buluruz, onları kendimizden uzak tutmak için bahaneler uyduruz. Günün sonunda güvende olmak uğruna, tekdüzeliği; çatışmaya, gelişmeye, farklı ve belki bize kendimizi o kadar da iyi hissettirmeyen insanlardan birşeyler öğrenmeye kat be kat tercih ederiz. Çünkü bu sancılı ve yaralayıcı süreçle önce yüzleşmek, sonra savaşmak ve üstesinden gelmek için müthiş bir “ego” mücadelesini göze almamız gerekir. Oysa her konuda olduğu gibi insan ilişkilerinde de gelişim ve değişim sancılıdır, zorlayıcıdır. Kolaya kaçtığımız herşey hayatımızın bir yerinde mutlaka bizden acısını çıkarır... [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] -alıntı- | |
| ![]() |
![]() |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
Uzun İlişkilerin 6 Sorunu | PySSyCaT | Aşk ve İlişkiler | 0 | 19 Haziran 2019 20:23 |
Uzun İlişkilerin 5 Sırrı | Sanem | Aşk ve İlişkiler | 6 | 24 Mayıs 2018 01:42 |
Nüfus Dinamiği | PySSyCaT | Çevre Terimleri Sözlüğü | 0 | 28 Eylül 2014 23:13 |
İlişkilerin Dört Ana Düşmanı | Perius | Aile Evlilik ve Çocuklar | 3 | 24 Şubat 2010 12:33 |
Varoluşun Dinamiği | YapraK | Felsefe | 2 | 29 Mart 2009 17:43 |