IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11 Kasım 2014, 02:38   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Felsefenin Değeri




Felsefenin değeri: Felsefenin çok eşiti fonksiyonlarının bir sonucu olarak önem kazanıp değerli olması durumu. Felsefe sözcüğünü işitir işitmez birçok insanın ilk tepkisi, biraz da alaycı bir dille felsefenin hiçbir işe yaramadığını söylemek olur. Felsefeden maddi değerlerin ve zenginliklerin meydana getirilmesine, maddi anlamda refahın oluşturulması na doğrudan doğruya katkıda bulunması, elbette beklenemez. Fakat, maddi zenginlik ve refahın insan tarafından bir değer cetvelinin en tepesine yerleştirilen bir şey olmadığı unutul*mamalıdır. Zira, insanlar maddi bakımdan refahı ve maddi değerleri bizatihi kendileri için değil de, mutluluğa götüren yolda birer araç oldukları için isterler.
Bu bağlamda, felsefe de, mutluluk amacı için bir araç olabilir. Nitekim, her insan maddi zenginliklere sahip olmaktan haz duymaz, bazıları da düşünmekten, insan yaşamının anlamını araştırmaktan, gerçekliği temaşa etmekten haz alır. Bu hazza yabancı olan insanlar bile, onun nitelik yönünden birçok hazdan çok daha üstün olduğunu teslim etmekten geri kalmamışlardır. Demek ki, felsefe her şeyden önce insana haz verir. İnsan varlığının bir beden kadar bir ruha da sahip olduğunu, insanın gerçek amacına yalnızca bedensel isteklerini karşılamakla kalmayıp, ruhsal ihtiyaçlarını da giderdiği zaman ulaşabileceğini unutmazsak, bu durum daha açık hale gelir. İnsanın ruhsal ihtiyaçlarının en başında ise, merakını giderme, öğrenme, evreni ve kendisini anlama, şu dünyada geçen yaşamını anlamlandırma isteği vardır. Bu isteği ise, yalnızca felsefe karşılayabilir.
Felsefe, şu halde, bireysel düzlemde, bireyin yaşamında önemli birtakım işlevler gerçekleştirir. Çünkü, felsefe her şeyden önce insan olarak varoluşumuzun anlamıyla ilgili bazı temel soruları ele alır. İnsanlar, yaşamlarında zaman zaman ‘Niçin bu dün*yadayım? ‘Yaşamımızın bir amacı var mı?’, ‘Bir şeyi doğru ya da yanlış kılan nedir?’, ‘Zihin bedenden farklı mıdır?’, ‘Ölümden sonra insana ne olur?’ türünden felsefi sorular sorarlar. İçimizden her biri*nin bu felsefi sorular üzerinde düşünmesinde, varoluşumuzu anlamlandırmak açısından büyük yarar vardır. Nitekim Sokrates incelenmemiş, sorguya çekilmemiş bir yaşamın yaşanmaya değer olmadığını söylemiştir.
İnsan, vahşilerden farklı olarak akıllı bir varlıktır ve bu özelliği dolayısıyla yaşamını birtakım ilkelere, temel kabullere dayandırır. Yaşamın kendisine dayandığı ilkeleri, temel kabulleri hiç sorgulamadan gerçekleştirilen bir varoluş sıradan ve temelsiz bir va*roluştur ve böyle bir yaşam sürmek, hiç servisten geçirilmemiş bir arabayı kullanmaya benzer. Arabanın şimdiye kadar freni hiç bozulmamış, tekeri patlamamış, yağı bitmemiş ve de motoru sağlam olabilir. Fakat bu, onun gelecekte de her bakımdan iyi ve sağ*lam olacağı anlamına gelmez. Benzer şekil*de, insanın yaşamını kendilerine dayandırdı*ğı ilke ve kabuller gerçekten de sağlam ve doğru olabilir, bununla birlikte, bu ilke ve kabullerin sağlam ve doğru oldukları, ancak ve ancak bu kabuller felsefe yardımıyla bir eleştiri süzgecinden geçirildikten, enine boyuna irdelendikten sonra bilinebilir.
Felsefe, bundan dolayı bu dünyadaki yaşamımızda, yolumuzu kaybetmememizi sağlayan, bizi gereği gibi yönlendiren en önemli araçtır. Ünlü çağdaş filozof Ludwig Wittgenstein insanın bu dünyadaki duru*munu bir şişe içindeki sineğin durumuna benzetmiştir. Wittgenstein ‘a göre, şişenin içine sıkışmış olan sinek şişeden dışarı çık*mak ister, fakat bunu nasıl başarabileceğini bilmez. İşte, felsefenin işlevi ve amacı sineğe şişeden nasıl çıkacağını göstermektir. Wittgensteun’in yapmış olduğu benzetmeye göre, biz insan varlıkları bu dünyadaki yaşamımız sırasında, zaman zaman kendimizi kapana kıstırılmış hisseder ve yolumuzu bulmakta güçlük çekeriz. İşte felsefe, biz insan varlıklarının kapana kıstırılmışlık duygusundan kurtulmamızı sağlamak suretiyle, yönümüzü bulmamıza yardım eder.
Felsefe, bundan başka, insana birçok konuda doğru ve açık seçik düşünebilmeyi öğretir. Felsefi düşüncenin yöntemleri, insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri hazırlar. Böyle bir düşünce türü, insanın bir probleme birçok yönden bakabilmesini, sorunlara önyargısız yaklaşabilmesini, hiçbir şeyi mutlaklaştırmayıp, her şeyi eleştiri süzgecinden geçirebilmesini sağlar.
Felsefe, genel bir düzlemde veya top*lumsal platformda da çok önemli hizmetler sağlar. Günümüzde, kimi eksiklerine karşın, demokrasinin en iyi yönetim biçimi olduğu hemen herkesçe kabul edilmektedir. Felsefe, bu bağlamda bir yönetim biçimi olarak demokrasinin gelişmesine ve işleyişine önemli katkılar yapar. Zira, demokrasi en iyi bir biçimde, insanlar eleştirel bir bakış açısına sahip oldukları, iyiyle kötüyü, gerçek ve sağlam akıl yürütmeyle demagojiyi birbirinden ayırabildikleri zaman, tüm iddialar için delil ve dayanaklar aramayı, olan biteni farklı yönlerden görebilmeyi, daha iyi ve doğru olmak için kendilerini ve başkalarını sorgulayabilmeyi öğrendiklerinde; ve bağnaz olmayıp, önyargısız ve hoşgörülü olabildikleri zaman, yürür. İnsanlara bu temel alışkanlıkları ve erdemleri kazandıracak ve onları geliştirecek olan da yalnızca felsefedir, felsefi bir bakış açısıdır.
Yine toplumsal düzlemde, felsefenin onun adını hiç işitmemiş olanların yaşamları üzerinde bile doğrudan bir etki yaptığı unutulmamalıdır. Felsefe, dolaylı yoldan yazılı eserler, medya ve sözlü gelenek aracılığıyla dünyaya ilişkin bakış açımızı etkiler. Örneğin, Hıristiyanlığın ve İslâmiyetin bir din olarak biçimlenmesinde felsefenin çok büyük bir rolü olmuştur. Aynı şekilde, siyaset alanında felsefi kavram ve fikirlerin etkisinin büyük olduğunu söylemek gerekir. Örneğin, Amerikan Anayasası çok büyük ölçüde İngiliz filozofu John Lock”un siyaset konusundaki fikirlerinin sonucudur ve Jean Jacques Rousseau’nun düşünceleri de Fransız Devriminin doğuşunda küçümsenmeyecek bir rol oynamıştır. Yine, Karl Marx ve Friedrich Engels’in düşünceleri dünyada son elli altmış yıl içinde kurulmuş olan sosyalist yönetim biçimlerinin gerekli fikri temellerini sağlamıştır.

__________________
#MustafaKemaLAtatürkTorunuyum..ღ ❦

{22~02~`22..∞}
{09~09~`22..ღ}
 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
değeri, felsefenin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Felsefenin Sefaleti Afrodit Felsefe 0 30 Ocak 2011 15:28
Felsefenin konuları YapraK Felsefe 0 23 Mart 2009 22:56