![]() |
C harfi ile başlayan deyimler ve anlamları C harfi ile başlayan deyimler ve anlamları Cadı kazanı: Alabildiğine dedikodu yapılan, fesat kurulan yer, ortam. Caka satmak : Gösteriş yapmak, büyüktük taslamak ; çalım satmak. Cami yıkılmış ama mihrabı yerinde : Yaşlanmış ama eski güzelliğini pek yıtirmemiş kadın İçin söylenir. Can acısı: Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı, ağrı. Can afacak (can alıcı) (yer, nokta) : Bir konunun ya da şeyin en önemli noktası (yeri). Can almak : Ölüme yol açmak, öldürmek. Can atmak (bir şeye, bir şey yapmaya) : Onu elde etmeyi, herhangi bir duruma kavuşmayı çok istemek. Cana can katmak : İnsanın dinçliğini, neşesini artırmak, yaşamayı da ha çekici duruma getirmek. Cana kastetmek : bk. Canına kastetmek. Cana kıymak : bk. Cantna kıymak. Cana yakın : -1. Sevimli, içten, sokulgan kimse. -2. Şirin, gönül okşayı cı şeyler için kullanılır. Can benim, çıksın elin canı: “Ben sağlığıma, sahip olduğum şeylere düşkünüm, bunun için ben üzülmeyeyim de, başkalarına ne olursa olsun.” anlamında. Can beslemek : Hiç kaygı duymadan, yalnızca yiyip içip rahatına bak mak. Can borcu : İnsana yaşama olanağı veren Tanrı’ya ya da kendisini ölüm tehlikesinden kurtaran bir kimseye olan manevi borç. Can borcunu ödemek : Ölmek, vefat etmek. Canciğer kuzu sarması: Birbirlerinden hiç ayrılmayan, birbirini çok seven, içli dışlı, candan {iki dost). (Kars. Ahbap çavuşlar, İki ahbap çavuş.) Can çekişmek : -1. (Canlı için) Ölmek üzere bulunmak, son nefesini vermek üzere olmak. -2. Sona ermek, yıkılmak üzere olmak. -3. (Gü neş) Batmak üzere olmak. Can damarı: -1. Bir İnsanın kendisi için en gerekli saydığı şey. -2. Bir şeyin en önemli, en duyarlı yönü. Can damarına basmak : -1. Bir kimsenin en önemli, en duygulu yönü nü açığa vurmak. -2. Bir İşin en Önemli noktası üzerinde durmak. Candan (canından) geçmek : Bir şey uğrunda canını bile verebilecek ölçüde bir özveri içinde olmak; o şey için ölümü göze almak. Can dayanmamak (bir şeye): -1. Kötü, aa bir durum karşısında da yanıklılığını yitirmek. -2. Sevinçli bir durumdan hoşnut olmak. Can derdine düşmek: Kendi canını korumak, kurtarmak için çaba göstermek, kendini kurtarmaya bakmak. Can dostu : Pek içten dost, çok sevilen dost. Can düşmanı: Aşırı düşmanlık gösteren kimse, şey. Can evi: -1. Kalp, yürek, gönül. -2. Bir şeyin en duyarlı noktası. Can evinden (evine) vurmak (yıkmak) (birini) : En duyarlı yerinden saldırmak, en hayati noktasından yaralamak. Can feda (kurban) : Uğrunda ölüm bile göze alınabilecek kadar gü zel, iyi olan kimse, şey için söylenir. Can (canı) gelmek : Güç kazanmak, canlanmak. Can havli ile : Canını kurtarmaktan, ölüm korkusundan kaynaklanan güçtü tepkiyle.. Can havline düşmek : Canını kurtarmak kaygısı içinde olmak. Canı acımak: Vücudun herhangi bir yerinde acı duymak ; canı yan mak. Canı (yüreği) ağzına gelmek : -1. Çok heyecanlanmak. -2. Çok kork mak. Canı burnuna gelmek : Bir şey yapılırken çok zorluk çekmek; bunal mak. Canı burnunda : Yorgun, bezgin; olup bitenlere kazanamayacak du rumda olan. Canı cehenneme : Sevilmeyen bir kimse ya da şey İçin duyulan nefre ti, öfkeyi ya da umursamazlığı anlatmak için söylenir. Canı çekilmek : Vücudun bir organı için, gücünü canlılığını yitirmek. Canı çekmek (bir şeyi) : Onu istemek, arzulamak, ona imrenmek. (Kars. Ağzı sulanmak, gönlü çekmek.) Cam çıkmak: -1. Zor bir İş görüp pek bitkin bir duruma düşmek. -2. Çok örselenip yıpranmak. -3. Ölmek. Canı geçmek : Uyumak, dalmak. Canı gelmek: bk. Can gelmek. Canı gitmek (bir şeye) : Özen gösterilen, üzerine titrenen bir şeye za rar gelecek diye çok kaygılanmak. Canı gönülden (yürekten) : İçtenlikte, samimi olarak, İsteyerek. Canı ile oynamak : Tehlikeli işlerle uğraşmak. Canı ile uğraşmak : Eski sağlıklı durumuna kavuşmaya çalışmak, öt memek için çaba harcamak. Canı istemek (bir şeyi): -1. Bir şeyi yapmaya ilgi, heves duymak. -2. Bir şeye karşı içinde istek uyanmak. Canı isterse : Olumsuz bir yanıt karşısında, “Kabul etmezse etmesin” anlamında umursamazlık bildirir. Canıma değsin : bk. Oh canıma d eğ s in. Canımın içi: Canım kadar çok sevdiğim kimse. Canımı sokakta bulmadım : ‘Bu sıkıntıya katlanmaya, bu tehlikeye atıl maya hiç niyetim yok.” anlamında. Canım yanmaz: Üzülmeye konu olan şey ile yol açtığı kötü durum arasında denklik olmadığı durumlarda kullanılan yazıklanma sözü. Canına acımamak: Kendini tehlikelerden korumayı düşünmemek,, kendini yıpratmak, sağlığını düşünmemek. Canına değmek : Hoşlandığı bir şey olduğu, bir şeyi yaptığı için keyif lenmek. Canına değsin : “Yapılan iyilikler o ölmüş kimseye ulaşsın, onun ruhu’ şad olsun.” anlamında. Canına düşkün : Kendine iyi bakan, her şeyine Özen gösteren, rahatı na düşkün (kimse). Canına (cana) kastetmek : öldürmeye niyet etmek. Canına (cana) kıymak: -1. Bir kimseyi, canlıyı öldürmek, katletmek. -2. Kendini öldürmek, intihar etmek. -3. Gücünü aşan işleri yaparak kendine eziyet etmek. Canına minnet: Herhangi bir durumu, başka durumlarla karşılaştırdı ğında daha iyi bulan kimse için söylenir. Canına okumak : -1. Bir kimseye, hayvana, şeye büyük zarar vermek. -2. İyi bir şeyi, yolunda giden bir işi berbat etmek. Canına susamak :Belayı üzerine çekecek, kendisinin ölümüne yol aça cak davranışlarda bulunmak. (Kars. Belasını aramak, eceline susa mak.) Canına tak demek (etmek): Bir sıkıntı, olumsuzluk, artık katlanılmaz duruma gelmek. (Kars. Bıçak kemiğe dayanmak) Canına tükürdüğüm (tükürdüğümün, üfürdüğüm): Kızılan bir şey den söz ederken söylenir. Canına yandığım (yandığımın) : Öfke, hayranlık, sevgi gibi duyguları belli ezgilemelerle anlatır. . Canına yetmek: -1. Artık dayanamayacak duruma gelmek, bezmek, bıkmak. -2. Bıktırmak, bezdirmek. Canından bezmek (bıkmak, usanmak) : Yaşama isteği yok olacak ka dar sıkıntı içinde olmak. Canından geçmek : bk. Candan geçmek. Canından etmek (birini) : Onun ölümüne yol açmak, onu öldürmek. Canından olmak: ölmek. Canını acıtmak : Bir yerinin acımasına yol açmak. Canını almak: -1. Öldürmek. -2. Çok sevindirmek, canını verdirecek kadar memnun etmek. Canını bağışlamak: Öldürmekten vazgeçmek. Canını cehenneme göndermek : öldürmek. Canını çıkarmak : -1. Öldürmek. -2. Çok yormak, hırpalamak. -3. Boz mak, yıpratmak, eskitmek. Canını dar atmak (bir yere): Tehlikeli durumdan güçlükle kurtularak bir yere sığınmak. Canını dişine takmak (almak) : Bir işe her türlü tehlikeyi göze alarak, bütün gücüyle girişmek. Canının derdine düşmek : Tehlikeli bir durumda kendinden başkasını düşünmemek. Canını sıkmak: Neşesini kaçırmak, keyfini bozmak, üzmek. Canını sokakta (pazarda) bulmamak : Bedeni olur olmaz şeylerle yıpratmamak, sağlığın değerini bilmek. Canını vermek : Değerli bir şey uğruna her türlü fedakârlığı yapmak, hatta ölümü bile göze almak. Canını yakmak : -1. Bir yerini acıtmak, act vermek. -2. Sıkıntı ve zara ra uğratmak. Canı pahasına : Ölümü göze alarak, hayatını tehlikeye atarak. Canı sağ olsun: Çeşitli kayıplar karşısında “Kendisi sağ ya, önemli olan bu” anlamında teselli sözü. Canı sıkılmak: -1. Yapacak bir işi, oyalanacak bir şey olmadığı için bir sıkıntı duymak. -2. Bir olaydan, durumdan büyük üzüntü duymak; neşesi kaçmak. -3. Bir kimse için yan üzülmek, yan öfkelenmek. Canı tatlı: Zorluklara katlanmayı göze almayan (kimse). Canı tez: Bir işin çabucak yapılmasını isteyen, sabırsız (kimse). (Kars. İçi tez.) Canı yanmak : -1. Vücudun herhangi bir yerinde aa duymak; canı acı mak. -2. Aa bir deneme geçirmek, bir İşte büyük zarara uğramak. Canı yok mu? : -1. “O, bu sıkıntıya nasıl dayanıyorsa sen de dayanma lısın.” -2. “Ona bu kadar zor bir işi yaptırmak insafsızlıktır.” -3. “O da o şeyden istiyor.” anlamlannda. Can kalmamak : Gücü tükenmek, bitkin duruma gelmek. Can kaybı: Tehlikeli bir durumda meydana gelen ölüm; ölüCan kaygısı (korkusu) : -2. Öleceğini sanmaktan doğan korku. -2. Bu korkuyla ölmemek İçin çabalama. Can kaygısına düşmek : Hayatını’ kurtarmaktan başka bir şey düşün memek. Can kulağı ile dinlemek (birini, bir şeyi): Anlatılanları iyice kavrama ya çalışarak, dikkatlice dinlemek. Can kuşu: Ruh. Canla başla : Her türlü fedakârlığı göstererek, var gücüyle. Canlı cenaze : Çok zayıf, çelimsiz (kimse). Can sağlığı: -1. İhsanın sağ ve sağlıklı olması. -2. İçinde bulunulan iyi durumla yetinmek, daha iyisini beklememek gerektiğini belirtmek için söylenir. Can sıkıcı: Üzüntü ve tedirginlik veren, üzücü, sıkıntılı. Can sıkıntısı: Yapacak bir iş ya da oyalanacak bir şey bulamayan kimsenin duyduğu ruhsal tedirginlik, bunalım. Can sıkmak: Usanç vermek, bıktırmak. Can vermek : -1. Ölmek. -2. Kutsal sayılan şeyler için hayatını feda et mek. -3. Diriltmek, canlandırmak. Can yakmak: -1. Acıtmak, eziyet etmek, zulmetmek. -2. Bîr kimseyi büyük zarara uğratmak. Can yoldaşı: Yalnızlıktan kurtulmak için birlikte yaşanılan kimse, hay van, şey. Cartayı çekmek : -1. Ölmek. -2. Yellenmek, osurmak. Cart curt etmek : “Şöyle yaparım, böyle yaparım” diye yüksekten ko nuşmak, korkutmaya çalışmak. Cart kaba kâğıt: “Senin yüksekten atmana, korkutmana hiç kimse al dırmıyor.” anlamında. Cavlağı çekmek: Ölüp gitmek. Cebi delik: Parasız, züğürt (kimse). Cebinde akrep olmak: Cimri olmak, para harcama konusunda çok is teksiz davranmak. (Kars. Elî cebine varmamak.) Cebinden çıkarmak (birini) : Zekâ, bilgi, beceri vb. bakımlardan söz konusu kimseden üstün olmak. Cebine indirmek (atmak) (bir şeyi) : Hakkı olmayan bir şeyi kendine mal etmek. Cebini doldurmak: Fırsatlardan yararlanıp bol para kazanmak. Cebi para görmek: Artık para kazanmaya başlamak; eli para gör mek. Cehennem azabı: Dayanılmaz, çok büyük üzüntü, eziyet. Cehenneme kadar yolu var: “Hiç buralarda görünmesin, defolup git sin, cehenneme gitsin.” anlamında kızgınlık sözü. Cehennem gibi: Çok aşırı ölçüde sıcak. Cehennemin dibi (bucağı) : Çok uzak, varılması pek güç yer. Cehennemin dibine gitmek, cehennem olmak : Defolup gitmek. Cemaziyelevvelîni bilmek (birinin): Onun herkesçe bilinmeyen, geç mişteki kötü bir durumunu bilmek. Cephe almak (birine) : Ona karşı düşmanca tavır takınmak; bir düşün ceye karşı olmak, direnmek. Cepheden hücuma geçmek : Doğrudan, açıkça karşı çıkmak. Cesaret almak (bulmak) : Bir kimseye, şeye güvenerek gücü artmak. Cesaret etmek (bir şeye): Tehlikeli bir işe korkmadan girişmek, güç- füğü ya da tehlikeyi göze almak. Cesaret gelmek : Yılgınlığı gitmek, yüreklenmek. Cesaret göstermek : Yürekli davranmak. Cesaretini kırmak : Cesaretini yok etmek, yürekliliğini sarsmak, umut suzluğa düşürmek. Cesaret vermek (birine) : Birinin yılgınlığını gidermek, birini yüreklen dirmek; ona moral vermek. Cevabı yapıştırmak (dayamak): Karşısındakine hiç de beklemediği ters ve kesin bir yanıt vermek. Cevahir (cevher) yumurtlamak : Saçma sapan konuşmak. Cevap vermek (bir şeye) : Bir gereksinimini karşılamak. Cevher yumurtlamak : bk. Cevahir yumurtlamak. Ceza almak: -1. (Öğrenci için) Cezalandırmak. -2. (Suçlu İçin) Para ödeme zorunda bırakılmak. Ceza çekmek: İşlediği suçtan ötürü hapiste yatmak; cezasını çek mek. Ceza kesmek (bîrine) : Bir görevli, yasadışı bir davranışı nedeniyle suçluya para cezası yazmak. Cezasını çekmek: -1. bk. Ceza çekmek. -2. Yaptığı yanlış bir işin, davranışın zararını görmek. Cezaya çarptırmak (birini) : Onu cezalandırmak. Ceza yemek : Cezalandırılmak. (Kars. Hüküm giymek.) Cıcığı çıkmak : Çok hırpalanmak. Cici bici: Güzel, İyi, yeni, sevimli, renkli ve süslü eşyalar için söylenir. Cicim ayı: Evliliğin ilk zamanları, balayt. Ciğeri beş para etmez: Çok değersiz, aşağılık, İşe yaramaz kimse için söyfenir. Ciğerini okumak : Bir kimsenin ne düşündüğünü pek iyi bilir durumda olmak. Ciğeri sızlamak (parçalanmak) : Çok acı duymak, üzülmek (Kars. İçi burkulmak, sızlamak, parçalanmak.) Cim karnında bir nokta : Hiçbir şey bilmeyen, kara cahil kimse için söylenir. Cin çarpmak: Boş inançlara göre cinlerin saldırısına uğrayıp hastalan mak, sakatlanmak, aklını yitirmek. Cin çarpmışa dönmek : Neye uğradığını anlayamayacağı kötü bir du ruma düşmek. Cin fikirli: Çok akıllı, çok zeki, çok kurnaz (kimse). Cin gibi: Pek anlayışlı ve çok zeki (kimse). Cin ifrit olmak (kesilmek) : Son derece kızmak, aşırı öfkelenmek. Cinler cirit (top) oynamak : Bir yerde hiç kimse bulunmamak; bir yer tenha ve ıssız olmak. Cirit atmak (bir hayvan, bir kimse) : Zararlı yaratıklar yada insanlar meydanı boş bulup istediği gibi davranmak. Cuk oturmak: -1. bk. Aşığı cuk oturmak. -2. Uygun olmak, uygun düşmek. Cümbür cemaat: Topluca, hep birlikte. |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 08:03. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk