aralarına kara kedi girmek
iki dost birbirine gücenmek, iki dostun arasına soğukluk girmek.
- aralarından kara kedi geçmek
birbirinden soğumak, aralarına soğukluk girmek.
- bakmakla usta olunsa (öğrense), köpekler (kediler) kasap olurdu (kasaplığı öğrenirdi)
yapılmadan yalnızca nasıl yapıldığı görülerek hiçbir şey öğrenilemez.
- caminin (mescidin) mumunu yiyen kedinin gözü kör olur
kendisini yetiştiren kimsenin malına hıyanet eden, el uzatan kimse cezasını bulur.
- cins kedi ölüsünü göstermez
soylu kişi, acınacak kötü durumunu kimseye göstermez ve söylemez.
- davetsiz yere kedilerle köpekler gider
bir yere çağrılmadan gitmek, kişiyi aşağılatan bir davranıştır.
- dilini kedi (fare) mi yedi?
“neden konuşmuyorsun?” anlamında kullanılan bir söz.
- eceli gelen fare kedi taşağı kaşır
herkesin üzerine titrediği, kutsal saydığı şeyi kötüleyen, bozan kimse mutlaka kötü bir sonuçla karşılaşır.
- kedi ciğere bakar gibi bakmak (süzmek veya seyretmek)
imrenerek bakmak: “Derin bir hayranlıkla gözlerini kıza kaptırmış, kedi ciğere bakar gibi süzüp duruyordu.” -H. R. Gürpınar.
- kedi gibi dört ayak üzerine düşmek
en güç bir durumdan zarar görmeden kurtulmak.
- kedi gibi
uysal ve sokulgan.
- kedi götünü görmüş, “yaram var” demiş
bazı insanlar hiç olmayacak bir şeyi kendisine dert edinir.
- kedi ile harara (çuvala) girmek
geçimsiz biri ile iş birliği yapmak.
- kedi ile köpek gibi
birbirleriyle geçinemeyen, anlaşamayan kimseler için söylenen bir söz.
- kedi kıçına bakar da “yaram var” dermiş
bazı insanlar hiç olmayacak bir şeyi kendisine dert edinir.
- kedi ne, budu ne?
eti ne budu ne.
- kedi olalı bir fare tuttu
en sonunda bir iş başarabildi.
- kedi yavrusunu yerken sıçana benzetir
kişi yolsuz olduğunu bildiği bir işi yaparken kendini mazur göstermek için bahane uydurur.
- kedi yetişemediği (uzanamadığı) ciğere pis (murdar) dermiş
kişi, elde edemediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
- kedinin boynuna ciğer asılmaz
bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez.