El değmemiş, güzel ve becerikli eş
 

İngiltere’deki York Üniversitesi’nin bilim insanları aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkede, erkeklerin ve kadınların nasıl birer eş adayı istediklerini araştırmış.

Ben işin Türkiye kısmıyla ilgileniyorum. Türk erkeklerinin evlenecekleri kişide aradıkları ilk üç özellik bekaret, dış, görünüş ve başta yemek olmak üzere ev işlerinde becerikli olmak. Türk kadınları ise eş adaylarında sırasıyla eğitim ve zeka, hırs ve çalışkanlık, sosyal statü arıyor.


Lütfen bana saygı duy” diyen kız arkadaşını sırf bu yüzden terk ediyor. Öyleyse ortaya müthiş bir çelişki çıkıyor. Aslında ben bu tarz araştırmalarda Türk insanının doğru söylediğini hiçbir zaman düşünmüyorum. Biz, şanımızı korumak amacıyla anketörlere bile yalan söyleyebiliyoruz. Örneğin, Türkiye’de her üç boşanmadan biri aldatma ile sonuçlanıyor. Ama bu konuda yapılan araştırmalarda “Hiç aldattınız mı?” sorusuna Türk halkının sadece yüzde 10’u “Evet” cevabını veriyor. Diyeceğim o ki; Türk erkeği bekareti ön plana çıkarırken aslında karşısındaki anketöre genel bir anlayışı aktarmış oluyor. Yoksa hepimiz hem kadınlarda hem erkeklerde ilk cinsel ilişki yaşının 15’e kadar indiğini biliyoruz.

***

Erkeklerin ikinci aradığı özellik dış görünüş. Bir başka deyişle güzellik. Bu konuda erkeklerimizin samimi olduklarını düşünüyorum. Üçüncü sıradaki ev işlerinde beceriklilik ise yine Türk erkeğinin olmazsa olmazlarından. Bu da kesinlikle doğru. Gelelim kadınlara... Eğitim ve zeka, hırs ve çalışkanlık, sosyal statü diyerek aslında çok net bir gerçeği ortaya koyuyorlar. Para... Evet yanlış okumadınız, bu üç özelliğin altında rahat yaşayabilme isteği yatıyor. Çünkü biliyoruz ki iyi eğitimli, zeki, hırslı, çalışkan biri kendisini rahat yaşatacak sosyal statüye ve paraya sahip olacaktır. Zaten buradaki sosyal statü tamamen ekonomiyle ilgili. Üniversiteyi birincilikle bitirmiş, çalışkan ama bir türlü istediği davaları alıp para kazanamayan bir avukata hangi kadın ne kadar dayanır?

***

Görünen o ki; erkekler güzel, el değmemiş ve evde kendisini rahat ettirecek kadınları istiyor. Kadınlarsa “Beni güldürsün, para kazansın, beni rahat yaşatsın” diyor. Ben birçok mecrada kadınlara “Nasıl erkek istiyorsun?” diye sorduğumda bu cevapların hiçbirini alamadım. Hepsi bana “Dürüst olsun, kadın ruhundan anlasın, romantik olsun, sorumluluk sahibi olsun” gibi maddiyata dayanmayan soyut şeyler söylediler. İşte dedim ya, bu araştırmalarda herkes bir şekilde yalan söylüyor. Neyse, asıl tenhlike şu: Bu tür idealize edilmiş eş adayları aslında hiç yoktur. Herkesin bir defosu vardır ve mükemmele ulaşmak imkansızdır. “Ben eşimin şöyle olmasını isterim, böyle olmasını isterim” dediğiniz andan itibaren yalnız kalma olasılığınız çok yüksektir. Kıssadan hisse; ideal eş yoktur, ideal evlilik vardır. İdeal evliliği de eşler birlikte yaratır.

Cevap: El değmemiş, güzel ve becerikli eş
 

Okudugum bir kitapta ahlakli olmak istiyorsak toplumun iki yuzlu ahlakindan kurtulmamiz gerektigi yaziyordu... yaziyi okuyunca aklima bu iki yuzluluk geldi, aslinda ideal es kavramindaki nitelikler, toplumsal degisimleri ortaya cikariyor, cunku toplum olarak incelemeye alindigimizda, degerlerimizin, para, estetik kaygilar, ve namus ucgeni etrafinda toplandigini goruyoruz, erkekler el degmemis kadin aradikca, kadinlar bu dayatmaya karsilik bekaret ameliyatlari oluyolar mesela, onemli olan kendini nasil pazarladigin yoksa nasil oldugunla pek alakadar degil toplum... hepimiz pazarlama stratejisi ile gelistirilmis urunlere donustuk zaten, bunun nedeni ise az gelismis ulkenin cok gelismis tuketimciligi... toplumsal kurgularimizda erkek olmakla ve kadin olmakla dayatilmis rollerimiz var, erkekler el degmemis istiyor ama kendileri dogduklari andan itibaren cinsel kimlikleri ile varolabiliyolar ... kadina ise bu kimlik evlenilmeden verilmiyor... ve ne kadin ne erkek bunu sorguluyor... hepimiz pavlov' un denekleri gibiyiz sartli reflekslerimizle yasiyoruz...