IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
1Beğeni(ler)
  • 1 Post By KarakıZ

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 15 Kasım 2008, 22:59   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Dinimizde kadının yeri




Dinimizde kadının yeri

Müslümanlıkta aile, iki kişiden kurulan bir şirkete benzetilmektedir. Şirketin idaresi erkeğe verilmiş,ihtiyaçlarını sağlamak külfeti de ona yüklenmiştir.
Hac mevsiminde, Mekke' de Rasûl-i Ekrem Efendimiz, Vedâ Haccında, deve üstünde söylemiş bulunduğu meşhur Vedâ Hutbesinde (8 Mart 632).
- "Ey Nâs! Kadınlar hakkında Allahtan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları vardır." diye hitap ederek, daha yedinci yüzyılda, yüzyirmidörtbin müslüman hacı namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamıştı.



Diğer bir hadîsinde de:
- "En hayırlınız, zevcesine en iyi muamele edendir!" demişti.
Kur' anı Kerimde de:
- "Erkeklerin kadınlar üzerinde meşru olan hakları gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." buyurulmaktadır:



Tarihte kadına tabiî hakkını ve hürriyetini veren, ilk defa kadının mevkiini yükselten de, "İslâm dini" oldu.
Müslümanlığın doğuş sıralarında kadın. Yeryüzündeki bütün kavimler arasında hakîr ve zelîl bir esaret hayatı yaşıyordu. Hiç bir meselede kadınla erkek arasında bir ortaklık yoktu. Bu iki sınıf, birbirlerine eşit sayılmazlardı. Fakat, Kur' anı Kerimin yaptığı telkinat sayesinde kadın bulunduğu aşağı dereceden yavaş yavaş yükseldi. Erkek de işgal etmiş bulunduğu azametli mevkiinden ine ine, sonunda kadınla erkek eşitlik ve adalet sahasında buluştu.Her iki tarafın da hakları korundu.
Medeniyet sahasında milletler erkekleriyle terakki eder Fakat, kadın bu terakkiyi tamamlar. Erkeksiz ilerleme olamaz. Kadınsız da ilerleme eksik kalır. Kadın erkekle, erkek kadınla yükselir.
Erkeğin libası kadın, kadının libası erkektir.
Kadınla erkek arasında yaradılış bakımından fark görülmektedir. İslâm dini, bedenî ve ruhî yaradılışları dışında, erkekle kadın arasında müsavilik ilân etmiştir. Kadın, vücut bakımınan erkekten daha zayıftır. Erkek kadar irade sahibi de değildir. Erkek gibi sabırlı olamaz.
Meşakkatlere katlanamaz. Fakat, çocuk terbiyesinde kadın, erkekten daha ehliyetlidir. Aile hayatında, aile işlerinde erkeğe yardımcıdır.
İslâm dini, hakları erkeklere,vazifeleri kadınlara ayırmış değildir. İki cinsi de vazife ve hak sahibi kılmıştır. Ancak bütün hak ve vazifelerde kadınla erkek arasında eşitlik yoktur.
Vakıa, kadın erkek gibi, fikirde,iradede istiklâl sahibidir. Erkek de, kadın da birbirine tahakküm edemez. Fakat, erkek aile reisidir. Kadın erkeğin rızası olmaksızın bir yere çıkmaz Malından kimseye bir şeyi vermez.
Erkek, hayatın meşakkatlerine göğüs germiş, maişet yükünü yüklenmiş, kadının nafakasını da üzerine almıştır. Erkek, bu ağır vazifeye karşı, kadından meşru işlerde, itaat hakkına mâlik olur. Erkek kadına saygı gösterir. Aile işlerinde kadını ortak yapar. Erkeklik şanına yaraşır bir tarzda kadını himayesine alır. Kadın zengin bile olsa, erkek kadının nafakasını tedarike mecburdur. Kadın erkek gibi tahsil eder. Âlim olur. Müftü olur. Hukuk hâkimi olur. Mücte-hid olur. Yalnız halife olamaz. İslâm kadınları arasında pek çok âlimler, arifler yetişmiştir. Kadının da medenî hakları vardır.
Muamelâtta kadının hakları, erkeğin haklan gibidir... Kadın kendi malını istediği gibi tasarruf edebilir.
Kadının örtülü olması, hürriyetini kısmak için değil belki şerefini, iffetini korumak içindir. Kadının izzeti iffetindedir. İffet, hem kadın İçin, hem erkek için bir fazilettir.


İslâm dininde kadın, nikâh münasebetiyle, tabiî haklarından da medenî haklarından da hiçbir şey kaybetmez.
Çünkü nikâh, iki taraf hakkının korunması için yapılan bir akiddir. İki taraf, nikâhtan evvel, mâlik bulundukları hususî haklarını muhafaza ederler. Nikâh ile neseb (soy) muhafaza olunur.



İslâm dininde talâk işi yalnız erkeğin eline bırakılmıştır. Bu da aile yuvasının yaşaması içindir. Çünkü erkek aile reisidir. Ailenin koruyucusudur. Kadının mehrini (nikâh bedeli), nafakasını vermek mecburiyetindedir. Bununla beraber, kadın da, birtakım haklara sahiptir.
Kadın, talâk işinde, erkeğin elinde bulunan aynı hakkın kendisine verilmesini, nikâh kıyılırken, istiyebilir. Bundan başka, kadın, hâkim vasıtasıyla de nikâhı bozdurmak hakkına mâliktir.



İslâm dininde nikâhın devamı arzulanan bir işdir. Nikâh işlerinde pek çok kolaylık bulunduğu halde, talâk (boşanma) işlerinde birtakım müşkilât gösterilmiştir.



Hanefîler, Şâfiîler, Mâlikîler ve Şiîlerin çoğu talâkı mubah saymış ve fakat, bu hakkın sebepsiz olarak kullanılmasını günah kabul etmiştir.



İslâm dininde kadın da, erkek gibi aynı gaye için yaradılmıştır. Dînî ibâdetini yerine getiren bir kadın erkek gibi sevap kazanır. Bir erkek ne kadar günah işliyorsa, kadın da o kadar günah sahibi olur.



Bir erkeğin kendi itikad ettiği mezhebini zevcesine veya kızma kabul ettirmeye hakkı yoktur. İslâm dini, müslüman erkeklere, ehli kitâb olan yahudi ve hıristiyan kızlariyle evlenmeye müsaade etmiş ve fakat, müslüman kocalara, ehli kitabdan olan kadınların itikadlarını bozdurmak hakkını vermemiştir. Yalnız, müslüman kızların, müslüman olmayan erkeklerle evlenmelerini, İslâm dini kesin olarak haram kılmıştır.
Çünkü, müslüman olmıyanların bağlı bulundukları esaslara göre, kadın, nikahlanmak suretiyle kocasının dinine girmiş olur. Kendi ailesinin soyadını bırakır, kocasının soy adını alır. Müslümanlıkta ise, nikahlanan kadın, aile ismini de, din ve mezhebini de kaybetmez.



Nikahlanan bir kadının aile ismini kaybetmesi âdeti, kadınların esir sayıldıkları eski zamandan kalma bir gelenektir. Halbuki, kadının kocasiyle olan alâkası geçicidir, kopabilir. Fakat, ana ve babaya karşı olan bağı ise daimîdir, hiç kopmaz.



Şunu da ilâve edelim ki, bir yahudi veya hıristiyan kızıyle evlenmek isteyen bir müslüman erkek, yahudilere hırstiyanların tanıdıkları Hazreti Mûsa ile Hazreti îsâyı, İslâm inancına göre birer Peygamber olarak tanımaya mecburdur. Halbuki, müslüman kızını almak isteyen yahudilere hıristiyanlar, müslümanların Peygamberi Hz. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- i hiç tanımazlar. Öte tarafta hristiyan kilisesi de hristiyan bir kadınla hristiyan olmayan bir erkeğin arasında kıyılan nikâhı sahih olarak kabul etmez.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 10 Mart 2009, 06:35   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Dinimizde kadının yeri




Emeğin için tşkler

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 31 Ekim 2010, 08:32   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Dinimizde kadının yeri neresidir ?




Dînimizde kadının yeri neresidir ?

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Suâl: "İslâmiyet kadına değer vermiyor" deniliyor. İslâmda kadının yeri nedir?
Cevap: Dinimizi bilmiyen bir kimsenin İslâmiyetin kadına verdiği değerden bahsetmesi, körlerin fili ta'rîf etmesine benzer.
Körün biri, filin bacağına dokunur. "Fil direk gibi" der. Biri karnına dokunur, "Fil duvar gibi" der. Diğeri de hortumuna dokunur. "Fil, yılan gibi" der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmiyen de bir olmaz.

♥ ♥ ♥
Çalışan kadınlara ne kadar maaş verildiğini öğrenmek üzere, Amerika'dan iki kişi gelse, birisi, bakanlık yapan bir kadının maaşını öğrense, öteki de yeni işe giren ilkokul mezunu bir kadının maaşını öğrense, verecekleri rapor elbette birbirinden çok farklı olur. İşçi bir kadın, başbakan olan kadınla mukayese edilmez. İki ayrı cins olan armutla portakal toplanıp şu kadar portakal etti denilemez. Kadınla erkek mukayese edilerek,
"Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle eşitlik olmaz" denemez. Allahü teâlâ, kadını erkeği ayrı işler için yaratmıştır.

♥ ♥ ♥
Fizikî yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemiyen iki şey, birbiri ile mukayese edilmez. Bir erkek kalkıp da, "Madem kadın-erkek eşitliği vardır, ne diye kadınlar da bizim gibi yerin altında, kömür ocaklarında, maden ocaklarında çalışmıyor?" diyemez. Çünkü kadının bünyesi buna müsâit değildir. Rusya'da kadın böyle zor işlerde çalıştırılıyorsa da, bu bir hak değil, kadına zulümdür. Herkese bünyesine uygun iş verilmelidir.

♥ ♥ ♥
Yanlış mukayese

Cinsleri, vasıfları farklı olanlar arasında mukayese olmaz. Meselâ elma armuttan veya armut elmadan üstündür denemez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için elma ile armut toplanmaz denir. Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Vazîfeleri farklıdır. Taksi ile tank, birbiriyle mukayese edilmez. Yüz kiloluk pehlivan ile elli kiloluk pehlivanı birbiriyle güreştirmiyorlar.
Her pehlivan, kilosundaki pehlivanlarla güreşip şampiyon olabiliyor. Ağır sıkletteki bir pehlivan, rakiplerine yenilse, fakat elli kilodaki bütün pehlivanları yense madalya alamaz.

♥ ♥ ♥
Aynı cinsler arasında bile ba'zı vasıflar aranıyor. Kadının boksör, güreşçi olmaması onun değerini düşürmez.
Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği gibi, bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Ancak vasıfları eşit olan iki şey arasında kıyaslama yapılır. Vasıfları farklı olan şeyler arasında kıyaslama olmaz. Meselâ vapur, uçak ve otobüs binek vâsıtası olduğu hâlde, birinin diğerine üstünlüğü söylenemez. Uçak, denizde yüzemediği için vapurdan aşağı sayılmaz.

♥ ♥ ♥
Vapur, karada gitmediği için bisikletten aşağı olduğu söylenemez. Vapur başka bir vapurla, uçak başka bir uçakla mukayese edilebilir. İkisi de kara vâsıtası olduğu hâlde, bir tankla bir taksi mukayese edilemez. Tank, taksi kadar hızlı gitmediği için aşağı kabûl edilemez. Herbirinin vazîfesi ayrıdır.
Boksta iki kadın, ancak bir erkek kadar dövüşebilir" dense, bu, kadına hakaret olmaz.

♥ ♥ ♥
Cenâb-ı Hak, kadını akıl ve beden yönünden erkeğe göre farklı yaratmıştır. Hattâ bir erkeğin aklını diğer erkeğe göre de farklı yaratmıştır. Biri kalkıp da (Yâ Rabbî insanların aklını niçin eşit yaratmadın?) diyemez. Yaratıcı sorguya çekilemez. Bu bakımdan kadın-erkek, birçok bakımdan mukayese edilemez, ikisi arasında her bakımdan bir eşitlik sözkonusu olamaz. İki erkek arasında her yönden eşitlik olmadığı gibi, iki kadın arasında da farklılıklar vardır.

♥ ♥ ♥
Üstünlüğün ölçüsü

Dinimizde üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman fakir bir zenci, müslüman olmayan bir imparatordan o kadar çok üstündür ki, mukayese bile kabûl etmez.
Dînimizin, zenginlerin ve kadınların çoğunun Cehenneme gideceğini bildirmesi, zengine ve kadına hakaret değildir. Zenginlerin ekserisi, parasını faydalı işlerde kullanmadığı, fakirleri sömürdüğü için onları ikâz etmek için (Şunları yapmazsanız, Cehenneme gidersiniz) buyurulmuştur.

♥ ♥ ♥
Kezâ kadınlar da, erkeklere nisbetle te'sîr altında kalarak daha fazla günâh işlediği için, (Günâh işlemeyin, Cehenneme gidersiniz) diye ikâz ediliyor. İyi kadınları ve servetini iyi yolda harcayanları da cenâb-ı Hak övüyor. Malı hayırlı şey olarak bildiriyor, sâlihâ kadınları da övüyor. Kâfir erkeklerin Cehenneme gideceğini bildirirken, müslüman kadınların Cennete gideceğini haber veriyor.
Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mes'ûliyet yüklemiştir. Kadın, ev içinde ve ev dışında çalışmaya para kazanmaya mecbûr değildir. Evli ise kocası, evli değilse babası, kadına lâzım olan şeyi getirmeye mecbûrdur. Kimsesi olmayan kadına devlet bakar.

Kaynak: Ihlas Net


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 31 Ekim 2010, 21:48   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Dinimizde kadının yeri




Evet.. yazı güzel bir yazı olmuş ama gelde günümüz kadınına anlat bunu..

patronun kahrını çekiyorda koca nazı yada kaynana dırdırı çekmek istemiyor

patronun zulmünü çekiyorda çocuğunun kaygısını vicdanında duymuyor!

ekonomik özgürlüğünü elinde tutmak istiyormuş efendim İslam ölçüsünde yaşasak zati İslamiyet kadına vermiş vereceğini senin 30 sene çalışıp emekli olman devletin vereceği üç beş kuruştan daha fazlasını İslam sana vermiş o hakkından feraget edip kölelikde ne oluyor?

Evlenirken damada soruyorlar evin varmı, işin varmı varsa araban varmı oda varsa paran varmı soru böyle devam ederde şu hiç sorulmaz oğlumuz namaz kılıyormu? ne mümkün bu olsada olur önemli olan kızımı rahat yaşatsın sanki cennette gönderiyorda pazarlık yapıyor (tevbe haşa) -cehalet zor zanaat!!!-

çocuğunu kreşe veriyor koleje veriyor ama en önemlisi olan anne kokusu anne şefkati anne eğitimini vermiyor... bunlardan uzak olan bir çocuk cemiyete bırakıldığında dişliyi sıyırmıyor direk kırıp atıyor. sonra bekleyelim fatihimizi doğacak diye nerde...
herşey para olmuş geçinemiyoruz diyorlar efendim geçinmek mümkünmü biz millet olarak artık fakir olmak için çalışıyoruz malesef ki..

maddi ve manevi hastalıklarımıza ilaç aramayı bırakmışız bir kenara, iyice zehir üstüne zehir içiyoruz yüreğimiz katran olmuş kolumuz bacağımız beynimiz kalbimiz kangrene dönüştü ha kesildi kesilecek...

Allah (c.c.) bu mazlum milletin kadınlarına acısın bu millet bin yıl İ'lay-i Kelimatullah'ın sancaktarlığını yaptı çünkü...

"Kadınlığın kurtuluşu cemiyetin, kurtuluşu demektir." (Ş.Yüksel Şenler)

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 25 Ocak 2012, 10:05   #5
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Dinimizde kadının yeri




Sual: Günümüzde (Hayat müşterektir) denilerek, kadına zulmediliyor. En ağır, en adi işlerde bile çalıştırılıyor. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda mıdır? Dinimizde kadın hakları hususunda bilgi verir misiniz?
CEVAP
İslamiyet’ten önce kadının hiç değeri yoktu. Araplar, kız çocuklarını diri diri gömüyorlardı. Kâbe etrafında bile kadınlar çıplak dolaşırlardı. Müslümanlık gelince bu kötü âdetler son bulmuştur.

Bugün de dünyanın birçok yerinde kadınlar horlanmaktadır. Rusya’da da kadına zulmedildi. Zorla Kolhozlara sokuldu. Erkek gibi, en ağır işlerde, erkek şeflerin baskısı altında, insafsızca boğaz tokluğuna, hayvanlar gibi, en ağır işlerde zorla çalıştırıldı. Fakat zulüm payidar olmadı. Bilinen akıbete uğradı.

Hür dünya dedikleri Hıristiyan ülkelerde ve İslam ülkeleri denilen Arap ülkelerinde, (Hayat müşterektir) denilerek, kadınlar da, fabrikalarda, tarlalarda, ticarette, erkekler gibi çalışıyorlar. Çoğunun evlendiklerine pişman oldukları, mahkemelerin boşanma davaları ile dolu olduğu, günlük gazetelerde sık sık görülmektedir.

Bir kadın yazar da diyor ki:
(Ne zaman bir fuara gitsem, bacaklarını açıp son model arabaların üstüne oturmuş mini etekli mankenleri görsem içim kalkıyor, midem bulanıyor. Ve şaşıyorum: İyi kötü birer kişilikleri olan bu kadınlar, orada öylece durup o arabaların birer aksesuarı gibi pazarlanmayı nasıl içlerine sindiriyorlar? Hem, kadın cinsini bu kadar aşağılatan o kadınlara karşı, hem de onları oraya oturtup müşteriyi kandırarak mal satmaya çalışanlara karşı öfke doluyor içim.)

Kadınlar, İslam dininin kendilerine verdiği kıymeti, rahatı, huzuru, hürriyeti ve boşanma hakkına malik olduklarını bilmiş olsalar, bütün dünya kadınları, hemen Müslüman olurlardı.

Müslümanlıkta kadın sultandır. Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok mesuliyet yüklemiştir. İslamiyet’te kadın ev içinde ve dışında çalışmak, para kazanmak zorunda değildir. Evli ise erkeği, evli değilse babası, babası da yoksa, en yakın akrabası çalışıp onun her ihtiyacını karşılamaya mecburdur. Kendisine bakacak hiç kimsesi bulunmayan kadına, devletin yardım sandığı bakar.

İslamiyet’te geçim yükü erkek ve kadın arasında paylaştırılmamıştır. Bir erkek, hanımını tarlada, fabrikada veya herhangi bir yerde çalışmaya zorlayamaz. Eğer kadın isterse ve erkek de razı olursa, kadın kendine uygun bir işte çalışabilir. Fakat, kadının kazancı kendisinindir.

Müslüman kadının ev işi yapması bir ihsandır, çok sevaptır. Yapmazsa, günaha girmez. Zorla yaptırılamaz. Resulullah efendimizin zamanından bugüne kadar, Müslüman kadınlar bu ihsanı yapmıştır.

Her kadın, bir erkeğin ya kızıdır, ya kardeşidir, yahut hanımı veya annesidir. Kadınlara kötü şeyler reva görülmemeli, onlara layık olduğu değer verilmelidir. (R. Nasıhin)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir mümin, kötü huylu diye hanımına kızmasın! İyi huyu da olur.) [Müslim]

(Kadın, zayıf yaratılışlıdır. Zayıflığını susarak yenin! Evdeki kusurlarını görmemeye çalışın!) [İbni Lal]

(Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü teâlâ sever, rızklarını artırır.) [İ.Lâl]

(En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.) [Nesai]

(Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.) [R.Nasıhin]

(Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir]

Sual: İslamiyet kadına değer vermiyor deniyor. İslam’da kadının yeri nedir?
CEVAP
Dinimizi bilmeyen bir kimsenin İslamiyet’in kadına verdiği değerden bahsetmesi, körlerin fili tarif etmesine benzer. Körün biri, filin bacağına dokunur. Fil direk gibi der. Biri karnına dokunur, Fil duvar gibi der. Diğeri de hortumuna dokunur. Fil yılan gibi der. Görenle görmeyen bir olmadığı gibi, bilenle bilmeyen de bir olmaz.

Erkek hep kendini kusurlu görmeli
Kur’an-ı kerimde, insana gelen musibetlerin, günahları sebebiyle geldiği bildirilmektedir. Fudayl bin İyad hazretleri, (Hanımım huysuzluk yapınca, dine aykırı bir iş yaptığımı anlardım. Hemen o işime tevbe edince, hanımın huysuzluğu da giderdi. Böylece tevbemin kabul edildiğini de anlardım) buyurdu. O halde, Müslüman erkek, hanımı ile iyi geçinir. Çünkü kadınların da, erkekler üzerinde hakları vardır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!) [Müslim]

Eve gelince hanımına selam verip hatırını sormalı, üzüntü ve sevincine ortak olmalı. Çünkü, o başkalarından ümitsiz ve yalnız kendisine alışmış bulunan dostu, dert ortağı, kendinin neşelendiricisi, çocuklarının yetiştiricisi ve çeşitli ihtiyaçlarının gidericisidir.

Erkek, hep kendini kusurlu görmeli, (Ben iyi olsaydım, o böyle olmazdı) diye düşünmelidir. Hanımının iyiliğini, iffetini Allahü teâlânın büyük nimeti bilmelidir. Onun huysuzluklarına iyilikle muamele etmeli, iyiliği çoğalıp, her işi seve seve yapınca, ona dua etmeli ve Allahü teâlâya şükretmelidir. Çünkü, uygun bir kadın büyük bir nimettir. İyi davranmak, sadece hanımı üzmemek değildir. Onun verdiği sıkıntılara da katlanmak demektir. Yani bir erkek, ben iyi bir kocayım diyorsa, hanımından gelen sıkıntılara katlanması lazımdır. Hadis-i şerifte, (Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükafatlara kavuşur) buyuruldu. İyi Müslüman olmak için hanım ile iyi geçinmek şarttır. Kur’an-ı kerimde de mealen, (Onlarla iyi, güzel geçinin!) buyuruluyor. (Nisa 19)

Aklı olan karı koca, birbirini üzmez. Hayat arkadaşını üzmek, incitmek, ahmaklık alametidir. Zalim, huysuz kimsenin eşi, devamlı üzülerek sinirleri bozulur. Sinir hastası olur. Sinirler bozulunca, çeşitli hastalıklar hasıl olur. Hayat arkadaşı hasta olan bir eş, mahvolmuş, mutluluğu sona ermiş demektir. Eşinin hizmet ve yardımlarından mahrum kalmıştır. Ömrü, onun dertlerini dinlemekle, ona doktor aramakla, ona alışmamış olduğu hizmetleri yapmakla geçer. Bütün bu felaketlere, bitmeyen sıkıntılara kendi huysuzluğu sebep olmuştur. Dizlerini dövse de, ne yazık ki bu pişmanlığının faydası olmaz. O halde; eşine yapılacak huysuzluğun zararı kendine olur. Ona karşı, hep güler yüzlü, tatlı dilli olmaya çalışmalı! Bunu yapabilen, rahat ve huzur içinde yaşar, Allahü teâlânın rızasını da kazanır!

Kadınların yaratılışı
Sual: Kadınlar zayıf yaratıldığı için erkeklere emanet edildiği, erkeğin evde aile reisi olması gerektiği, erkeklerin kadından mesul olduğu, fakat kadının erkekten mesul olmadığı söyleniyor. Böyle bir âyet ve hadis var mıdır?
CEVAP
Evet vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ey iman edenler, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu öyle bir ateşten koruyun ki, onun tutuşturucusu insanlarla taşlardır.) [Tahrim 6]

(Erkeklerin kadınlar üzerinde, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Ancak erkekler, kadınlara göre bir derece üstünlüğe sahiptir.) [Bekara 228]

(Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir. Çünkü Allahü teâlâ, bazı kullarını bazısından üstün yaratmıştır.) [Nisa 34]

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kadınları, Allahü teâlânın emaneti olarak aldınız ve onlara yaklaşmanız Allah’ın emri ile helal kılındı. Sizin onların üzerinde hakkınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Yatağınızı kimseye çiğnetmemeleri ve maruf olan hususlarda size baş kaldırmamaları, onlar üzerindeki haklarınızdandır. Onlar, bu haklarınıza riayet ederlerse, maruf üzere rızıklandırılıp giydirilmeleri onların hakkıdır.) [İbni Cerir]

(Kadın, kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hiç bir şekilde doğru olamaz. Onu doğrultmaya çalışırsan kırarsın. Kadının kırılması boşanması demektir.) [Buhari]

(Kadın zayıf yaratılmış ve avrettir. Kadınların avretlerini evde tutarak örtün!) [İbni Lâl]

Sual: Kadın mı üstün yoksa erkek mi?
CEVAP
Bu soru yanlış. Bu mühendis mi üstün, avukat mı demek gibi bir şeydir. Avukattan üstün mühendis, mühendisten üstün avukat olur. Erkekten üstün kadın çoktur. Cinsleri, vasıfları farklı olanlar arasında mukayese olmaz. Mesela elma armuttan veya armut elmadan iyidir denmez. Çünkü cinsleri farklıdır. Onun için elma ile armut toplanmaz denir.

Yüz kiloluk pehlivan ile elli kiloluk pehlivanı birbiriyle güreştirmiyorlar. Her pehlivan, kilosundaki pehlivanlarla güreşiyor. Ağır sıkletteki bir pehlivan, rakiplerine yenilse, fakat elli kilodaki bütün pehlivanları yense madalya alamaz. Aynı cinsler arasında bile bazı vasıflar aranıyor. Çalışan kadınların maaşını öğrenmek üzere, Amerika’dan iki kişi gelse, birisi, bakanlık yapan bir kadının maaşını öğrense, öteki de yeni işe giren ilkokul mezunu bir kadının maaşını öğrense, verecekleri rapor elbette birbirinden çok farklı olur. İşçi kadın ile bakan olan kadının maaşı mukayese edilmez.

Kadınla erkek mukayese edilerek, Kadın doğum yapıyor, erkek yapmıyor, böyle eşitlik olmaz denemez. Allahü teâlâ, kadını, erkeği ayrı işler için yaratmıştır. Fiziki yapısı birbirine benzemez. Birbirine benzemeyen iki şey, birbiri ile kıyaslanamaz.

Bir erkek kalkıp da, Madem kadın-erkek eşitliği var, niye kadınlar da bizim gibi yer altında, kömür ve maden ocaklarında çalışmıyor dememeli. Çünkü kadının bünyesi buna müsait değildir. Bazı ülkelerde, kadın böyle zor işlerde çalıştırılıyorsa da, bu bir hak değil, zulümdür. Herkese, bünyesine uygun iş verilmelidir!

Cenab-ı Hak, kadını da, erkeği de her işe elverişli olarak yaratmamıştır. Kadının boksör, güreşçi olmaması onun değerini düşürmez. Limonun ekşi olması limon için bir eksiklik değildir. Çünkü limon ekşiliği için alınır. Allahü teâlâ da kadını ağır işlere elverişli olarak yaratmamıştır.

Kadın ile erkek iki ayrı cinstir. Elma ile armut mukayese edilmediği gibi, bunların da birbirine üstünlüğü söz konusu olmaz. Ancak vasıfları eşit olan iki şey arasında kıyas yapılır. Vasıfları farklı olan şeyler arasında kıyas olmaz. Mesela vapur, uçak ve otobüs binek vasıtası olduğu halde, birinin diğerine üstünlüğü söylenemez. Uçak, denizde yüzemediği için vapurdan aşağı sayılmaz. Vapur, karada gitmediği için bisikletten aşağı olduğu söylenemez. Vapur başka bir vapurla, uçak başka bir uçakla mukayese edilebilir. İkisi de kara vasıtası olduğu halde, bir tankla bir taksi mukayese edilemez. Tank taksi kadar hızlı gitmediği için aşağı kabul edilemez. Her birinin görevi ayrıdır.

Boksta iki kadın, ancak bir erkek kadar dövüşebilir dense, bu, kadına hakaret olmaz. Cenab-ı Hak, kadını akıl ve beden yönünden erkeğe göre farklı yaratmıştır. Akıllı kadın yarattığı gibi, deli erkek de yaratmıştır. Kadınların da, erkeklerin de akılları aynı değildir. Biri kalkıp da, Ya Rabbi insanların aklını niçin eşit yaratmadın diyemez. Yaratıcı sorguya çekilemez.

Birçok bakımdan kadınla erkek, mukayese edilemez, ikisi de her yönden eşit olmalı denemez. İki erkek de her yönden eşit değildir. İki kadın da böyledir. Üstünlük, Allah indindeki kıymete göredir. Müslüman fakir bir zenci, gayri müslim kraldan mukayese edilemeyecek kadar üstündür.

Dinimizin, zenginlerin ve kadınların çoğunun Cehenneme gideceğini bildirmesi, zengine ve kadına hakaret değildir. Zenginlerin ekserisi, parasını faydalı işlerde kullanmadığı, zararlı işlerde kullandığı, israf ettiği için, onları ikâz etmek maksadı ile, (şunları yapmazsanız, Cehenneme gidersiniz) buyurulmuştur.

Keza kadınlar da, erkeklere nispetle daha fazla tesir altında kalarak daha fazla günah işlediği için, (günah işlemeyin, Cehenneme gidersiniz) diye ikâz ediliyor. İyi kadınları ve servetini iyi yolda harcayanları da Cenab-ı Hak övüyor. Malı hayırlı şey olarak bildiriyor, saliha kadınları da övüyor. Kâfir erkeklerin Cehenneme gideceğini bildirirken, Müslüman kadınların Cennete gideceğini haber veriyor.

Şu halde, İslamiyet kadına fazla değer vermiyor demek, din düşmanlığından başka şey değildir.

Allah’a isyan eden kadın veya erkeğin Cehenneme gitmesi normal değil midir? Devleti yıkmaya çalışan anarşist kadınlar hapse atıldığı için, devlete, kadın düşmanı denebilir mi?

Dinimiz kadına çok değer vermiş, erkeğe de çok sorumluluk yüklemiştir. Kadın, evde ve dışarıda çalışmak zorunda değildir. Evli ise kocası, evli değilse babası, kadına gerekli şeyleri getirmeye mecburdur. (Hidâye, R. Nasıhin)

Kadına niye hitap yok?
Sual: Ben ateist ve feminist bir bayan değilim. Hikmetini bilmesem de İslamiyet’in emirlerine inanırım. Ancak hem feministlere cevap verebilmek için, hem de merakımın gitmesi için bazı sorularım var. Niçin Kur’anda, hadiste ve İslam âlimlerinin yazılarında genelde hitap erkeğedir, kadına hitap yok. Kadın insan değil midir? Bir de âyet ve hadislerde erkeğe kadından önce hitap ediliyor. Mesela şu âyetlerde hitap hep erkeğedir:
(Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdir [evin reisidir.] Ey iman edenler, hicret ederek gelen mümin kadınları imtihan edin. Eğer imanlı iseler, kâfirlere geri göndermeyin. Çünkü mümin kadının kâfirle evlenmesi helâl değildir.) [Mümtehine 10]
(İman etmedikçe, müşrik [ateist] kadınlarla evlenmeyin. Kadınlarınızı da, iman edinceye kadar müşrik erkeklerle evlendirmeyin!) [Bekara 221]
(Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı.) [Bekara187]
(Kitap ehli [Yahudi ve Hıristiyan] kadınlarla evlenmeniz helaldir.) [Maide 5]
(Naşize kadınlara öğüt verin, yataklarına girmeyin.) [Nisa 34] Kadın naşize olur da erkek naşiz olmaz mı? Ne diye, Allah, erkeğin kadına öğüt verip onu terbiye etmesini emrediyor?
[Naşiz: Eşine zulmeden erkek. Naşize: Kocasının yatağına gelmeyen ve ondan izinsiz evi terk edip giden kadın.]
CEVAP
Âyet ve hadisten din öğrenilmez. Din öğreniyorum derken, yanlış anlayıp dinden çıkılabilir. İlk yazdığınız âyetin başında bildirildiği gibi, Allah, erkeği âmir olarak yaratmıştır. Köpek ve yılan olarak da yaratabilirdi. Allah’ın emrine razı olmak gerekir. Bir fabrikada, çeşitli kısımların müdürleri veya âmirleri olur. Patron, her işçiye teker teker şunu yapacaksınız demez. İdarecilere söyler. İşlerden idarecileri sorumlu tutar. İşte Allahü teâlâ da, evin reisine emrediyor, onu sorumlu tutuyor. Erkeklerin işledikleri günahlardan kadını sorumlu tutmuyor, fakat kadınların işledikleri günahlardan erkekleri sorumlu tutuyor. Her nimet bir külfet karşılığıdır. Sorumlunun, idarecilik görevini yapması da normaldir.

Maide suresinin 38. âyetinde, (Hırsızlık eden erkek ve kadın) ifadesi geçiyor. Önce erkeğin bildirilmesi onun Allah katında yüksek olduğunu göstermez. Belki de hırsızlık daha çok erkekler tarafından yapıldığı için önce söylendi. Nur suresinin 2. âyetinde, (Zina eden kadın ve erkek) ifadesi geçiyor. Burada belki kadının rolü daha çok olduğu için, kadın erkekten önce bildirildi. Önce hitap edilmesi onun üstün veya aşağı olduğunu göstermez. Bir âyet meali de şöyle:
(Erkek veya kadın, mümin olarak iyi işler yapan, cennete girer.) [Nisa 124]
Bu âyet de, erkeğin kadından üstün olduğunu bildirmiyor. Üstünlük mümin olarak iyi iş yapmaktır.

Erkek olsun, kadın olsun, kâfirin iyi iş yapmasının kıymeti yoktur. Allahü teâlâ kadını erkeğe emanet edip, emanete riayet etmesini de emretti. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Eşinizi üzmeyin. O, Allahü teâlânın size emanetidir.) [Müslim]

(En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.) [Tirmizi]

(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]

(Hanımını döven, Allah’a ve Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.) [R.Nasıhin]

Daha az sevab mı?
Sual: Biz hayzdan dolayı orucu kaza edince ramazan sevabı alamıyoruz. Namazı ise hiç kaza etmiyoruz. Erkeklerden daha mı az sevab kazanmış oluyoruz?
CEVAP
Hayır. Bayanlar da, kendi aralarında eşit sevab almaz, erkekler de eşit sevab almaz. Aynı ibadeti yapan veya aynı günahı işleyen kişiler hep aynı sevabı almaz veya hep aynı cezayı görmez. Peygamber efendimiz yemin ederek buyuruyor ki:
(Bir kimse, Uhud dağı kadar altın sadaka verse, Eshabımdan birinin bir avuç arpası kadar sevap alamaz) [Buhari]

Eshab-ı kiramın hepsi de eşit sevap almaz. Bu iman ve ihlâslarının kuvvetine göre değişir.

İyi eş mutluluktur
Sual: Dinde uğursuzluk yoksa, (Kadın, at ve ev uğursuzdur) hadisi uydurma değil mi?
CEVAP
İslamiyet’te uğursuzluk yoktur. O hadis-i şerifin aslı da şöyledir:
(Bir şeyde uğursuzluk olsaydı, atta, kadında veya evde olurdu.) [Buhari, Müslim, Muvatta, İmam-ı Ahmed, Ebu Davud]

Görüldüğü gibi, uğursuzluk var denmiyor, olsaydı deniyor. Atın da, evin de, kadın veya erkeğin de iyisi makbul, kötüsü de elbette kötüdür. Aşağıdaki iki hadis-i şerif de, yukarıdaki hadis-i şerifin açıklaması mahiyetindedir:
(Evin, hanımın ve atın kötü olması, talihsizliktir. Dar olan ve komşuları kötü olan ev kötüdür. Bindirmeyen at kötüdür. Huysuz kadın kötüdür.) [Taberani]

(Saliha bir hanım, iyi bir binek, geniş ve rahat ev mutluluğa sebeptir. Huysuz kadın, kötü binek, dar ve sıkıntılı ev de bedbahtlığa sebeptir.) [Ebu Davud]

__________________
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
dinimizde, kadının, yeri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kadının Çalışmasının Dinimizde Yeri Nedir? Liaaa İslamiyet 0 09 Mart 2012 13:53
Dinimizde avcılığın yeri nedir? Metin İslamiyet 1 10 Mart 2009 07:11
Dinimizde İlmin Ve Alimin Yeri Heidi İslamiyet 0 26 Ağustos 2008 10:39
Kadının En Tatlı Yeri... Kralice Ah Kadınlar 2 16 Mayıs 2008 18:59