IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Kasım 2011, 22:03   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İslam Ülkelerinde Kadın




Ortak bir Müslüman kadın prototipi yok
Batı’daki algının aksine İslam coğrafyasında ortak bir Müslüman kadın prototipi yok. Kültürel coğrafî farklar, mezhebî farklar ve İslam’ın değişen yorumları ve uygulamaları kadına bakışta farklılıklar ortaya çıkarmış. Mesela Sudan’da anaerkil kültür, kadın konusunda yumuşak bir söylemin benimsenmesine neden olmuş. Müslüman dünyanın kadınları ile ilgili olarak pek çok önyargı var. Ve biz de çoğu zaman gerçeği yansıtmayan bu önyargılardan payımızı alıyoruz. Özellikle Batı’dan bakıldığında coğrafi ve kültürel farklılıklar gözetilmeden tek tip bir Müslüman kadın karşımıza çıkıyor. Erkeğine köle, baskı altında ve kuşatılmış. Peki burkaların, peçelerin, arkasında tasvir edilen bu kadın tipi ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bu önyargılar ne kadar doğru? Bölgesel coğrafi ve kültürel farklar bu kadınların hayatına, dinî yorumlara nasıl yansımış? Onlar dünyaya nasıl bakıyorlar? Kendi yaşadıkları sorunlar ile dünyanın gündemindeki kadın sorunları arasındaki farklar neler? Modern dünya ile uyum sağlamak istiyorlar mı? Önlerinde görünen ve görünmeyen duvarlar neler? Nasıl bir kadın özgürleşmesi modelini benimsiyorlar? Dindar ve modern olmak arasında nerede duruyorlar? Bu sorulara cevap aramak üzere çıktığımız yolculukta her coğrafyada birbirinden farklı cevaplarla karşılaştık.



YEMEN

Kadınların en çok mağdur olduğu ülkelerin başında Yemen geliyor. Bir kadın milletvekili ve kabinede bir kadın bakanı var. Yoksulluk ve geleneklerin gücü her yerde hissediliyor.
SURİYE

Devletin toplum üzerindeki baskısını hafifletmesi yakından hissediliyor. Suriye kadınları hayatın her alanına çok rahat katılıyorlar. Askılı giyinenler de peçe takanlar da yadırganmıyor.
CEZAYİR

Cezayir, uzun yıllar bağımsızlık mücadelesi vermiş, yağmalanmış, travma geçirmiş bir ülke. Kadınların hayata katılımına mani yok; ama güvenlik sorunu kadınları kısıtlıyor.
İRAN

Kadınların, çalışma hayatında siyasette, sporda yer almalarına engel olmasa da sınırlar var. "Dinin kadın lehine yeniden yorumlanması lazım." diyenler sesini yükseltiyor.
MALEZYA

Malezya, ultra modern görünümlü çehresi ile kadınların sokakta, siyasette sorunsuz olabildikleri ülkelerden birisi. Burada hem modern hem dindar kadın formülü işe yaramış.

ENDONEZYA

Endonezya, 235 milyon nüfusu ile en kalabalık İslam ülkesi. Nüfusunun % 88'i Müslüman. Kadın hakları tartışmaları özgürce yapılabiliyor. Peçeliler rahatça üniversiteye devam ediyor.


PAKİSTAN
Tam bir kaos hakim. Gelenekler, yoksulluk, feodal değerlerin hakimiyeti, her şey kadının üzerinde. Kadın hareketi çok güçlü; ama kadın hakları karnesi zayıflarla dolu bir ülke.



FİLİSTİN
Kadın sorunları işgal durumu ile çerçevelenmiş. Ülkenin genel sorunlarından ayrıştırılamıyor. Filistinli kadınlar yaşadıkları travmalara karşı ayakta kalabilmek için büyük mücadele veriyor.

Uzun bir yol hikayesiydi bu, hazırlıkları iki yıl önce başladı. Farklı coğrafyalarda zengin kültürler ve siyasi oluşumlar taşıyan ülkelere gitmeye özen gösterdik. Kimi ülkeler kapılarını bize ardına kadar açtılar, kimilerinde ise buradaki büyükelçiliklerde başlayan engellemeler ve umursamaz tutumlarla karşılaştık. Yazışmaların sonunda çekim için izin alamadığımız ülkelerden vazgeçtik.
Umman, Yemen, Sudan, Mısır, Lübnan, Suriye, İran, Malezya, Endonezya, Cezayir, Pakistan, Filistin ve Ürdün’ü kapsayan çekimlerimiz yaklaşık bir yılı aşkın bir süre içinde tamamlandı. Müslüman dünyanın kadınlarını tanımak üzere çıktığımız bu yolculukta önce kendi bilgisizliğimizi fark ettik; çünkü bu ülkelerle ilgili elimizde bize ait hiçbir kaynak yoktu. Ne yapılmış bir araştırma ne de bir çalışma. Bu ülkelerin kadınlarını tanımak için Batılı kaynaklara başvurmak zorunda kaldık. Bizim de Batılı kaynaklardan gelen bilgilerle beslenen önyargılarımız olduğunu fark ettik. Onları tanımaya çalışırken bunlardan sıyrılmak zor oldu. Ne kadar sıyrılabildik doğrusu bilmiyorum. Ama denedik. Tahminimizden çok fazla şey öğrendik ve en fazla da bize ayak bağı olan önümüzde duvarlar ören kalıp yargılar oldu. Her yolculuk bir de iç yolculuk içerir aslında. Onlarla tanışırken kendimizi de fark ettik. Bir yıl boyunca birbirinden farklı coğrafyalarda farklı kültür ve yaşayışlardaki 200’e yakın kadın ile buluşmak, ülkelerini ve onları tanımak ve bunları yazı ve görüntü ile paylaşmak için yoğun bir emek harcandı. Süreyya Önal ile projeyi birlikte hazırladık, projenin koordinatörlüğünü Aslıhan Eker yaptı.
Müslüman dünyasındaki kadınların önünde duvarlar örülmüştü. Bir taraftan Batı’nın önyargıları diğer yandan kendi ülkelerinin baskıcı gelenekleri, yasaları, koşulları bu duvarların tuğlalarını oluşturuyordu. Bu araştırma Müslüman kadınların dünyasındaki görünen ve görünmeyen engelleri anlamaya çalışma çabasıydı. Bu nedenle köylerden saraylara farklı kesimleri temsil eden kadınların yaklaşımlarını kendi çelişkileri içinde olduğu gibi yansıtmaya çalıştık. Çok aşina olduğumuz kadın sorunları da vardı, çok yabancı olduklarımız da. Her ülkede kadın gündeminin başlıkları değişti. Kimi zaman onları çölde burkaların ardında, develerini satarken, kimi zaman modern bir gökdelende uluslararası markaların yönlendiricileri olarak tanıdık.



Kadın özgürleşmesi modeli maya tutmuyor
İslam coğrafyasında ortak bir Müslüman kadın prototipi yok. Kültürel coğrafi farklar, mezhebi farklar ve İslam’ın değişen yorumları ve uygulamaları kadına bakışta farklılıklar ortaya çıkarmış. Mesela Sudan’da anaerkil kültürü, kadın konusunda yumuşak bir söylemin benimsenmesine neden olmuş. Evlerinde erkek hizmetçi kullanan erkek-kadın ilişkilerinde rahat olan Sudanlı kadınlarla Arap dünyasının kadınları arasında çok fark var. Aynı şey Uzakdoğu için de geçerli. Malezya, Endonezya anaerkil değerleri baskın ülkeler arasında. İslam’ın kadınla ilgili yorumları bu kültürel atmosferin etkisinde ortaya çıkmış. Çok eşlilik vb. uygulamalar var. Ama buna itirazlar da var. Kadınların boşanması defalarca evlilik yapmaları da bu ülkelerde son derece normal algılanıyor. Yer yer bu iki coğrafyada da erkeklerin ağzından bizim ülkemizde kadınlar daha çok çapkındır sözünü duyduk ve çok şaşırdık. Kadınların durumu ülkelerin genel siyasi yapıları ve koşullarından bağımsız ele alındığında sorunları anlayıp çareler geliştirme konusunda yetersizlik ortaya çıkıyor. Ülkelerin kendi koşullarından bağımsız tek başına kadın özgürleşmesinden ve gelişiminden söz etmek mümkün değil. Feodal yapıların sürdüğü, savaşın, yoksulluğun yaşandığı bölgelerdeki kadın sorunları sadece eşitlik ve modern dünyanın kadın hakları yaklaşımı ile çözülebilecek gibi değil.
Pek çok ülkede kadınlar modern dünyanın kadın sorunları tanımlarına fazla prim vermedikleri gibi önemsemiyorlar da. Çoğu kadın için ülkelerinin genel atmosferi içinde demokrasi, yoksulluk, savaş gibi pek çok sorunun içinde tek başına kadın sorunlarına yönelmek neredeyse lüks bir ürün tüketmek gibi. Hayatta kalmanın şiddet, açlık tehditleri altında mücadelesini veren kadınlara kadın-erkek eşitliği perspektifi bir hayli anlamsız kalıyor. Buradaki en dengeli mücadeleyi Filistinli kadınlar başarıyorlar. Ülkenin gündemiyle kadınların gündemini paralel yürüterek.



Feminizm bu ülkelerde çok da telaffuz edilmiyor. Ama Mısır, Malezya, Pakistan, İran istisna tutulabilir. Bu kavrama kendilerini yakın hisseden kadınların sayısı çok az. Bunların çoğu da yurtdışında yaşamış veya eğitim almış kadınlar. En modern görünümlü kadından bile ‘feministim’ sözünü duymak neredeyse imkansız. Ama bu ülkelerde en feminist kadınlarda bile sıkça “biz Müslümanız” sözünü duyabiliyorsunuz.
Aile değerleri tüm Müslüman ülkelerde çok önemli. Özellikle yoksul ve sosyal güvenlik sistemleri olmayan devletlerde aile bir anlamda sosyal güvenlik mekanizması olarak büyük önem taşıyor. Müslüman dünyanın kadınları kadın hakları mücadelesinin aileyi sorunların kaynağı olarak gören söylemine itiraz edip karşı çıkıyor. Aile değerlerini, kültürlerini ve dinlerini koruyarak kadın-erkek eşitliğini gerçekleştirmek istiyorlar. Değişimin ve adaletli toplum yapısının karşısında en büyük engeli baskıcı geleneklerı ve onlarla işbirliği yapan iktidarlar olarak görüyorlar.



Aile hukuku çoğunlukla İslam hukukuna dayanıyor. Bazı ülkeler İslam hukukunun bugünün şartlarına uygun yorumlarını ölçü olarak alırken bazı ülkelerdeki uygulamalar bugünün şartlarına uymuyor ve medeni hukuk, kadınların aleyhine sonuçlar doğurabiliyor. Bu nedenle kadınların mağdur edildiği çok ülke var. Özelikle boşanma konusunda Yemen, Cezayir, Pakistan kadınların en çok mağdur olduğu ülkeler. Sudan’da, Malezya’da, Endonezya’da bu konular sorun olarak yansımıyor. Kadın örgütlerinin çoğu iktidar kontrolünde
Müslüman ülkelerin birçoğunda kadın sivil toplum kuruluşları hem var hem yok. Başkan eşleri, first lady’ler, hanedan mensupları kadın çalışmalarına başkanlık yapıyor. Bu durum gerçek sorunu yaşayan kadınlar ile kadın hakları için mücadele verenler arasında bir koordinasyon sorunu çıkartıyor. Bir diğer problem de bu ülkelerin bazılarında demokratik yapılanmanın yetersizliği nedeniyle mevcut sivil kadın derneklerinden tek tip sesin “bizim ülkemizde her şey güzeldir” söyleminin çıkması. Gerçek sorunlar masaüstüne gelip konuşulamıyor. Bu da çözüm süreçlerini etkiliyor. Ama tüm olumsuzluklara rağmen kadınlar çok başarılı ve ülkelerinin değişim konusunda en büyük dinamik gücünü onlar oluşturuyor.
Tüm ülkelerde kadınların, dikte edilmiş çözüm önerilerine karşı oldukları görülüyor. Kendi sorunlarına kendi koşullarına göre çözüm oluşturmak ve bu şekilde desteklenmek istiyorlar. Hazır çözüm reçetelerini ülkelerinde uygulamak istemiyorlar. Bu ülkelerde kadınlar kendilerine özgü kalkınma modelleri oluşturacak bir birikime sahipler. Sadece cesarete ve imkâna ihtiyaçları var. Dışarıdan gelen projelere şüphe ile bakıyorlar. Yabancıların kendilerini iyi anlayamadıklarını ve ihtiyaçlarını kavrayamadıklarını söylüyorlar. Condoleezza Rice’ın gelip onlara kadın hakları dersi vermesini istemediklerini söylüyorlar.
Hiçbirisi üzerlerindeki baskıları direkt olarak İslam’a bağlamıyor. İslam’ın yanlış yorumlarından kaynaklandığını ifade ediyorlar. Bu nedenle konu din değil dinin yorumundaki tutuculuk olarak ortaya konuyor. Aydın dinî otoritelerin azlığı, dinî fetvalar veren kurumların siyaset ve iktidar ile iç içeliği kadınları önceleyen dinî bir söylemin çıkmasını engelliyor. Ancak her şeye rağmen aydın din adamları var. Kadın hakları mücadelesinde din adamları ile işbirliği yapan Yemen’de, Pakistan’da kadın örgütleri var. Yemen gibi bazı bölgeleri ortaçağ koşullarında yaşayan, sokaklarında kadın tuvaleti olmayan bir ülkede kadın haklarının yaygın olarak anlatımında din adamlarının katkısı büyük. İslam dünyasında çok başarılı kadınlar var. Sanat, siyaset, iş dünyası içinde her alanda önemli mevkideler. Birçoğu da gerçek bir başarı öyküsüne sahip. Ancak hepsi burka-peçe söyleminin arkasında kaybolmuş. Ve Batı medyasının seçici algısı, İslam dünyasını yansıtan yanlış rol modellerin sunulmasına da sebep olmuş. Yanlış imajların güçlenmesine de. İslam dünyasının görünür kadınlar ya Batılılar gibi ya da tam tersi burkaların, peçelerin ardındaki kadınlar. Oysa bu dünyanın kadınlarının hem kendi kültürü ve dinine uygun rol model örneklerine ihtiyacı var. Kameralar sadece bu iki kadına odaklandıkça kadın sorunlarında bir aşama kaydedilemiyor. Çünkü ikisi de rol model değil.



Katliam sürerken sevgiyi öğretmek çok zor
Filistin’deki Kadın Hukuk ve Danışma Merkezi’nin Başkanı Maha Shamas, barışın şiddet içermeyen yöntemlerle sağlanması için çalışıyor. Ancak ülkesi işgal edilen, katliama maruz kalan ve aşağılanan insanlara sevgiyi anlatmanın çok zor olduğunu belirtiyor: “Genç insanlara öfkeleriyle baş etmeleri için yardım etmek durumundayım. ‘İnsanlığı sevmeyi öğretmek’ gibi bir sorumluluğum var. Ama katliam, acımasızlık ve aşağılama sürerken bu değerleri korumak gerçekten çok zor bir iş. Bu bir ümitsizlik fenomenidir. Canımız çok acıyor.”



İslam Ansiklopedisi

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
islam, kadın, Ülkelerinde, İslam


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kadın üzerinden İslam’ı hırpalamak Feronia İslamiyet 0 15 Ekim 2011 16:31
İslam'da Kadın Hakları Su Genel İslami Konular 0 22 Ekim 2010 23:19
İslam ve kadın hakları Sükût İslamiyet 2 10 Mart 2009 06:30
İslam Ülkelerinde Ramazan. Dilara Dini Resimler 0 10 Eylül 2008 17:49