IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Bilim Adamları (https://www.ircforumlari.net/bilim-adamlari/)
-   -   Johannes Kepler (https://www.ircforumlari.net/bilim-adamlari/584601-johannes-kepler.html)

AftieL 10 Mayıs 2014 02:03

Johannes Kepler
 
Johannes Kepler Biyografisi

Johannes Kepler, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’nın ve diğer gezegenlerin [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’in çevresinde döndüğünü bulan [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bilim adamı. Gözün ve teleskopun çalışmasını inceleyerek kendi adıyla anılan teleskopu geliştirdi.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]1571'de, Wiel der Stadt, Württemberg, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’da, yoksul bir paralı asker ve bir hancının kızının çocuğu olarak dünyaya gelen Kepler, dört yaşındayken geçirdiği çiçek hastalığının ardından çeşitli sağlık sorunları yaşadı. Hastalık sebebiyle gözleri bozulan ve ellerinde sakatlıklar oluşan Kepler’in ailesi tarafından din adamı olmasına karar verildi.
Büyük yoksulluk içinde geçen çocukluk dönemine rağmen, öğrencilik hayatında zekasıyla kendini öne çıkaran ve büyük başarı gösteren Kepler, Württemberg dükünün yardımıyla Tübingen Üniversitesi'nde sürdürdüğü eğitimini 1588 senesinde bitirmesinin ardından, 1591’de de yine ayni okulda yüksek lisans eğitimini tamamladı.
Kopernik’in günmerkezli sistemini savunan nadir kişilerin arasında bulunan Michael Mästlin'in Tübingen'deki astronomi derslerini izleyerek, bu sistemi benimsemesi, Kepler’in hayatında önemli bir dönüm noktası niteliği taşıdı.
Daha sonra başladığı din eğitiminin son yılında Graz'daki Lutherci lisede boş kalan matematik öğretmenliğine atanmasıyla ilahiyat öğrenimini yarıda bırakan Kepler, 1594 senesinde bulunduğu Graz'da evrenin yapısına ilişkin araştırmalara adım attı.
Platon felsefesi ve [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] matematiğinin etkisiyle evrende varolduğuna inandığı matematiksel uyumu göstermeye çalışan Kepler, bu hedefini gerçekleştirmek amacıyla “Platon Cisimleri” olarak bilinen beş düzgün prizmayı kullanmayı düşündü. Herbiri bir kür üzerinde dolanan altı gezegen kabul eden Kopernik astronomisinin üzerine bu altı gezegenin üzerinde dolandığı kürelerin aralarında beş Platon cismi bulunacak biçimde iç içe yerleşmiş durumda olduklarını öne süren Kepler’in bu görüşü, 1956’da çıkarttığı ilk yapıtı olan Prodromus Dissertationum Mathematicarum Continens Mysterium Cosmographicum (Evrenin Gizlerini İçeren Matematiksel Araştırmaların Habercisi) adlı ilk eserinin ana konusuydu.
Bu ilk kitabını aralarında Tycho Brahe’nin de bulunduğu dönemim ünlü bilim adamlarına gönderen Kepler, o dönemde imparatorluk matematikçiliğine atanan Brahe tarafından Prag yakınlarındaki Graz'a, gözlem evinde araştırma grubuna katılmaya davet edildi. Buradaki Protestanlar tarafından kentten ayrılmaya zorlanan ve Graz’ı terk eden Kepler daha sonra 1600’de tekrar Brahe’nin yanına giderek onun asistanlığı görevini üstlendi.
Takip eden sene Brahe’nin ölümünün ardından, Kutsal [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]Germen imparatoru II. Rudolf tarafından imparatorluk matematikçiliğine getirilen Kepler, 1601’de çıkardığı, De Fundamentis Astrologiae Certioribus (Astrolojinin Güvenilir Temelleri) adlı ikinci kitabında, yıldızların insanların yaşamlarını yönlendirdiği yolundaki boş inancı redetmesine karşın, evren ile insan arasında belirli bir uyum olduğuna inandığına ve astrolojiye dayanan öngörüleriyle üne kavuştu.
Tycho Brahe'nin araştırma grubunda Mars'ı inceleme görevi verilen Kepler ilk başta ışığın atmosferde kırılmasını incelemek gerektiğini düşündü. Dış uzaydaki gökcisimlerinden gelen ışık ışınlarının, Dünya’yı çevreleyen yoğun hava katmanına girdiklerinde nasıl kırıldığı konusundaki araştırmalarının sonuçlarını 1604’de yayımladığı, Ad Vitellionem Paralipomena Quibus Astronomiae Pars Optica Traditur (Astronomideki Optik Konuların İncelenmesi Konusunda Vitellio'ya Ek) adlı kitapta anlatan Kepler, Kopernik'in görüşlerini de sentezleyerek, dairesel olmayan yörüngeler üzerinde de çalışmalar yaptı ve doğru sonuçlara ulaştı. Ayrıca Kepler bu kitabında insan gözünün yapısı ve çalışma şekliyle de alakalı bilgiler vererek sonraki çalışmaların temelini oluşturdu. Gözlük, Kepler’den 300 sene once de biliniyor ve kullanılıyordu ancak bu eğri camların düzgün görmeyi nasıl sağladığını ilk açıklayayan bilim adamı Kepler’dir.
Nadir olarak gerçekleşen [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...], [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] ve Jupiter’in sıralanarak kavuşma konumuna gelmelerini incelemesi esnasında Ekim 1604’te ortaya çıkan bir süpernovayı da 17 ay boyunca gözlemleme fırsatı bulan Kepler, Antik Çağ'dan beri kesinlikle değişmez olarak kabul edilen yıldızlar aleminde yer değişimlerinin ve hareketlerin olabileceğine kanıt oluşturan bu gözlemlerini 1606’da yayımladığı, De Stella Nova in Pede Serpentarii (Yılancı Takımyıldızının Ayağındaki Yeni Yıldız) adlı kitabında yazdı.
1609’da çıkan Astronomia Nova (Yeni Astronomi) adlı, Mars’ın yörüngesinin dairesel değil eliptik olduğunu anlattığı kitabı astronomide çığır açtı.
Teleskopun keşfinin Galilei Galileo tarafından açıklanmasının ardından, bu aletin optik çalışma prensiplerini anlatan bir kitap yazan Kepler, 1610 senesinde bu kitabın bir kopyasını Galilei’ye gönderdiyse de kitap Galileo tarafından önemsenmedi.
Teleskop öncesi dönemin en önemli gözlemcisi olan Brahe’nin kendisine bıraktığı çalışmalar miras niteliğindeydi. Bu gözlemlerin sonuçları üzerinde yıllarca çalışan Kepler, Kopernik’in düşüncelerinden de yararlanarak dairesel yörüngeler üzerinde çalışmaya başladı ve doğru sonuçlara ulaştı. Mars, odaklarından birinde Güneş bulunan eliptik bir yörüngede dolanıyordu. Bu sonuçlara göre Kepler; bugün birinci ve ikinci yasası olarak bilinen, gezegenler yörüngede dolanırken eşit zaman aralıklarında eşit yol almıyor ancak; gezegeni güneşe birleştiren doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarıyor ifadelerini ortaya koydu.
1611’de Dioptrice (Kırılma) adlı yapıtını yayımlayan Kepler bu eserinde, Galilei’nin teleskopuna oranla büyütme gücü çok daha yüksek olan, iki yakınsak mercekten oluşan ve günümüzde Kepler teleskopu olarak bilinen yeni bir teleskopun tanımıyla çalışma prensiplerini anlattı. Dioptrice ve Ad Vitellionem adlı, geometrik optik konusunu incelediği iki eseriyle fizik dalının kurucusu olarak kabul edilen Kepler, 1611 senesinde II. Rudolf’un kardeşi tarafından tahtı bırakmaya zorlanmasının ardından Prag’dan ayrılma kararı aldı. Yeni imparator tarafından da imparatorluk matematikçiliği görevine devam etmesi istendiyse de Linz’e yerleşen Kepler, burada bulunduğu 14 sene içinde Harmonice Mundi ve Epitome Astronomiae Copernicanae (Kopernik Astronomisinin Özeti) adlı kitapları yayılmadı ve Tabulae Rudolphinae (1627, Rudolf Cetvelleri) adlı eserini tamamladı. Kepler’in Epitome adlı eseri, Yasak Kitaplar Listesi’ne alınarak iki yüzıl boyunca bu listede kaldı.
1619’da Harmonice Mundi (Dünya’nın Uyumu) adlı kitabında Kepler, bu kitabında üçünçü yasası; “Gezegenlerin Güneş’e olan ortalama uzaklıklarının üçüncü kuvveti, yörüngedeki dolanma sürelerinin karesiyle orantılıdır.” ifadesini yayımladı. Bu üç yasa, 50 yıl sonra [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]'un evrensel kütle çekimi yasasını bulmasında büyük paya sahip oldu.
Rudolf Cetvelleri adlı eserini [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’de bastıracak olan Kepler, 1626’da [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] olmaya ve ağir vergiler vermeye zorlanan köylülerin ayaklanarak kenti kuşatmaları ve bir bölümün ateşe vermeleri nedeniyle kenti terk etmek durumunda kaldı. Brahe’nin gözlemlerine dayandırdığı kitabını Ulm’da bastıran Kepler, Brahe’nin o güne kadar incelemiş olduğu 777 yıldızın üstüne 228 yıldız daha ekledi. Bu yıldızlardan bazılarının konumlarını birkaç açı kaymayla doğru belirleyen Kepler’in kitabı gezegenlere ve bunların konumlarının saptanmasına dair cetvelleri de kapsar. Eser bu yönüyle dönemin en geniş ve doğru içerikli kitabı oldu ve yayımlanmasından sonraki yüzyıl içerisinde de yaygın olarak kullanıldı. Işığın atmosferde kırıldığı göz önünde bulundurularak hesap yapılması gerektiğini savunarak bu bulgu doğrultusunda düzeltmelerin yapıldığı ilk katalog olma özelliğini taşıyan bu eserde logaritma cetvelleri de bulunuyordu.
16181648 seneleri araşında gerçekleşen Otuz Yıl Savaşları’nın komutanı Friedland ve Zagan Dükü Albracht Von Wallenstein’in daveti üzerine 1628’de Zagan’a yerleşen ve burada uzun uğraşlardan sonra bir basımevi kuran Kepler, [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 1630’da Wallenstein’ın imparator tarafından görevinden alınmasının ardından ailesini Zagan’da bırakarak Ragensburg [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’ya gitti. Burada kendisine 12,000 Florin borcu olan imparatorla görüşmeyi beklerken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] 1630 tarihinde hayatını kaybeden Kepler’in mezarı, Otuz Yıl Savaşları’nın hengamesinde kayboldu.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]’a hayali bir yolculuğu anlattığı ve bilim kurgu türünün ilk örneği olarak kabul edilen Somnium (Düş) adlı romanı ölümünden sonra 1634 senesinde yayımlandı.


AftieL 20 Mayıs 2014 00:08

Cevap: Johannes Kepler
 
Johannes Kepler Hayatı : (1571-1630)

Babası yoksul bir paralı asker, annesi de bir hancının kızıydı. Başlangıçtan beri bozuk olan sağlığının üç yaşında yakalandığı ve gözleriyle ellerinin zayıf kalmasına neden olan, çicek hastalığından sonra daha da kötüleşmesi nedeniyle ailesi din adamı olarak yetiştirilmesine karar verdi.
Çok yoksul bir aileden gelmesine karşın üstün zekasıyla küçük yaşta dikkatleri çeken Kepler, Württemberg dükünün yardımıyla Tübingen Universite'sinde sürdürdüğü öğrenimini 1588 de bitirdi. 1591'de aynı üniversitede lisansüstü çalışmasını tamamladı.

Michael Mästlin'in Tübingen'deki astronomi derslerini izleyerek Copernik sistemini benimsemesi Keplerin sonraki yaşamı açısından önemli bir dönüm noktası oldu. Daha sonra başladığı ilahiyat öğreniminin son yılında iken Graz'da ki Lutherci lisede boşalan matematik öğretmenliğine atandı. Böylece ilahiyat öğrenimini bırakmış oldu. 1594'te gittiği Graz'da evrenin yapısına ilişkin araştırmalarına başladı. Platoncu felsefenin ve Pythagorasçı matematiğin etkisiyle evrende var olduğuna inandığı matematiksel uyumu ortaya koymaya çalıştı.

Bu amaçla eski yunalılardan beri bilinen ve Platon cisimleri olarak adlandırılan beş düzgün çokyüzlüden yararlanmayı düşündü. Uzay da yalnız bu beş düzgün çokyüzlünün var olabileceği eski yunanlılarca kanıtlanmıştı. Bu beş düzgün çokyüzlü şunlardı. Dörtyüzlü (yüzleri dört eşkenar üçgen olan piramid),küp,sekizyüzlü(sekiz eşkenar üçgen), onikiyüzlü(oniki düzgün beşgen) ve yirmi yüzlü(yirmiş eşkenar üçgen). Bu çok yüzlüler köşelerinden geçen birer küre içine yerleştirilebildikleri gibi bunların içine yüzlerine orta noktalarından teğet olacak biçimde birer küre yerleştirilebilir.

Copernik astronomisi her biri bir küre üzerinde dolanan altı gezegen tanıyordu. Kepler bu altı gezegenin üzerinde dolandığı kürelerin aralarında beş ploton cismi bulunacak biçimde iç içe yerleşmiş durumda olduklarını öne sürdü. Kepler 1600'de, o sıralarda imparatorluk matematikçiliğine atanan Tycho Brahe'nin yanına gitti ve onun asistanı oldu.
Ertesi yıl ölünce imparatorluk matematikçiliğine atandı. Kepler yıldızların insanların yaşamlarını yönlendirdiği yolundaki boş inancı redetmesine karşın, evren ile insan arasında belirli bir uyum olduğuna inanıyordu ve astrolojiye dayanan öngörüleriyle ün yapmıştı. Tycho Brahe'nin araştırma grubunda Kepler'e Mars'ın incelemesi görevi verilmişti. Ama o önce ışığın atmosferde kırılması olgusunu incelemek gerektiği kanısına vardı.

Dış uzaydaki gökcisimlerinden gelen ışık ışınlarının, Yeri çevreleyen yoğın atmosfere girdiklerinde nasıl kırıldığı konusundaki araştırmalarının sonuçlarını Ad vitellionem Paralipomena Quibus Astronomiae Pars Optica Traditur(astronomideki optik konuların incelenmesi konusunda Vitellio'ya ek) gibi alçakgönüllü bir başlık altında yayımladı.Brahe'nin gözlem sonuçlarını dairelerden oluşan ve düşünebildiği her türden yörünge biçimine uydurmaya çalışıp başarıya ulaşamayan Kepler, Kopernik'in görüşlerinden de esinlenerek, dairesel olmayan yörüngeleride ele aldı. Ve doğru sonuca ulaştı. Mars odaklarından birinde Güneş bulunan eliptik bir yörüngede dolanıyordu.

Gezegenler yörüngede dolanırken eşit zaman aralıklarında eşit yol almıyordu ama gezegeni güneşe birleştiren doğru parçası eşit zaman aralıklarında eşit alanlar tarıyordu Bu iki yasa bügün Kepler'in birinci ve ikinci yasası olarak bilinir.

Keplerin üçünçü yasası ise Gezgenlerin güneşe olan ortalama uzaklıklarının üçünçü kuvveti , yörüngedeki dolanma sürelerinin karesiyle orantılıdır. Bu üç yasa yarım yüzyıl sonra Isaac Newton'un evrensel kütle çekimi yasasını bulmasında belirleyici rol oynamıştır.

Elysian 15 Temmuz 2014 12:53

Cevap: Johannes Kepler
 
Johannes Kepler ve Rönesans

Copernicus’un açtığı yoldan ilerleyen Johannes Kepler (1571-1630) gezegen yörüngelerinin biçimi ve hızlarına ilişkin keşfettiği yasalarla bilim tarihinde kendine önemli bir yer sağlamıştır. Yine önemli bir gökbilimci olan Tycho Brahe’nin (1546- 1601) asistanlığını yapmış, onun yıllarca süren gökbilimsel gözlemlerinin sistematik biçimde dökümü yapılmış verilerinden çok yararlanmıştır. Yine de kendi adıyla anılan yasaların keşfi ya da formülasyonu kuşkusuz kendi ussal başarısıdır. Copernicus’un öne sürdüğü güneş- merkezci kuramı ilk kabul edenlerden birisidir. Ne var ki Brahe’nin gözlem verileri gezegenlerin yörüngelerinin Copernicus’un öne sürdüğü gibi daire biçiminde olduğunu doğrular nitelikte değildi. Bu nedenle çalışmalarını sürdürerek, sonunda bu alanda yenilik getiren üç yasasını öne sürdü. Ayrıca yalın gözlemi nesnel bir dille ifade etmenin zorunlu olduğunu hissederek bu yasaları, matematik formüler eşlemleri ile dile getirmeyi başardı. Bunlardan birincisine göre, gezegenlerin merkezde bulunan güneşin çevresindeki devinimlerini gerçekleştirirken izledikleri yol, yani yörüngeleri elips biçimindedir. İkinci yasaya göre, her gezegen güneş çevresinde çizdiği yörüngede eş zamanda eş uzunluğu geride bırakır. Bu esas üzere gezegenler Güneşe yaklaştıkça hızları artar, Güneşten uzaklaştıkça hızları azalır. “Üçüncü yasa, Gezegenlerin dönüşü üzerine: Dönüş zamanının karesinin, gezegenin Güneşten ortalama uzaklığının küpüyle orantılı olduğunu öğretir” (Russell, 1997: 278). Bu buluşlar gerçekten modern doğa biliminin doğru yolda ilerlediğinin en gerçekçi işaretleri durumundaydı. Copernicus’un yolunu açtığı çağdaş evren anlayışı bir adım daha ileriye taşınmış oluyordu. Yörünge olarak çemberlerin yerine elipslerin geçmesi Pythagoras’tan bu yana devam eden estetik evren anlayışını da sona erdiriyor, bunun yerine mekanik evren anlayışı geliyordu. Bu alanda son sözü Galileo Galilei söyleyecektir.

Kepler Yasaları: 1. Gezegenlerin yörüngeleri eliptiktir. 2. Her gezegen güneş çevresinde çizdiği yörüngede eş zamanda eş uzunluğu geride bırakır. 3. Gezegenlerin dönüş zamanının karesi, gezegenin güneşten ortalama uzaklığının küpüyle orantılıdır.

Kepler gerçekte Pythagoras’tan etkilenmiş bir düşünürdür. Pythagoras’a ve Pythagorasçılara göre evrenin yapı taşları sayılardır. Evren sayılarla, sayılar arası orantılarla örülmüş olan bir sistemdir. Bu nedenle evrende her şey orantısal olarak birbirleriyle uyumludur; işte bu uyumluluk estetik olmayı yani güzel olmayı da sonuç olarak getirmektedir. Ancak bu öğretide tinsel ve ruhsal öğelere de oldukça yer verilir, çünkü Pythagorasçılık aynı zamanda bir din öğretisini de sunar. Bu nedenle Pythagorasçılar evren öğretilerine pek çok mistik öğeler katmışlardır. Kepler bu sistemin sayısal dokusunu benimsemekle kalmayıp, yaptığı deney ve gözlemlerle bu sistemi desteklemeye çalışmıştır, bunu yaparken de mistik öğeleri tümüyle dışta bırakmayı başarmıştır.

Kepler’e göre de doğanın yapısı matematik dile uygundur; şeyler ve olgular arası ilişkiler niceliksel oran ve orantılarla açıklanabilir. Doğanın mekanik yapısı birtakım ruhsal güçlerle, gizler ve gizemlerle açıklanabilecek durumda değildir. “Yaptığı gözlemler sonucu Kepler, özellikle güneş sistemi içinde, yalın geometrik oranlar bulunduğunu göstermekle gök cisimlerinin düzenlenişinin genel yapısını da keşfettiğine inanmıştır. Bu da matematiksel, geometrik ve böyle olduğu için de yalın, açık, az sayıda ilke ile açıklanmaya uygun olan bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır” (Çelik, 2010: 214). Kepler’in gerçek başarısı, gezegen yörüngelerine ilişkin birinci yasasından gelir. Gezegen yörüngelerinin daire biçiminde değil de elips biçiminde olduğunu keşfetmesi yüzyıllardır süregelen dairesel yörüngeler inancını yıkmış ve bilimde yeni bir yaklaşımın öncüsü olmuştur.

Hazırlayan: Sosyolog Ömer YILDIRIM
Kaynak: Ömer YILDIRIM'ın Kişisel Ders Notları. Atatürk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü 1. Sınıf "Felsefeye Giriş" ve 2., 3., 4. Sınıf "Felsefe Tarihi" Dersleri Ders Notları (Ömer YILDIRIM); Açık Öğretim Felsefe Ders Kitabı

olcayaltan 06 Şubat 2019 12:26

Cevap: Johannes Kepler
 
paylaşım için teşekkürler.:tatli:


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:13.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8 Beta 3
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2024 IRCForumlari.Net