IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Eylül 2008, 08:29   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!





“Gün gelecek Allah’a bana yaşattığı bu sıkıntılar için şükredeceğimi biliyorum”
demişti bir arkadaşım. Belki de hayatının en zor günlerini yaşıyordu. Zorlukların
insana ne kadar büyük dersler verdiğini uzun uzun konuşmuştuk. Bir acının
öğrettiğini bin kahkahanın öğretemeyeceği üzerine birçok örnekler vermiştik o
konuşmamızda.

Aradan iki yıla yakın bir zaman geçince arkadaşımın haklı çıktığını gördük. O günlerin
acı görünen olaylarının, kendisine ne kadar büyük kapılar açtığını gördükçe “verdiğin
acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!” demeye başladı.

Gündüzleri fırsat buldukça bir araya geldiğimiz arkadaşıma o günlerde aşağıdaki
hikayeyi yollamıştım.

“Strese girenin imanından şüphe ederim!” başlıklı yazımı anlamayan ve/veya yanlış
anlayan arkadaşlar umarım bu sefer beni doğru anlarlar.

Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine
yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri
olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.


Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına
şöyle dedi;

“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelisin ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi."

Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.

“Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

“Yeter! Lütfen dur artık!”
diye bağırmak zorunda kaldım.


Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.

“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm.
Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:


“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”

Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:
“Henüz değil!”


“Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının
penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu.


Aklımdan şöyle geçiyordu: "Beni yakarak öldürecek”

Fırının duvarlarına vurmaya başladım.Bir taraftan da bağırıyordum:

“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”

“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.


“Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum,
fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz
boyayla bir fırça getirdi.

“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve
bu arada ben gıdıklanıyordum.

“Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim.
Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”

“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim.
“Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.

Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu
sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!”
diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine
yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından
bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.

“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın
nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe
kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:

“Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”

Ona “Evet” dedim.


Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar
baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”

“Evet bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.

Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.

Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.

Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.

Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.


Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.

Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”




Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:

“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim.”



Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acı da ki hikmeti görelim.

Kahrın da hoş, lûtfun da hoş demesini bir öğrenebilsek



 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 10 Mart 2009, 06:45   #2
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Verdiğin acılar için sana şükürler olsun Allah’ım!




Emeğine sağlık

 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
acılar, allah’ım, için, olsun, sana, verdiğin, şükürler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Şükürler olsun Kocacığım yoSun Komedi ve Mizah 2 17 Aralık 2011 00:29
Allah'ın annelere verdiği bu sevgi ve merhamet için şükürler olsun.. Luthien Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 2 22 Ekim 2011 12:00