IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Mayıs 2014, 02:26   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Werner Heisenberg (1901-1976)




Werner Heisenberg (1901-1976) Kimdir?

Planck'ın fikirleriyle haşlayan ve 1920'lerin etkileyici buluşlarıyla doruğuna ulaşan temel fiziğin büyük devrimine ve kuantum mekaniğinin tamamlanmış çerçevesine Heisenberg pek çok önemli katkıda bulundu. Bunlardan ikisi, kuantum geçişlerinin temel düzeyde ele alınışı ve belirsizlik ilkesinin formülasyonu, o kadar özgün ve etkiyiciydiler ki tek bir dehanın düşüncelerinden fırlayan yeni kavramlar olarak, sıklıkla gerçekçi olmayan bir biçimde kitlelerin gözü önüne geldiler. Fizikte bir dizi yeni ilkenin ortaya çıkışına tanıklık eden 1925'ten 1927'ye geçen iki yılda Heisenberg büyük ve kararlı adımlar attı. O zamandan beri temelde değişmeyen bu yeni ilkeler daha da biçimlenerek geniş uygulama alanı buldu.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Werner Heisenberg Biyografisi

Werner Karl Heisenberg 5 Aralık 1901'de Sanderau'nun zarif banliyösü Winzburg'da dünyaya geldi. Aile 1910 yılında Münih'e taşındı ve Heisenberg bu şehre hayatı boyunca yoğun bir sevgi besledi. Münih onun için memleketi anlamına geliyordu. Bir kilit ustasının oğlu olan babası August, dinç ve otoriter bir adamdı. Werner'in Amerika'ya göç ederek zengin olan Kari adında bir erkek kardeşinin yanı sıra üç kız kardeşi ve sanayi kimyacısı olan ağabeyi F.rwin olmak üzere toplam beş kardeşi vardı. August üniversitede ortaçağ ve modern Yunan dili kürsüsü sahibiydi ve sonrasında Bizans çalışmaları profesörü oldu. Eşi Anna (kızlık soyadı Wecklein) hakkında, babasının Yunan dili eğitimi aldığı ve torunu Werner'in de gittiği Münih'teki meşhur Maximilian Gymnasium'da müdür olduğu dışında çok az şey biliyoruz.
Werner'in hayatında kendisini sürekli kısıtlayan alerji ve hastalıkların ardı arkası kesilmedi. Beş yaşında akciğer iltihabından ötürü neredeyse ölüyordu. Hassas bir gençti ve ihtiyaç duyduğu esenliği matematik, dilbilgisi ve bilim gibi alanlarda arıyordu. Özellikle matematikte sıra dışı bir çocuk olduğunu henüz okul sıralarındayken gösterdi. Hiçbir çalışma için büyük bir çaba göstermesi gerekmiyordu. Fiziğe ilgisi erken başladı, özellikle de matematiği pratik durumlara uygulama ihtimalinden büyülenmişti. Birinci Dünya Savaşı başladığında, babası August yedek subay olmak üzere askere çağrılmıştı. Cephede kısa süreli bir tecrübenin ardından Münih'teki garnizon görevine sevk edildi. Ordu gymnasium binasına el koyduğundan öğrencilerin vakitlerinin büyük bir kısmı paramiliter eğitimlerde geçiyor, derslerine çok az zaman kalıyordu. 1918 baharında, on altı yaşındakiler de dahil olmak üzere genç erkekler yardımcı hizmet sınıfında askere alınıyordu. Werner de bir çiftlikte çalışmaya gönderildi. Uzun saatler boyunca bedenen ağır işler yapmaktan geceleri, yanında getirdiği Kant'ın felsefi çalışmaları gibi kitapları okumaya hiç hali kalmıyordu.
Birinci Dünya Savaşı Kasım 1918'de sona erdiğinde Almanya kargaşa içindeydi. Politik irade farklı fraksiyonlar arasında gidip geliyordu. Bir ara Heisenberg ve arkadaşları şehirde yasayı ve düzeni yeniden sağlamaya çalışan bir grup için haberci olarak çalıştılar. Görevleri meşakkatli değildi ve Heisenberg felsefenin önemli bir ağırlık taşıdığı okumalarını sürdiirebiliyordu. Bu sayede çiftlikte olduğundan çok daha fazla, kendi yaşında erkeklerle ileride arkadaşlığa dönüşecek ilişkiler kurdu, ciddi tartışmalara girdi. Almanya'daki gençlik hareketi, büyüklerin dünyayı getirdiği durumdan rahatsız olan ve eski geleneklere ve önyargılara kesinlikle tahammülü olmayan gençlerden oluşan çeşitli grupları barındırıyordu. Almanya'nın büyüklüğünü yeniden sağlayacak, tüm benlikleriyle bağlanabilecekleri yeni bir lider için duygusal bir ihtiyaç içindeydiler. Otobiyografik yazılarında Heisenberg dahil olduğu gençlik grubu konusunu titizlikle belirsiz bırakmıştır, ama muhtemelen bilime ve özellikle fiziğe karşı düşmanca bir tavır geliştiren Weisser Ritter grubundaydı. Bu yüzden Heisenberg kendisine çekici gelen iki aşırı uçtan birini seçmek zorundaydı.
1920'de Maximilian Gymnasium'dan mezun olduktan sonra Universitât München'e kayıt yaptırdı. Buradaki ilk iki yılında, fizik üzerine gelecek vaat eden dört araştırma makalesi teslim etti. Matematik bilgisi düzensizdi; sayı kuramıyla ilgili çok fazla şey bilse de kalkülüsle daha yeni karşılaşmıştı. Weyl'in Raum-Zeit-Materie kitabına denk geldiğinde matematiksel savların kapsamlılığı ve altında yatan fiziksel kavramlar ona hem çekici, hem de itici gelmişti. Matematikçi olma düşüncesiyle daha birinci sınıftayken eski kafalı matematik profesörü Ferdinand von Lindemann'dan derslerine katılmak için izin istemişti. Weyl'in kitabını okuduğunu söyler söylemez von I.indemann onu geri çevirdi.
Bu terslemenin ardından Heisenberg babasının arkadaşı Sommerfeld'e başvurdu ve hemen kabul edildi. Sommerfeld engin tecrübe sahibi, oldukça bilgili, büyük bir kuramsal fizikçi olmakla kalmayıp aynı zamanda bu alandaki muhtemelen en iyi hocaydı. Seminerleri ve konuşmaları başka yerlerden, hatta Amerika'dan öğrencileri ve genç akademisyenleri cezbetti ve Münih'in kuramsal fizik alanında' bir tttefkezi haline gelmesine yardımcı oldu.
Konuşmalarının öncesinde veya sonrasında Sommerfeld sıklıkla Hofgarten kafede katılımcılarla problem tartışırken ya da mermer masaları formüllerle kaplarken görülebilirdi. Kimi zaman onları Münih'e trenle iki saat mesafedeki, bir dağ kulübesinin ortaklarından olduğu Südenfeld'e kayak yapmaya davet ederdi. Akşamları basit bir yemeğin ardından konuşma matematiksel fiziğe dönerdi. Bu şekilde öğrenciler kendisinin o sıralarda neler üzerine düşündüğünü öğrenebilirlerdi. Sommerfeld'in başlangıçta yarattığı ürkütücü ve savaşçı izlenim kısa sürede yerini iyiliksever ve yardımcı bir otorite hissine bırakırdı. Almanya'daki fizik profesörlerinin neredeyse üçte birini o yetiştirdi, eski öğrencilerinden dördü Nobel ödülü aldı. Kuramsal fizik, yeterli altyapısı olmadan en yüksek ilkeler üzerine kafa yoran felsefi düşünceli gençleri cezbeden bir alandır. Sommerfeld, yeni başlayan tam da bu tür öğrencilerine nasıl davranması gerektiğini iyi bilirdi. Onların bilgi eksikliklerini adım adım fark etmesini sağlayıp verimli araştırmalar için gereken becerilerle donanmalarını sağlardı.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Heisenberg, Sommerfeld'in enstitüsünde öğrenci olur olmaz bir başka öğrenciyle, muhteşem Wolfang Pauli ile tanıştı. Pauli daha üst sınıflardaydı ve Heisenberg'in akıl hocası oldu. Büyük matematiksel, fiziksel ve felsefi problemlere ilişkin görüş alışverişi içinde oldukları yakın arkadaşlıkları 1958'de Pauli'nin ölümüne dek sürdü. Hidrodinamik üzerine güçlü bir tez tamamlamasına karşılık Heisenberg doktora sınavını zorlukla geçebildi. Fiziğin kuramsal yanındaki etkinliği deneysel yanındaki zayıflığıyla dengeleniyordu.
Sommerfeld, Heisenberg'i Bohr tarafından verilen iki haftalık bir seminerler dizisini takip etmek üzere Georg-August'a götürdü. Bohr Heisenberg'in üzerinde derin bir iz bıraktı. Sommerfeld 1922-23 kış döneminde University of Wisconsin'e ziyaretçi profesör olarak gittiğinde Heisenberg'in bu süreyi Göttingen'de Max Born'la geçirmesini sağladı. Born bu genç adamı merakla bekliyordu ve çok geçmeden araştırmalarını birlikte yürütmeye başladılar. Born arkadaşı Einstein'a "Heisenberg Pauli kadar yetenekli," demiş ve eklemişti: "Ama kişisel olarak daha cana yakın ve keyifli. Ayrıca çok iyi piyano çalıyor." Sommerfeld'e ise şunları söylemişti: "Heisenberg'den çok memnun kaldım. Hepimizin saygı ve sevgisini kazandı. Yetenekleri olağanüstü; ama arkadaş canlısı mütevazı davranışları, iyi huyluluğu, istekliliği ve merakı özellikle hoşnut ediciydi." Heisenberg'in kısa kumral saçları, zeki bakışlı parlak gözleriyle çekici bir ifadesi olan basit bir köylü çocuğuna benzediğini söyledi.
Ertesi yıl, alışılmadık ölçüde erken bir biçimde yirmi iki yaşında Göttingen'de yeterlilik kazandıktan sonra Heisenberg yaz tatilini gençlik hareketinden arkadaşlarıyla yürüyüş turunda geçirdi, ardından da araştırma görevlisi olarak Kopenhag'a gitti. Bohr'un fizik problemlerini nasıl derinlemesine anladığını ve ondan ne çok şey öğrenebileceğini gayet iyi biliyordu. Genelde kırlarda yürürken gerçekleşen tartışmaları insan hayatı ve ilişkilerinin pek çok alanını da ele alıyordu ve bu noktada Bohr'un bilgeliği ve sıcaklığı genç takipçisi üzerinde derin bir etki uyandırdı. Danimarka'nın başkentinin bulunduğu Sjaelland adasında bir yürüyüş turuna çıktılar. Ertesi yıl döndüğünde Bohr şunları yazdı: "Yetenekli olduğu kadar sevimli de... gençliğine rağmen bizim önceden hayal dahi edemediğimiz umutları fark etmeyi başardı... ayrıca onun coşkun ve uyumlu kişiliği ortak hedefler için onunla birlikte çalışmayı gündelik bir keyif haline getiriyor." Heisenberg daha sonra matematiği Göttingen'de, fiziği Kopenhag'da öğrendiğini söyleyecekti. Heisenberg ve Bohr arasındaki karşılıklı saygı ve sevgi sonraki on beş yıl boyunca derinleşti.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

1925'te yirmi üç yaşındaki Heisenberg, kuantum mekaniğinin temellerini oluşturan makaleyi yazdı. Ardından gelen kuşaklar bu temeller üzerinden çalışmaları ilerlettiler. Bu, hâlihazırda başkalarınca yürütülen bir çalışmanın uzantısı ya da daha kapsamlı hali değildi. Yörüngelerde hareket eden elektronlar gibi eski klasik fiziğin temel kavramlarını terk eden, yerine daha soyut bir tanım koyan, beklenmedik ve radikal bir ko****u bu. Bildiğimiz üzere, bir yıldan az bir zaman sonra Schrödinger, ilk bakışta Heisenberg'in kuramına bir alternatif gibi görünen dalga mekaniği kuramını yayımladı. Ancak bu iki kuramın esasında aynı olduğu ortaya çıktı. Schrödinger'in matematiği pek çok açıdan daha kullanışlı olsa da fiziksel dünyayı gerçek anlamda kavrayabilmek için her iki bakış açısına da ihtiyaç duyulmaktadır.
1927'de Heisenberg'e hem Leipzig, hem de Zürich üniversitelerinden kürsü teklifi geldi. Leipzig'i seçerek Almanya'daki en genç profesör oldu. İlk seminerine yalnızca iki kişi katıldı, ama zaman içinde öğrencilerin ve iş arkadaşlarının ilgisi arttı. Seminerlere sıklıkla üst düzey konuklar katılır olmuştu. Görevi hafif değildi. Bir profesörün kuramsal fizik alanında genel lisans derslerini dört ya da altı dönem boyunca vermesi, sınav hazırlayıp notlandırması o zamanlar
alışılmış uygulamaydı. Ayrıca fakülte ve komite toplantıları oluyordu. Fakat tüm bu vakit alıcı taleplere karşın Heisenberg öğrencileri için daima ulaşılabilirdi. Rahat ve neşeli tavırları, neredeyse çocuksu hareketleri ve utangaçlığa varan tevazusuyla hiç değişmemişti. Haftalık semineri öncesinde çay içerdi. Bunun için yakındaki bir fırına giderek çayın yanında yenecek bir şeyler alırdı. Hararetli bir tartışmanın ardından ve diğer boş zamanlarda bütün grup bodruma inip masatenisi oynardı. Heisenberg çok iyi bir oyuncuydu ve en az onun kadar yetenekli Çinli bir fizikçi gelene dek herkesi yenerdi.
Fizikteki problemler, zorluklar ve yeni fikirler yoğun bir biçimde tartışılırdı. Heisenberg öğrencilerine özellikle güçlü sezgisiyle yardımcı olurdu. Genelde çalışmalarının matematiksel ayrıntılarına, varmak istedikleri yeri kestirebildikleri sürece fazla önem vermezdi, ama uğraştıkları problemin fiziğini her yönüyle kavramak isterdi. Bu aşamadan sonra genellikle cevabı tahmin eder, tahminleri de sıklıkla doğru çıkardı. Doğal olarak Heisenberg bu dönemde önceki yıllar kadar yayın yapmıyordu. Bu konuyla ilgili bir diğer etmense 1929 yılında ABD'de çıktığı seminer turuydu. Kuantum mekaniği artık esas itibariyle tamamlanmıştı ve bir sonraki iş sonuçlar üzerine çalışmak ve atom fiziğindeki pek çok gizemi, paradoksu ve çelişkiyi nasıl açıklayacağını anlamaya çalışmak olacaktı. Eski bulmacanın parçalarının bu kadar kolay yerlerini bulduğunu görmek onun için oldukça sevindirici bir deneyimdi.
Hitler Almanya'da yönetime ele geçirip Nazi ideolojisi üniversitelere yerleştiğinde diğer pek çok akademisyen gibi Heisenberg de rejimin entelektüel karşıtı tutumuyla şaşkına dönmüştü. Heisenberg 1969 tarihli hatırat kitabında Hitler Gençliği'nin lideri bir öğrenciyle geçen hayali bir konuşmaya yer verir. Nazi buluşmaları ya da etkinliklerine katıldığını kesinkes reddetse de rehberinin düşüncelerine duyduğu hayranlık yakalanabilir. Öğrenci, Yahudi karşıtlığından ve hareketin diğer yıkıcı yanlarından rahatsızlık duysa da esas amacının daha iyi bir dünya yaratmak, yolsuzluk ve çapulculukla savaşmak ve Almanya'ya hak ettiği saygıyı iade etmek olduğum ı ısrar eder.
Ancak Nazi politikalarının yıkıcı yanları öyle bir noktaya gelmişti ki Heisenberg ve birkaç meslektaşı istifa etmekten bahseder olmuşlardı. Heisenberg bu konu hakkında görüşmek üzere Planck'a gitti. Onun tavsiyesi göreve devam etmekti. Ona göre ne kadar profesör istifa ederse etsin Nazi politikaları bundan etkilemeyecekti. Heisenberg göç etmek zorunda kalırsa yurtdışında kendine bir konum bulacak ama bunu Almanya'yı terk etmeye zorlanmış birinin elinden almış olacaktı. Mevcut rejim mutlaka felaketle sonlanacaktı. Sözlerini, bu gerçekleştiğinde Heisenberg gibi kişilere lider olarak ihtiyaç duyulacağını söyleyerek bitirdi.
Heisenberg gibi pek çok Alman fizikçi aynı sorunla yüzleşiyordu. Çoktan görevden alınmış olanlar ya da alınması beklenenlerin dışında neredeyse hiçbiri gitme kararı vermedi. Kalanlardan von Laue taviz vermeyen tutumu, yaşananlarla arasına koyduğu gururlu mesafe ve rejimle işbirliği yapmayı reddetmesiyle öne çıkıyordu. Öyle bir tutum takınmak Heisenberg'in karakterine uymuyordu. İhtiyat birliğinde yaptığı yıllık eğitimi de kapsayan askeri hizmete yönelik sevgisine atıfta bulunarak "Değişiklik olsun diye düşünmek zorunda olmamak ve yalnızca uymak çok hoş," demişti. Yahudi meslektaşlarını kaybetmesine rağmen hayatını önceden olduğu gibi sürdürmeye, eski atmosferi korumaya çalıştı. Hatta hiç seçme şansları olmadığından dolayı Yahudileri kıskandığını bile söyledi. Bu, Heisenberg'in Nazi zulmüne gösterdiği inanılmaz kayıtsızlığın tek örneği değildi.
1933'te Heisenberg Deutsche Physikalische Gesellschaft'ın saygın Planck madalyasıyla ödüllendirildi. 1931'de fizik dalında Nobel ödülü verilmemiş, 1932'nin ödülü ertelenmişti. Şimdi ödülü Heisenberg'in kazandığı açıklanmıştı. Bu arada Nazilerin Alman bilimi üzerindeki baskıları durmadan artıyordu. Alman bilimcilerin yabancı ülkelere ziyarette bulunabilmeleri için tıpkı yabancı bilimcilerin Almanya'ya ziyarette bulunurken olduğu gibi resmi onay almaları gerekiyordu. Her ne kadar politik görüşleriyle ilgili Nazilerin çekinceleri olsa da Heisenberg itibarı sayesinde seyahat izni için nadiren reddediliyordu. Genelde Kopenhag'a yaptığı ziyaretlerle fizikteki son fikirleri takip edebiliyordu.
1935 yılında emekliye ayrılan Sommerfeld'in Münih'te kürsüsü Heisenberg'e önerildi. Bu oldukça çekici bir fırsattı, çünkü hem saygıdeğer hocasının ardından gitmiş hem de sevdiği bir şehirde yaşıyor olacaktı. Ancak görelilik ve kuantum kuramına "Yahudi fiziği" diye karşı duranlar tarafından engellendi. Yetkililer önemsiz bir kişiden yana çıkarak Heisenberg'in atanmasına karşı çıktılar. Heisenberg'e yönelik bu kişisel saldırılar hepten düşmanca bir hal aldıktan sonra partinin üst kadrolarından gelen talimatlarla bunlara bir son verildi ve Heisenberg'in ataması gerçekleşti.
Bu noktada Heisenberg daha fazla güç ve destek buldu. 1937 yılının ocak ayında Berlinli büyük ekonomistin kızı Elisabeth Schumacher ile tanıştı ve ikili üç ay sonra evlendi. Mutlu bir evliliği olsa da Heisenberg daima kariyerini evliliğinin önünde tuttu. 1938'de ikizleri Wolfgang ve Anna Maria dünyaya geldi. Toplamda anne babalarının müzik aşkını paylaşan yedi çocukları oldu. İkizlerden Anna Maria Hirsch ****olog olurken, avukat olan Wolfgang bilim ve politikayla ilgilenen bir vakıfta çalıştı. Jochen MIT'de deneysel fizikçi olurken Martin biyogenetik profesörü oldu. Barbra Blum bir fizikçiyle evlendi. Christine Mann öğretmen oldu ve bir ****ologla evlendi. En küçükleri Verena bir ****oloji laboratuvarında teknisyen oldu.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

1939 yazına gelindiğinde savaş kaçınılmaz görünüyordu. Heisenberg de ihtiyaç duymaları halinde ailesinin (henüz üç çocukları vardı) sığınması için Bavyera Alpleri'ndeki Urfeld'de bir kır evi satın aldı. ABD'ye yaptığı bir diğer ziyarette Michigan ve Chicago üniversitelerinde dersler verdi. Buralardaki arkadaş ve meslektaşlarından çoğu yaklaşan felakete karşı Heisenberg'i Almanya'yı terk etmeye ikna etmeye çalıştılar, onun varlığının hiçbir şeyi düzeltmeyeceğini söylediler. Ancak Heisenberg onlara katılmıyordu. Her şeyden öte gitmek, kendi araştırma grubundaki genç insanlara karşı bir sadakatsizlik olacaktı. Bilimin ilerlemesi için onun rehberliğine ihtiyaç duyuyorlardı ve savaş sonrasında bilimin yeniden inşası için ona düşen sorumluluklar vardı. O genç insanlar yurtdışında onun kadar kolay iş bulamazdı ve bunun adaletsiz bir ayrıcalık olduğunu düşünüyordu.
Savaş çıktığında Heisenberg askerlik görevini tıp alanında yaptıktan sonra nükleer fisyon araştırmalarına teknik başdanışman olarak atandı. Sonraki beş buçuk yılda zamanının ve enerjisinin büyük kısmını buna ayırdı. Nükleer reaktör kuramını geliştirdi. Deneyler, uranyum metali ile uygun miktardaki ağır sudan oluşan sisteminin zincirleme tepkimeyi gerçekleştirebileceğini gösteriyordu. Başarılı bir deneysel reaktör kurulabilirdi, fakat uygulamaya dönük anlamlı bir şey üretilmesi için çok daha uzun bir süre gerekmekteydi. Amerikan fizikçilerinin yaptığı reaktör türü işlevsiz görülerek kullanılmadı, çünkü Heisenberg gereken kritik kütleyle ilgili yanlış bir hesaplama yapmıştı. O zamanlar atom araştırmaları her yerde çok gizli yapıldığı için hatalar düzeltilmeden kalabiliyordu. Heisenberg'in Nazilerin sahip olmasını istemediği için atom bombası üretimini bilerek uygulanamaz gösterdiği öne sürülse de bu yöndeki kanıtlar ikna edici değildir. Atom enerjisi Almanya için uzun soluklu bir projeydi ve savaşın sonucunu etkileme ihtimali yoktu.
Heisenberg Aralık 1939 gibi erken bir tarihte nötronları yavaşlatmak için ağır su ya da grafitle birlikte kullanıldığı takdirde sıradan uranyumdan enerji üretilebileceğini göstermiş olsa da patlayıcı yapımı için zenginleştirilmiş uranyum-235 gerektiğini belirtmişti. Bu iki saldırı hattı Alman atom enerjisi programının temel hedefleri haline geldi ve oldukça zayıf olan resmi desteğe rağmen birkaç yıl boyunca ilerleme oldukça hızlıydı. Heisenberg başta araştırmaların büyük kısmının yürütüldüğü Berlin-Dahlem'deki Kaiser-Wilhelm-lnstitut für Physik'te danışmandı ve bu sürede fizik enstitüsünde bazı alakasız işlerin yapıldığı Leipzig'de yaşamaya devam etti. Kaiser-Wilhelm-lnstitut askeri yönetime bağlanmıştı, fakat 1942'deki yeniden yapılanmadan sonra yeniden Kaiser-Wilhelm-Gesellschaft bünyesine döndü ve Heisenberg de yönetici olarak atandı. Bir yandan da Universitat Berlin'de tam zamanlı profesörlük görevine getirilmiş ve Berlin Akademisi'ne seçilmişti. 1943 baharında Almanya'nın başkentine gittiğinde ailesi de Urfeld'deki kır evinde yaşamaya başladı. O yılın sonlarına doğru hava saldırıları yoğunlaştığında laboratuvar Tailfingen'e taşındı.
Çeşitli reaktör deneyleri kurulsa da hiçbiri nükleer kritikliğe ulaşamadı. Gerçi, İttifak birliklerinin varışından yalnızca birkaç hafta önce gerçekleştirilen Heisenberg'in kontrolü altında yapılan son deney kritiklik seviyesine yaklaşmıştı ve yalnızca küçük bir boyut artışıyla bu sağlanabilirdi. Ama zaman geçiyordu; savaşın sonuna az kalmıştı ve savaş bitmeden pratik sonuçlara ulaşma ihtimali yoktu. Fermi'nin Chicago'da üç yıl önce zincirleme tepkime oluşturduğu Almanya'da bilinmiyordu.
Almanya'nın İttifak kuvvetleri karşısında yenilgiye uğramasının ardından İngiliz ve Amerikalılardan oluşan bir ekip Heisenberg'in ofisini ve nükleer projenin geliştirilmiş olabileceği diğer yerleri araştırdılar. Almanların bomba yapımından hayli uzakta olduğu sonucuna vardılar. Yine de Alman nükleer fizikçilerin Sovyetler Birliği'ne götürülmelerini engellemek amacıyla içlerinde Hahn ve Heisenberg'in de olduğu on kişi İngiltere'ye nakledildi. Burada Godmanchester adındaki bir Cambridgeshire köyünde Farm Hail adındaki hoş bir çiftlik evinde alıkonuldular. Hâlâ gözetim altında olsalar da büyük bir özgürlük hissinin keyfini sürdüler. Almanya'daki gizli araştırmalar, özellikle de atom enerjisi araştırmaları hakkındaki konuşmalarını öğrenebilmek umuduyla odaları dinleniyordu. 1945 yılının ağustos ayında atom bombasının Japonlara karşı kullanıldığını duyduklarında Amerikalıların çok daha ileride olduklarını anladılar. Alman bilimciler devrim niteliğindeki bu imha silahının üretilmiş olmasına, bundan daha da fazla bunun nasıl mümkün olduğuna şaşırmışlardı.
Neden Heisenberg, ülkesi için atom enerjisi üzerine çalıştı ve Almanlar projenin bütününde neden bu kadar başarısız oldu? İlk soruya cevaben, Heisenberg vatansever biriydi, teknik olarak orduda görevliydi ve Almanya'nın savaşı kazanmasını istiyordu. Atom bombası yapımına yaklaşılmış olsaydı durum farklı olabilirdi; ama o noktaya gelinmedi. Heisenberg "Prensip olarak atom bombasının yapılabileceğini ve sürecin bir kısmını biliyorduk; fakat gerekli teknik çabanın aslında olduğundan çok daha büyük olduğunu düşünüyorduk," diye yazmıştı. Diğer soruya ilişkin, yavaş ilerlemenin temel sebebi işin ivedilikle halledilmemesiydi. Yetkililer hiçbir zaman bilimcilerin tüm çabalarını ortaya koymaları yönünde bir talimat vermediği gibi gerekli destek ve hizmetleri önlerine sermedi. Ciddi kısıtlamaların ve hava saldırılarının olmadığı, çok daha fazla endüstriyel kaynağa sahip ABD bile Avrupa'da savaş sona erene kadar atom bombası yapamıyordu. Ayrıca, atom enerjisinden elektrik üretmek savaş esnasında bir öncelik oluşturmuyordu. Kaldı ki, hem bilimsel çalışmada, hem de organizasyon ve planlamada hatalar, yanlış kararlar ve ihmaller vardı.
Her ne kadar Almanların atom enerjisiyle ilgili çalışmaları kısa vadede silah üretmeyi hedeflemese de Heisenberg ve meslektaşları bu sonuca varabilecek bir programda çalıştıklarının farkındaydılar. Örneğin, enerji üretimi amacıyla kurulmuş bir nükleer reaktör patlayıcı makinesine dönüştürülebilirdi. Niels Bohr'a danışmaya karar verdiler ve Ekim 1941'de Heisenberg, Kopenhag'a gitti. O zamanlar Danimarka Alman işgali atında olduğunda bu ziyaret hiç hoş karşılanmadı. Neler konuşulduğu kesin olmamakla birlikte ayrıldıklarında Bohrçok sinirliydi. Nitekim Heisenberg'i asla affetmedi.
Savaştan sonra Heisenberg bu buluşmanın Hitler'in kitle imha silahı üretmesine yardım etmekteki isteksizliğinin kanıtı olduğunu söyledi. Kopenhag ziyaretinin amacının nükleer silahlara ilişkin kaygılarını paylaşmak olduğunu öne sürdü. Bohr'un hatıratına göre ise Heisenberg şöyle demişti: "Detaylar hakkında konuşmaya gerek yok, siz zaten tamamen aşinasınız, son iki yılı aşağı yukarı yalnızca bu yönde hazırlıklar yaparak geçirdiniz." Almanya'da nükleer silah geliştirmeye yönelik çalışmaların tümünün Heisenberg'in yönetiminde yürütüldüğü sonucuna vardı.
Her iki beyan da yanlış olabilir. Bohr'un dinlemekten ziyade konuşmada iyi olduğu bilinir. Heisenberg'iıı kendisine söylediklerini yanlış anlamış olabilir. Tabii ki Bohr, saldırgan bir rejimin orduları tarafından durup dururken işgal edilmiş barışçıl bir ülkenin vatandaşıydı. Heisenberg de her ne kadar eski bir arkadaş ve takipçi olsa da işgalci gücün vatandaşıydı. Heisenberg'in ziyaretinin hemen ardından Almanlar Niels Bohr Institutet'i işgal etti ve bildiğimiz üzere, aralarında Bohr'un da olduğu Yahudi ya da kısmen Yahudi üyeler ülkeden kaçtılar. Plana göre Heisenberg yönetici olarak atanacak ve enstitü Alman bilimcilerle doldurulacaktı. Bu sayede geride kalan Danimarkalı bilimciler Almanya'nın savaş çabalarına katkıda bulunmaya zorlanacaktı. Heisenberg bunun gerçekleşmesinin önüne geçti.
1943 yılının sonbaharında Heisenberg işgal altındaki Hollanda'yı ziyaret etti. Ziyareti sırasında Kopenhag'dan eski bir arkadaşı ve meslektaşıyla çıktığı yürüyüşte tarih ve dünya politikası hakkında konuşurken şunları söylemişti: "Doğulu ilkellerin saldırılarına karşı Batı'yı ve kültürünü savunmak tarih boyunca her zaman bir Alman misyonu olmuştur; mevcut çatışma da bunun bir diğer örneği. Ne Fransa, ne de İngiltere böyle bir savunmada öncü bir rol üstlenmek için yeterince kararlı ve güçlüler, belki de bu yüzden Alman önderliği altında bir Avrupa daha iyi bir yer olabilir."
Avrupa'da savaş sona erdiğinde Alman bilimciler dağılmış, laboratuvarları kapanmıştı ve bulundukları şehirlerin çoğu ciddi hasara uğramıştı. Ülkeyi işgal eden İttifak orduları hayatı normale döndürmeye çalışıyorlardı. En azından İngiliz bölgesinde genel politika önde gelen Alman bilimcilerin araştırma ve öğretimlerini yeniden başlatmaları için cesaretlendirme yönündeydi. Onların da kabul etmesiyle Göttingen bilimsel araştırmanın yeniden inşasında en iyi şekilde hizmet edecek bir merkez olarak seçildi. Burada, şimdiki adıyla Max-Planck-Gesellschaft'in himayesi altında toplandılar. Başlangıçta yalnızca İngiliz bölgesinde işlerlik gösterse de zaman içinde etkinlikler tüm Batı Almanya'ya yayıldı.
Göttingen döneminde Heisenberg vaktinin ve enerjisinin büyük bir kısmını Federal Cumhuriyet'te bilimin gelecekte nasıl yapılanacağı sorusuna vakfetti. Nükleer reaktör programı başlatma kararında büyük etkisi oldu. Nükleer enerjiyi desteklediği ölçüde Almanya'nın atom bombası yapma ya da edinme önerilerine karşı durdu. 1958 güzünde Heisenberg'in Göttingen'de yönettiği enstitü Max-Planck-Institut für Physik und Astrophysik adıyla Münih'e taşındı ve Heisenberg de her zaman sevdiği şehre geri dönme fırsatını yakaladı. 1970'te emekli olana dek enstitünün yöneticiliğini sürdürdü. Bu tarihten sonra daha çok inceleme ya da genel nıakalele türünde yazılar yazdı. Almanya dışındaki şöhreti savaş sırasında yaptıklarını tatmin edici şekilde açıklayamamasıyla gölgelenmişti. Beş yıl sonra sağlığı kötüye gitmeye başladı ve 1 Şubat 1976'da yetmiş dört yaşında kanserden öldü.
Şüphesiz Heisenberg kuantum mekaniğinin kurucusu olarak büyük bir fizikçiydi. Ancak savaş sırasındaki çalışmasıyla ilgili verdiği beyan ve bunu haklı göstermesi tartışmaya açık. Gerçek hiçbir zaman tam olarak ortaya çıkmayabilir, ama savaşın sonucunu etkileyebilecek nükleer silah üretimini örgütlemeyi milli bir görev addettiğini ortaya koyan sağlam kanıtlar var. Almanya'nın yenileceği belli olduktan sonra İsviçreli bir meslektaşına şöyle demişti: "Biz kazansaydık çok hoş olurdu."

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 19 Mayıs 2014, 23:44   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Werner Heisenberg (1901-1976)




Werner Karl Heisenberg (1901- 1976)

Werner Heisenberg 5 aralık 1901'de Würzburg'da doğdu. Doktor August Heisenberg ve Annie Wecklein'in oğullarıydı. Babası sonra Munih Universitesi 'nde orta ve modern Yunan dilleri Profesörü oldu. Belki de babasının bu görevinden etkilenerek, Japon fizikci Yukawa'nın keşfettiği ve mesotron adını verdiği parçacığı o yunancadaki "meson" diye adlandırdı.

Heisenberg 1920'de Munih Universite'sinde Sommerfeld, Wien, Pringsheim, ve Rosenthal'in yanında fizik okumaya gitti. 1922-1923 kışında Göttingen Universite'sinde Max Born ,Frank ve Hilbert 'in yanına fizik çalışmaya gitti. 1923'te Munih Universitesinden doktorasını aldı. Ve Max Born'un assitanı aldu. 1924 'den 1925'e kadar Niels Bohr'la beraber Copenhagen Universitesi' nde çalıştı. 1925 yazında Göttingen'e geri döndü. 1926'da tekrar Niels Bohr'un yanında teorik fizik dersi vermek üzere Copenhagen Universite'sine atandı. 1927'de henüz 27 yaşındayken Leipzig Universite 'si teorik fizik profesörü oldu. 1929 yılında ders vermek için Amerika , Japonya ve Hindistan'ı dolaştı.

1941'de Berlin Universite'sine fizik profesörü olarak atandı ve Kaiser Wilhelm fizik enstütüsünün direktörlüğüne getirildi. Ikinci dünya savaşı sonunda o ve diğer Alman fizikciler, Amerikan birlikleri tarafından tutuklanıp Ingiltere'ye gönderildiler. Fakat Heisenberg 1946'da Almanya'ya geri döndü. Burada Göttigen Fizik Enstütü'sünü arkadaşları ile birlikte yeniden düzenledi. Bu enstütünün adı daha sonra Max Plack Enstütü' sü olarak değiştirildi.
Heisenberg, 1948'de Cambridge'de ders vermek amacıyla bir kaç ay kaldı. 1950 ve 1954'de iki defa Amerika'dan ders vermek için teklif aldı. 1955-56 kışında Iskoçya St. Andrews Universitesi'nde dersler verdi, daha sonra bu dersleri bir kitap olarak yayımladı.

Heisenberg, 1955 yılı boyunca Max Planck Enstütüsü'nden ayrılması için kendisine karşı çalışanlarla uğraştı. Bu arada o hala enstütünün direktörüydü. Bunun için Münih'e gitti. ve 1958'de Munih Universitesine Profesör olarak atandı. Ondan sonra enstütünün adı Max Planck fizik ve Astrofizik enstütüsü oldu.

Heisenberg ismi hep 1925'te yayımlanan Quantum Mekanik Teory ile anılır. Bu teori ve özellikle teorinin hidrojenin özdeş formlarının keşfiyle iligili uygulama alanları yüzünden 1932'de Nobel fizik ödülü aldı. Onun teorisi atom tarafından yayılan radyasyonun gözlemlenmesi temeline dayanır. Teoriye göre, belirli bir zamanda bir elektronun yerini yada (Niels Bohr'un öngördüğü üzere) gezegenlerin yörüngesi gibi elektronların yörüngesini tesbit edemeyiz. Pozisyon, hız gibi mekanik değerler sayılar yerine matrices adını verdiği soyut matematiksel yapılarla tanımlanmalıdır. Daha sonra Heisenberg bu teoriyi matrix denklemleriyle formüle etti. Hareketli bir parçacığın momentum ve hızının hesaplanması; quantum sabiti h ile, ölçülecek değerin çarpımlarından daha küçük olmayacak biçimde belirsizlik taşır kuralını içeren belirsizlik ilkesi(Uncertainty Principle)'ni ortaya attı. Bu belirsizlik insan için ihmal edilebilirsede atom düzeyinde gözardı edilemez.

1957'den sonra Heisenberg Plasma fizik, thermonuclear süreç problemleri ve Genova'daki uluslararası Atomik Fizik Enstütü'süyle sıkı işbirliğinde çalıştı. Birkaç yıl bu enstütünün bilimsel politik komitesine başkanlık etti ve daha sonra üyesi olarak kaldı.

1953'te Alexander von Humboldt vakfının başkanı olduğunda yurtdışından bilim adamlarını davet edip Almanya'da çalışmaları için uğraş verdi. 1953'ten sonra teorik çalışmaları; ona göre temel parçacıkların fiziğini anlamada anahtar olan,Birleşik Alanlar Teorisi üzerine yoğunlaştı.
Hobilerinden biri klasik müzükti. Seçkin bir piyanistti. 1937'de Elisabeth Schumacher ile evlendi. 7 çocukları oldu ve şimdi onlar Munih'te yaşamktalar.
Heisenberg 1976'da öldü.

__________________




 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
heisenberg, werner


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Henry de Toulouse-Lautrec 24/11/1864 – 09/09/1901 GueSt Ressamlar 2 29 Şubat 2024 12:52
Danyal Akbel (1901 - .... ) Liaaa Sporcular 0 11 Haziran 2012 01:43
Kemalettin Kamu (1901 - 1948) Liaaa Biyografiler 0 16 Mart 2012 16:47
Jacques Lacan(1901-1981) Afrodit Düşünürler 0 14 Kasım 2011 16:43