IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 25 Ekim 2012, 07:50   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Konfüçyüs (Confucius) Kimdir? Konfüçyus Sözleri (Resimli Özlü Sözler)




KONFÜÇYÜS (Confucius)Kimdir? Konfüçyus Sözleri (Resimli Özlü Sözler)


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Çince KONGFUZI (üstat kong) yada KONGZI. Asıl adı KONG QIU. Yazarlık adı ZHONGNI. (İÖ 551-İÖ 479)
Çin tarihinin en büyük düşünür ve siyaset kuramcısı. Düşünceleriyle Asya’nın doğusundaki bütün uygarlıkları derinden etkilemiştir. Çin halkının 2 bin yıl boyunca bağlandığı yaşam biçimi, değerler bütünü ve dinsel inançlar Konfüçyüsçülük olarak anılır.
Ailesi ve yaşamının ilk yılları ile ilgili güvenilir bilgiler çok azdır. Büyük olasılıkla yoksul düşmüş soylu bir aileden geliyordu. Küçük yaşta yetimkaldı ve yoksulluk içinde büyüdü.Büyük ölçüde kendi kendini yetiştirdi. Geçimini bir süre devlet parkları ile tahıl ambarlarında bekçilik yaparak sağladı. Bütün toplumu saran sefaletten derinden etkilendi. O dönemde Çin’in birliği yalnızca biçimsel düzeydeydi. İmparatorluk bütünüyle göstermelik durumdaydı; çok sayıda feodal devletler de güçlü soylular arasında bölünmüştü. Soylular birbirleriyle savaşıyor, uyruklarından vergi topluyor, onları zorla çalıştırıyor, diledikleri gibi baskı altında tutuyorlardı. Ülkede kıtlık sıradan bir olay haline gelmişti.

Konfüçyüs bu duruma köklü bir çözüm bulunması gerektiğine inanıyordu. Bu da hükümdarların hoşnutluğuyla değil, uyruklarının mutluluğunu amaç edinecek bir yönetim reformuyla olanaklıydı. Vergiler indirilmeli, ağır cezalar hafifletilmeli, gereksiz savaşlardan kaçınılmalıydı.
Konfüçyüs, Çin tarihinin büyük olasılıkla ilk özel öğretmeniydi. Alışılmış biçimde ders vermekten çok, öğrencileriyle küçük gruplar halinde ya da teker teker sohbet ederdi. Her öğrencisinin kişiliğini inceler, onlardan bütünsel bir insan yaratmaya çalışırdı. Gerçekte bütün öğretisi ahlak temeline dayanıyordu. Ona göre devlet yönetimi de ahlakın daha geniş alanda uygulanmasıydı.
Bugüne ulaşan bilgilere göre Konfüçyüs’ün çevresinde 3 binden fazla öğrenci toplanmıştı. Bunlardan 72’si en yakın çevresini oluşturuyordu.
Öğretisi dogmatik ya da otoriter değildi. Öğrencileri kendisiyle aynı görüşü paylaşmadığında gücenmiyor, bazen de onların haklılığını kabul ediyordu. Genellikle yalnızca soru soruyor, yanıtları bulmayı öğrencilerine bırakıyordu. Bir devrim önermemekle birlikte, Konfüçyüs’ün eğitim etkinlikleri iki anlamda oldukça devrimciydi: Birincisi her insanın kendisiyle ilgili temel kararları verme hakkını ve yükümlülüğünü vurgulayarak otoriter yönetimin temellerini sarsıyordu. İkincisi zeki ve kararlı olmaları koşuluyla en yoksul ve en düşük kesimlerden gelenleri bile öğrenciliğe kabul ederek yönetim teknikleri üzerindeki soyluların tekelini kırıyordu.
Konfüçyüs’ün kişiliği gibi öğretileri de doğal, insancıl ve yalındı.

Bütün insanların mükemmelliğe ulaşabileceğine inanan Konfüçyüs’ün temel kavramı erdem, sevgi, yüce gönüllülük ya da insancıllık gibi anlamlar taşıyan (ren)’di. Öğrencilerinin (ren)’ın anlamıyla ilgili sorularına Konfüçyüs’ün en kısa yanıtı “insanları sev” şeklindeydi. Bütün insanlarda doğuştan varolan (ren)’ı besleyip büyüterek eksiksiz erdem boyutuna ulaştırmak insanların yaşamdaki ortak göreviydi. (Ren)’ın yaşandığı ilk ve doğal duygu ise ana baba sevgisiydi (xiao). (ren)’in öngördüğü üstün ahlak ve yetkin kişilik, görgüden tören ve ayin kurallarına kadar çok çeşitli anlamlar taşıyan doğru davranış kurallarının (li) yanısıra, kişinin kendi gerçek doğasına bağlılığı (zhong), karşılıklılık (shu), doğruluk (yi) ve ana baba sevgisi (xiao) gibi ilkelerle bütünleşiyordu. Örnek bireyi simgeleyen “junzi”nin soyluluğu da soyundan değil, kişiliğinden kaynaklanıyordu.
Konfüçyüs, (li) ilkesine de çok önem vermişti. Konfüçyüs’ten önce gelişen zengin tören kültürü sonradan yozlaşarak oldukça parlak ama ruhsuz bir kuralcılığa dönüşmüştü. Konfüçyüs’e göre (li)’ye canlılık kazandırılmasıyla (ren) ahlakına incelik ve görkem eklenecek, topluma yeniden düzen kazandırılacaktı. Gerçekten de Konfüçyüs’çülüğün etkisiyle Çinliler toplumsal ilişkilerinde çok belirgin bir incelik geliştirdiler.
Konfüçyüs’ün öğretileri birey ve toplum için bir ülkü sunmayı amaçlıyordu. Birey için bu ülkü (junzi)’ydi yani “üstün/ideal insan.” Konfüçyüs de Platon gibi imparatorların bilge olmasından yanaydı. Ama babadan oğula geçen soyluluk düzeninden düş kırıklığına uğrayınca eğitime ve yeni tür bir soyluluk düzenine inanmaya başladı. Konfüçyüs’e göre (junzi) olabilmek için soylu bir anne babadan doğmaya gerek yoktu. Kendini geliştirmeyi başarabilen, yani öğrenme ve ahlaki ülkülere bağlılık yoluyla “üstün insan” konumuna ulaşabilen herkes (junzi) olabilirdi.
Konfüçyüs başlıbaşına bir din geliştirmemiş ve kendisine din kurucusu denilmesini de istememiştir. Ancak, öğretisi ölümünden sonra bir din olarak da kabul görmüştür. Ama bütün evreni dolduran tinsel ve ahlaki bir güç olarak gördüğü “Tian”e (Gök, cennet) yakın ilgi duyuyordu. Dua ediyor, oruç tutuyor, kurban törenlerine katılıyordu. Buna karşılık, halkın o dönemdeki dinsel uygulamalarına açıkça karşı çıkıyordu.
Konfüçyüs daha çok ülkenin sükunetini sağlayarak eski tören ve gelenekleri yeniden canlandırmak istemiştir.

Genel olarak Çin dini tarihi incelendiğinde her zaman karşımıza büyük Tanrı olarak daima Gök Tanrı inancı çıkmıştır. Gök Tanrı adından da anlaşılacağı üzere “Yukarıdaki Tanrı”, “Göğün Efendisi” diye anılmıştır. O’nun aşağısında ise görünmeyen varlıklar âlemini temsil eden hava cinleri, periler, bulut, su, dağ cinleri ve ata ruhları gelirdi.
Konfüçyüsçülükdeki “Tien” Yüce Varlık dışında, tabiat düzenini idare eden, her şeyin üstündeki varlık, yaratıcı kudret terimlerinin de karşılığı olarak kullanılmıştır.
Konfüçyüsçülük din olarak ele alındığında, ayrı bir rahipler sınıfı olmadığı ve bu nedenle ayinlerin genellikle devletin yetkili memurlarınca yönetildiği bir dini anlayıştır. Dünyanın üstün idarecisi Gök Tanrı için yapılan törenler genellikle imparator tarafından yönetilirdi. Her yıl 22 Aralık gece yarısından sonra başlayan bu törenler adaklar, içkiler, yiyecekler ve müzikli alaylar şeklinde icra edilmekteydi. Çin halk ibadetindeki yaygın anlayış atalara ibadetti. Konfüçyüs’ten önce de çok yaygın olan bu ibadet, Konfüçyüs tarafından da benimsenmiş, ölümünden sonra da devam etmiştir. Bu dini inanışa göre ölmüş ata ruhlarının ev veya mezarın etrafında dolaştıklarına inanıldığından ev ahalisi belli zamanlarda, ölüleri için kutsal birliği sağlamak üzere yiyecekler hazırlamayı bir görev bilirlerdi. Konfüçyüsçülükte ata ruhlarına saygı gereği ruhları rahatsız etmekten son derece sakınılırdı.

Konfüçyüsçülük,özetle tanrısal varlığı yadsımayan bütünsel bir insancılık biçiminde de tanımlanabilir. Ustanın öğütlerini okuduğunuzda, öğretisinin temelinde “insanlık onuruna saygı”nın olduğunu anlarsınız. Büyük tarihsel dinlerden en önemli farklarından biri kurumlaşmamış olmasıdır. Buna karşılık başta Kore, Japonya ve Vietnam olmak üzere Çin kültürünün etkisi altındaki bütün Doğu Asya toplumlarına yayılmış, bu toplumların hem tinsel, hem de siyasal yaşamını derinden etkilemiştir. Şintocu, Taocu, Budacı, Müslüman ya da Hıristiyan olsun bütün Doğu Asyalılar gerçekte Konfüçyüsçü geleneği paylaşmışlardır.

Konfüçyüs, insan ırkına ve insanın birey olarak kendisine saygıyla bakar. Karmaşık ve anlaşılmaz değildir. Tam aksine, saygı duyulan bu varlığın bir parçası olduğu doğa ile uyumlu barış içinde, mutlu ve gerçek gücünün/bilgeliğinin farkına vararak yaşamasını amaçlar.

İnsanın davranışlarına tüm yaşamı boyunca rehber olacak tek sözcük söylemek gerekirse “hoşgörü” sözcüğünün söylenebileceğini ifade eder. Buradaki hoşgörü kavramı, bir insanın başkalarını kendi iradeleri dışında hareket etmeye zorlamaması, onları incitmemesini anlatır. Ama, aynı zamanda insanın kendi özgür iradesi dışında davranmaktan kendisini de uzak tutabilmesı anlamına gelir.

Konfüçyüs’e göre “iyilikseverlik” insanları sevmek, “bilgelik” ise insanları tanımak/anlamak demektir. Kendini tanımayan insan başkalarını tanıyabilir mi? Ya da başka bir deyişle, kendi özündeki değeri görüp ortaya çıkarmayı başaramayan biri, diğerlerindeki değeri nasıl görmeyi başarabilir?

İnsan, önce kendisi olabilmek için kendini tanımalı/anlamalıdır. “Junzi” yani Konfüçyüs’ün ideal/üstün insanı bunu başarabilmiş insandır. Konfüçyüs, kime Junzi denir sorusuna, “kaygı ve korkulardan özgür insana” cevabını verir. Kaygı ve korkulardan özgür olan insanı da “içine baktığında onu utandıracak ya da rahatsız edecek hiçbirşey görmeyen insan” olarak anlatır.
Kayıp ve kazançlarına fazla dertlenen insanları “küçük adam” olarak nitelendirir ve onları önemsiz insan olarak görür. Dolayısıyla, bir “junzi” asla küçük adam olamaz. Bir “junzi” manevi varlığının farkına varmış ve o manevi varlığındaki insanlık onuruna yakışan değerleri ortaya çıkarmayı başarabilmiş insandır.

“Ahlak dışı yollardan elde edilmiş zenginlik ve şöhret, gelip geçen bulutlar kadar benden uzaktır” derken de bir “junzi”nin ahlaklı olması gerektiğini vurgular.

Konfüçyüs’ün öğretilerinin toplandığı Lun yu (söyleşiler,seçmeler, konuşmalar) onun söylevleri, söyleşileri ve gezileri sırasında öğrencilerinin tuttuğu notlarla günlüklerin toplamıdır. 20 bölüm ve 496 parçadan oluşan yapıt bugünkü biçimini Hıristiyanlığın doğduğu yıllarda almıştır.Konfüçyüsçülük ile ilgili en eski ve en güvenilir kaynak olan Lun yu Konfüçyüsçülüğün temel kutsal kitabı sayılır.

Aşağıda Söyleşiler/seçmeler/konuşmalar’dan derlediğim bir küçük özeti bilginize sunuyorum. Ben belirttiğim kaynakta yer alan sadece ustanın söylediği varsayılan ifadelerden bir seçim yaptım. Yoksa, kaynakta, ustanın iyi öğrencilerinin öğütleri de mevcuttur.

Aşağıda yer verdiğim usta öğütleri ile ilgili olarak gelecek soruları da dikkate alarak anlaşılır açıklamaları da gerek gördükçe bu sayfaya ilave edeceğim. Bu nedenle, ustanın öğütleri hakkındaki her türlü görüşünüzü benimle (mail aracılığıyla) paylaşabilirsiniz.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.






Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Kaynak: Alıntılar

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
özlü


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Resimlerle özlü sözler.. Ruj Fotoğraf Kulübü 401 08 Mart 2021 02:02
Yaşam ile ilgili Anlamlı Sözler, Hayatla ilgili Özlü Sözler PauL Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 12 Mart 2012 15:44
Aşk Sözleri,En güzel aşk sözleri,Özlü aşk sözleri Anlamlı Sözler PauL Aşk ve Sevgi Köşesi 0 02 Kasım 2011 14:21
Çankırıya Ait Özlü Sözler Ecrin İç Anadolu Bölgesi 0 21 Ağustos 2011 02:00