IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 16 Ağustos 2009, 13:08   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yazınsal Yiti.




“Tanrı her şeyi yokluktan yaratır. Ama yokluk buna karşıdır.”
-(Paul Valéry)-


YAZINSAL YİTİ
—Büyümeye yüz tutmuş "Yara’dan" notlar-

Bir el ne zaman yazmaya koyuldu? Dokunaklı bir girizgâh babında akacak sözcüklerin önündeki “görünmez” setlerden mi başlasak; ya da kalemin daha kâğıda dokunmadan, cehennemi bir tasvirle yüzleşmenin dehşetiyle (…). Hiçbir şeyin anlatılamayacağı ifadesizlik durağında duruyorum. İlk sözcük: Yok

Sonra gün dönüyor. Ağaçların arasından ölü bir karga yükseliyor. Nehrin suları çiçekleri boğuyor. Ölüm, kolu kanadı kırık ne varsa her şeyi kucaklıyor! (Duruyoruz). Burası “görünmeyen” bir yer. Olasılık dışı kavramların cirit attığı, Mutlak Yalnız’ın dans ettiği ölü diyarda bulunmak. İşte her şeyde olduğu gibi burada da tarifsizlik var. Nedir bu? Ya da Yazmanın büyülü ormanında dolaşan ilham perisini öldürmeye yeltenmek, kara kış ortasında doğacak güneşi sıvamak. Yazmak yazmak yazmak… gerisi hikaye de olsa her şeyin “ilk” başlangıcında olanı duyumsatmak isterdim. Ama nafile. O halde ikinci bir sözcüğü seçiyorum: Yokluk

Varlık dışı olmayan. Şiirdeki imgeleme denk düşen bir imge olabilir. Ya da, ( ya da ne!). Hâlâ aynı duraktayız. Durduracak herhangi bir şeyin olmadığını idrak ettiğimiz anda bilince konuveren “düşsel” kuş da diyebiliriz. Keşke her şeye rağmen bir öykü yazmaya çabalasaymışım. Ama üçüncü bir sözcük, ruhumun patikalarında dolaşıyor: Yolculuk

Belki de bu duraktan ayrılabilirim. Evet evet! İnatla süreğen çerçöpten kurtulup, her şeyi yeniden yazmaya koyulabiliriz. Umut! ( Doğmamış çocuğa ağıtlar silsiesi..).

Her şeyi bir yana bırakalım. Sen ne zaman yazmaya başladın, onlar ne zaman. Zamanın “görünmez” iktidarınca tutuklanan tüm bu zanlıların, yazmakla ne işi olabilir? Bir hikâye mi yazacağız o halde durakta kalın! Çünkü dördüncü sözcüğün kutlu gelişi duyuluyor: Yalnızlık

Tüm bu kavramların canı cehenneme! Ben yazarken burada değilim. Anlatmaya çalışıp da anlatamadığımın hazin çırpınışları arasında söylemeye yeltendiğim: burada değilim. Şair, şiiri ele alınca “şiiri ele alıyor”. Şiir ortaya çıkınca “şiir ortaya çıkıyor”. Okur şiiri okuyunca “şiiri okuyor”. Şair nerede peki (tarifsiz durakta). Onu oradan alacak herhangi bir vasıta “Yok” (sözcük 1). Okurun beklentisi imgeler bir türlü gözükmüyor. Ama bir yerlerden boğuk sesler çıkıyor. Bağırıyor dipsiz sonlu bir imge: Yokluk (sözcük 2)

Ve gerisi gelmiyor. Yanılmıyorsam bundan sonra okurun “düşsel” performansı ile ortaya çıkacak “Yolculuğun” (sözcük 3), sarsıcı bir finalle Yalnız’laşması (sözcük son) kalıyor..

Bendeniz bir yazar değilim. Sadece sözcüklerin birbirleri üzerindeki girift tepişmelerinden sadist bir haz duyan ilençli bir şeyim. Adımın bir önemi yok. Yokluğumu duyumsatmak istedim. Bir yolcuğuna çıktım ve dönüp dolaştım: son sözcük..


alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklamver bizimmekan
Cevapla

Etiketler
yazinsal, yazınsal, yiti


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık