IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 20 Şubat 2014, 19:09   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bir Kimsenin Mûsâ (A.S)’ Dan Hayvanların Ve Kuşların Dilini Öğrenmek İstemesi




Musa Peygambere genç bir adam dedi ki:
“-Bana hayvanatın lisanını öğret! Bu suretle kurdun, kuşun sözlerini duyayım da, dinime ait işlerde ibret sahibi olayım. Çünkü Adem oğullarının bütün lisanı, ekmek, şan ve şeref içindir. Belki hayvanlarda başka bir dert, bu dünyadan göçme zamanında başka bir tedbir vardır.” Hz. Musa ona dedi ki:

“-Git, bu hevesten vazgeç! Bunun önünde sonunda pek çok tehlikesi vardır. İbret almayı ve uyanmayı kitaptan, sözden, harften ve dudaktan değil, Allah’tan iste!”

Hz. Musa’nın men etmesiyle o adamın hırsı iyice arttı. Zaten kişi men olunduğu şeye karşı hâris olur. O adam dedi ki:

“-Ya Musa! Senin nurun dünya’ya aksedince her şey, kadrini, kıymetini sayende buldu. Ey cömert Kelîmullah, beni bu muradımdan mahrum etmek, senin lütfuna layık olmaz. Bu zamanda Hakkın halifesi sensin, eğer mani olursan beni me’yus (ümitsizliğe sevk) edersin. Musa (a.s) dedi ki:

“-Ya Rabbi! Bu saf adamı galiba melun şeytan zebun (aciz) etmiş. Eğer istediğini öğretirsem ona ziyanı dokunacak, öğretmesem kalbi sû-î zanda bulunacaktır. Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: “Ya Musa öğret! Çünkü biz, lütuf ve keremimizden, hiçbir duayı reddetmeyiz. Sen, onun matlûbunu (istediğini) ver, irâde ve ihtiyar elini aç.” Mûsâ (a.s) dedi ki: “Ya Rabbî sonra pişman olur, nedametinden elini ısırır, elbisesini yırtar...” Mûsâ (a.s) ona tekrar öğüt verdi ki: İstediğin şey, senin yüzünü sarartacaktır. Bu sevdayı terk et ve Allah’tan kork. Şeytan, seni aldatmış. O sana ders vermiş dedi.” Adam dedi ki:

“-Bari kapıda oturan köpeğin ve horozun dillerini olsun öğret.” Mûsâ (a.s.) dedi ki:

“-Haydi git, Allah’ın lütfü erişti. İkisinin dili sana beyan olunacaktır.” Adam, sabahleyin tecrübe için, kapı eşiğinde durup bekledi. Hizmetçi kadın sofrayı silkince, bir parça bayat ekmek düştü. O bir parça ekmeği horoz, rehin koymuş gibi hemencecik kaptı. Köpek ona dedi ki:

“-Sen bize zulmettin. Buğday tanesi de yiyebilirsin. Halbuki ben yiyemem ki… Yurdumda dâne yemekten acizim. Ey neşeli neşeli öten horoz; sen buğday, arpa vs. hububatı yiyebilirsin. Şu bir dilim ekmek bizim kısmetimiz iken, onu da sen kapıyorsun.” Horoz da ona dedi ki:

“-Merak etme, Allah sana buna karşılık başka şeyler verir. Bu evsahibinin atı sakatlanacaktır. Yarın doyuncaya kadar ye ve mahzun olma. Atın ölümü köpeklere bayram olacak… Çalışıp çabalamadan bir hayli rızk dökülüp kalacak.”

Ev sahibi, bunu işitince atı sattı. Köpeğe karşı horoz yalancı çıktığı için yüzü sarardı, mahcup oldu. Ertesi günü horoz yine ekmeği kaptı. Köpek de ona ağzını açıp dedi ki:

“-Ey aldatıcı horoz; bu ne kadar yalan. Hem zalim, hem de soğuk bir yalancısın. At sakat olacak demiştin, hani? Sen doğru söylemekten mahrum kör bir müneccimsin.” İşten haberdar olan horoz ona dedi ki:

“-At sakatlandı amma başka yerde. Atı sattı ve zarardan kurtuldu. O, zararı atı alanlara çektirdi. Yarın katırı sakatlanacak; fakat o köpeklere nimet olacaktır.” Bunu duyan efendi çabucak katırı da sattı. Dertten de ziyandan da kurtuldu. Üçüncü gün köpek horoza dedi ki:

“-Ey beyliği davulla dümbelekle ilan edilen yalancılar beyi, hani nerde vaadin? Horoz dedi ki:

“-Katırı alelacele sattı. Lakin yarın kölesi ölecek. Köle ölünce de akrabası, yoksullara, köpeklere ekmek dağıtacaklar.” Adam, bunu işitince köleyi de sattı. Böylece ziyandan kurtulup neşesinden yüzü parladı. Bu esnada üç vakıadan kurtuldum diye şükürler etti ve sevindi. Kendi kendine horoz ve köpeğin lisanlarını öğrendiğimden beri, kötü takdirlerden kendimi kurtardım demekteydi. Ertesi gün o mahrum köpek dedi ki:

“-Ey herze yiyen horoz; hani söylediklerin? Ne tek, ne çift çıktı. Senin yalanın ve hilen hangi vakte kadar sürecek? Senin kümesinden yalandan başka bir şey uçmaz. Horoz dedi ki:

“-Haşa… Ne ben yalan söylerim, ne de benim cinsimden olan öbür horozlar. Biz yalandan yunmuş ve arınmışız. Biz horozlar, müezzinler gibi doğru söyleriz. Güneşi takip eder vakti bekleriz. Üstümüze taş kapatsan bile, gene de onun altında Güneşin bekçisiyiz, yani; orada bile vakti biliriz. (Evliyaullah da güneşin bekçisidir. İnsanlar arasında Allah’ın esrarına onlar vakıftır.) Allah, bizi namaz vaktin bildirmek üzere ademoğluna hediye etmiştir. O köle müşterinin yanında öldü ve tamamıyla müşterinin ziyanına sebep oldu. O efendi malını kaçırdı, lakin kendi kanına girdi, bunu iyi bil… Bir ziyana uğramak, bir çok ziyanı defedecekti. (Yani canımıza gelecek bela, cismimize ve malımıza gelir)

Lakin yarınki gün ev sahibi ölecek; varisi feryat ve figan ederek, öküzü kesecektir. Böylece, ev sahibi ölüp gidecek ve sana bol bir rızk gelecek. Mahalle de halk da ileri gelenlerde kurban etleri ve yemeklerden yiyecekler. Sen de bunlardan faydalanacaksın.” O habis herif kulak kabartmıştı. Horozundan öleceğine dair sözü işitti. Herif bunu işitince süratle ve koşarak Musa Kelîmullah’ın kapısına gitti.

“-Ey Kelîmullah; feryadıma yetiş”, diye korkusundan yüzünü yerlere sürdü. Hz. Musa buyurdu ki:

“-Atı, katırı ve köleyi sattığın gibi, git kendini de sat ve kurtul. Madem ki bu işte usta oldun, bu sefer de gene öyle yap ve musibetten kurtul. Haydi sen gene Müslümanları zarara uğrat da keseni ve dağarcığını iki kat doldur. Sana aynada zahir olan bu kazayı ben evvelce ker*** de görmüştüm. Âkil olan, bir şeyin sonunu evvelden görür. İlmi eksik olan ise, ancak, sonunda ve zuhurunda görür ve müşahede eder.” Adam tekrar feryat edip dedi ki:

“-Ey iyi ahlaklı, lutfet, yaptıklarımı başıma kakma ve yüzüme vurma. Ben iyiliğe layık bir adam değilim; ancak öyle hareket edebilirdim. Sen benim liyakatsizliğime iyi bir mukabelede bulun, lutfet. Hz. Musa dedi ki:

“-Oğul; ok yaydan fırladı. Okun yaya dönmesi adet değildir. Lakin, Cenâb-ı Hakk’ın lütuf ve adaletinden temenni ederim ki, ruhunun kabzı esnasında imanlı gidesin.” O esnada adamın hali değişti, midesi bulanmaya başladı. istiğraf edecek diye tas getirdiler.

Ey bedbaht ve ham kimse; bu ölüm bulantısıdır, yemek hazımsızlığından değildir. Kayetmenin sana ne faydası olacaktır. Zamanın Mûsâ’sının nasihatini dinlemez, küstahlık edersin. Böyle yapmakla da kendini çelikten keskin bir kılıca vurmuş olursun. Kılıç, senin canını alıverir, kesmekten haya etmez. Birader, bu halin senin layık’ındır.

O sabah Hz. Mûsâ Rabbine münâcât ederek dedi ki: “İlâhî onun îmânını alma! Yâ Rabbi, ona karşı büyüklüğünü göster ve günahını affeyle. O yanıldı, budalalık etti ve tecavüzde bulundu. Ona bu ilim senin haddin değildir dedim; ama sözümü anlamadı, başımdan savıyorum sandı.”

Ğayb sırrını öğrenmek, söylemekten dudağını dikmeye (sükut etmeye) muktedir olabilene yaraşır. Deryaya layık olan su kuşudur. Bu nükteyi anla. O adam, su kuşu olmadığı halde denize girdi ve gark oldu. Ey kullarını seven Rabbim, onun yardımcısı ol. Cenâb-ı Hakk buyurdu ki: “Ona îmânını bağışladım. İstersen şimdi onu diriltirim.” Hz. Mûsâ dedi ki: “Yâ Rabbi, burası ölüm dünyasıdır. Sen onu aydınlık ve bâkî olan, âhiret âleminde dirilt!”
* * * * *

İnsan, Allah’ın kendisine vermiş olduğu maddî, manevî nimetlere kanaat etmiş olsaydı, gam ve kedere düşmezdi. Kalbi, olmayacak arzularla dolu olan kişi, gam ve kedere gark olduğu gibi ayrıca bu halinden dolayı da şeytana av olacaktır. Bütün hallerimizde kendimizden aşağıda olanlara bakarak kanaat ve şükür yolunu tutmalıyız. Kendimizden yukarıda olanlara haset edip de helak yolunu seçmemeliyiz.

Canımıza gelecek belâ, musîbet, cismimize ve malımıza gelir deniliyor. Onun için insan bir musîbete uğrayınca, onun daha büyük bir felaketten emân olduğunu düşünmeli ve kazaya rıza göstermeli. Az sadakanın, gelecek olan bir çok belaları def edeceği düsturunu hatırdan çıkartmamalıyız.

Tasavvuf yolunda talip olanın dikkat etmesi gereken en önemli şeylerden birisi de mürşid-i kamile teslimiyettir. Allah’ın dostlarına bir çok mesâil aşikardır.

Basiret evvelden sezmek ve uygun davranış sergilemektir. Teslimiyet, terbiyeden yoksun aklın basit hesaplarıyla kesikliğe uğramamalıdır. Hakkımızda hayır olan işleri bizler aksi zannedebiliriz; şer gördüklerimizi de hayır mevcut olabilir. Bu yollarda bir çok sır perdelenebilir; ama bazı haller belki de bizler için hayır sebebi olmaz. İsteklerimizin nefsimizden mi yoksa aşkımızdan mı olduğunu kavrayamayan, bu istidada malik olmayan bir kişinin yapacağı en iyi iş söz dinlemektir.

Çünkü Hakk dostları nimetler, sıkıntılar, imtihanlar, güzellikler, engeller, çukurlar ve tümsekler, engebeler ve düzlükler, güller ve dikenlerle dolu hayat vadisinden Cenâb-ı Hakkın rızası ve cennet bahçesine kadar uzanan , en emin ve selamete erdiren doğru yolu, istikamet yolunu, sırat-ı müstakimi en iyi bilenlerdir.

Çünkü onlar kendi zamanlarının nebîleri misali, Rasûlullah (s.a.v) Efendimizin gerçek varisleridir. Ve yine kendi Zamanlarında Onun konuşan dili, selamete çekip çıkaran elidirler.

Alinti

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
as’, bîr, dan, dilini, hayvanların, kimsenin, kuşların, musa, ve, İstemesi, öğrenmek


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Çocuklerin Herşeyi Ağlayarak İstemesi yoSun Aile Evlilik ve Çocuklar 0 01 Ekim 2012 19:53
Kuşların Fiziğindeki Mükemmellik Ezgi Hayvanlar Alemi 0 07 Kasım 2011 17:27
Kuşların ötüşü manasız mı ? Lady IF Ekstra 0 24 Mayıs 2010 16:31