IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Felsefe (https://www.ircforumlari.net/felsefe/)
-   -   Fransa'da Materyalizm (https://www.ircforumlari.net/felsefe/417318-fransada-materyalizm.html)

Kalemzede 07 Ekim 2011 15:38

Fransa'da Materyalizm
 
Descartes'tan (1596-1650) başlayarak, Fransa'da da açıkça materyalist bir akımın doğuşuna yer verilebilir. Descartes'ın bu felsefe üzerinde büyük bir etkisi olmuştur, ama genellikle, ondan söz edilemez.
Feodal ideolojinin, bilimlerin içinde bile capcanlı olduğu, gördüğümüz gibi skolastik bir biçimde inceleme yapıldığı bu çağda, Descartes, bu durumla savaşıma girişti.
Dinsel anlayış, feodal ideolojinin içine işlemiştir. Bu bakımdan feodal ideoloji, kilisenin, tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak, gerçeği tekelinde bulundurmasına dikkat eder. Buradan çıkan sonuç şudur ki, düşüncesini, kilise öğreniminin buyruğuna bağımlı kılmayan hiç kimse, herhangi bir doğru ileri süremez. Descartes, bu anlayışı topa tutuyor. Elbette ki, kiliseye, kilise olarak saldırmaz, ama yüreklilikle, (sayfa 100) her insanın, inansın ya da inanmasın, aklının ("doğal ışık"ın) deneyimiyle gerçeğe ulaşabileceğini öğretir.
Descartes, Yöntem Üzerine Konuşmalar (Discours de la méthode) adlı kitabının daha başında, "Sağduyu, herkesin en iyi paylaştığı şeydir" diye açıklar. Bu nedenle, herkes bilim önünde eşit haklara sahiptir. Ve örneğin, o zamanın hekimliğinin güzel bir eleştirisini (Moliere'in Hastalık Hastası, Descartes'ın eleştirilerinin bir yankısıdır) yapıyordu, çünkü bilimin gerçek bir bilim olması için, tek "kanıtları" Aristoteles ve Aziz Thomas olan ve kendi zamanına kadar öğretilenin terk edilerek doğanın araştırılması üzerine kurulmuş gerçek bir bilim olmasını istiyordu.
Descartes, 17. yüzyılın başında yaşıyordu; bunu izleyen yüzyılda, devrim patlak vermişti, bu nedenle denilebilir ki, o, yeni bir dünyaya, doğmakta olan dünyaya girmek üzere, kaybolmakta olan bir dünyadan çıkıyordu. Bu durum, Descartes'ı bir uzlaştırıcı yapar; o, materyalist bir bilim yaratmak ister, ama aynı zamanda da idealisttir, çünkü dini kurtarmak ister.
Onun çağında, niçin yaşayan hayvanlar vardır? diye bir soru sorulduğu zaman, tanrıbilimin hazır yanıtlarına tamamen uygun olan, çünkü onları yaşatan bir ilke vardır, diye karşılık verilirdi. Descartes, tersine, hayvan yaşamı yasalarının yalnızca maddede bulunduğunu savunuyordu. Ayrıca, öteki makinelerin demirden ve tahtadan yapılmış olmaları gibi, hayvanların da etten, kastan yapılma makinelerden başka bir şey olmadıklarına inanıyor ve bunu iddia ediyordu. Hatta, ne bu makinelerin, ne de ötekilerin duyumları olmadıklarını düşünüyordu ve onun felsefesiyle övünen kişiler, Port-Royal manastırında, haftalarca süren incelemeleri sırasında köpeklere bir şey batırıldığı zaman, şöyle diyorlardı: "Doğa ne kadar iyi yapılmış, sanılır ki acı duyuyorlar!.."
Materyalist Descartes'a göre hayvanlar, demek ki, (sayfa 101) birer makine idi. Ama insan, o başka, çünkü onun bir ruhu var, diyordu idealist Descartes...
Descartes'ın geliştirdiği ve savunduğu fikirler, bir yandan açıkça materyalist olan bir felsefe akımı, beri yandan da idealist bir akım doğuracaktır.
Karteziyen (dekartçı) materyalist kolu sürdürenler arasında, yalnızca La Mettrie (1709-1751) üzerinde duracağız. La Mettrie, bu makine-hayvan tezini alarak, onu insana kadar genişletir. Niçin insan da bir makine olmasın?.. O, insan ruhunun kendisini de fikirlerin mekanik bir biçimde hareket ettikleri bir mekanizma olarak görür.
İşte bu dönemde, İngiliz materyalizmi, Locke'un fikirleri ile Fransa'ya girer. Bu iki akımın bileşiminden, daha gelişmiş bir materyalizm doğacaktır.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:20.

Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk