IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Nisan 2009, 05:08   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Canlıların Temel Bileşenleri




Canlıların Temel Bileşenleri

Canlının temel yapı ve işlev birimi hücredir. Hücreyi oluşturan maddeler de atomlardan meydana gelmiştir. Her atom elektron ,proton ve nötron denilen daha küçük parçacıkların değişik sayılarda bir araya gelmesiyle oluşur. Bunlardan elektron negatif(-), proton(+), nötron ise nötr yani yüksüzdür.
Bir cins atomdan oluşan saf maddelere element denir. Su molekülü iki hidrojen ve bir oksijen atomunun birleşmesiyle meydana gelmiştir. Bir bileşik kendini oluşturan elementlerin özelliğinden tamamen ayrı, kendine özgü özelliğe sahiptir. Moleküller organelleri , organeller de canlılığın temel birimi olan hücreyi oluşturur.
Bir molekül içindeki atomları birbirine bağlayan bağlara kimyasal bağlar denir. Atomlar kendi aralarında çeşitli kimyasal bağlarla bağlanır. Atomların arasında tek bağ veya çift bağ bulunabilir.
Atomların kimyasal bağlarla bağlanması ya da bağların kopması kimyasal tepkime olarak açıklanır. Birçok kimyasal tepkime iki yönlüdür.
Canlıda bulunan maddelerin bir kısmı hücrenin içinde yapılırken bir kısmı da dışarıdan alınır. Miktarı hücrenin görevine göre farklılık gösteren bu maddeler inorganik ve organik bileşikler olmak üzere iki grupta incelenir.



CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ

ORGANİK BİLEŞİKLER ORGANİK BİLEŞİKLER

SU KARBONHİDRATLAR
MİNERALLER YAĞLAR
ASİT PROTEİNLER
BAZ VİTAMİNLER
TUZ NÜKLEİK ASİTLER


1.CANLILARDAKİ İNORGANİK BİLEŞİKLER
İnorganik bileşikleri canlı kendi vücudunda sentezleyemeyip dışarıdan hazır olarak alır.

A . SU
Yeryüzündeki yaşam için su son derece önemli bir inorganik bileşiktir. Bir molekülü iki hidrojen atomu ile bir oksijen atomunun birleşmesinden oluşur. Hücrenin yaşamsal faaliyetlerini sürdürmesinde suyun önemi büyüktür. Bilim adamlarının diğer gezegenlerde yaşam arayışları için aradıkları ilk maddelerden biri sudur.

1.CANLILAR İÇİN SUYUN ÖNEMİ
Su, yaşamak için gerekli olan etkenlerden biridir. Bir insan, yiyeceksiz haftalarca yaşayabilir. Ancak susuz birkaç gün yaşayabilir. Vücut için gerekli olan su miktarı günlük çalışma durumumuza göre değişir. Günde ortalama 1.5-2.5 l su almamız gerekir.
Canlı organizmanın büyük kısmı su moleküllerinden oluşur. Organizmaların yapısındaki su oranı %65-95 arasındadır.


Su , yeşil bitkilerde meydana gelen besin üretiminde (fotosentez) karbondioksit ile birleşerek şekeri oluşturur.

Hücrelerde su , kimyasal tepkimelerde rol alan önemli bir çözücüdür. Besilerin sindirimi su yardımıyla olur. Su pek çok organizmanın vücudunda taşıyıcı ortam olarak görev yapar. Maddelerin vücutta bir bölgeden diğer bölgeye taşınması suyla sağlanır. Su aynı zamanda metabolizma sonucu ortaya çıkan zararlı artıkların atılmasında rol oynar.

B . ASİT BAZ VE TUZLAR


Asitler: Su içerisinde çözündüğünde H iyonu veren bütün bileşikler asit özelliğindedir.

Asitler turnusol kağıdının rengini maviden kırmızıya dönüştürür.


Asitlerin tatları ekşidir. Yapılarında karbon içeren asitlerin çoğu organik asittir.

Bazlar: Suda çözündüğü zaman hidroksil iyon veren bileşikler bazik özellik gösterir.

Bazlar turnusol kağıdının rengini kırmızıdan maviye dönüştürür.

Yapılarında genellikle karbon , azot bulunduran bazlar organik bazlardır.

Asit-Baz dengesi

Ortamın hidrojen iyon yoğunluğunun (-) logaritması asitliğin, hidroksil iyon yoğunluğunun
(-)logaritması ise bazikliğin derecesini verir. H iyonu arttıkça ortam asidiktir ve pH 0 ile7 arasında bir değer gösterir. OH iyonu arttıkça ortam baziktir ve pH 7 ile 14 arasında bir değer gösterir. H ve OH iyonları eşit miktarda ise ortam nötrdür ve pH 7’dir.
PH değeri organizma için çok önemlidir. Biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşebilmesi için pH’ın belirli bir düzeyde tutulması gerekir. pH’daki çok az bir değişiklik bile biyokimyasal tepkimeleri olumsuz etkiler. Bu nedenle pH değerinin sabit kalması gerekir. İnsan kanının pH’ı 7.4 ‘tür.

İnsan kanının pH’ı 7’ye düşerse ya da 7,8’in üzerine çıkarsa ölüm meydana gelir.


Tuzlar : asitlerle bazlar karıştırıldığında asitin H iyonu ile bazın OH iyonu birleşir. Bu birleşim sırasında bir molekül su açığa çıkar ve tuz meydana gelir.

HCl + NaOH H2O + NaCl

Hidroklorik asit+ Sodyum hidroksit su + Sodyum klorür


Hücrenin içinde ve hücrelerin arasında çeşitli mineral tuzları vardır. Bunlar içinde en önemlileri sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyumdur.

C. C.MİNERALLER


Mineraller hücrede protein karbonhidrat, yağ gibi organik maddelere bağlı bulundukları gibi hücrede tuz halinde de bulunabilirler. mineraller vitamin , hormon, enzim vb. moleküllerin yapısına katılır. 70 kg ağırlığında bar insanda ortalama 3 kg mineral tuzları vardır.

1.MİNERALLERİN İNSAN VÜCUDU İÇİN ÖNEMİ

Organizmanın yapısında az da olsa minerallere ihtiyaç vardır. Mineraller kanın osmotik basıncının ayarlanmasında , kas kasılmasında ve sinirlerde uyartının iletilmesinde önemli role sahiptir.

Mineraller bazı enzimlerin yapılarına katılarak katalizör görevi yapar.


Yeterli mineral içermeyen besin maddeleri ile beslenilirse , tuz atılması devam edeceğinden kas krampı gibi bazı bozukluklar görülür. Fırın , kazan dairesi gibi sıcak yerlerde çalışanlar ve sıcak ülkelerde yaşayanlar daha fazla terledikleri için dışarıdan yeterince tuz almalıdır.
Sodyum ve klor bütün vücut sıvıları içinde iyon olarak bulunur. Ancak kan gibi hücre dışı sıvılar içindeki bu iyonların miktarı daha fazladır. Sodyum ve klor kas ve sinir sistemi için de gereklidir. Ancak bazı böbrek hastalıklarında , yüksek tansiyonu olan insanlarda tuzun az alınması gerekir. Sodyumla birlikte vücut sıvılarında olan ve hücrelerin çalışmasını kontrol eden mineral potasyumdur.

Vücutta hücre ara sıvısı ile hücre sıvısı arasında bir sodyum potasyum oranı vardır.


Sodyum gibi potasyumun da büyük bir kısmı , tüketilen besinlerden kolayca emilir. İshal gibi, su kaybının fazla olduğu durumlarda potasyum kaybı büyük olur.

Vücutta en bol bulunan mineral kalsiyumdur. Kalsiyumun büyük bir kısmı fosforla birlikte kemiğin ve dişin yapısına katılır.


Geri kalan kısmı kasların kasılmasında , sinirlerde, kanın pıhtılaşmasında ve bazı enzimlerin çalışmasında görev yapar. Vücuda alınan kalsiyumun bir kısmı emilir. Emilmeyen kısmı dışkı ile atılır. D vitamini kalsiyumun emilmesine etki eder.
Küçük çocuklarda kalsiyum ve D vitamini yetersizliğine bağlı olarak raşitizm denilen hastalık görülür. Yetişkinlerde ise osteomalazi denilen kemik yumuşaması görülür.
Vücudun yapısına katılan minerallerden biri de demirdir. Vücudumuzdaki demirin yarıdan fazlası kana kırmızı rengini veren hemoglobinin içinde bulunur. Bebek doğmadan önce karaciğerinde depo edilen demir ilk 6 aylık dönemde, bebeğin demir ihtiyacını karşılar. Demir eksikliğinde , hemoglobin yapılamaz ve kansızlık görülür.
İyot troid bezi hormonu olan tiroksinin yapısına katılır. Eksikliğinde tiroksin hormonu az salgılanır. Bu da guatr hastalığına sebep olur. Vücudumuzdaki diğer mineraller:
Magnezyum kemiklerin yapısına katılır.
Sülfatlar kaslarda bulunur.
Flüor dişlerin yapısına katılır.
Bakır bazı enzimlerin yapısına katılır.

2. MİNERAL BAKIMINDAN ZENGİN BESİNLER

Hayvanlar minerallerini dışarıdan alırlar. Mineralleri , su hayvanları vücut yüzeyi ile ve besinlerle, kara hayvanları ise besinlerden sağlar. Minerallerden kalsiyum süt ve süt ürünlerinde ve koyu yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.
Fosfor süt ve süt ürünleri , yumurta, et ve et ürünleri gibi besinlerde bulunur.
İyot deniz ürünleri ve sofra tuzunda bol miktarda bulunur.
Demir bakımından zengin besinler karaciğer, kırmızı et kuru üzüm gibi yiyeceklerdir.
Sodyum ve klor yiyeceklerde az miktarda bulunur


2. CANLILARDAKİ ORGANİK BİLEŞİKLER


Canlılarda bulunan organik bileşikler karbonhidratlar , yağlar, proteinler, nükleik asitler ve vitaminlerdir.


Organik bileşiklerden bazıları hücrede enerji verici , bazıları yapı maddesi , bazıları da metabolizmada düzenleyici rol alarak görev yaparlar. Organizmada yapı maddesi olarak kullanılan organik bileşikler öncelik sırasına göre proteinler , yağlar, karbonhidratlar, vitaminler ve nükleik asit olarak sıralanabilir. Enerji hammaddesi olarak kullanılışa göre ise karbonhidratlar , yağlar, proteinler şeklinde sıralanabilir.

A. KARBONHİDRATLAR


Karbonhidratlar hem canlının yapısına katılan hem de enerji sağlayan organik bileşiklerin bir grubudur. Bütün canlı hücrelerde bulunur. Doğada genellikle büyük moleküller halindedir. Vücuda alınan bu büyük moleküllerin hücrelere iletilmesi için canlı tarafından sindirilmesi ve uygun molekül büyüklüğüne kadar parçalanması gerekir.

1. Karbonhidratların Yapı ve Görevleri
Karbonhidratlar, karbon , hidrojen , oksijen elementlerinden oluşur. Çeşitli görevleri vardır
· Nükleik asitlerin ve ATP’nin yapısına katılır.
· Monosakkaritlerin bir kısmı hücre zarının yapısına katılır.
· Enerji veren organik bileşikler olarak kullanılır.

2. Karbonhidratların Çeşitleri

a. Monosakkaritler

En basit karbonhidratlardır. Basit şekerler olarak adlandırılırlar. Daha küçük birimlere parçalanamazlar. Karbon sayısı 3-8 arasında değişir. Riboz ve Deoksiriboz 5 C’lu şekerlerdir. Glikoz , fruktoz, galaktoz ise 6 C’lu şekerlerdir.
Monosakkaritler suda çözünürler ve tatlıdırlar. Canlılarda en çok kullanılan yakıt maddesi glikozdur.

b.Disakkaritler

Disakkaritler çift şekerlerdir. Bir disakkarit iki molekül monosakkaritin glikozit bağı ile bağlanmasıyla oluşur. Bu bağlanma sırasında bir molekül su açığa çıkar.
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bilesenleri, bileşenleri, canlilarin, canlıların, temel


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
PCR’ ın temel bileşenleri PySSyCaT Biyoloji 0 19 Ekim 2014 10:59
Kokunun Bileşenleri AftieL Parfüm 2 06 Haziran 2014 22:23
Canlilarin Temel Bileşenleri Violent Biyoloji 0 12 Şubat 2014 20:10
Com Bileşenleri Sunay C# 0 23 Nisan 2010 20:34
Network Bileşenleri root Ağ, Network ve Networking 2 03 Ocak 2006 16:06