IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Ağustos 2008, 14:13   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Devlet Adamı Atatürk




Atatürk'ün devlet adamlığı,
Stalin'in verdiği bir demeç üstüne gidişi



Stalin'in Sovyetler Birliği'nin başında olduğu dönemler... Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan... 1917 Ekim Devrimi'nin yıl dönümlerinden birinin sabahında Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor:

"Herkes bilsin ki, Rus Milleti; Boğazlarla, Ardahan'ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum..."

Aynı gece Ankara'da Sovyet Büyükelçiliği'nde de ihtilalin yıl dönümü kutlamaları yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk , gece yarısına doğru Stalin'in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor:

"Arabaları hazırlayın gidiyorum."
"Paşamız bu saatte nereye gidecekler?"
" Sovyet Sefareti'ne."

Mahiyetin etekleri tutuşur çünkü olayı kavrarlar, içlerinden birisi Atatürk'e:
"Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devlet başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?"

"Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları." diye cevap verir.

Büyük önderimiz ve arabalar hazırlanır. Atatürk ve maiyeti, Sovyet sefaretinin kapısına dayanır.

Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. Atatürk kendisini karşılayan Büyükelçi Karakan'ı görünce:

"Merhaba Karakan" der ve aynı sert ifadeyle devam eder. "Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusurumuza bakmazsın. Bir hususu esasından anlamaya geldim."
"Emredin Sayın Başkan"

"Ajanstan öğrendiğime göre, başbakanınız Stalin, Ardahan'la Boğazları istemiş, kararı katiymiş...Pek yakın bir gelecekte bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna benzer şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun da bir sureti sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım."

Stalin'in nutku getirilir. Atatürk metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk ajanstan geçen metin ile aynıdır. Atatürk sorar:
"Karakan, sefaret telsizinden derhal Stalin'i bulduracaksın. Bu beyannatından vazgeçip geçmediğini sorduracaksın. Başbakanın tükürdüğünü yalayacak, yalamazsa ben yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek çünkü benim senin başbakanından daha önemli kararım var. İstediğim cevabıalmadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim..."

Karakan çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Atatürk'ün söylediklerini aynen nakleder. Stalin'den gelen cevap büyük önderimizi tatmin eder çünkü cevapta aynen şöyle söylenmektedir. "Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlar'la Ardahan'ı almak gibi bir arzusu katiyetle yoktur..."
Atatürk cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karakan'a hitaben "Karakan seni geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et."
Karakan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak: "Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kafidir ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim."
Atatürk fazla ısrar etmez ve Çankaya'ya döner. On gün sonra şöyle bir haber gelir. Sovyetler Birliği'nin eski Ankara Büyükelçisi Karakan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 15 Eylül 2014, 17:33   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Devlet Adamı Atatürk




Türk tarihinin yetiştirdiği en büyük devlet adamlarından biride hiç şüphe yoktur ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’tür. O, Türk milletinin kurtuluş mücadelesindeki en büyük askeri dehası olması yanında, ülkenin savaş sonrasındaki kalkınmasının da baş mimarı olmuştur. Yalnızca bağımsızlık savaşının kazanılmış olmasını kafi görmeyen bir anlayışa sahip olan Atatürk, Türkiye’nin başından beri iç ve dış meselelerine azami özen göstermiş, atılacak adımların sonuçlarını göz önünde bulundurarak milletini sonu belli olmayan hiçbir maceraya sürüklememiştir.

Yakılmış, yıkılmış harap bir hale gelmiş ülkeyi ayağa kaldırmanın ne derece zor olduğunu bilmesine karşın hiçbir zaman cesaretini yitirmemiş, kendisinde olan özgüven, azim ve kararlılığını halkına da aşılamıştır. Gerçekleştirmek istediği bütün yenilikleri zamanı geldiğinde hayata geçirmiş, aceleci davranmamış, ülkenin ve milletin menfaatleri doğrultusunda akılcı ve gerçekçi bir siyaset izlemiştir. Düşmanın 1922’de Büyük Taarruz ile birlikte yurttan tamamen atılmasına karşın, Cumhuriyetin 29 Ekim 1923’te ilan edilmesi ve Mustafa Kemal’in Yeni Türk Devleti’nin ilk Cumhurbaşkanı seçilmesi onun üstün liderlik vasıfları yanında sabırlı, kararlı ve ileri görüşlü bir devlet adamı olduğunun ispatıdır adeta.

Gelişen süreç içerisinde gerçekleştirmek istediği bütün devrimleri aceleye getirmemiş, ne olacağını iyi hesaplamış, ancak ondan sonra gündeme getirmiştir. Halk desteğine her zaman önem vermiş, çıkmış olduğu yurt gezilerinde gerçekleştirmek istediği her yeniliği onlarla paylaymış, halkını dinlemeyi ihmal etmemiştir. Ancak vatanın ve milletin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu yapmaktan da hiçbir zaman geri kalmamıştır. Türk milletinin çağdaş toplumlar seviyesine yükselmesi için, başta lâiklik olmak üzere her alanda köklü ve radikal değişiklikleri hayata geçirmiş, Türk dilini, Türk tarihini ve Türk kültürünü öğretmek, Türk gençliğinin milli şuurunu güçlendirmek için olağan üstü çaba sarf etmiştir. Cumhurbaşkanı olmasına karşın bütün çalışmaları yakından takip etmiş, bu çalışmalara bizzat katılarak örnek bir devlet adamı portresi çizmiştir.

Devlet işlerini plân ve program dâhilinde yapan Büyük Önder, hiçbir işi tesadüflere bırakmamış, buna karşın süratli, kesin ve isabetli kararlar vermiştir. Atatürk’ün isabetli ve çabuk karar verme kabiliyetinin gelişmesinde, yıllardır almış olduğu askeri eğitim ve tecrübenin de büyük katkısı olmuştur. Eğitim ve öğretim alanında da gerçekleştirdiği yenilikler ile Türk milletine modern bir eğitim anlayışı getirmiş, Türk milletinin bu sayede dünya milletleri ile yarışır bir hale gelmesini sağlamıştır.

Atatürk, çalışmayı çok seven, çalıştığı zaman vaktin nasıl geçtiğini anlamayan bir liderdi. Yapacağı işi bitirinceye kadar uyumaz, dinlenmez ve yemek yemeden çalışırdı. Nerede ve hangi şartlar altında olursa olsun, resmî, millî veya vatanî bir görev ortaya çıktı mı, derhal onu yerine getirmeye gayret ederdi. Yaptıkları ile büyük olan Atatürk, fikir ve idealleri ile de büyük bir devlet adamıydı.

__________________
Kırk yılda bir gibisin...
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
adamı, atatürk, devlet


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Devlet adamı ikiyüzlü olmaz! Zen Tarih 0 16 Mayıs 2014 21:01
Erdoğan'a son 10 yılın devlet adamı ödülü PassioN Haber Arşivi 0 07 Mayıs 2012 21:09
Erdoğan, yılın devlet adamı seçildi Ashriel Haber Arşivi 0 11 Aralık 2011 13:53