IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası

IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası (https://www.ircforumlari.net/)
-   Felsefe (https://www.ircforumlari.net/felsefe/)
-   -   Hekate'nin Kutsal Hayvanları (https://www.ircforumlari.net/felsefe/654358-hekatenin-kutsal-hayvanlari.html)

Desmont 28 Kasım 2014 19:07

Hekate'nin Kutsal Hayvanları
 
Köpek, Kokarca, At, Yılan, Yabandomuzu, İnek

Mitolojide Hekate ile sıkı sıkıya ilişkili olan hayvan, köpektir. Aradaki bağın sıkılığı bakımından, köpeklerden sonra kokarcalar gelir, kokarcaları da yılan, at, yabandomuzu ve inek izler. Hekate'nin köpekler ve kokarcalarla bağlantısı, bir takım metamorfoz (başkalaşım) mitleri ile açıklanmıştır; yılan, at, inek ve yabandomuzu ile Hekate arasında kurulan ilişki ise tanrıçanın üçlü (triform) tasvirlerine dayanır. Bu tasvirlerin bazılarında Hekate'nin, üç ayrı hayvan başı biçiminde üç adet başı bulunur. Örneğin, Eski Mısır uygarlığından esinlenmiş, Hermes Trismegistus inanışı eksenindeki antik Yunan ezoterik metinlerinde veya geç dönem Antikitenin büyüyü konu edinen papirüslerinde Hekate üç başlı olarak tasvir edilir; bu başların biri köpek, diğeri at, öteki ise yılan başı biçimindedir. Yabandomuzu ve inek başlarına sahip üçlü Hekate tasvirleri de bulunur. Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi, tasvirlerin ötesinde, köpek ve kokarcanın birer efsanesi vardır.

Kokarca

Kokarcadan başlayalım. Yılan, kertenkele, kurbağa ve böcekleri yiyen bu hayvanın evlerinde ya da evlerinin civarında bulunmasına insanlar eskiden çok da ses çıkartmazlarmış. Kokarcanın nasıl olup da Hekate'nin hayvanı olduğuna dair iki ayrı hikaye vardır. İlk hikayeye göre, kokarca, Hekate tarafından cezalandırılarak bir hayvana dönüştürülmeden önce, Gale adlı, şehvet düşkünü bir büyücü kadındı. Hekate, cadı Gale'nin doymak bilmez şehveti karşısında öylesine küplere bindi ki onu kokarcaya dönüştürdü. İkinci hikaye ise kokarcanın, bir hayvana dönüştürülmeden önce, Herakles'in annesi Alkmene'nin arkadaşı olan, Galinthias veya Galanthis adlı bir kız olduğunu öne sürer. Bu kızcağızın günahı, arkadaşı Alkmene'ye acıyıp tanrıçalara oyun oynamış olmasıdır. Zeus, kendisinden hamile kalan Alkmene'nin Herakles'i doğuracağı vakit yaklaştığında, kendi soyundan, pek yakında doğacak bir erkek çocuğunun, Zeus'un etrafındaki bütün tanrı ve tanrıçalara hükmedeceğini söyler. Hera, bu çocuğun Alkmene'nin oğlu Herakles değil de Nikippe'nin oğlu Eurystheus olmasını istediği için Alkmene'nin doğum yapmasını geciktirmektedir. Hera, bunu kader tanrıçaları (Moirai) ile Eileithyia adlı doğum ve ebelik tanrıçasının yardımları sayesinde yapabilmektedir. Hera'yla işbirliği içindeki bu tanrıçalar, Alkmene'nin yanına gidip ona rahat verdirecekleri yerde, Hera'nın buyruğuna uygun olarak, elleri kolları bağlı bir vaziyette, hiç kıpırdamadan oldukları yerde oturmaktadırlar. Zavallı Alkmene'nin sancıları dayanılmaz hale gelmiştir, ama bir türlü doğuramamaktadır. Galinthias'ın yüreği, arkadaşının bu durumuna seyirci kalmaya daha fazla dayanamaz. Alkmene'nin doğurmasına mani olan tanrıçaların yanına varıp onlara Alkmene'nin Zeus'a bir oğlan doğurduğunu, böylece de tanrıçaların artık herhangi bir hükmünün kalmadığını söyler. Haber yalan olsa da istenen etkiyi yapar ve hem kader tanrıçaları hem de Eileithyia, kendileri için tam bir felaket anlamına gelen bu uğursuz haberin verdiği şaşkınlıkla yerlerinden fırlayıp bir an için ellerini, kollarını serbest bırakırlar. Baskının ortadan kalktığı o kısacık an, Alkmene'nin Herakles'i doğurmasına yetmiştir. Elbette Galinthias'ın suçu cezasız kalacak değildir; tanrıçalar onu bir sansara ya da kokarcaya dönüştürmek suretiyle kandırılmışlıklarının acısını misliyle alırlar. Kızı neden kokarcaya çevirmişlerdir de başka bir hayvana çevirmemişlerdir, bu konuya gelince, sanırım o zamanlar sansar, gelincik ya da kokarca gibi hayvanların tuhaf bir biçimde çiftleştikleri ve yavrularını ağızlarından doğurdukları gibi bir inanış varmış da o yüzden. Artık her nasılsa, Hekate kızcağızın başına gelen bu duruma üzülmüş ve bu hayvanı kendisinin kutsal hizmetçisi ilan ederek yanına almış.

Köpek

Köpekler, Hekate'yle çok yakından ilişkili hayvanlardır. Hekate, sanat ve edebiyatta ya etrafında bir köpekle ya da köpek başlı olarak tasvir edilir ve tanrıçanın yaklaştığı sırada havlama sesleri duyulur. Ptolemaios Krallığı (M.Ö. 305 - M.S. 30) dönemindeki büyü konulu papirüslerde Hekate'den "kancık" veya "dişi köpek" diye bahsedilmiştir. Hekate'nin kutsal hayvanı olan köpekler, Trakya, Atina, Semadirek gibi kült merkezlerinde Hekate'ye kurban edilirlerdi. Pausanias, İzmir'in Menderes ilçesindeki Kolophon antik kentinde Hekate'ye kara yavru köpek kurban edildiğini söyler. Eski Çin'de de benzer bir anlayışla, yol ve kavşaklarda köpek kurban edilmiş olduğunu biliyoruz. Köpeğin, Hekate söz konusu olduğunda, doğumu mu yoksa ölümü mü simgelediği tartışmalı bir konudur. Çünkü köpek, bir yandan Eileithyia gibi doğumla ilgili tanrıçaların kutsal hayvanı iken öte yandan da Ölüler Diyarı ile irtibat halinde olduğunu bildiğimiz Hekate'nin etrafındaki huzursuz ruhların ve karanlık güçlerin bir temsili de olabilir. İngilizce Wikipedia'nın Hekate maddesinde bu konuda "doğum"dan yana bir tavır alınmış, fakat bunun tersi de aynı derecede doğru ve geçerli olabilir ki nitekim daha sonraki dönemlerde Hekate'nin etrafındaki köpek sembolüne tamamen karanlık bir anlam yüklenmiştir. Köpeğin insanlık tarihinde Önasya'da evcilleştirilen ilk hayvan olduğunu, ayrıca Eski Mısır mitolojisindeki çakal başlı ölüm tanrısı Anubis'i hatırlayalım. Mezarlıkların çevresinde dolaşan çakallar ölümün sembolü olduğu için çakal başlı Anubis de ölülerin koruyucusu ve yer altındaki rehberi idi. Hekate'nin de benzer biçimde, ölülerin Hades'e yolculuğunda onlara rehberlik ettiğine dikkatinizi çekerim. Her neyse, biz yine efsanelere dönelim. Hekate'nin köpeklerle, özellikle de dişi köpeklerle bağlantısı, mitolojide şu metamorfoz hikayesi ile açıklanır: Truva kralı Priamos'un karısı, kraliçe Hekabe (veya Hecuba), Truva Savaşı sonrasında şehir düşüp de çocuklarını yitirince acısından gece gündüz uluyan bir dişi köpeğe dönüşmüştür. Bazı efsanelerde bu dönüşümün, kraliçe öldükten sonra, Hekate tarafından gerçekleştirildiği anlatılır. Kraliçe ise ya kendini denize atarak ya da kral Odysseus tarafından Yunanistan'a bir köle olarak götürüldüğü sırada, yolda bir Trakya kralını öldürmüş olması nedeniyle Trakyalılar tarafından taşa tutularak öldürülmüştür. Efsanenin bu son versiyonuna göre, tanrılar Hekabe'yi kara bir köpeğe dönüştürürler; Hekate de bu dişi kara köpeği kendi kutsal hayvanı olarak tayin edip yanına alır. Bu hikayede Hekabe'nin bir biçimde uluyan bir köpeğe dönüşmesinin, evlat acısının ifadesiyle olan yakınlığı açıktır zannederim. Yavrularını koruma gayreti içindeki bir dişi köpek ne derece saldırganlaşabilirse Hekabe de acısından ötürü o denli saldırganlaşmış, deyim yerindeyse kudurmuştur. Sırası gelmişken, tanrıça Bendis'ten de bahsetmekte yarar var. Bendis, Trakya'nın ay ve avcılık tanrıçasıdır. Bu özellikleri nedeniyle Selene ve Artemis ile çokça özdeşleştirildiği gibi, kendisine köpek kurban edilmesi bakımından, tam anlamıyla Hekate'nin Trakya'daki temsilidir. Son bahsettiğimiz efsanede kraliçe Hekabe, Trakyalı tanrıça Bendis ile bir tutulmuştur.

Tekir Balığı?

Barbun, barbunya veya tekir dediğimiz, pembe-kırmızı renkli deniz balıklarını bilirsiniz. Bazı kaynaklara ve kimi mitoloji uzmanlarına göre, bu balık familyası da Hekate'nin kutsal hayvanlarına dahildir. Bu sav, işe üçlü formdaki (trimorphos) Hekate ile tekir balığının Yunancadaki adı olan "trigle" veya "trigla"nın yakınlığına dikkat çekerek başlıyor. Sonra Atina'da kendisine tekir balığı kurban edilen bir Hekate heykelinin (Hecate Triglathena) bulunduğu söyleniyor. Nihayet, pis deniz dibi ortamından beslenip icabında leş dahi yiyen bu kan rengindeki balığın, sıfatlarından biri de "kaç içici" olan Hekate'nin karanlık imgesiyle örtüştüğü varsayılıyor. Hekate-barbunya ilişkisini çok ikna edici bulmasam da sayfamızda bulunsun diyerekten koyuyorum, tıpkı İngilizce Wikipedia'nın "Hekate" maddesinde de yapılmış olduğu gibi.

Kurbağa??

Kurbağa-Hekate ilişkisinin modern Pagan literatürün bir icadı olduğu açıkça söylenmekte. Bu bağlantı neye dayanarak kurulmuş pek iyi? Kurbağa, amfibi bir canlı; diğer bir deyişle, arkaik dört elementin ikisi (su ve toprak) arasında kolayca geçiş yapabiliyor. Kurbağanın bu ikili yaşama yetisi, her iki alemde (dünya ve Ölüler Ülkesi; ya da Titanlar ve Olymposlu tanrılar) dolaşabilen Hekate'yi çağrıştırmış olmalıdır.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:37.

Powered by vBulletin® Version 3.8.8 Beta 3
Copyright ©2000 - 2024, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2024 IRCForumlari.Net