IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 09 Nisan 2012, 08:57   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Bilinç ve Yaşam




Tinin Fenomenolojisi'nde "Özbilinç" üzerine olan bölüm, Hegelci diyalektiğin başlıca uğraklarından birisini oluşturur. Bilinç, nesnesinin artık ona yabancı olmadığını keşfeder. "İçsel yapı" veya "şeylerin özü" bilinçle tüm ilişkiden ayrı olan bir "kendinde nesne" olmaya son verir. Özbilinç, dolaysız formunda, Arzu' dur ve karşılaştığı nesne arzusunun nesnesinden başka bir şey değildir. Bilinç bu durumda yaşamla özdeştir ve arzunun harekete geçirdiği varlık, arzusunun nesnesini özsel olarak yabancı bir şey gibi görmez. O, canlı bir varlık olarak, "başkası olma" karakterini yalnızca, doyumda fiilen çözülen bir karşılaşma içerisindeki bir uğrak olarak deneyimler. Canlı varlık nesneyi iç eder ve onu, et ve kan haline gelebilmesi için kendi tözüne katar. Bu şekilde, nesnesinin ve kendisinin kendinde özdeşliğini olumlar. Hegel, Fenomenoloji' den birkaç yıl önceki Jena'daki yazılarında, canlı varlık ile inorganik çevre arasındaki bu ilişkiye defalarca göndermede bulunur: "Organik olan dolaylanmamış güçtür, deyim yerindeyse, organik bir akışta inorganik olanı temellendiren edimdir." Hegel başka bir pasajda şöyle der: "Yemek ve içmek inorganik şeyleri kendilerinde veya hakikatte oldukları şey haline getirir", "bu, onların bilinçdışı kavranışıdır." Burada, Hegel'in kavrama ediminden, eşdeyişle nesneye nesnenin gelişimiyle çakışan bir bilgi biçimi yoluyla nüfuz etmekten ne anladığını görüyoruz. İnsanın canlı deneyimleriyle özdeş olan bu bilinç kavramı, bizi, Hegel'in en eski düşünümlerine götürür. Hegel, Bern ve Frankfurt'tayken, felsefi spekülasyondan ziyade insansal durumun bir betimlemesi ile ilgileniyordu. Hatta İbrahim üzerine veya Sevgi üzerine erken yazılarına dair bilgiye sahip olmadan, Hegel'in Bilinç ve Yaşam üzerine daha çetrefılli derindüşünmelerinin yerinde bir yorumunu sunmak neredeyse olanaksızdır. Bununla birlikte, Hegel'in erken çalışmalarıyla ilk Jena Sistemi ya da Fenomenoloji arasında önemli bir farklılık bulunmaktadır. Erken çalışmalarda Hegel, yaşamı betimlemeyi yeterli görürken, sonrakilerde onu kavramsallaştırmaya çalışır. Düşünce ve yaşam, bundan böyle, yaşamın düşünceyi her zaman geride bıraktığı ve düşüncenin de yaşamı asla kavrayamadığı ayrı alanlar olmayacaklardır. Yaşamın, yaşam olarak kavramsallaştırılabilmesi ve düşüncenin de yaşamın kendisini kavramak ve ifade etmek için geleneksel formlarıyla bağını koparabilmesi için, bu iki terim özdeş kılınacaktır. Bu yaşam kavrayışı, kuşkusuz, Alman Romantizminin baştanbaşa ortak bir temasıdır. Faust'un Birinci Bölümünde, Goethe canlı düşünce ile can çekişen spekülasyonu karşılaştırır:

Canlı bir doğa yerine...
Şu Tanrı'nın yaratıp içine insanlarz doldurduğu,
Senin çevrende hep isler, küjler içinde...
Hayvan kaburgaları, insanların bacak kemikleri.


Schelling, doğayı canlı bir bütün olarak kavrayabilmek için, Yargı Yetisinin Eleştirisi ile bağını koparmıştı. Jena yazılarında Hegel, arkadaşının Doğa Felsefesi'ne dayanarak, bu yaşam kavrayışını oluşturmuş ve sistemleştirmişti. Ne var ki, Hegel'in yaşam üzerine spekülasyonları Schelling'inkilerden ayrılır. Hegel, yaşamla, biyolojik bir kavram olarak değil de zihin ve tinin yaşamı olarak ilgilenir. Hegel'in kavramı doğanın bir sezgisinden ziyade insan bilincinin gelişiminin sezgisidir. O, biyolojik itkilerden çok insansal arzu ile ilgilenir. Eğer Hegel'in felsefesi bir bütün olarak karakterize edilecek, kökeni ve temel sezgisi ifade edilecek olsaydı, onun insansal yaşamın düşüncesi olmaya çabaladığını söylemek gerekirdi. Hegel erken bir fragmanında "yaşamı düşünmek, işte sorun budur," der ve ekler: "Kendinde yaşamın bilinci, insan olanın bilinciyle aynı şey olacaktır." Schelling'in doğa felsefesi, "doğanın hakikati" olan ve doğayı varsayan tinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunduğu ölçüde Hegel'in sisteminde özümsenmektedir. Hegel, Metaphysik'in ilk bölümlerinde, doğayı Mutlağın tam bir belirişi olarak değil, İdea'nın alt bir uğrağı olarak görür: Doğanın tini, gizli bir tindir. "o kendisini tinle aynı formda geliştirmez; sadece onun bilincinde olan tin için tindir, kendinde tindir ama kendisi-için tin değildir." Ayrıca, "Hegel'in doğa felsefesi hiç de bir doğa metafiziği değildir, ama şüphesiz bir doğa bilimi metafiziğidir, eşdeyişle insanın doğa bilgisinin bütününün bir metafiziğidir." Hegel, öyleyse, Jena'daki yazılarda geliştirdiği doğa kavrayışını Schelling'e borçludur. Ama üzerine düşündüğü temel deneyim, tüm alanlarındaki insan deneyimidir. Schelling'in düşüncesinin orijinal karakteristiği olan "kozmik duygudaşlık" Hegel'de bulunmaz. Öte yandan, Schelling'te bulunmayan tinsel ilişkiler anlayışı, Hegel'de mevcuttur. Tinin Fenomenolojisi'ndeki sonsuzluk ve özbilinç üzerine olan pek çok bölüm, yaşam bilincinin düşünce ve derin-düşünme yoluyla gelişiminin özsel rolünü gösterir. Bilincin gelişiminin, Hegelci diyalektikte yaratıcı ve dinamik bir rolü bulunmaktadır, çünkü Jena yazılannda söylediği gibi, tin "kendisini keşfedendir," ve doğa sadece tinin kendini-keşfetme sahnesidir.

Genbilim

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bilinc


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Bilinç. Sihir Felsefe 0 10 Ekim 2011 10:35
Bilinç kayıpları Ecrin İlk Yardım 0 24 Eylül 2011 18:39
Bilinç bozukluğu/ bilinç kaybı nedir? Sır Sağlık Köşesi 0 17 Eylül 2011 12:06
Dil ve Ulusal Bilinç Ruj Türkçe 0 13 Aralık 2010 10:28
“Acısız yaşam sevinçsiz; hüzünsüz yaşam neşesizdir.” AngeLus IF Ekstra 0 17 Eylül 2010 18:37