IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 30 Mart 2009, 21:07   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Kültür Felsefesi




Kültür Felsefesi

Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi
Doğan Özlem
İnkılâp Yayınevi-2000

GENEL
Toplum halinde yaşayan insanın ve giderek insanlığın ; köken, nelik(mahiyet) , nitelik ve tarih içinde geçirdiği değişimler üzerine düşünülen her durumda, kültür felsefesinin alanı içinde bulunuluyor demektir.

Kültür felsefesi , insan, insan toplumu ve insanlık ile ilgili herşeyi konu etmesiyle , konuları sınırlanmış diğer felsefe disiplinlerinden hem ayrılan hem de bu disiplinlerin tümünü kucaklayan bir özel konuma sahiptir.

Çünkü onun konusu olan kültür , özel felsefe disiplinlerinin konusu olan; dil, din, bilim, teknik, sanat, ahlak, devlet, siyaset estetik vd. bir dizi fenomenden oluşur. Kültür felsefesi , tüm bu fenomenlerin tarih içerisindeki değişim ve dönüşümlerini ve arlarındaki bağlantıları görmek ve göstermek istemesiyle , özellikle “tarih felsefesi” ile iç içe geçer ki , bu nedenle çoğu filozof onu tarih felsefesiyle hatta özdeş sayar.

“KÜLTÜR”ÜN ANLAMLARI

“Kültür” sözlüklerde ve ansiklopedilerde en çok tanıma sahip sözcükler arasında bulunur. Terim olarak “kültür” , latince colere fiilinden türetilmiştir. Colere; işlemek, yetiştirmek, düzenlemek, onarmak, inşa etmek, bakım ve özen göstermek, ekip biçmek, iyileştirmek, eğitmek vb. anlamları birlikte içeren çok zengin bir anlam içeriğine sahiptir.

a) Bu fiilden türetilen cultura terimi, ilk kez tarımsal etkinlikleri nitelendirmekte kullanılmıştır. Romalılar cultura terimini, doğada kendiliğinden yetişen bitkilerden ayırmak üzere, insan emeği ve eliyle tarlada ekilerek yetiştirilen bitkileri adlandırmakta kullanmışlardır. Aynı Romalılar, "tarım" teriminin karşılığı olarak, "toprağı işlemek" anlamında agri-cultura terimini türetmişlerdir. "Kültür" teriminin bu anlamı bugün de yaşamaktadır. Bugün biraz özelleşmiş bir anlamda da olsa, tarla, sera ve laboratuvar koşullarında yetiştirilen bitkileri "kültür bitkisi" olarak adlandırıyoruz. Türkçe’de "kültür" karşılığı olarak önerilen "ekin" terimi de, colere fiilinde ekip biçmek,, ekmek, anlamları esas alınarak türetilmiştir. " .

b) "Kültür" teriminin tarıma ilişkin bu kök anlamı, onun bundan sonra göreceğimiz tüm diğer anlam ve kullanımlarına sinmiştir. Terimi, insanın yetiştirilmesi, işlenmesi, eğitilmesi anlamında ilk kez kullananlar da, yine iki Romalı filozof, Cicero ve Horatius olmuşlardır. Cicero'nun bu konuda kullandığı terim cultura animi'dir. Terim, insan nefesinin (Grekçe; pneuma, Latince: anima, Türkçe: can) terbiye edilmesi anlamında kullanılmıştır.

Cicero, terimi, başlangıçta "doğal" bir malzeme, bir içgüdü ve iştiha varlığı, bir hammadde, nefsine düşkün bir hayvan olarak gördüğü insanın işlenmesi, yetiştirilmesi ve eğitilmesi anlamında kullanmakla; terimin bugün de anlamaya devam ettiğimiz bir temel yönünü ilk kez belirtmiş oluyordu. Öyle ki, tek insanın gerekli bilgileri_edinerek, akıl yürütme, belli ilkelere göre eylemde bulunma, nefsine hâkim olma, zevk ve eleştiri yeteneğini geliştirme ve gitgide `kişilik" sahibi, olma hâline "kültür" ` demeye bugün de devam ediyoruz.

Bu anlamıyla "kültür"e karşılık olabilecek terimler olarak, Greklerde paidea ve askese (askesis) terimlerine rastlıyoruz. Cicero'nun cultura animisi, Yeniçağ felsefesinde kullanılan Geist, esprit (Türkçede: tin, mânâ, mâneviyat) terimlerinin de habercisidir. Ancak burada "kültür" teriminin tek insan ("kültürlü insan") için kullanıldığına dikkat etmek gerekir. Bugün terimi tek insan için kullandığımızı belirtmek ve vurgulamak üzere "tekil kültür" terimine başvurulmaktadır.

c) Cicero'dan, yani M.Ö. 1. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar "kültür" teriminin "tekil kültür" anlamında kullanıldığını görüyoruz.

18. yüzyıl, Aydınlanma felsefesinin "akıl"a verdiği önemle bağıntılı_olarak gerekli bilgileri, edinen, aklını kullanabilen, akılcı ilkelere göre eylemde bulunabilen, nefsine aklıyla hâkim olabilen ve bu anlamda "kişilik" sahibi olmuş insana "entellektüel" demiştir (intellectus: zihin, anlama yetisi).

18. yüzyılın sonlarına doğru, terimin tekil kullanımının yanısıra, çoğul olarak da kullanılmaya başlandığı görülür.

Bu yeni anlamla "kültür", artık, bir_insan topluluğunun, bir halkın, bir ulusun ve gitgide belli_bir uluslar topluluğunun duyuş, düşünüş ve değer birliğini meydana getiren düşünsel, sanatsal felsefi, bilimsel ve teknik tüm üretim ve varlıkları olarak tanımlanmaktadır.


Böylece terim, tek insan için değil de, bir insan topluluğu için kullanılmış olmakla, bir bakıma sosyolojik diyebileceğimiz bir yeni anlam kazanmış oluyordu. Bu yeni ve genişletilmiş anlamıyla "kültür", iki yönden çoğulluk kazanmış oluyordu:tek insanın değil de, bir topluluğun, halkın, toplumun karakteristiğini oluşturan şeylerin tümü. Almanlar bu anlamıyla kültüre karşılık olmak üzere "Volksgeist" gibi bir terime başvurmuşlardı. Bugün de Türk kültürü, Fransız kültürü, burjuva kültürü vb. terimlerde "kültür"ü bu anlamda kullanırız.

Her topluluk, sınıf, halk ve toplumun diğer topluluk, sınıf, halk ve toplumlardan değişik ve özgül kültürü. Bugün, yukarıda değindiğimiz her iki anlamı da kastetmek üzere "çoğul kültür" terimine başvurulmaktadır. Yalnız burada "çoğul kültür" ile "kültürler çokluğu"nu birbirine karıştırmamak gerekir. "Çoğul kültür" terimini, bir topluluk, sınıf, halk ve toplumun kültürünü belirtmek ve onu "tekil kültür"den ayırmak için kullanıyoruz. Buna karşılık "kültürler çokluğu" ile kastedilen, değişik "çoğul kültür"lerin bulunmasıdır.

18. yüzyılla birlikte ortaya çıkan "kültür" terimindeki iki anlamlılığı belirginleştirmek, yani "tekil kültür" ve "çoğul kültür" ayırımını daha açık hâle getirmek üzere, 19. yüzyılda yeni terimlere de başvurulmuştur. Bu yüzyılda "tekil kültür" karşılığı olarak kullanılan terimlerden biri erudition'dur. Ancak terimin, özelleşmiş bir anlamda, özellikle bilim adamlarının, filozofların, bilge kişilerin geniş bilgilerini, deneyimlerini ve donanımlarını ifade etmek üzere kullanıldığı görülür. Bu konuda daha az yaygın bir terim olarak habitus'a da başvurulmuştur. Erudition teriminin Cicero'nun cultura animi'si ile benzerliği vardır. Latince exrudere, ex-rudio (erudition) fiili, kaba saba olmaktan çıkmak anlamına gelir. Habitus da, bilgi ve eğitim yoluyla belirli alışkanlıklar edinme ve eylem tarzları geliştirme yeteneği sayesinde doğa yanında insana özgü ve insana ait bir "ikinci doğa" içinde yaşamak anlamına gelir. Yine cultura animi'ye karşılık olabilecek bir terime,

19. yüzyılda, Skolastik felsefeden gelen bir terim olarak forma mentis terimine rastlanır. Nefse hâkim olmak, ruhu eğitmek, bilgilenmek, yetişmek anlamlarına da gelen bu terimden formasyon terimine geçildiğini saptıyoruz. Özellikle formasyon terimini, bugün de bir ölçüde "tekil kültür"e karşılık olarak kullanıyoruz. Aynı 19. yüzyıl, "tekil kültür"ün, erudition'un, habitus'un, formasyon'un gerçekleşme ortamını kentlerde görmüş kendi Aydınlanmacı görüşü doğrultusunda, kırsal kesimde yaşayanların "yontulmamışlık"ları, "işlenmemişlik"leri karşısında kentlerde yaşayanların "işlenmiş" ve "incelmiş" yaşama biçimlerinin üstünlüğüne dayanan bir önyargıyla, "çoğul kültür" karşılığı olabilecek bir terim olarak civilite (kentlilik) terimine başvurmuştur. Aydınlanma çağının sloganlarından olan "kozmopolitizm" teriminde geçen Grekçe "polis" (kent) ile bağıntılı olarak civilite teriminin yanı sıra politicite teriminin de geçtiği görülür. Yine aynı anlama gelmek üzere, urban (kent) sözcüğünden gelen urbanite'ye de rastlıyoruz. Bu terimler içerisinde zamanla civilite (civility)'nin yaygınlaştığı ve buradan, Aydınlanmanın evrenselci/humanist tavrı altında, tüm insanlığın kozmopolitik, ilerlemeci bir doğrultuda gelişmesini ifade (ve arzu) eden bir terim olarak civilisation teriminin yerleştiği görülür.

Civilite (civility) teriminin Türkçeye önce Arapça kent anlamına gelen "medine" sözcüğü ile bağıntılı olarak "medeniyet" şeklinde geçtiğini, daha sonra ilk yerleşik ve kentli Türk kavmi olan Uygurlara atfen "uygarlık" teriminin kullanıldığını saptıyoruz.*

"Kültür" teriminin binyılları bulan tekil ve 18. yüzyılla birlikte beliren çoğul anlamlarının yanında, geçen yüzyılda "uygarlık" teriminin ortaya çıkması, günümüzde de devam eden bir terminoloji tartışmasının başlamasına neden olmuştur. Örneğin Alman dilinde "kültür" terimi yeğlenmiş, hattâ "uygarlık"a "kültür" teriminin kötü ve uygunsuz bir karşılığı olarak bakılmıştır. Kant, W. Humboldt, Spengler, Jaspers gibi filozoflarda bu tutumun örneklerini görüyoruz. Buna karşılık Fransız ve İngiliz dillerinde "kültür" terimi yerine "uygarlık" teriminin yerleştiğini saptıyoruz. Bu dillerde "kültür", bir yandan geleneksel tekil anlamıyla, yani "tekil kültür" olarak kullanılırken; diğer yandan bir toplumun maddî/teknik birikimlerinin üzerindeki tin- sel (mânevî) özelliklerini belirtmekte kullanılmaktadır.
"Kültür"ü bir felsefe terimi olarak kullanan ilk filozof J.G. Herder’ dir. Herder, kültürü, toplumların "doğal durum"dan çıkıp, kendileri için yararlı ve kendilerine göre iyi ve doğru bildikleri amaçlara ulaşma ve bunları gerçekleştirme yolunda gösterdikleri tüm etkinliklerin ve bu etkinlikler sonucu meydana getirdikleri tüm ürün ve yaratımların evrensel adı olarak kullanmıştır. Bu anlamda "kültür", çoğul anlamıyla kültürün, "çoğul kültür"ün, yani her topluluk, sınıf, halk ve toplumun kendilerine özgü kültürlerinin de içerildiği bir kapsamla tanımlanmış oluyordu.

Böylece bir felsefe terimi olarak "kültür": Herder'in yine bir üst-kavram olarak kullandığı "insanlık" ın, 'çeşitli tarihsel dönemler veya çeşitli toplumlara özgü kalan duyuş, seziş, düşünüş (zihniyet) tarzlarının dil, din, teknik, sanat, ekonomi, mitos, bilim ve felsefe formları içinde kendini dışavurmasıdır. Dil, din, teknik, sanat, ekonomi, mitos, bilim ve felsefe; kültürün öğeleri ve dışlaşma formlarıdır. Bu görünümüyle kültür, herşeyden önce tarihseldir ve doğayı kendi yarar, niyet ve amaçlarına göre değiştirebilen tek varlık olarak insanın ürünüdür ve insana aittir. Bu nedenle kültüre yönelen bir felsefe, bir "kültür felsefesi, aynı zamanda bir "insan felsefesi"dir.

Burada "kültür"ün evrensel bir tanımına ulaşma konusundaki felsefi çabalar ile "evrensel kültür"ü tanımlama çabalarını birbirinden ayırmak gerekir. "Evrensel kültür" bir çağa ve bir tarihsel döneme dünya ölçüsünde hâkim olan, diğer kültürlere baskın çıkan herhangi bir "çoğul kültür"dür. Örneğin bugün için bu anlamda "evrensel" olan kültür, Batı kültürüdür. Fakat bu, Batı kültürünün hâlen yaşayan diğer kültürlerden "üstün" ve "iyi" olduğu anlamına gelmez; sadece varolan diğer kültürlere baskın çıktığı ve dünya ölçüsünde yaygınlaştığı anlamına gelir.

Her kültürün neliği (mâhiyeti) gereği tarihsel olması, o kültürün belli bir zaman kesiti içinde varlığını sürdürdüğü, yani yerini her an bir başka kültüre (o başka kültüre kendinden pek çok şeyleri taşımış olsa da) terkedebileceği anlamına gelir. "Evrensel kültür" teriminin kendisi, Aydınlanmacı Batı kültürünün bir kültürel mirası olarak terminolojiye girmiştir. Bu yüzden, bu kültüre özgü ideal ve ölçütlerle sınırlı bir anlam içeriğine sahip olmak gibi bir tek yanlılığı ve manüpilatif bir işlevi vardır Yine bu yüzden, "evrensel kültür"ü, tarihsel perspektif altında bakıldığında, herhangi bir "baskın ve hâkim kültür" olarak anlamak uygun olur.

Alıntı.

 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
felsefesi, kultur, kültür


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Mantık Felsefesi ve Bilim Felsefesi xena Felsefe 0 16 Mayıs 2014 22:12
Çin Kültür Devrimi: Büyük Proleter Kültür Devrimi’ne Kısa Bir Bakış Zen Kitap Tanıtımları 0 12 Haziran 2013 17:21
Çin Felsefesi Zen Felsefe 0 10 Aralık 2012 14:22
Rönesans (Renaissance) Dönemi Kültür, Sanat ve Felsefesi Süslü Kültür ve Sanat 0 05 Ocak 2010 18:56
Zen Felsefesi Spammer Felsefe 0 09 Temmuz 2009 02:26