[Kalemzede]

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

Alıntı:

“Teolojik açıdan Franz Kafka'yı yorumlayanlar, onu toplumsal tıkanışa çözüm arayan çağdaş bir peygamber olarak adlandırırken, modernizmin temsilcileri, onu varoluşçu felsefe yöntemiyle dünyayı çözümleyen ve geleceği muştulayan bir yazar olarak değerlendirdiler. Marksistler ise Franz Kafka konusunda iki farklı görüş geliştirdiler. Bir kısmı, onu kapitalizmin çöküşünün, çaresizliğin yazarı olarak, bir kısmı ise Franz Kafka’yı, Karl Marx’ın meta fetişizmine bağladığı yabancılaşma olgusunu en iyi anlatan yazar olarak değerlendirdi. Ama hakkındaki değerlendirmeler ne olursa olsun Franz Kafka, yaşadığı dünyaya karşı sorumluluk hisseden yazarlar kuşağındandı.”

Franz Kafka, günlük yaşamın tekdüzeliğini olduğu gibi anlatmak yerine, sıkıcı gerçekliğin sınırlarını aşarak sembol ve imgelerden oluşan bir labirent yaratmıştır. Eş dost sohbetlerinde sıradışı yazarlardan söz açılınca, aklıma önce Franz Kafka gelir. Ben de bu düşünceyi yaratan Franz Kafka’nın yazın alanında biricik olmayı başarmış, varolandan farklı bir tarz ve yöntemle metinler kaleme olması değildir. Daha çok onun metinlerinin satır aralarından sızan kederdir; anlamsız bir dünyanın ortasında koyulaşıp duran kül rengi bir keder. Belki Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda bir Yahudi olmasından kaynaklanmaktadır bu keder; belki Yahudi olmasına rağmen kendini Yahudi gibi hissedememesinden. Belki sağlıklı, iri yarı bir babanın çelimsiz oğlu olmasından. Belki genç yaş da onu kucaklayacak olan ölümü çok önceden sezinlemesinden. Belki de kendisi yazdıklarına inandığı hâlde, insanların yazdıklarının değerini bilmemesinden. Gerçekten de Franz Kafka 3 Haziran 1924 yılında Viyana yakınlarındaki Kierling Sanatoryumu’nda kırk bir yaşında hayata veda ettiğinde hiç de tanınan bir yazar değildi. Ölümünden sonra da dostu Max Brod’un çabalarına karşın yazın dünyası, uzun yıllar Franz Kafka’yla ilgilenmemiştir. Öyle ki, kitaplarının yeniden basımı, ancak siyonizm yanlısı Schocken Yayınevi tarafından yapılabilmişmiş, sürümü de çok geç karşılanmış idi. Max Brod’unkiler dışında, Franz Kafka hakkındaki ilk inceleme 1941'de Herbert Tauber tarafından Franz Kafka: Eserleri Üzerine Bir Yorum adıyla kitap olarak yayımlanır. Yine bir suskunluk dönemi başlar. Bu dönem, 1951'de Günther Andres’in Kafka Pro et Contra adlı, yankılar uyandıran incelemesine kadar sürer. 1951'de yazın dünyası, artık bu alışılmadık yazarı keşfetmiştir. O günden sonra Franz Kafka ve yapıtlarının yükseliş dönemi başlar.

Franz Kafka Günlükleri

[Aze]

Ahmet Ümit'in bir yazısı olmalı bu,devamı da vardı.
''Yine de insan, keşke sağken kendisi de görebilseydi demeden edemiyor.'' der yazının son cümlesinde.
Keşke öyle bir şans olabilseydi.
Teşekkürler.