IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By aLdiana

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 02 Temmuz 2012, 11:57   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Mantık Nasıl Dusunelecegi öğretir mı ?




Diyalektik, insanlara düşünmeyi öğretme iddiasında değildir. Bu, biçimsel mantığın ukalaca iddiasıdır ve Hegel bu iddiayı, psikoloji size sindirimi ne kadar öğretiyorsa, mantık da size düşünmeyi olsa olsa o kadar öğretir diyerek, ironik bir biçimde yanıtlamıştır. Erkekler ve kadınlar, düşünmeyi, ve hatta mantıksal düşünmeyi, mantık sözünü işitmelerinden çok uzun zaman önce beceriyorlardı. Mantığın ve aynı zamanda diyalektiğin kategorileri güncel deneyimden türer. Tüm iddialarına rağmen, biçimsel mantığın kategorileri, kaba maddi gerçeklikler dünyasının üzerinde olmayıp, aksine tek yanlı ve statik biçimde anlaşılan gerçekliğin içinden süzülüp çıkarılan ve sonra keyfi biçimde geriye dönerek ona uygulanan boş soyutlamalardır.

Buna karşıt olarak diyalektik yöntemin birinci yasası mutlak nesnelliktir. Her durumda, verili bir olgunun hareket yasalarını, onu her bakımdan inceleyerek keşfetmek gereklidir. Diyalektik yöntem, temel felsefi gaflardan sakınarak ve sağlam bilimsel hipotezler koyarak, şeylere doğru biçimde yaklaşmada sonsuz bir değer taşır. Özellikle teorik fizikte, keyfi hipotezlerden doğan mistisizmin şaşırtıcı boyutları düşünüldüğünde, bu hiç de öyle alelade bir avantaj değildir! Ama diyalektik yöntem daima kendi kategorilerini olguların ve süreçlerin dikkatli bir incelemesinden çıkarmaya uğraşır, olguları önceden tasarlanmış katı bir deli gömleğine sığdırmaya uğraşmaz. Engels şöyle yazıyor:

Bilimin her alanında, tarih biliminde olduğu gibi doğa biliminde de, verili olgulardan yola çıkılması gerektiğine, bu bakımdan doğa biliminde de çeşitli maddi biçimlerden ve maddenin hareketinin çeşitli biçimlerinden yola çıkılması gerektiğine; bu bakımdan teorik doğa biliminde de iç bağıntıların olguların içine yerleştirilmeyip, onların içinde keşfedilmesi gerektiğine, ve keşfedildiğinde de mümkün olduğu ölçüde deneyle doğrulanması gerektiğine bütünüyle katılıyoruz.

Bilim, doğanın işleyişini açıklayabilecek genel yasaların aranmasına dayanır. Deneyimi başlangıç noktası olarak alan bilim, kendisini yalnızca olguların toplanmasıyla sınırlamaz, aksine özelden genele giderek deneyim temelinde genellemeler arar. Bilim tarihi, sürekli derinleşen bir gerçeğe yaklaşma süreciyle karakterize olur. “Bütün hakikat”i hiç bilmeksizin, hakikate adım adım yaklaşırız. Eninde sonunda bilimsel hakikatin testi deneydir. “Deney” diyor Feynman, “bilimsel «hakikat»in tek yargıcıdır.”

Düşünce biçimlerinin geçerliliği, son tahlilde, onların fiziksel dünyanın gerçekliğine tekabül edip etmediklerine bağlıdır. Bu, apriori olarak kanıtlana-maz, gözlem ve deneyle gösterilmek zorundadır. Tüm doğa bilimlerinin tersine, biçimsel mantık ampirik değildir. Bilim kendi verilerini gerçek dünyanın gözlenmesinden çıkarır. Uğraştığı bütün konunun aksine, mantığın apriori olduğu varsayılır. Burada biçim ve içerik arasında sırıtan bir çelişki bulunmaktadır. Mantığın gerçek dünyadan çıkarılmadığı varsayılır, oysa sürekli olarak gerçek dünyanın olgularına uygulanır. Bu iki yön arasındaki ilişki nedir?


Kant uzun zaman önce mantığın formlarının nesnel gerçekliği yansıtması gerektiğini, yoksa bütünüyle anlamsız olacaklarını açıklamıştı:

Bir yargının zorunlu olarak evrensel olduğunu düşünmek için sebebimiz varsa ... onun nesnel olduğunu da, yani yalnızca algımızın bir özneye yaptığı atıf olmayıp, nesnenin bir niteliğini ifade ettiğini düşünmemiz gerekir. Zira eğer diğer insanların yargılarının atıfta bulunduğu ve kendilerini uydurdukları nesnenin birliği olmasaydı, bunların, benim yargımla zorunlu olarak hemfikir olması için hiçbir sebep kalmazdı; dolayısıyla bunların hepsi birbiriyle hemfikir olmak zorundadır.

Bu fikir, Kant’ın bilgi teorisi ve mantığında mevcut olan muğlaklıkları ortadan kaldıran Hegel tarafından daha da geliştirilmiş ve nihayet Marx ve Engels tarafından sağlam bir temel üzerine oturtulmuştur. Şöyle diyor Engels:

Mantıksal şemalar, ancak düşüncenin biçimlerine ilişkin olabilir; oysa burada bizim uğraştığımız şey yalnızca varlığın, dış dünyanın biçimleridir, ve düşünce bu biçimleri, asla kendisinden değil, dış dünyadan edinip çıkarır. Ama bununla bütün ilişki tersine döner: ilkeler araştırmanın başlangıç noktası değil, onun nihai sonucudurlar; doğa ve insan tarihine uygulanmazlar, onlardan soyutlanırlar; bu ilkelere uyum sağlayan doğa ve insanlık alanı değildir, aksine bu ilkeler ancak doğa ve tarihle uyum içinde oldukları ölçüde geçerli olurlar.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İnsanlar mantık hatalarını nasıl yapar? Ay Felsefe 0 11 Kasım 2011 11:21
Mantık JosephiNe Fıkra 1 30 Kasım 2010 23:35
Mantık atear Merak Ettikleriniz 0 20 Şubat 2008 00:26
Mantık Clever Fıkra 1 25 Aralık 2007 15:52