IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Etiketlenen Kullanıcılar

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 06 Mayıs 2011, 01:11   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
6 Mayıs 1972




Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın "merhaba kainat" "dedikleri" sabahın, 6 Mayıs 1972 sabahının üzerinden otuzdokuz yıl geçti. Toplumların tarihi bir yana, insan ömrü açısından bile kısa bir süredir bu. Tarihin soğukluğuna gömülmeye, duygusallıktan arınmaya yetmeyecek kadar kısa.
''bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler. Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir
Deniz Gezmiş'in idam sehpasına çıkmadan önce yazdığı yukarıdaki sözler hâlâ unutulmadı.


Sürgitinde gerçekleşen, sol hareket açısından birçok olumsuz gelişmeler bile o dönemin gençlik önderlerinin hatırasını silemedi. Sol cenah bir kenara, muhafazakâr veya sağcı kesimler bile onu sahiplenmeye çalıştı. Birileri için ateşli delikanlılık yıllarında anarşik faaliyetlere katılmış "bir fidan"; kimileri için bir masal kahramanı derecesine indirgenen bir film malzemesi olsa da, biz devrimciler için sorun, tereddüt etmeksizin mücadeleye atılmış bu önemli insanların siyasal hayatından gerekli dersleri çıkarmak ve bunu sınıf mücadelesi bağlamında değerlendirmek olmalıdır.



"Beni boynumdan degil ayaklarimdan asin cunku arkamdan gelenler olacak" diyen DENİZ GEZMİŞ'in son mektubu:

Baba


Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir.Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu.Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum.

Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969' ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul�a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor,kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş


VE YUSUF ASLAN'ın son mektubu

Bütün Akrabalara,

Bu mektubumu okuduğunuz zaman artık aranızda olmayacağım. Mektubumu Senatonun idamlarımızı tasdik ettiğini öğrendiğim anda yazıyorum. Şundan emin olmalısınız ki, bugüne kadar davama olan inancım sarsılmamıştır. Sehpaya gidene kadar da en ufak bir sarsılma olmayacaktır. Ben halkımın kurtuluşu, Türkiye'nin tam bağımsızlığı için savaştım. Sizler beni tanıyorsunuz. Bir yıldan beri bu bir avuç sömürücüler, vatan satıcıları, işbirlikçiler ellindeki bütün imkanlarla bizi dışardan yardım gören, beyinleri yıkanmış, vatan haini, dışardan emir alan, bölücü, diye tanıtmaya ve halkımızdan bizi koparmaya çalıştılar. Bu bir avuç azınlığa göre vatanseverlik: vatan satmak, yabancılarla işbirliği yapmak, NATO'yu ve Amerika'yı savunmak, 6. filoyu ağırlamak, milyonlarca köylünün geçimi olan haşhaş ekimini elinden almak, işçinin grev hakkını engellemek, Amerika'ya ve emperyalizme hizmet etmektir. Biz bunlara karşı çıktık. Bunun için biz vatan haini, onlar yurtsever oldular. Bizi bu mücadeleden dolayı, güya adil mahkemelerinde yargılayan ve yine adil kurumları eli ile asacak olanlar bilmelidirler ki. Biz halkımızın kurtuluşu ve Türkiye'nin bağımsızlık mücadelesi uğruna şerefimizle bir defa öleceğiz. Bizi asanlar --------likleri ile her gün ölecekler..

Son sözüm; yaşasın isçiler, köylüler! Yaşasın devrimciler! Yaşasın halkımın kurtuluşu ve bağımsızlığı için savaşanlar! Yaşasın tam demokratik Türkiyenin kurulmasından yana olanlar ! Kahrolsun emperyalizm! kahrolsun faşist koalisyon.
T. Yusuf Aslan



Yılmaz Yeşildağ'ın yazısı:

Yürekleri yüreğimde mühürlü

"Bir zifir karanlıkta düştüm yola
Vurdum yolumu dağlara
Can görirem, cin görirem, korkmirem
Kükremiş aslan görirem, korkmirem
Bir yobaz insan görirem, korkirem
Onun bana can alıcı fikirlerinden
Can alıcı zikirlerinden,
korkirem balam , korkirem."


Kim bilir kaçıncı kez söylüyordu anam bu Erzurum deyişini.Kaçıncı kez gözyaşlarıyla sulamıştı "korkirem"i üstüne basa basa.Ben yirmi yaş çığlıklarıyla eşlik ederken kendisine, kaçıncı kez öpmüştü ıslak dudaklarıyla kaşlarımın arasını; Bu Deniz için, Bu Yusuf için, bu da Hüseyin için diye diye

O gece, 6 Mayıs gecesi, bana öyle zor gelmişti ki güneşin mor dağlara doğuşunu karşılamak Bir gün önce hücre de de olsalar doğmuştu o güneş Deniz, Yusuf, Hüseyin için. Ama o sabah O sabah doğmasa da olurdu�Ağladım mı, anımsamıyorum. Ancak, biliyordum yıllar sonra onların yoldaşlarınca kavgamızda yaşatılacağını..

Tam yirmi altı yıl önce tanımıştım Deniz'i. Lise son sınıftaydım askeri lise kanımızın kızıl şafaklara akacağı günlerin coşkusuyla koşmuştuk İTÜ'deki seminere� Koca anfi ağzına kadar hınca hınç doluydu. Biz üzerimize geçirdiğimiz iğreti sivil giysilerle bir köşeye sıkışmıştık Şu an kim olduğunu anımsamadığım konuşmacı THKO'nun hakıl eylemlerinin hangi temeller üzerine oturduğunu anlatıyordu. Koca anfide 'çıt' yoktu. Neden sonra bir kıpırdanma başladı. Başta konuşmacı olmak üzere herkes bakışlarını kapıdan yana çevirmişti. Ne olduğunu anlamaya çalışırken damarlarımda yangınlar başlatan haykırışı duydum.

-Deniz geldi!.. Deniz geldi!..

Kapının önünde bir kaynaşmadır başladı. Kısacık boyuma aldırmadan ben de onu görmek için zıplayabildiğim kadar zıplamaya çalışıyordum. Evet, tarihi yazan önderlerden birisini yakından görme fırsatını iyi değerlendirmeliydim. Deniz'I mutlaka görmeliydim, bu fırsat bir daha eli geçmezdi. Hatta, bir yolunu bulup konuşmalıydım onunla Ne ki, konuşmak şöyle dursun yanına bile yaklaşamadım. O, esmer gülüşünü yakama takarak uzaktan bir göründü o kadar

Kim derdi ki, aradanyıllar geçecek ve o esmer gülüşlü çocuğun emaneti onurum olacak..


Yine bir 6 Mayıs gecesi

Emanetlerini yarınlara onurla taşıyacağımdan kuşku duymaması için feri sönmüş gözlerini öptüm anamın.Yürümeyi neredeyse unutan anam, sanki o yılları yeniden yaşıyormuşcasına heyecanlı, elleri titreyerek tahta çeyiz sandığını açtı. Ortalığa yayılan naftalin kokusuna aldırmadan özenle çıkardı içindekileri sendığın en altından işlemeli bir bohça aldı. Bir kutsal kitabı öpercesine öptü önce, ardından özenle kıvırdığı köşelerini yine özenle araladı.Sararmış gazete küpürlerinin arasına sıkıştırdığı üç kuru karanfil çıkardı masanın üzerine.Bana:

- Bunları hatırladın mı? dedi.

Nereden anımsayabilirdim ki o karanfilleri?.. Sustum� Ama anam susmadı:

- Bunları o sabah sen getirmiştin bana "Anam" demiştin, "bak, işte, o üç oğlun burada, yanında, ellerni öpmeye geldiler." Onlar ellerimi hiç öpemediler ama, ben hep öptüm bu karanfilleri Buna Deniz dedim; Buna Yusuf, buna da Hüseyin

Sesinin titremesi ellerinin titremesine karışmıştı yorgun bir dağı andıran anamın� kara, kuru elleri, patlak yeşil damarlarının seğrimesine aldırmadan devindi yeni baştan. Gazete küpürlerini teker teker kat yerlerinden açtı. Masanın üzerinde hüzünlü bir tarih göz kırpıyordu yanıbaşımdaki kızımın körpecik yüreğine� Gözleri sulanan anamı köşediki divana oturttum. Gazete küpürlürini gözden geçirmek için masaya geldiğim zana kızımın:

- Bu gazeteler benden yaşlı, dediğini duydum

Yıllar gazete küpürlerini sarartmıştı belki Yaraları kabuk bağlamıştı kimilerinin Kimileri o yaralara tuz basıp yenilerini eklemişti yanıbaşına� Kimileri de!..

Şimdi sayılamayacak denli çoğaldı yaralarım Her mayıs kanlı şimdi Sırtına vurduğu torbasından sızıyor döktüğü kanlar lacivert rüzgârın ve lokmalarına bulaşıyor, salyalarına bulaşıyor, kahkahaları boğuyor Tiran'ı

Bilincinize, yüreğinize, özünüze işlediğiniz ışıkla, yeni bir zaman yaratmak, yeni bir yaşam, yeni bir sevda için çıkmıştınız yola Kimi zaman dayanılmaz; çarpıcı yaşam gerçeklerini içinize vururken; bu kutsal ateşin gereği en güzel, en soylu duyguları kökeninden kucaklayan yaşama sığmayan bir kuramdı peşinden koştuğunuz Bir nedeni vardır elbit her yürek depreminin Dolsun öyleyse belleklere güneş kokulu sevda, diyerek yüreklerinizi yüreğime mühürledim İşte, bu yüzden Deniz'in Emniyet sarayında kendisini merakla seyreden polislere söylediği şu sözlerini tırnaklarımla kazıdım bulutlara..



Bir yangın ormanından fışkıran 3 fidan vardı
güneşten ışık yontarlardı,sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri,aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan,ortalık karardı..

ATİLLA İLHAN

Deniz Gezmiş'in hiç ağzından düşürmediği Nazım Hikmet Şiiri;

Delikanlım,
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
iyi bak yıldızlara.
Onları belki bir daha göremezsin.

Belki bir daha
yıldızların ışığında kollarını
ufuklar gibi açıp geremezsin.


Delikanlım,
sen ki,ya bi köşe başında
Kaşından kan sızarak gebereceksin
Ya da bir devrimci gibi darağacında
can vereceksin


Nazım Hikmet RAN


en uzun koşuysa elbet türkiyede de devrim
o, onun en güzel yüz metresini koştu
en sekmez lüverin namlusundan fırlayarak
en hızlısıydı hepimizin.
en önce göğüsledi ip...

acıyorsam sana anam avradım olsun.
ama aşk olsun sana çocuk, aşk olsun.

Can Yücel



Sadece anmak yetmese de...

Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim

Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali

İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun

Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının

Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında

Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç DENİZ GEZMİŞ...


Sunay Akın



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.





 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 06 Mayıs 2011, 01:16   #2
Çevrimdışı
Ruj
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Allah rahmet eylesin.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 06 Mayıs 2011, 01:30   #3
Çevrimdışı
Sis
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972




Biraz DENİZ olmalı,
Az biraz dalgalı
Bir'az hoyrat ve engin ..

..
Biraz DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN olmalı
Az biraz cesur ve adam ..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 06 Mayıs 2011, 01:44   #4
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972




Delikanlim,
iyi bak yildizlara
onlari belki bir daha göremezsin.
Belki bir daha
yildizlarin isiginda kollarini
ufuklar gibi acip geremezsin


Delikanlim,
senki, ya bi köse basinda
kasindan kan sizarak gebereceksin
ya da bir devrimci gibi dar agacinda
can vereceksin..


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Deniz Gezmiş

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Hüseyin inan

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Yusuf Aslan

Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



" Bir Çocugum olursa adı Deniz,Yusuf,Hüseyin olucak"
Saygıyla Anıyoruz..

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 06 Mayıs 2011, 02:55   #5
Deep
Guest
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972




idam edilmediler kimse merak etmesin hala yaşıyorlar...biz yaşatıyoruz yaşicaklar.

 
Alıntı ile Cevapla

Alt 09 Mayıs 2011, 15:29   #6
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972




[YT]4EyzFqjSx1M[/YT]

Devrimin üç gülü, dillere destan.
Unutulmadınız !



Hangisi güzel bilmem, marmara mı, ak ya da karadeniz,
yoksa ege mi?
Astılar yıllar önce, benim en sevdiğim denizi...

-yanlış olmasın-

__________________
If you can't measure it, it doesn't exist.

Konu Melodram tarafından (09 Mayıs 2011 Saat 16:05 ) değiştirilmiştir.
 
Alıntı ile Cevapla

Alt 09 Mayıs 2011, 15:37   #7
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: 6 Mayıs 1972




Hangisi güzel bilmem,
marmara mı, ak ya da karadeniz,
yoksa ege mi?
Astılar yıllar önce, benim en sevdiğim denizi...

-----

Deniz biz de, siz'deniz...

6 mayısı Deniz Gezmiş'in idam edilmesi olarak anmayın.
6 mayıs, ölümün en alçakça geldiği fakat en asaletli şekilde gerçekleştiği gündür.
6 mayıs, üç fidanın boy verdiği gündür.
6 mayıs idam değil, işkence günüdür.

"O günü iple çekenlere...."

İdam sehpasında çıkarıldığında boynuna asılan ip çift ilmektir.
Ve sırf bu yüzden Deniz Gezmiş 25 dakika boyunca ölmemiştir!
İdam mı bu işkence mi?
Boynunda çift ilmeğe rağmen,
Ayağının altından tabureyi ittiren yine kendisidir Deniz'in.
Korku mu bu asalet mi?
Biraz sonra aynı sehpaya çıkarılacak olan Yusuf Aslan tam 25 dakika boyunca,
Penceresinden Deniz'i izlemiştir..
Acı mı bu gurur mu?
Ve Yusuf Aslan asılırken penceresinden onu seyreden Hüseyin İnan..
Henüz Deniz bile gözlerinin önünden gitmemişken...
Sabır mı bu acele mi?

Demem o ki;
Siz onları sadece sehpaya çıkarıp astınız,
Ama öldüremediniz...
Gökhan İnesi.

__________________
Ey iki adımlık yerküre; senin tüm arka bahçelerini gördüm ben.
 
Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Etiketler
1972, 6, mayıs


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Burak Hakkı (1972 - ) Lilith Mankenler 0 29 Eylül 2014 18:37
John Edgar Hoover (1 Ocak 1895 - 2 Mayıs 1972) Afrodit Biyografiler 0 28 Ağustos 2013 19:13
Buika (1972 - ) Afrodit Müzisyenler 0 09 Eylül 2012 18:23
Mustafa İçil (1972 - .... ) Liaaa Biyografiler 0 06 Nisan 2012 13:22
Cameron Diaz (1972 -?) * Düş Oyuncular / Yönetmenler 4 07 Eylül 2011 17:31