🔔 Çevrimdışı bildirim almak ister misiniz?
Bir konuya etiketlendiğinizde, özel mesaj aldığınızda, bir mesajınız alıntılandığında forumda olmasanız bile anlık bildirim almak için lütfen izni verin.
Şarkımız; Ben Harper - Walk Away olmalı aslında ama pek de duygulu şeyler hissedemedim, zamanla yarışır gibiydi birbirinden bağımsız cümlelerim, o yüzden Anti-Flag - The Press Corpse dinleyelim, durakta beklerken geç kalan otobüse kendi dilimizce küfürler ederken, otobüsün önümüzden geçtiğini fark edip, arkasından koşarken alt fondaki şarkı bu olabilir gibi geliyor, hayatta biraz kaçırdığımız otobüsler gibi zaten. *
Her şey bir gün sona erecek elbette, bunun farkında olmak insanı tarifi mümkün olmayan buhranlara sürüklemekte.
Çok değil belki de birkaç ay önce hayalini kurduğun şeye ulaşamadan, elindeki her şeyi kaybettiğini fark edebiliyor insan. Garip.
Belki de dünya üzerinde olan bitenleri açıklayan tek kelimedir ” garip ”
Düşünsene, günlerce düşünürsün, tartışırsın, anlamaya çalışırsın, kafa yorarsın, aklınca cümleler biriktirirsin, kimisini ağzından dökersin, kimisi kalır orada ama yine de çözüme ulaşamazsın. Tam olarak olması gereken şey olmaz.
Garip.
Böyle diyorum diye bütün acıları yüklenmedim elbette, peki bu gerçek mi? Olanlar yani. Bir tane açıklama yapsana. Nedir bu? Belli değil.
Yine içinden o kelime geçiyor değil mi? Bağıra bağıra ”garip” demek istiyorsun. De o zaman, fazla geç olmadan.
Çünkü biz bir şeylere geç kaldığımız için kaybettik bütün kumarları.
Ve aşkları.
Ve belki de, hep yanında olmasını istediğimiz dostları.
Zamanın hızını anlayamıyoruz. Biliyoruz, kabulleniyoruz ama ona göre yaşamıyoruz.
Sıkılıyoruz, kaçıyoruz, bıkıyoruz, yoruluyoruz, bunalıyoruz, gidiyoruz, kalıyoruz, seviyoruz.
Bunların hepsini zamana sığdırıyoruz.
Belli bir zamana.
Herhangi bir zamana ama mutlaka bir zamana işte.
Garip.
Bu kadar hızlı bir şey çok garip. Onun içinde olmak, bir o yana bir bu yana sallanmak.
Bilmiyorum bununla baş edebilecek miyiz?
Ben, sen, o değil. Hepimiz. Bu hepimizin sorunu.
Bugün başkasından dinlediğin şeyin, yarın senin başına gelmeyeceğinin garantisi yoksa eğer,
bu hepimizin sorunu demektir.
Tek hareket etmeyin.
Koşun.
Ciğerleriniz taşana kadar, bitene kadar.
Gidin.
Nereye olduğunun önemi yok, biraz dinlenin. Çok az.
Mesela sevin, ciddiyim. Sevmek insanı güzelleştiriyor.
Herhangi bir sevmek bu. Birini sevmek değil, hoş en güzelidir ya birini sevmek.
İmkanınız varsa, birini sevin.
Kaçmayın olacaklardan, yine sizi bulacaktır.
Kabullenin.
Ve en basiti, bir gün gitmek zorunda olduğunuzda, kalanlara mutlaka 'hoşça kal' deyin; çünkü birini terk ederken, bir yerden giderken vedanın yükünü '' hoşça kalma '' durumuyla bağdaştırmak fark etmeden yaşadığımız en garip şeydir.