Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Yoksa Darwin haklı mıydı; dünya, türün mükemmelleşmesi ve sürekliliği için güçlülerin zayıfları yuttuğu bir savaş alanı olabilir miydi?

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Ahlakını tamir etmedikten sonra bilgiyle hayatını tanzim etmek kişinin hayatını düzenlemez. Aksine ahiretini zedeler.

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

İnsanları tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da arttı. Sevmeye değer bir şeyler bulamamaya başladım. Acaba insanları sevebilirsiniz; eğer yeterince tanımıyorsanız diyen yazar haklı mıydı?
İnsanlara yakınlaştıkça, insanları tanıdıkça zaaflarını, güçsüzlüklerini fark ettikçe soğuduk mu?

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Yalnızım merak etme. Yeni bir "memnun oldum" ziyan etmemek için tanışmıyorum kimseyle.

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Senin gibi neşe saçan birinden aşklı duygusallı mesajlar :p

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Bülent Serttaş'ı beynimden ve bilinçaltımdan silmem on yılımı almıştı. Şimdi arz-ı endam eylediği digitürk reklamları sayesinde bir on yıl daha gözümün önünden gitmez artık gül yüzü. Teşekkürler digitürk!

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Yıkılmış ... evim öldü, biz ne kadar yaşadık sonra? Onu unuttuğumuz yıllardan birinde öldü evim, biz kendi derdimizle can çekişirken o da sıvasıyla, duvarlarıyla, demodeliğiyle ve kendi insanlarıyla. Biz de ölüyorduk hem fiziksel olarak hem de ruhlarımızın koruyucu sıvalarıyla.
Sıvalarımız döküldü, ciğerlerimiz söküldü, ruhumuz derin darbeler aldı zamana ayak uydurmaktan. Katlanamayanlarımız astılar kendilerini sabaha karşı vinylex kemerlerle bodrum katın çirkin borularına. Evim yıkmadı kendini, sabırla bekledi. Ruhunu bıraktı yavaşça, farkına varmadan belki de, Muhtemelen tadilat geçirdi çevresine kalas iskeleler dayayıp sevmediği renklere boyadılar, yaşayan hangimize dayamadılar ki o kalasları?
Evım öldü, denizden bk kokusu soluyordu, köşedeki kasetçiden Tatlıses böğürüyordu, insanlar ölüyordu, çamur yağıyordu Ihlamur'un üzerine son günlerinde. Doğru zaman var mı ölüm için, varsa hangisi? Bunu düşünüyordu, 27 mi, 44 mü, 51 mi? her şeyi bitirmek mi, sıkılmak mı, geride kalanlar mı? Ben ölseydim yazmazdı evim hikayemi, ama ikimizden hangisi ölse diğeri düşünürdü ölüm üzerine.

Yaşamak orada olmaktı, benimkisi, oradaymış gibi anlatmak. hiçbirşey kalmamış.... bir bina öldürülebilir mi? ölmüş...

Cevap: Sözlerin bugün ki ruhunu yansıtsın...
 

Aşkın doğması için sevgiliyi görmek, aşkın büyümesi için sevgiliyi görmemek lazım.