🔔 Çevrimdışı bildirim almak ister misiniz?
Bir konuya etiketlendiğinizde, özel mesaj aldığınızda, bir mesajınız alıntılandığında forumda olmasanız bile anlık bildirim almak için lütfen izni verin.
18.yüzyıl Aydınlanma düşünürleri bazen Doğu kültürlerinin Hristiyan Batı önünde üstünlüğünü savunmuşlardır. Voltaire örneğin Zerdüştlük inancını araştırmaya onun Hristiyanlığa üstün olan rasyonel Deizm'i desteklediği inancıyla teşvik etmiştir. Bazıları İslam ülkelerinde Hristiyan Batı'nın aksine var olan dini hoşgörüyü ve Mandarin Çin'indeki bilginliği övmüşlerdir. Abraham Anquetil-Duperron Zerdüştlüğün kutsal metinleri Avesta'yı tercüme etmiş, William Jones Hint-Avrupa dilleri üzerinde yaptığı araştırmalarda Doğu ve Batı kültürlerinin birbirine karıştığı ilk dönem tarihi bağlantıları ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte bu gelişmeler Fransa ve İngiltere arasındaki Hindistan'ın kontrolü konusundaki çekişme ortamında ortaya çıkmıştı ve sömürgeleştirilmiş kültürleri onları daha etkili kontrol etme amaçlarıyla ilişkiliydi. James Mill gibi liberal iktisatçılar Doğu ülkelerini medeniyetlerinin statik ve yozlaşmış oluşuyla küçümsemekteydi. Karl Marx bile "Asya modeli üretim"in değişmezliğinden söz etmekteydi. Hristiyan evanjelistler ise Doğu dini geleneklerini hurafe (superstitions) görerek yermekteydiler.
Budizm ve Hinduizm üzerine ilk ciddi Avrupa kökenli araştırmalar Eugene Burnouf ve Max Müller gibi bilginlerce yapılmıştı. Aynı dönemde İslamiyetle ilgili ilk ciddi araştırmalar yapılmaya başlandı. 19.yüzyılın ortalarında "Oriental Studies" (Doğu Araştırmaları) akademik bir disiplin olarak ihdas edildi. Yine de akademik araştırmalar geliştikçe "anlaşılmaz" ve "hilekar" doğulu gibi ırkçı tavırlar ve yaygın klişeler de artmaya başladı. Doğu sanatı ve edebiyatı hala "egzotik" ve Klasik Yunan-Roma ideallerine göre düşük görülmekteydi. Doğunun politik ve iktisadi sistemlerinin genellikle feodal "doğu despotizmi" şeklinde olduğu ve kültürel ataletiyle ilerlemeye engel olduğu düşünülmekteydi. Pek çok eleştirel teorisyenler Oryantalizmin bu biçimini beyaz adamın daha geniş, ideolojik sömürgeciliğinin bir parçası olarak görmüşlerdir.