IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
Alt 23 Ekim 2011, 09:48   #1
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
İşbölümü ve Kadınlara Verilen Değer




Kadının toplayıcı, erkeğin ise avcı olduğu derleyici avcı toplumlara bakalım. Avcılığın yapıldığı bilinen derleyici toplumlarda erkekler ağırlıkla avcılık, kadınlar ise çoğunlukla derleyicilik yaparlardı. İşbölümünde alet yapımı da cinse özgüydü. Örneğin, halen geleneklerini sürdüren (ve kadının kısmen özgür olduğu) Avustralya aborijinlerinde dahi böylesi bir cinsel işbölümü vardır. Kadınlar doğadan deniz ürünleri ve ormandan değişik bitkiler toplarlar. Erkek ise kanguru ve timsah avına gider. Alet yapımındaki iş bölümünde ise kadınlar topladıklarını biriktirmek ve taşımak için çeşitli bitki dallarından sepetler örerken, erkekler av için daha hızlı bumerang ya da zıpkın peşindedirler.

Mustafa Cemal “Eşitlikçi Toplumlar” kitabında bunu kadının çocuklu insan olmasıyla açıklamaktadır. Doğurganlığın kontrol altına alınamadığı (eşit olmayan toplumlarda) kadının sürekli gebe kalıp emzikli olması nedeniyle, bu durum geçerli olsa da günümüzün toplumunda buna herhangi bir anlam yüklemek zordur. Örneğin, Cemal’in söz ettiği gibi Avustralya’nın kuzeyinde Melville adasında yaşayan Tivi kadınları hâlâ hem avcılık hem de derleyicilik yaparlar. Komünal avcılıkta dahi büyük memeli hayvanların avlanması erkek işidir. Günümüzün Avustralya aborijinlerinde yaşlı kadın da (yaşam deneyimi itibariyle) kabilenin bilge kişisi sayılabilmektedir. Fakat (her kabilede farklı olmakla birlikte) çoğu kabilelerdeki ahlak anlayışı yine erkek egemen kültürü yansıtmaktadır. Örneğin; Avustralya’nın orta bölgesindeki kabilelerde kadın, kabile tarafından benimsenmeyen herhangi bir cinsel ilişkide bulunduğunda, bilge kadın dahil kabilenin büyükleri toplanıp hep birlikte kadının cezalandırılmasına karar verebilirler. Şüphesiz erkeğe de bir ceza verilmesi olasıdır. Ancak erkeğe öngörülen cezanın bir süre sınırı olurken kadına verilen ceza, onun uzun süre kabileden soyutlanmasından (hatta bir ömür boyu kabile içinde sürekli küçük düşürülmesine kadar) uzanır. Kısacası, kadının yitirdiği itibarını geri kazanması neredeyse olanaksız olurken erkek bir süre sonra dönüp dolaşıp topluma karışabilmektedir. Kadın açısından yaratılan bu uçurum beyazların kıtaya egemen olmasından sonra ortaya çıkmış ve keskinleştirilmiş olabilir. Ancak bu durum günümüz aborijin kadınının kabile içinde dahi tam anlamıyla eşit olmadığını göstermektedir. Böylece o yalnızca beyaz adamın ördüğü yasalarla birçok alanda dezavantajlı durumda olmayıp, ayrıca kabile içindeki konumu itibariyle de güvenli bir sığınaktan yoksundur.

Hatta geçmişte bu erkek egemen dile (erkeğin erişilmez gücüne karşılık kadının aciz gösterilmesine) bazı feminist gruplar sağlıksız tepki gösterdiler. Erkekler gibi maço bir dil kullanarak kendi güçlerini kanıtlama yanlışlığına düştüler. Oysa erkeksi değerleri benimseyerek eşit bir konuma gelmemiz olası değildir. Üstelik dil bilimcilerin belirttiği gibi dilin cinsiyeti yoktur.

Günümüzün kapitalist- endüstriyalist toplumundaki meslek seçiminde kadınlar hizmet işleri ve basit idari işler gibi belli mesleklere yönlendirilirler. Politika erkeklerin işidir. Dolayısıyla politik alanda yer almak erkeksi değerleri gerektirir. Sanatta da durum farklı değildir. Genelde kadın sanatın objesidir. Oysa tarihe adını yazdırabilmiş kadın heykeltraş, kadın mimar yok gibidir. “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır”. Ya da “tahtın arkasındaki güç kadındır” gibi klişeleşmiş sözlerin altında da büyük bir gerçeklik yatar. Öte yandan erkeklerin yarattığı bu kültür, kadınların sevgisi temelinde ve kadınlar pahasına yükselmiştir.

Herhangi bir tehlike anında kadınların (tıpkı çocuklar ve yaşlılar gibi) “savunmasız” olduğu ima edilerek “ilk etapta kurtarılacak potansiyel mağdurlar” listesinde olduğu kabul edilip “centilmenlik” yapılmaktadır. Daha doğrusu kadınların güçsüz ve muhtaç olarak nitelendirilmeleri erkek egemen toplumun işine gelir. Çünkü bu yolla erkek egemen toplum tahakküm zeminini hep canlı tutar. Benzer bir konuda kültürün bir parçası olarak dilimizde yer alan bazı sözcüklere bakalım; kadınlar “kancık”, “kaşık düşmanı” ve en önemlisi de “eksik etek”tirler. Oysa erkekler için “boğa”, “aygır”, “kurt”, “arslan” deyimleri onların cinsel güçlerini ve becerilerini vurgulamak için kullanılır. Dilimize işleyen bu nitelemeler apaçık ki erkek egemen kültürün parçasıdır. Hatta geçmişte bu erkek egemen dile (erkeğin erişilmez gücüne karşılık kadının aciz gösterilmesine) bazı feminist gruplar sağlıksız tepki gösterdiler. Erkekler gibi maço bir dil kullanarak kendi güçlerini kanıtlama yanlışlığına düştüler. Oysa erkeksi değerleri benimseyerek eşit bir konuma gelmemiz olası değildir. Üstelik dil bilimcilerin belirttiği gibi dilin cinsiyeti yoktur.

__________________

English Preparatory Department
School of Foreign Languages
Assistant English Teacher
Ankara Baskent University
2017-18

“Benim, senden öncem ve senden sonram yok, yalnızca sen varsın...”
C.A - 31.12.2010 - ∞

English Language and Literature
Faculty of Humanities and Letters
Ankara Bilkent University
2010-15
 
Alıntı ile Cevapla

 

Etiketler
değer, işbölümü, kadınlara, ve, verilen, İşbölümü


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Verilen Nimetler Düş Fıkra 0 25 Mart 2011 16:37
kadınlara değer vermeyen erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz ? KuSuRSuZ Serbest Kürsü 2 22 Şubat 2010 04:33