IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet odaları

>
+
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 03 Ağustos 2024, 14:31   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Aşkın Deklinasyon (Sınır Dışı) Gök Cisimleri




Aşkın Deklinasyon (Sınır Dışı) Gök Cisimleri
Silan Akyar 04 Nisan 2021

Kadim dönemlerde astroloji ve astronomi birbirinden bağımsız değildi, hatta astrolog olabilmek için çok iyi matematik ve astronomi bilgisine ihtiyaç vardı (elbette diğer bazı branşların yanı sıra). Ancak ortaçağın karanlık zamanlarında bazı kesimlerin kendilerini tehdit altında hissetmesiyle beraber astroloji reddedilmeye ve astronomiden ayrılmaya başladı. 18. yüzyılda tamamen ayrı iki disiplin gibi görüldüler. Bu yazımda sizlere, bu iki disiplinin birlikte nasıl daha güzel çalıştıklarına bir örnek sunabilmeyi umuyorum.

Günümüzde astrolojik haritaları doğru yorumlayabilmek için kesinlikle temel astronomi bilgisine ihtiyacımız var. Çünkü astrolojide gökcisimlerinin birbirleriyle ne şekilde etkileşim içinde olduklarını, bu gökcisimlerinin birbirleriyle yaptıkları açılar yardımıyla yorumluyoruz. Temel matematik, astronomi ve coğrafya bilgisi burada devreye giriyor. Günümüzde bir miktar görmezden gelinen veya pek bilinmeyen paralel ve kontra-paralel açıları tespit edebilmek için önce deklinasyonun ne olduğunu ve bazı temel kavramları anlamamız gerekiyor.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

(Mor bölge ekvatoral düzlem)

Ekliptik Düzlem: Dünya’dan bakıldığında Güneş’in bir yıl boyunca izlediği yoldur. Aynı zamanda bu, Dünya’mızın Güneş çevresinde döndüğü yörüngedir.

Göksel Ekvator: Ekvator Dünya’yı ikiye ayıran en büyük paralel çizgisine verilen isimdir. Göksel ekvator ise dünya ekvatorunun sanal olarak göksel küre üzerine genişletilmiş halidir.

Deklinasyon: kısaca bir gökcisminin göksel ekvator düzlemine göre kuzey veya güney yönündeki açısal uzaklığıdır. Astronomide bir gök cisminin göksel ekvatordan, kuzey yöndeki uzaklığı (+) ve güney yöndeki uzaklığı (-) değerle ifade edilir. Deklinasyon aralığı Güneş ile belirlenir. Güneş ışınlarının Kuzey Yarıkürede en dik geldiği üst sınır; 23 derece 27 dakika ile Yengeç Dönencesidir; 21 Haziran yaz gündönümü. Güneş ışınlarının Güney Yarıkürede en dik geldiği alt sınır; 23 derece 27 dakika ile Oğlak Dönencesidir; 21 Aralık kış gündönümü. Bu aralık bizim için deklinasyon sınırlarını belirler. Güneş ışınları, ekvatora yılda iki defa dik düşer (ekinokslar); gece-gündüz eşitliği yaşanır. İlkbahar ekinoksunda (21 Mart) ve sonbahar ekinoksunda (21 Eylül) deklinasyon açısı sıfır olur.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Paralel ve Kontra-paralel açılar: Paralel ve kontra-paralel açılar deklinasyon derecelerine göre belirlenir. Eğer iki gezegen göksel ekvatorun aynı yönünde ve eşit açıda (uzaklıkta) yer almışlarsa bu gezegenler paralel olarak kabul edilirler, etkisi kavuşum açısı gibidir. Ancak göksel ekvatorun farklı yönlerinde ve aynı derecelerde (uzaklıkta) olduklarında kontra-paralel olurlar, etkisi kare açıdaki gibidir. Bunu bir örnekle anlatayım. Ben bu yazıyı yazarken en yakın tarihte oluşan paralel açı Güneş ile Neptün arasındaydı. Deklinasyon derecelerini aşağıdaki tablodan kontrol edebilirsiniz;



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Buna göre 8 Mart 2021 saat 12:27’de Güneş ve Neptün Dünya’dan bakıldığında göksel ekvatorun 4 derece 43 dakika güneyinde yer alacak ve aralarında paralel açı oluşturacaklar. Biri kuzeydeyken diğeri güneyse olsaydı (yani deklinasyon değeri birinin ‘+’ iken diğerinin ‘–‘ olsaydı) kontra-paralel olurlardı.

Aşkın Deklinasyon Gezegenlere Sahip Kişiler:

Devrim Dölen Hocamdan astroloji dersleri almaya başladığım zamanlar inanılmaz heyecanlıydım. Derslerde deklinasyonlar ve bunun astrolojik yorumu anlatıldığında ise heyecanım kat be kat artmıştı. Aşkın deklinasyon ya da ‘sınırların dışında olmak’ ise kulağa büyüleyici geliyordu. Bu konu, o zamanlardan beri çevremde yakından gözlemlemeye çalıştığım bir pozisyon oldu. Çünkü bazıları cidden çizgi dışında (outliers) kalıyor.

Aşkın deklinasyon kavramına gelirsek; bu kavrama ilk olarak Amerikalı astrolog ve yazar Katherine “Kt” BOEHRER “Declination: The Other Dimention” isimli kitabıyla dikkat çekmiştir. Astronomik olarak Dünya’dan bakıldığında bazı gökcisimleri, bazı zamanlarda, deklinasyon üst sınırının daha kuzeyinde veya alt sınırın daha güneyinde yer alabilirler. Bu gökcisimlerine sınır aşan veya aşkın deklinasyon gezegen denmektedir. Sınır dâhilindekilerle kıyaslandığında, sınır dışına çıkan bir gökcisminin astrolojik olarak farklı çalışabildiği gözlemlenmiş. Gökcisminin ifade ettiği semboliklerde iyi veya kötü bir aşkınlık sergilediğini söyleyebiliriz kısaca. Bu anlamda aşkın deklinasyon bir gökcismine sahip kişi, genelden (toplumdan) ya da normalden farklı eğilimler içine girebilmektedir.

Aşkın deklinasyonlu yerleşimleri olan bireyler, çoğunlukla toplum genelinin kabul ettiği şeylerden uzaklaşma eğiliminde olabiliyorlar. Aynı zamanda sıra dışı bir algı ya da hareket etme tarzı, onlara büyük başarılar da getirebiliyor. Güçlü bir ‘kutunun dışında düşünebilme’ yeteneği, daha yoğun duygusal ya da ruhsal eğilimler-gelgitler, sosyal kısıtlamaların dışına çıkma, kendi kurallarını koyma gibi durumlar da söz konusu olabiliyor. Aşkın deklinasyondaki gökcisimlerini, bir kamp alanında, ateşin çevresinde nispeten birbirine yakın diğer kişilerden daha uzağa çadır kuran biri gibi algılayabilirsiniz. Bu pozisyondaki gökcisimlerinin enerjilerini doğru yönetmek veya hayatımıza entegre edebilmek kolay olmayabiliyor. Ayrıca bu etkiye maruz kalmanız için sadece doğum anında aşkın deklinasyonlu yerleşimlerinizin olmasına gerek yok, ilerletim haritalarınıza ve yaşamınıza yön veren olay anındaki transitlere baktığınızda da sınırların dışına çıkan gökcisimlerini görebilirsiniz. Haritalarınıza bir de bu gözle bakın, neler yakalayacaksınız bakalım!

Şimdi bazı aşkın deklinasyonlu kişilere bakalım;

(İtalik karakterlerle yazılanlar Vikipedi web-sayfasından alıntıdır).

Örnek 1) Albert Einstein; Yaptığı devrim niteliğindeki fizik ve matematik çalışmaları sayesinde, 1921 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazanmıştır. Einstein’ın 6. evindeki Ay Yay aşkın deklinasyonludur. Gerçekten çalışmaları ile sınırları aşmıştır.

Albert Einstein, özel görelilik ve genel görelilik kuramları ile iki yüzyıldır Newton mekaniğinin hâkim olduğu uzay anlayışında bir devrim yaratmıştır. Sadece matematik hesaplamalar ve denklemler ile oluşturduğu kuramları sonradan deneysel olarak defalarca doğrulanmıştır. E = mc2 denklemi ile yıldızların nasıl enerji oluşturduğuna açıklama getirmiş ve nükleer teknolojinin önünü açmıştır. Einstein’ın 10. evindeki Merkür-Satürn kavuşumu onun sadece matematiksel denklemlerle oluşturduğu kuramları ve 7. evindeki Oğlak Mars’ı ile Satürn Koç’u arasındaki karşılıklı ağırlama ise bu kuramların defalarca deneysel olarak doğrulanması anlamına geliyor. Kişinin tanınırlığı (ün) ve başarıları astrolojik haritada 10. evden görülüyor; burada Koç burcunda yerleşen gökcisimlerine Einstein’ın 6. evindeki aşkın deklinasyonlu Ay’ının güzel bir üçgenini gözlemleyebiliyoruz. Ayrıca yine Koç Venüs’ü 5. evini (ödüllerimiz) yönetiyor, 5. evinden gelen (kıstırılmış Akrep dolayısıyla) Mars da Einstein’ın aldığı ödülleri temsil edecek (Koç Satürn’ü ile karşılıklı ağırlama halinde). Ayrıca Venüs Koç ile Güneş Balık arasında da yücelimsel karşılıklı ağırlama var; soyut kavramlar üzerine düşünebilmek veya soyut kavramları anlayabilmek (Güneş-bilinç ve Venüs-en keyif aldığımız şeyler&Balık-bilinmeyen şeyler ve Koç gerçekler-açık seçik ortada olan şeyler) ve bunları bir mantık dizgesi (Merkür-Satürn kavuşumu) haline getirebilmek Einstein için çok da zor değildi.

Einstein’ın ailesi, eski bir Yahudi geleneği olarak; Max Talmud isminde yoksul bir Yahudi üniversite öğrencisini her hafta akşam yemeğine alıyordu. Talmud kısa sürede Einstein’ın sıradan bir çocuk olmadığını fark etmişti. Birlikte bilim, matematik ve felsefe konuşuyorlardı. Einstein on üç yaşındayken, Talmud Immanuel Kant’ın “Saf Aklın Eleştirisi” kitabını getirdi. Einstein o yaşta kitabı anlamakta hiç zorlanmamıştı. Talmud, Einstein’a sürekli çeşitli popüler bilim kitapları getiriyordu ve Einstein hepsini büyük bir heves ile inceliyordu. Bir keresinde Talmud, Öklid’in Elemanlar kitabını getirdi. Yaz bitmeden Einstein sadece bütün problemleri çözmek ile kalmamış, ayrıca teoremlere alternatif ispatlar da bulmuştu. Talmud burada Einstein’ın algısını ve ufkunu genişleten faktörlerden birisi olmuştur (9. evdeki Jüpiter Kova, 6. evdeki Ay’ın dispozitörü).



[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Einstein’ın annesi Pauline, çocuklarının erken yaşta müzik ile tanışmalarını istiyordu ve onu keman derslerine, göndermişti. On bir yaşındayken Yahudi geleneği olarak evde din dersleri aldı. O dönem, büyük bir dini şevk duymaya başladı ve dini vecibeleri yerine getirerek ailesine örnek olmak istedi. Şabat günü dinleniyordu, Yahudiler için helâl gıdaları yiyordu, kendi başına dini şarkılar yazmıştı. Einstein’ın haritasında Venüs anne göstergesi ve Ay’ı ile üçgen açıda; buradan Einstein’ın hayatındaki din, beslenme ve müzik bağlantılarını görebiliriz. Ama Einstein’ın dini şevki uzun sürmedi. Bir yıl içerisinde okuduğu bilim kitaplarının kutsal kitaplar ile çeliştiğini gördü. Sonrasında her çeşit otoriteden kuşku duymaya başladı ve şüpheci bir tavır geliştirdi; Ay aynı zamanda eksiklik de demektir.

Örnek 2) Louis Pasteur; Kuduz aşısını bulan Fransız mikrobiyolog ve kimyager. 1822'de Fransa'nın Dole kentinde doğdu. 1846'da fen fakültesini bitirdi, sonra fizik ve kimya dalında doktora yaptı. Pasteur, bu yıllarda izomerlik, kristal yapı ve optik etkinlikle ilgili çalışmalarıyla tanınmaya başladı. Şarbon, tavuk kolerası ve kuduz gibi virütik hastalıklar; bağışıklık mekanizması ve aşı hazırlama teknikleri üzerinde çalıştı. Pasteur, kuduz köpekler üzerine yaptığı çalışmaları ilerleterek kuduz aşısı adına yapılan ilk adımı attı. Bakteriyolog olarak görev yaptığı süre boyunca, tıbbın ilerlemesine büyük katkılarda bulundu. Tıp doktoru olmadığı için, doktorlardan tepki gördü. Pasteur, tepkilere rağmen çalışmalarını devam ettirdi. Pasteur, bakterilerin var olduklarına ve bunların hastalıklara yol açabileceği yolundaki düşüncesini sürdürdü.

Pasteur, mayalanmadan ve bulaşıcı hastalıklardan mikroorganizmaların sorumlu olduğunu ispatladı. Kendiliğinden türeme teorisini çürüttü. Bu sayede şarap, bira, süt, meyve suyu gibi mayalanabilir sıvıların uzun süre bozulmadan saklanabilmelerini sağlayan "pastörizasyon" adlı konserve yönteminin gelişmesini sağladı. Pasteur, kuduz bir köpek tarafından ısırılmış olan 9 yaşındaki Joseph Meister'a kuduz aşısını uyguladı. Çocuğun sağlık durumu iyiye gitmeye başladı ve 3 ay sonra olumlu sonuç alındı. Bu başarı sayesinde Pasteur kahraman ilan edildi. (Vikipedi)

Pasteur’ün 8. evindeki İkizler Ay’ı, onun dispozitörü olan Oğlak burcundaki Merkür’ü, yine Oğlak burcundaki Venüs’ü ve Uranüs’ü aşkın deklinasyonludur.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

8. ev yaşamı tehdit eden şeylerle ve de hayatta kalmayla ilgili bir evdir. Bu evde görünenin arkasındaki şeylere kayar odağımız. Genel kabule göre bu evde sevinen bir gezegen olmasa da Maternus’a göre Ay 8. evde sevinmektedir. 8. evdeki İkizler Ay’ının dispozitörü Merkür Oğlak burcunda. Merkür medikal astrolojide virüsleri ve bakterileri temsil eder, Oğlak burcu da gözle görünür sonuçlar elde eden ve kanıtlanmış bilgiye ulaşır, kararlı-sistemli ve planlıdır, ayrıca zor kararlar vermekle ilgilidir (kuduz köpek tarafından ısırılmış çocuğa aşı yaparken zorlanması). Tıp doktoru olmamasına rağmen, tıpta yepyeni bir çağ başlatmıştır. Uranüs devrimler-yenilikler demekti ve etkisinin kalıcı olabilmesi için de Satürn’e ihtiyacı vardır; Pasteur’ün aşkın deklinasyonlu Venüs-Uranüs kavuşumu, Satürn’e bağlanmaktadır. Çünkü Venüs, Satürn’le karşılıklı ağırlama içindedir.

Aynı zamanda, Einstein’ınkine benzer bir biçimde haritasında öncü niteliğin baskınlığını da görüyoruz.

Örnek 3) Sigmund Freud; Psikanalizin kurucusu ve nöroloji uzmanı Freud’un doğum haritasında, 8. evdeki İkizler burcunda konumlanmış Ay aşkın deklinasyonludur ve Boğa burcundaki Merkür ile karşılıklı ağırlama halindedir. Psikanaliz yöntemine ve Freud’un hayatına kısa bir bakış attığımızda çok fazla Ay-Merkür-İkizler burcu-8. ev sembolikleri görmekteyiz. 8. ev karşısındaki kişilerin zayıflıklarını yakalayan, şüphe duymamıza sebep olan bir evdir. Bu eve düşen gökcisimleri içgüdüsel çalışır; kaldı ki Ay’ın kendisi de içgüdülerimizi temsil eder. Dolayısıyla psikanalizi de rahatlıkla 8. ev konusu sayabiliriz.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

“Lisede Latince, Fransızca ve İngilizce öğrenirken kendi çabalarıyla İbranice, İspanyolca ve İtalyanca öğrendi. Psikanaliz, hasta ile doktoru arasında gerçekleşen diyalog yoluyla (İkizler-Merkür) psikopatolojik vakaları tedavi etmekte kullanılan klinik yöntemidir. Hastaların zihinsel süreçlerinin bilinç dışı unsurlarla olan bağlantılarını ortaya çıkarmaya çalışır. Psikanaliz kuramını oluştururken Freud, serbest çağrışımın kullanılması ve çözümlemelerde aktarım sürecinin (İkizler) anahtar olarak ele alınması gibi tedavi yöntemleri geliştirirdi. Cinselliği yeniden tanımlarken çocukluk süreçlerini de buna dâhil ettiği Oidipus kompleksi kavramını psikanalizin merkezine yerleştirdi (8. ev). Rüyaları (Ay) arzu tatmin yeri kabul ederek hastalarının semptom oluşumlarına ve bastırılmış duygularına dair bulguları rüyaları inceleyerek elde etti. Bu durumu temel aldığı bilinç dışı teorisinde id, ego ve süperegoyu içeren bir psişik yapı modeli ortaya koydu. Bunların yanı sıra Freud, zihinsel süreçleri etkileyen ve erotik bağlar kuran cinselleştirilmiş dürtü enerjisi libidonun tanımını yaptı (8. ev-İkizler burcundaki Ay). Ortaya koyduğu bir diğer kavram olan ölüm içgüdüsünü ise zorlayıcı tekrarlama, nefret, saldırganlık ve nevrotik suçluluğun kaynağı olarak açıkladı.”

Freudn’un da haritasında öncü nitelik baskınlığını görebiliriz. Özellikle mesleki alanda yenilikçiliği, 6.evindeki Koç Venüs’ünün, karşılıklı ağırlamalarla Terazi Mars’ına ve Boğa Güneş’ine bağlanması ile de açıklanabilir. Ancak astrolojide 6. evin yanında Ay ve Satürn temel meslek göstergeleridir. İncelediğim örneklerde de aşkın deklinasyon Ay veya aşkın deklinasyonlu gök cisimlerinin Ay ile bağlantısı ilk bakışta göze çarpan bir faktör olmakta.

Örnek 4) Yuri Gagarin; Sovyetler Birliği pilotu ve kozmonutu, 12 Nisan 1961'de uzaya çıkarak Dünya yörüngesinde turunu tamamladı. Böylece uzaya çıkan ilk insan oldu ve bu başarısıyla birlikte uzay çağını başlattı. Uluslararası bir ün kazandı ve ülkenin en büyük onuru olan Sovyetler Birliği Kahramanlığı dâhil pek çok madalya ve unvan ödülüne layık görüldü. Gagarin, pilotluk yaptığı MiG-15 eğitim jetinin çöküşüyle 1968'de öldü. Onuruna Yuri Gagarin Madalyası verildi.

Gagarin’in aşkın deklinasyonlu Ay’ı yetenekler evinde ve Yay burcunda oluşuyla onu kelimenin gerçek anlamıyla Dünya (sınır) dışına çıkartmıştır. Ay, bize yabancı olan her şeyi ve uzak ufukları temsil eden 9. evden gelmekte ve de Gagarin’in (meslekle ilgili olan) 6. evinde Koç’taki Uranüs (iki kere yenilik ve ilk olma vurgusu) ile yeni bir çağ başlatmasına yardım etmiştir (üçgen açı).

1960'ta, yoğun bir eleme sürecinden sonra Yuri Gagarin, 19 pilotla Sovyet uzay programı için seçildi. Gagarin ve diğer muhtemel adaylar, fiziksel ve psikolojik dayanıklılık deneylerine tabi tutuldu; nihai olarak seçilenler performansları ve fiziksel özellikleri nedeniyle Gagarin ve Gherman Titov idi - Vostok kokpitinde alan sınırlıydı ve her iki adam da oldukça kısaydı. Gagarin 1.57 metre boyundaydı.

Ağustos 1960'ta, bir Sovyet Hava Kuvvetleri doktoru kişiliğini şu sözlerle değerlendirdi: Mütevazı, zekâsının ileri derecede gelişmiş olduğu belli; hafızası harika (Aşkın deklinasyonlu Ay ve Balık Merkür). Çevresine karşı keskin ve çok yönlü dikkati onu meslektaşlarından ayırıyor; hayal gücü iyi gelişmiş; tepkileri hızlı; azimli, faaliyetleri ve eğitim egzersizleri için kendisini özenle hazırlıyor, gök mekaniği ve matematiğinin üstesinden kolaylıkla geliyor ve yüksek matematikle başarılı. Kendini haklı görürse bakış açısını savunmak zorunda kaldığında kısıtlı hissetmiyor, hayatın değerini birçok arkadaşından daha iyi anladığını gösteriyor.

12 Nisan 1961'de, Gagarin'in gemisi Vostok 3KA-3 (Vostok 1) uzay aracı, Baikonur Cosmodrome'dan fırlatıldı. Böylece Gagarin hem dünya yörüngesinde gezen, hem de uzaya çıkan ilk insan oldu. Bu sırada göklerde yine aşkın deklinasyonlu bir Yengeç Mars’ı vardı. Üstelik Güneş Doğuş Haritasında asc Koç burcuydu (ilkler) ve Koç’un yöneticisi Mars’ın 4. evde Yengeç burcunda kare açıyla konumlanmış olması hem insanlık hem de ülke adına büyük bir olay yaşanması demekti (yine öncü nitelik baskınlığı).


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Örnek 5) Kathrine Switzer; Kathrine Virginia Switzer Amerikalı yazar, TV yorumcusu ve maraton koşucusudur. Boston Maratonu'na katılan ilk kadın. 1967 yılında, kadınların katılamadığı maratonda koşarken engellenmeye çalışılmış, ancak erkek arkadaşının desteğiyle koşmayı sürdürerek yarışı bitirmiştir. (Vikipedi)

“19 Nisan 1967 yılında Boston Maratonu’nda koşacak atletler arasındaki bir isim, maratonu dereceyle bitirenlerden çok daha fazla ses getirecek ve pek çok kadın için bu yolu açacaktı. Yetkililer yarış başlayana kadar 261 numaraya kayıt olan K. V. Switzer’ın bir kadın olduğundan habersizdi. Yarış başladığında 261 numaranın büyük bir sürprizi vardı.

O dönem Amatör Atletizm Birliği’nin kadınlar için “uygun” gördüğü en uzun koşu mesafesi sadece 2,5 kilometredir. Maraton için kayıtlar açıldığında Arnie Briggs (antrenörü) mutlaka kayıt olmaları gerektiğini, kayıt dışı bir şekilde koşarlarsa AAB ile başlarının derde girebileceğini söyler. Kathrine Switzer başvuru yönetmeliğini inceler ve cinsiyetle ilgili kısıtlamaya dair hiçbir şeyin yazmadığını görünce başvurusunu yaparken ismini yalnızca baş harflerini kullanarak yazar ‘KV Switzer’ ve gerekli belgeleri postalar.”


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Kathrine’in haritasında (GDH); 6. Evindeki Uranüs kavuşumlu İkizler Ay’ı aşkın deklinasyonludur. Uranüs astrolojide asi, çizgi dışı, sistem yıkan, gelenek düşmanı, aykırı, kısıtlamaya gelemeyen, adaletsizlik gördüğü yerde tüm yapıyı değiştirmeye kalkan patlamaya hazır bir enerjiyi temsil eder ve ilklerle de ilgilidir. Ancak Uranüs’ün getirdiği değişimin kalıcı olabilmesi için Satürn’e ihtiyaç vardır. Haritada yine Güneş tarafından yakılmış olan (yani yetkilerini Güneş’e devretmiş) bir Mars aşkın deklinasyonludur ve Güneş ile Satürn arasında karşılıklı ağırlama vardır.

Yarışın başında görevlilerin dikkatinden kaçmıştır, ne de olsa yarışa katılan yedi yüzden fazla sporcu vardı. Ancak yarış devam ederken Amatör Atletizm Birliği’nin başkanı ve yarışın yöneticisi Jock Semple, Kathrine’e saldırarak onu yarıştan çıkartmaya çalışmıştır. Antrenörü Arnie Briggs ve sevgilisi Tom Miller’in yardımlarıyla Semple’dan kurtulup devam eder ve zorda olsa yarışı tamamlar. Olay burada sona ermez; “Bu olaydan sonra Amatör Atletizm Birliği, kadınları erkeklerin katıldığı bütün yarışlardan ve dolayısıyla maratona katılmaktan da men eder ve bu kuralı çiğneyenlerin herhangi bir yarışa katılma haklarını kaybedeceklerini ilan eder. Kathrine Switzer’ın da dâhil olduğu bir grup koşucu kadının bu kuralın kalkması için verdikleri çaba, 1972 yılında kazanımla sonuçlanır. Kadınlar 1972 yılında ilk defa resmi olarak Boston Maratonu’na katılmaya hak kazanırlar.” Kendi zamanına kadar var olagelen bir sistemi-erkek hegemonyasını yıkmış, kadınlara kendi kulvarında yol açmış ve tarihe geçmiştir Kathrine.

Haritada üçüncü bir faktör olarak Merkür de aşkın deklinasyondadır, Merkür Kathrine’nin 6. evindeki Uranüs, Ay ve Kuzey Ay düğümünün dispozitörüdür. Yarış sonrasında gazetecilerin soru yağmuruna tutulmuş ve hakkında alaycı haberler basılmış olsa da çıktığı yolda ağır ama emin adımlarla ilerlemiş hedefine ulaşmıştır.

Örnek 6) Kurt Cobain; pek çoğumuzu, solisti olduğu Nirvana grubundaki şarkılarıyla ve sesiyle derinden etkileyen sanatçı, ne yazık ki kendi yaşamına son vermesiyle pek çok kişiyi yine derinden üzmüştür. Uyuşturucu bağımlılığı, eşi Courtney Love ile ilgili birtakım olaylar ve mide kanserine yakalanması neticesinde ağırlaşan bunalımla baş edememiş ve av tüfeğiyle kendisini vurmuştur. 8 Nisan 1994 tarihinde Cobain, Seattle'daki evinde ölü bulunmuştu. Nirvana, sadece ABD sınırları içinde 25 milyon albüm sattı, dünya çapında ise bu rakam 50 milyonu geçmiştir.


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Cobain’in Yengeç burcunda ve 11. evdeki Ay’ı aşkın deklinasyonludur. 11. ev, 4. evin 8. evi olduğundan (ev türetme sistemine göre) ailevi trajediler ve talihsiz olaylarla da çok ilişkilidir (4. evin yöneticisi Jüpiter Yengeç’te yani yücelimde ve 11. evde-sevindiği yerde konumlanmıştı). Ebeveynlerinin 8 yaşındayken ayrılması, Cobain’in annesine göre bunalım günlerinin başlangıcıydı. 4. ev ve Yengeç burcu birlikte; aile, ev, yuva, bilinçaltımız, korkularımızı ve duygusal güvenlik ihtiyacımızı gösterir. Cobain’in haritasında Ay annesini temsil ediyor ve aşkın deklinasyonda olan bir Ay burada duygusal gelgitleri daha da derinleştirmiş gibi görünüyor. Aysal sorunlar bununla da bitmiyor. Kurt narkolepsi hastasıydı ve bazen sahne arkasında bile uyuyakalıyordu. (Bu hastalık; yeterli derecede uyunmuş olunsa bile gün içinde aşırı uyku eğilimi meydana getirir ve kişi en olmadık yerlerde ve zamanlarda, bilinçsizce uykuya dalar). Ay astrolojide uykuyu temsil etmekte ve haritada uyku etkinliğini gördüğümüz 9. evin de yücelim yöneticisidir. Ayrıca, haritasında su elementinde büyük üçgen açı kalıbının oluşu, Cobain’in duygusal sorunlarının ve bazı alışkanlıklarının rahatlıkla kontrolden çıkabileceğini bize zaten söylüyor (üçgen açı; rahat enerji akışı).



Örnek 7) Steffi Graf; Stefanie Maria Graf 377 hafta ile dünyanın en uzun süre 1 numarada kalan tenisçisi unvanını koruyan, Open Era'da 22 Grand Slam ile en çok Grand Slam kazanan ikinci Tenisçi olan Steffi Graf yeteneklerini gösteren 2. evinin yöneticisi İkizler Ay’ı ve meslekle ilgili olan 6. evinde konumlanmış retro Yay Mars’ı aşkın deklinasyonludur. Graff henüz üç yaşındayken tenis raketinin nasıl tutulacağını babasından öğrenmişti. İkizler burcu astrolojide elleri, kolları ve omuzları yönetmektedir. Hayatı havaalanları ve tenis kortları arasında geçen sporcu, utangaç olarak tanınıyordu. İkizler burcu sosyallikle ilgili olsa da Ay’ın sınır dışında olması (Ay’ın aynı zamanda eksiklik anlamına gelmesi) ve 12. evinde olması ona bu özelliği vermiş olabilir (?).


[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Fransa Açık'ta kaptığı virüs dolayısıyla hastalanan oyuncu, Hana Mandlikova'ya yenildi ve rahatsızlığı dolayısıyla Wimbledon'a çıkamadı. 1987, Graf için oldukça sert geçen maçlarla doluydu. Key Biscayne, Martina Navratilova, Chris Evert ve Gabriela Sabatini'nin karşısında büyük üstünlük kazanan Graf, aynı yıl ilk yenilgisini Navratilova karşısında yaşadı. 12.evindeki Merkür (virüsler) 6. evindeki Yay burcundaki Mars’ına (savunma sistemimiz) karşıt pozisyonda ve aşkın deklinasyonlu bir Mars olumlu ya da olumsuz yönde güçlenmiş demektir.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 14:31 -->-> Daha önceki mesaj 14:27 --

DAHA FAZLASI İÇİN SAYFAYI TAKİP EDEBİLİRSİNİZ...

__________________
Hanif kalmak cesaret ister...

Konu shera_hanif tarafından (03 Ağustos 2024 Saat 14:30 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları Sorf bizimmekan
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Almanya'dan sınır dışı edilen 7 kişilik Türk aile: İnsanlık dışı muamele yaptılar NurSima Haber Arşivi 1 20 Aralık 2020 14:25
Caroline sınır dışı edilebilir PassioN Haber Arşivi 0 06 Mayıs 2012 13:28
Venezuela bir kişiyi sınır dışı etti Cemalizim Haber Arşivi 0 19 Eylül 2008 11:21