![]() |
Siyaset Felsefesinde Liberalizmin Toplumla İlişkisi Nedir? Ne Değildir? [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] Siyaset Felsefesinde Liberalizmin Toplumla İlişkisi Nedir? Ne Değildir? John Rawls (1921-2002). Amerikalı siyaset felsefecisi. Rawls 1970 yılında yazdığı Bir Adalet Kuramı başlıklı eseriyle, 20. yüzyılda, siyaset biliminin gölgesinde kalan siyaset felsefesini yeniden görünür kılmakla kalmaz, aynı zamanda liberal kurama getirdiği içkin eleştiriyle kuramda yenilenmeye yol açar. Pek çok yorumcusu açısından Rawls’un başyapıtı, İkinci Dünya Savaşından sonraki dönemde yazılan en önemli eserdir. Rawls, liberal bireycilikle sosyal adalet ilkelerini “Hakkaniyet Olarak Adalet” kuramı çerçevesinde bir araya getirir. Rawls, kuramını temellendirmek üzere, toplumsal konum ve koşullarının farkında olmayan insanların, toplumsal düzen üzerine görüşmelerinden çıkabilecek olası ilkeleri değerlendirdikleri bir sözleşme yaptıklarını varsayar. Rawls’un böylesi bir sözleşmeden beklentisi, uygulama alanının her türden etkisi ortadan kaldırıldığında, hâlâ varlığını sürdüren adalet ilkelerine ulaşmaktır. Rawls, “Bilgisizlik Peçesi” (İgnorance of Veil) adını verdiği bu belirsizlik durumundaki görüşmecilerin, tüm toplumsal koşullardan önce iki adalet ilkesini benimseyeceklerini ileri sürer. Bunlardan ilki, özgürlüğe ilişkindir. Her görüşmeci gerçek dünyada en geniş hak ve özgürlüklere sahip olmayı isteyeceğinden, temel özgürlüklerin her bir birey için korunuyor oluşunu garanti altına almak isteyecektir. Rawls’un öne sürdüğü ikinci adalet ilkesi ise birincil metaların paylaşımına ilişkindir. Kaynakların kıt olduğu bir dünyada, herkesin her istediğini alması olanaklı değildir. Bu nedenle adil bir bölüşümün şartlarının sağlanması gereklidir. Rawls, kıt kaynakların bölüşümünde geçerli olabilecek iki ilke saptar. İlk ilke toplumda en az ayrıcalıklı olanlara en çok faydanın sağlanmasını içerir. Böylece Rawls, bireyleri bütünüyle kişisel kaderlerine terk etmek yerine, devletin yeniden dağıtımcı olduğu bir yapıyı onaylayacaktır. Klasik liberaller toplumsal düzende varolan eşitsizlikleri kişilerin yeteneklerine bağlı kalarak olumlarlarken, Rawls açısından bir eşitsizliğin kabulü, ancak daha üstün bir ahlaki ilke uğruna olanaklıdır. Bu açıdan Rawls, yeniden dağıtımla bir eşitsizlik yaratır, ancak bu eşitsizliğin haklılığı adaleti sağlamasından ileri gelir. [Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:51. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.
Search Engine Friendly URLs by vBSEO
Copyright ©2004 - 2025 IRCForumlari.Net Sparhawk