IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29 Haziran 2012, 14:28   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Füruğ Ferruhzad “Benim için en önemli şey şiirdir…” (Yeryüzünün Şairi)





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Bazı şairler vardır, sadece şiirleriyle şair olmazlar. Yaşamları da yazdıkları şiirin bir parçası olarak uzanır gider. Yani çoğunca şiir hayatın içerisinde bir yerde başlar, sonra kâğıda aktarılır ya da yazıya diyelim… Aynı nedenle biz onların sadece şiirlerini okumayız. Yaşam öykülerini de dikkate değer buluruz. Sanki yaşam ve şiir bir sarmal gibi iç içe geçmiştir. Şiirlerini okudukça yaşamlarının, yaşamlarına baktıkça şiirlerinin bir kat daha derinine ineriz. Dilimize ilk kez Onat Kutlar ve Celal Hüsrevşahi’nin ortak çalışmalarıyla aktarılmıştır Furuğ Ferruhzad şiirleri. O zamanlar Ankara’da öğrenci olan Celal Hüsrevşahi, bir vesileyle Onat Kutlar’la tanışır. Ve birlikte bir seçme şiirler kitabı hazırlarlar. Hafız’la, Hz. Mevlânâ’yla, Ömer Hayyam’la, Sâdi Şirâzi aşinası olduğumuz İran edebiyatı bu kez karşımıza, Nima Yuşic, Ahmet Şamlu, Menuçehr Ateşi gibi şairlerle beraber modern İran şiirinin öncülerinden de olan Füruğ Ferruhzad'ı çıkartır. O tarihten bu yana Türkçede, Füruğ Ferruhzad'ın şiirlerinden oluşan pek çok kitap yayımlandı. Bu kitapların hemen hemen hepsi çevirmenin, çevirenin kişisel beğenisi ile oluşturulmuş seçmeler kitabı. Yaşamı boyunca Tutsak (1952), Duvar (1956), İsyan (1957), Yeniden Doğuş (1963) adlı dört kitabı bulunan Füruğ Ferruhzad'ın genç yaşta ölümünden sonra yayımlanan son kitabı ise İnanalım Soğuk Bir Mevsimin Başlangıcına (1974) olmuştur… Ölümünden sonra neredeyse kırk yıl kimsenin dikkatini çekmeyen Füruğ Ferruhzad şiirleri bu sürecin sonunda tekrar gün yüzüne çıkartılmış ve hak ettiği değeri nihayetinde bulmuştur. Daha küçücük bir çocukken şiir söyleyen Füruğ Ferruhzad, genç kızlık döneminde yazdığı üç şiiri alır ve Ruşenfikr Dergisi’nin yolunu tutar. O zamanlar bu derginin editörlüğünü yapan şair Feridun Moşiri, Füruğ Ferruhzad ilk karşılaşmasını şöyle anlatıyor: “Füruğ Ferruhzad’ın derginin ofisine geldiğini hayal meyal hatırlıyorum. O günlerde Abadan’dan Tahran’a yeni dönmüştü. Kendisini biraz yabancı hissediyordu. Saçları dağılmıştı ve elleri mürekkepliydi. Sanki ellerinde bir dolmakalem parçalanmış ve mürekkebi bulaşmıştı. Beni arıyordu ve ‘‘Feridun Moşiri nerede?’’ diye sordu. Yol gösterdiler. Odama geldi, selâm verdi ve aynı yerde durdu. Buyur ettim ve oturdu. Onun için çay getirmelerini söyledim ve konuşmaya başladı. Üç tane şiir getirmişti. İlk kez yayımlanması için onlardan birisini seçtim. O şiir Günah şiiriydi. Benim için çok şaşırtıcıydı. Karşımda oturan kişi bir genç kızdan daha çok yetişkin bir kadını andırıyordu.”

ŞİİR ÇEVİRİSİ İSE OLDUKÇA ZORDUR!
Böyle başlıyor Füruğ Ferruhzad'ın şiir macerası. ‘‘Günah işledim hazla dolu bir günah. Titreyen, mest bir bedenin yanında. Tanrım (Eyyy!) ne yapmışım bilmiyorum ben. O sessiz karanlık ise inzivada. diyordu.
Şiir çevirisi zordur. Her türlü çeviri edimi için, tek dili iyi bilmek yetmez belki ama söz konusu şiir olduğu zaman, işler daha da sarpa sarıyor. Biz okurlar, belki de bu yüzden bir şairin farklı çevirmenler tarafından çevrilen aynı şiirini yan yana koyup baktığımızda görebileceğimiz sessel, sözcüksel, ritimsel farklılıkları kıyaslarız. Kulağımıza hangi sesin, imgelemimize hangi sözdiziminin daha yakın geldiğine, hangisinin şiire daha yakın olduğuna bakmak isteriz. Kendi dilinde okuyup yazan okurlar olarak, kaynak dili bilmesek ve orijinal metinle kıyaslayabilecek bir bilgiye sahip olmasak bile, algıladığımız şeyin şiir olup olmadığını, sesin aksayıp aksamadığını, kendi dilimizde bunun bir imgeye denk düşüp düşmediğini anlayabiliriz. En azından aksaklık olduğunda biz de bir terslik olduğunu sezeriz ama belki bunu adlandıramayız. Burada dilimize gelen en kolay sözcükler kötü çeviri tamlaması olur. Burada çevirmenin marifeti de önemli yer tutar elbette. Bire bir sözcükleri çevirmekle kendini ödevlendiren çevirmenin yerine, şair olmasa bile dilinin imkânlarından, şiir bilgisinden haberdar olan bir çevirmen bizi ‘şiir’e en fazla yaklaştıracak olan çevirmendir.

Örneğin, Füruğ Ferruhzad'ın şiirlerini çeviren farklı çevirmenlerin çalışmalarına baktığımızda şöyle üç dizeyle karşılaşabiliyoruz:

“Ve bu beton ellerin güçsüzlüğünü...”
“Ve bu çimentolu ellerin güçsüzlüğünün...”
“Ve bu beton ellerin güçsüzlüğü...”


(Birisinde bu dizeye hiç rastlayamıyoruz.)

Veya; armağan ile hediye, virâne ile harabe, vakit ile zaman, evham ile kuşku, yeniden doğuş ile bir başka doğuş, inanalım ile imân edelim sözcükleri, tamlamaları arasındaki hem ses hem anlam farklılıkları bizi bambaşka yerlere götürür. Burada iki aşamalı düşünmek zorunda kalırız. Birincisi hangi kullanım beni Furuğ Ferruhzad şiirlerine daha fazla yaklaştırır? Ki orijinal dili bilmeden bu soruyu cevaplamamız güçtür. İkincisi ise peki bu çevirilerden hangisi daha şiir tadında? Çünkü ben bir okur olarak, kendi başıma şiire emek verirken çeşitli algılardan faydalanırım, faydalanmak isterim. Okurken beni zorluyor mu? Bir şey kulağımı tırmalıyor mu? Ahengi var mı? Bende hangi adrese denk düşüyor ve benim zihnimde, belleğimde nasıl karşılık buldu? Beni hangi çağrışımlara itti? Tabii ki ne yazma eylemi ne de okuma eylemi, birer matematik problemi çözer gibi denklemde bilinmeyenlerin yerine verileri koymaya benzemez. Yani bu sorulardan söz edebiliriz ve cevaplar da iç içe bir halde karşılığını bulur ama burada olduğu gibi bir düşünüş yolu izlemeyiz.

TEK KİŞİLİK DEVRİM!
Sonuç olarak gelmek istediğim yer, bir şiirin ya da bir şairin tüm şiirlerinin onu çevirenler tarafından aslında yeniden yazıldığı. Yani çeviri yapmak demek bir başka dilde yeniden yazmak demek… Özellikle de şiir söz konusu olduğunda bu düşünceye ulaşmak daha da mümkün. Aynı uçurtmalar için, cıvıl cıvıl, haylaz, afacan sözcüklerini kullanmak yerine Makbule Aras’ın çevirisinde olduğu gibi oyunbaz sözcüğünü kullanmanın; Farsça da oyun oynamak anlamına gelen baz kerden sözcüğünden yol alarak, yaşamı boyunca Farsça şiirler yazan ve şiirlerini bize armağan olarak bırakan Furuğ Ferruhzad’a ve şiirine bizi bir adım daha yaklaştırdığını düşünüyorum. Çeviri eserlere bakarken ya da onlarla ilgili tanıtım yazılarını okurken daha çok şiirlerin esas sahibi olan şairinden söz edildiğine tanık oluruz. Ancak o kitabı, o şairi ve o şiirleri bizim ulaşabileceğimiz hale dönüştüren çevirmenler, bu çevirilerin doğru ya da yanlışlığı, iyi ya da kötülüğü de dikkate alınmalıdır. Bu çeviriler aynı zamanda karşılaştırmalı çeviri okumalarına imkân vereceği için hepimizin bu tür çalışmalara ihtiyacımız olduğu da aşikârdır. Furuğ Ferruhzad gibi yaşamıyla ve şiiriyle, neredeyse tek başına devrim yapmış bir şairden elbette uzun süre söz edilecektir, şiirleri, mektupları, günlükleri dilimize çevrilmeye devam edecektir. Can Yayınları’ndan çıkan, Makbule Aras’ın, Furuğ Ferruhzad’ın tüm şiirlerinden seçmeler yaparak Farsça aslından çevirdiği Yeryüzü Ayetleri, bizi söz ettiğimiz şekilde şairine ve şiirine bir adım daha yaklaştıran bir çalışma olarak ortaya konulmuş.

Ne diyordu Furuğ Ferruhzad:

Sanıyorum…

Sanıyorum…

Sanıyorum…


VE BAHÇENİN KALBİ GÜNEŞİN ALTINDA İLTİHAPLANMAKTA;
HAFIZASI YEŞİL HATIRALARDAN USUL USUL BOŞALMAKTA...

Yeryüzünün Şairi

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
ferruhzad, füruğ, önemli, “benim, şairi, şey, şiirdir…”


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Önemli olan benim uyumam değil; Milletimin rahat uyuması”. Sue Atatürk Köşesi 0 26 Haziran 2012 23:34
Önemli olan benim uyumam değil; Milletimin rahat uyuması”. Sevda Atatürk Köşesi 0 08 Temmuz 2011 12:27