IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 05 Haziran 2017, 15:23   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Semavi dinlerin sümer mitalojisi olma gerçeği.




Semavi dinlerin sümer mitalojisi olma gerçeği.

Biraz uzun bir yazı olabilir ama yine de herkesin okumasını tavsiye ediyorum söz veriyorum pişman olmayacaksınız.

Türkiye nüfüsünun çoğu müslüman olduğu için müslümanlık dinini ele alacağım.

Öncellikle müslüman tanrısına bakalım; "Allah" değil mi? peki "Allah" ne demek? anlamı ne?

Allah kelimesinin açılımı Al-ilah ve ya El-ilah'tır. (ilahiyatçılar kabul ediyor bunu.) Al, El , il bunların üçü de aynı anlamda ve tanrı demek.

Örnek: mikaiL, israfiL, cebraiL, baAL, EL, ELoah , Elah, GabriEL, bEL, vb.
ilah kelimesine bakarsak da orijinalinin Eloah/Elah olduğunu görürüz. Bu kelime zamanla musevilerden araplara ilah olarak geçmiştir.

Peki kimdir bu El-ilah ya da Al-ilah?


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Arapların müslümanlıktan önce çok tanrılı bir inanca sahip olduğunu her halde hepimiz biliyoruz. Bu çok tanrılı sistemde El-ilah Ay Tanrısı ve en büyük tanrıdır, bu yüzden tanrıların tanrısı ya da en büyük tanrı gibi anlamlara gelen El-ilah denmiştir.

Bu inanç sistemi Sümerlerden Samilere(araplar) geçtiği için direk Sümer Mitolojisine giriş yapıyorum.

Ay tanrısının Sümer mitolojisindeki yeri

Sümer mitolojisinin ününü az çok duymuşuzdur.
Sümer mitolojisinde temel olarak 4 büyük ve 3 gezegen tanrı vardır. Bunlar,
BÜYÜK TANRILAR: An, Enlil, Ki, Enki
GEZEGEN TANRILAR: inanna, Nanna, Utu

Ay Tanrısı burada "Nanna"dır (inanna-Yıldız/Venüs, Utu-Güneş)
Normal de en büyük tanrılara nazaran pek rağbet görmeyen Nanna, Akad Kralı Naram Sin'in kendini tanrı ilan etmesiyle "Sin" adını almış erkillik kazanmış ve en büyük tanrı konumuna yükselmiştir. (Akad kralıyla sümer ne alaka derseniz o sırada Sümer toprakları Akadların elinde)

Buraya kadar anlattıklarımla ilgili bir sorununuz mu var? Hemen gidin ve en yakınınızda ki caminin tepesine bakın, ne gördünüz ay mı yoksa? Sonra önünüze gelen yaşlı bir amcayı ve ya direk cami imdıbını çağırın ve sorun "bu niye burada? Bunun anlamı ney?" diye, size Allah'ı simgelediğini söyleyecektir.

Şimdi dinin içeriğine girelim biraz ;

-Cehennem nedir

Cehennem sözcüğü ibranicedeki "Ge-hinnom" sözcüğünden gelir ve anlamı "Hinnom Vadisi"dir.

Hinnom Vadisi, eski devirlerde israil Krallığı'nda yaşayan insanların çocuklarını Molek adlı tanrıya kurban olarak sundukları bir yerdi. Söz konusu şahıslar kendi çocuklarını canlı olarak bu putun ortasındaki ateşe atıyorlardı. israil krallarından biri olan Yoşiya, bir gün bu uygulamaya bir son verdi. Daha sonra burası zamanla, ağır suç işlemiş kişilerin cesetlerinin, hayvan ölülerinin ve ayrıca her çeşit çöpün atıldığı bir yer haline geldi. Daha sonra insanlar bu çöplerin yığılmasını önlemek için bunları yaktılar ve devamlı kükürt atarak ateşin devamlılığını sağladılar.

Bu şekilde suçluların ve günahkarların cesetlerinin yakıldığı vadi olan Gehinnom, kutsal kitaplarda "Cehennem" olarak yerini aldı. Birisinin ceza olarak ateşi hiç sönmeyen cehenneme, yani Gehinnom'a, yani Hinnom Vadisi'ne atılacağına ilişkin örnekler 3 semavi dinde de bolca yer alır.

Ayrıca kuranda cehennemin yöneticisi olan melek diye bahsedilen "Mâlik" , yukarıda bahsettiğim üzere kendisine "Gehinnom"da canlı hayvan ve çocuk kurbanların yakılarak sunulduğu tanrı olan "Molek"ten gelir.

(bkz: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...])
(bkz: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...])

-Domuz neden yasak ?

Bunu bir dindara sorduğumuzda bize domuzun pis bir hayvan olduğunu kendi dışkısını yediğini filan söyleyecektir. Ancak şöyle bir etrafımıza baktığımız da bunun domuzlara mahsus olmadığını görürüz, helal olarak nitelenen pek çok hayvan da kendi dışkısını yemektedir. Dışkı yemeyi bir kenara bırakırsak da domuz etinin sağlıklı olmadığı söylemektedirler. Halbuki domuz etini en sık biçimde tüketen avrupa insanı dünyanın her bakımdan en sağlıklı insanıdır.

işin aslına inersek bahsettiğim mitolojideki tanrılardan birisi bir domuz tarafından tam kasığından ısırılarak ölmektedir. Ve şansa bakın ki bu tanrının adı da "Dumuzi"dir.
(bkz: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...])

(EK BiLGi: Dumuzi/Tumuzi isimli tanrı yunan mitolojisine "Adonis" ismiyle geçmiştir. Biraz önce bu tanrının kasığından ısırılarak öldüğünü söylemiştim. "Adonis Kası"nın isim kökeni de buradan gelmektedir.)

Ve elbette insanlarda tanrılarını öldüren bu hayvanı lanetli olarak görmüş ve etlerini yememişlerdir.

-Neden Sünnet oluruz ?

Ay Tanrısından(Nanna/Sin) bahsettik şimdi de günümüzde daha popüler bir tanrıya, "Kybele"ye geçelim bu da önemli bir tanrı, aşk ve doğurganlık tanrısı, az çok duymuşuzdur ismini. Direk mitolojideki metni buraya kopyalıyorum;

"Attis Kybele'nin sevgilisidir. Ancak Kybele'ye verdiği sözü unutarak Pessinus Kralı'nın kızını sever. Onunla evlendikleri gece düğüne Tanrıça Kybele de davet edilir. Ancak Kybele düğüne geldiğinde ve Attis ile karşı karşıya kaldığında Attis ne yapacağını bilemez. Kybele'ye olan sözünü unuttuğu için duyduğu pişmanlıktan ötürü cinsel organını orada keser ve kanlar içinde kıvranmaya başlar. Sevgilisinin böyle acı içinde kıvranmasına daha fazla dayanamayan Kybele Attis'i bir çam ağacına dönüştürerek ona sonsuzluğu bağışlar. Çam ağacının her mevsim yeşil kalmasının sebebi budur."

Pessinus Mabedi'nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde de bu tapınakta rahip olmak isteyen erkeklerin hadım edilmesinin ve kesilen cinsel organlarının bir çam ağacı altına gömülmesinin kökeni budur. Bu inanış daha sonra sami ırkında (Arap ve Yahudiler) cinsel organı değil ama ucunu (erkeklerde prepusium, kadınlarda klitoris) kesme şeklinde günümüze kadar devam etmiştir.
(bkz: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...])

-Neden kadınlar türban takar ?

Sümer’de, Babil’de (ve hatta erken Anadolu dönemlerinde bile) her genç kız evlenmeden önce tapınağa gider ve orada bir kere olmak üzere yabancı bir erkekle para karşılığı beraber olurdu. Bu parayı tapınağa bağışladıktan sonra tapınaktan ayrılabilir ve artık evlenebilirdi. Bu tür bir cinsel birleşme son derece kutsal sayılırdı.

Bunu yapmadan genç kız evlenemezdi. Asilzadeler bile kızlarını kendi elleriyle bu tapınaklara getirmişlerdir. Çirkin kızların kötü bir kaderi vardı; bazen kendileriyle beraber olacak bir erkek çıkması için yıllarca tapınaklarda beklerlerdi. Bunun dışında tapınak rahibeleri, bu kutsal fahişeliği sürekli olarak yaparlar ve tapınağa gelir sağlarlardı (ancak belirttiğim gibi, bu utanç verici bir iş değil son derece kutsal bir görevdi, onlara sokak fahişesi muamelesi yapılmazdı).

Bu kadınların diğer kadınlardan ayrılması için, başlarının bir şalla örtülmesi zorunluydu. Bu örtü, artık o kadının evlenebileceği anldıbına geliyordu. Bunların haricinde kızların, cariyelerin ve fahişelerin örtünmesi yasaktı.

M.Ö. 1500 yıllarında Asur kralı, sadece evlenilebilir kadınların değil; evlenen ve dul kalan kadınların da örtünmesini zorunlu kılmıştır. Böylece türban artık tamamiyle bir kadınlık sembolü haline gelmiştir. Bu uygulama Persler’de devam etmiş, oradan da araplara geçmiştir.

Günümüzdeki türbanın "Vücudu kapatmak" olarak anlaşılmasının sebebi ise arap kültüründen dolayıdır. Eskiden insanlar kavurucu çöl sıcaklarından zarar görmemek için tüm vücutlarını kapatırlardı. (Erkekler ve kadınlar)


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Ve bu giyim tarzı da zamanla gelenekselleşti, kadınlar için türbanla bir tutulmaya başlandı.

müslümanlığa geçen Türk toplumu da araplara benzemeye çalıştı, onlar gibi giyinmeye başladı. Ve türban olayı da günümüzdeki halini aldı.

-Kıble ve şeytan taşlama olayı.

Bu da biraz önceki olayla -Attis'in Kybele'yi aldatmasıyla- alakalı. Şimdi hac olayını gözümüzde canlandıralım, bildiğimiz üzere önce şeytan taşlama denilen ritüel yapılıyor.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Sonra da gidip kıblenin etrafında dönülüyor. Bunu yaparkende kıblenin köşesindeki oyuk gibi şeyin içindeki "Hacerül Esved" denen taşa özel ilgi gösteriliyor, el yüz sürülüyor öpülüyor falan.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Yani bilemiyorum... Sizce de çok? Nasıl desem :/ Kafanızda şimşekler çaktı değil mi? Yinede anlamadıysanız buyrun yardımcı olayım;
Attis -bu da bir tanrı- denen eleman Kybele'yi aldatıyor değil mi? Doğurganlık tanrıçasını yani. Sonra penisini kesiyor filan.

Bir şeyleri anımsatmıyor mu? Taşlanan heykel bir penisi, sevgi gösterisinde bulunan yer de bir vajinaya benzemiyor mu? Vajinanın içerisinde de Hacerül Esved var -bebek yani- böylece doğum sembolize edilmiş oluyor.
(bkz: Kybele Doğurganlık/Bereket Tanrısı)

Ne oldu? Ne alaka mı diyorsunuz? Bir de buradan bakalım:
"Kıble" sözcüğünü ele alalım, bir de "Kybele" sözcüğüne bakalım.
Yani bu kadar tesadüf de fazla değil mi sizce?

-Namazın anlamı ve kökeni.

Namaz, dinin direği, peekiii nedir "Namaz" kelimesinin anlamı?
Bize farsçadan geçmiştir, orijinali "Namaskar"dır (Sanskritçe aslında ama biz direk Hintçe diyelim.), anlamı "Selamlamak".
araplar "Salat" derler, "Salat"ın anlamı "Dua" gibi bir şey. Tamamen aynı olmasa da yakın anlamlara geliyorlar. Bu farkın nedeni Farsların bu kelimeyi direk Hintlilerden almış olması. Ancak araplar öyle yapmıyor onlara Sümerlerden kalmış (Salat kelimesi değil namaz olayı).

Peki "Namaskar" nedir?

Anldıbını söyledim biraz önce "Selamlamak".
Selamlamak ama neyi? TANRILARI
Mesela bizi alakadar eden "Surya Namaskar", "Surya" Güneş demek,
birleşince Güneşi selamlamak oluyor, Güneşe tapma yani.
Eskiden insanlar Güneşin gökyüzündeki konumlarına göre bu ritüeli gerçekleştiriyorlarmış.
Ancak bizdeki olay biraz daha farklı; Yine Güneşin gökyüzündeki konumuna göre namaz kılınıyor bilmem farkında mısınız? Fakat bu sefer Güneşe doğru değil kıbleye, yani Kybele'ye doğru.
Eskiden Güneşe tapıyorlarmış şimdi Kybele'ye tapılıyor yani pek değişen bir şey yok.

Alın bu da bir "Surya Namaskar" ritüeli: [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Okuyup sorgulayalım yazının devamı var onları da paylaşacağım.

--IRCForumlari.NET ; Flood Engellendi -->-> Yeni yazılan mesaj 15:23 -->-> Daha önceki mesaj 15:04 --

Yazının devamı ve tamamı için aşağıdaki bağlantıdan devam edebilirsiniz.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
mitoloji, semavi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Sümerlerde İnanç, Sümer Mitolojisi ve Sümer Tanrıları xena Felsefe 0 24 Mayıs 2014 14:47
Ayetullah Sümer Biyografisi - Ayetullah Sümer Hayatı - Ayetullah Sümer Kimdir? AftieL Ressamlar 0 15 Mayıs 2014 07:46
Semavî Kitaplarda Hz. Muhammed (sav) Zen İslamiyet 0 12 Şubat 2013 13:51
Dinlerin Rolü Kalemzede Felsefe 0 23 Ekim 2011 09:52