IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Mart 2009, 20:34   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yorumbilgisi




Yorumbilgisi

Doğan Özlem , Hermeneutik konusunda öğrencileri ile gerçekleştirdiği Lisanüstü çalışmaları kitaplaştırmıştı.
Andığım yapıttan bazı alıntılar:

· İnsanı anlama çabasında “yaşantı” önemli bir kavram. “Yaşantı“ bilme, hissetme, isteme, empati, sempati, antipati, yönelimsellik yargı verme edimlerinin tümünü aynı anda içeren bir kavram..
· Anlama ; bilme ediminden çok daha karmaşık , çok daha yoğun bir edimin adıdır.”Anlama” da, bilme, hissetme, yargı verme, hoşlanma, hoşlanmama aynı anda etkindirler.
· Bir tür hermeneutik psıkanaliz ile insana yönelebiliriz. Kişiyi sadece psişik yönüyle değil, kültürelliğiyle , tarihselliğiyle ele alan bir psıkanaliz, gerçek bir psıkanaliz olabilir.
· Hermeneutik temellendirmede esas olan; her yazılı eserin bir yönelimselliğin /niyetselliğin ürünü olduğu ve bu esere bizim de bir yönelimsellik/niyetsellikle baktığımızdır.
· İnsanı ancak ait olduğu tinsellik zemininde anlayabiliriz. Bunu da onun ifadelerinden hareketle yapabiliriz.
· Tinsel dünya ; bir amaç-eylem, değer-eylem bağıntısı temelinde nesne kılınabilir.Bir amaçtan , bir eğilimden, bir dürtüden, bir niyetten, bir değerden, bir ide den , bir normdan bağımsız insan eylemi ve eseri yoktur. Tinsel olan her şeye bir anlam sokulmuştur. Bu anlam ancak eylemlere yön veren ideler aracılığıyla yakalanabilir. Tinsel olan her şey bir araçsallık, bir değerlilik taşıması bakımından ortak karakter sahiptir.
· Hiçbir zaman tam, eksıksiz ve yetkin bir anlamadan söz etme şansına sahip değiliz.
· Kendinizi ve dolayısıyla yaşamı ancak yaşamımıza yön vermiş ve vermekte olan, değerler, idealler, ekonomik, ahlaki, siyasal, ideolojik ideler ve normlarla eylemlerimiz arasında bağıntı kurarak anlayabilirsiniz. Çünkü sizin tekil yaşamınız da ve genellikle; tarihsel-tinsel dünyada; bir değer eylem, bir amaç-eylem, bir tutum-davranış bağıntısı temelinde kurulmuştur.
· Kendimizi ve dolayısıyla yaşamayı; betimleyici, değer koyucu, buyurucu, heyecansal, açıklamacı dile getirmelerin bir birlikteliği halinde , yani “anlatma” formu içinde yorumluyoruz.
· Rasyonelleştirme bir çağa, bir kültüre bir süre damgasını basabiliyor. Bir dünya görüşü, bir ideoloji, bir kültürleşme tipi olarak. Fakat sonradan farkına varılıyor ki, yaşamayı,tarihi, toplumu rasyonelleştirme, bir insanı deli gömleğine tıkıştırma gibi paradoksal bir sonuç doğuruyor. Çünkü rasyonelleştirme insanın”yaşantı” da içerilmiş zenginliğinin sadece bir yönü. Sonra bakıyorsunuz, örneğin moderniteye karşı postmodernite çıkmış. İnsanlar rasyonel şablonlara sığamıyorlar, bir noktadan sonra kendi elleriyle sırtlarına geçirdikleri ve paradoksal olarak deli gömleğine dönüşen bu rasyonaliteden sıyrılmak istiyorlar.
"Eleştirel hermeneutik", Habermas tarafından savunulduğu şekliyle, meta-hermeneutik ve ideoloji eleştirisini içerir ve daha çok Habermas'ın Gadamer eleştirilerinde şekillenir.
- Habermas, Gadamer'in 'diyaloğu aşma' nın imkansız olduğunu söylemesine karşıt olarak, "hermeneutik bilincin,hermeneutik anlamanın sınırları üzerine refleksiyonu içermediği ölçüde eksık kalacağını" savunur.
- Gadamer,anlama için evrensel unsur olarak gördüğü önyargılara aşırı vurgu yaparken,Habermas önyargıların 'derin hermeneutik' yoluyla aşılabileceğini söyleyerek,Aydınlanma düşünürleri gibi önyargısız ve nesnel bilgiyi garantileyen temel bir konum varsaymaktadır.
- Gadamer anlamanın gelenek içerisinde olduğunu söyler,Habermas ise iletişim ve iletişimsel eyleme vurgu yaparak,geleneğe karşıtlığından dolayı Aydınlama düşüncesini savunur.

"Çifte hermeneutik",Gadamer'in,dili anlamanın yeri olarak gördüğü noktada,Kıta Avrupası Hermeneutiği ile Wittgenstein'ın ikinci dönem felsefesini birbirine eklemler.Anlama (verstehen) ile açıklama(erklaren) arasında yeni bir yorum sunan ve post-Wittgenstein dönemin önemli filozoflarından olan Peter Winch'in düşüncelerinden yola çıkan Anthony Giddens,sosyal bilimlerin çifte hermeneutiğinin "Winch'in sıradan aktörlerin gündelik dili ile,sosyal bilimcilerce icat edilen terminolojiler arasında ki "mantısal bağ" diye adlandırdığı şeyi içerdiğini" söyler.
"İnsani eylemin,kurumların ve onların ilişkilerinin karakterlerini yeniden düşünürken aynı zamanda,bilim felsefesindeki dönüşümleride aklımızda tutmalıyız."(Giddens)

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
yorumbilgisi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık