IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

1Beğeni(ler)
  • 1 Post By halukgta

Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Mayıs 2013, 19:20   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Risale-i Nur Öğretisinden Bir Bölüm Ve Düşündürdükleri





Risale-i Nur ile ilgili bir yazı okurken,dikkatimi çeken bir bölümü sizlerle paylaşmak ve bu konuyu sizlerin düşüncenizesunmak istiyorum.

Bu kitaplardan ve içindeki bilgilerden bahsedip açıklama yapan birkardeşimizin, çok dikkat çekici ve düşündürücü, şu sözlerini, sizlere nakletmekistiyorum önce.

(Her meseleye hakikat noktasında bakar. Her hadisenin hakikatini bizlere dersverir. Bu açıdan Risâle-i Nur’un bir benzeri yoktur.)

Dikkat çekici olduğu kadar, düşündürücü. Sizler bu sözleri ve bu güçteki birrehberin olduğunu, bir yerden hatırlıyorsunuz biliyorum. Allah bizleregönderdiği Kur’an için, bu özelliklerden bahseder ve eşi benzeri yokturdiyerek, hadi bir benzerini getirsinler bakalım, diye de bizleri uyarıyorduayetinde, hatırladınız değil mi?

Ayrıca yüzlerce yıldır gelip geçen, onca âlimlerin yazdığı eserleri düşününisterseniz bir de. Bizler hiç birisine, yukarıdaki payeyi, onuru vermedik.Çünkü beşerdir, her zaman şaşabilir diyerek, temkinli yaklaştık. Doğruluklarıkonusunda, Kur’an dan referans, yardım aldık.

Demek ki bazı din kardeşlerimiz, tıpkı Kur’an gibi eşi benzeri olmayan kitaplarolduğuna da inanıyorlar. Tabi bu herkesin kendi seçimidir, kimse buna müdahaleedemez. Çünkü her beşer, kendi imtihanından sorumlu tutulacaktır.

Yazıda Risale-i Nurdan bir bölüm verilmiş. Yukarıdaki sözlerden yola çıkarsak,bu kitapların her hadisenin hakikatin den ders alınır dediğine göre, bakalımörnek verilen konudan bizler nasıl bir ders alacağız, hep birlikte bu örneküzerinde, Kur’an ı rehber alarak, onun ışığında düşünelim. Bakın verilenbölümde neler yazıyor.

(Said-i Nursî Hazretleri önce lise mektebinde okuyan talebelerin durumununazara verir.

Bir zaman, Eskişehir hapishanesinin penceresinde bir cumhuriyet bayramındaoturmuştum. Karşısındaki lise mektebinin büyük kızları, onun avlusunda gülerekraks ediyorlardı. Birden manevî bir sinema ile elli sene sonraki vaziyetleribana göründü. Ve gördüm ki: O elli-altmış kızlardan ve talebelerden kırk-ellisikabirde toprak oluyorlar, azap çekiyorlar. Ve on tanesi, yetmiş-seksen yaşındaçirkinleşmiş, gençliğinde iffetini muhafaza etmediğinden sevmek beklediğinazarlardan nefret görüyorlar. Katî müşahede ettim. Onların o acınacakhallerine ağladım. Hapishanedeki bir kısım arkadaşlar ağladığımı işittiler. Geldiler,sordular. Ben dedim: ‘Şimdi beni kendi halime bırakınız, gidiniz.’
“Evet, gördüğüm hakikattir, hayal değil.)

Ne dersiniz, bu sözlerden nasıl bir ders aldınız? Peygamberimiz bile böylesözler söylememiş, bu tür örnekler vermemiştir. Çünkü böyle sözlerinsöylenmesine, Rabbimiz asla izin vermezdi de ondan.

Geleceği görmek, bilmek yalnız Allah a mahsustur. Hepimiz hayal kurarız, hattarüyalar görürüz, geçmiş ya da gelecek için. Ama hiç birisi için bunlar hayal yada rüya değil, HAKİKATTIR DEMEYİZ. Peygamberimiz Gaybı bilmem ben, gelecektenhaber veremem, yani bende sizler gibi beşerim, demiyor mu Kur’an da?

Avluda oynayan genç kızların, geleceğini gördüğünü söyleyip, olacakları kesindoğru, hakikattir, hayal değildir diyerek anlatması, bizlerin nefsini,duygularını belki çok etkilemiş olabilir.

Ya aklımızı, mantığımızı ve Kur’an gerçekleri ile yoğurduğumuzda, bu bilgileriKur’an süzgecinden geçirdiğimizde, bizleri nasıl etkiledi? Tabi Kur’an danhaberdar isek, bu son soruma cevap verebilirsiniz. Ya Kur’an dan çok fazlahaberimiz yokta, onu anlamadan okuyan bir toplumsak. Bunu düşünmek bileistemiyorum.

Risaleleri okuyan kardeşlerimiz çok iyi bilir, bu kitaplarda Kur’an ın hiçbahsetmediği, birçok olaylar anlatılır. Bu bilgilerin kendisinin kalbine, Allahtarafından indirildiği yazılıdır. Hatta kıyamet ile ilgili Kur’an ın sözetmediği, birçok bilgilerde yazar.

Allah Araf 33. ayetinde, hakkında hiçbir delil indirmediğim bir şeyi,konuşmanızı HARAM kılıyorum dediği halde, bizler bu kitaplarda yazan, Rabbinbilgi vermediği, onca bilgiye inanmakta bir kusur görmüyoruz.

Lütfen üzerinde dikkatle düşünelim ki, azabın takipçisi olmayalım. Allahbizlerin, Kur’an ın açıklamadığı konularda konuşmamızı HARAM kılıyorsa, bizlerbu ayetlerden habersiz, bu derece büyük hataları yapıyorsak, sizce bizlerHARAMI her gün, tıka basa yiyenlerden olmuyor muyuz?

Kıyamet konusunda peygamberimize, onca sorular soranlara karşı Araf 187.ayetinde, Rabbimiz ne diyordu hatırlayalım.

(Sen onu, iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkinbilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar.)

Düşünebiliyor musunuz, Allah elçisine bile onca bilgileri söylemediği ve tamtersine, Deki onlara diye başlayan birçok ayetinde, gaybı, geleceği bilmem ben,sizlere ne faydam dokunur ne zararım, ayetleri ne yazık ki hatırlanmıyor.



Bana ve size ne yapılacağını bilmiyorum, bana vahye dilenden başkasına uymam veben açıkça uyaran bir elçiden başkası değilim, sözlerini sanırım görmezdengelen, üstünü örten bizler, dersimizi alamadığımız anlaşılıyor.

Sizlere yukarıdaki konu ile ilgili, Kur’an dan tek bir ayeti hatırlatmakistiyorum. Bu ayete iman eden bizler, ACABA GAİP TEN BİLGİLER VERENLERE NASILYAKLAŞMALIYIZ, sanırım konu daha iyi anlaşılacaktır.

Aliimran 179: Allah, müminleri şu üzerinde bulunduğunuz halde bırakmayacaktır.Sonuçta pisi temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybı bilir duruma dagetirmeyecektir. Şu var ki Allah, resullerinden dilediğini seçer. O haldeAllah'a ve resullerine inanın. Eğer inanır, korunursanız sizin için büyük birödül vardır.

Rahman kullarını, gaybı bilir duruma getirmeyeceğini apaçık söylediği, Yunussuresi 20 ayetinde de, Gayb Allah ın tekelindedir dediği halde, bizlere Kur’anın hiç bahsetmediği, gaybi bilgileri anlatarak dikkatimizi çekenlere karşı,nasıl davranmamız gerektiğini, sanırım daha iyi anladık.

Allah yalnız seçtiği resullerinden, dilediğini seçip bu bilgileri vereceğinisöylüyorsa, bizlere düşen Rabbin uyarılarına kulak vermek olmalıdır. Kur’an ınaçıkladığı gaybi bilgiler dışında söylenenlere inanırsak, Rahmandanuzaklaşacağımız gibi, mahşer günü Allah a iftira attığımız için, yüzlerimizinde, kapkara olacağını unutmayalım.

Her düşünceye, her fikre, her şahsa sonsuz saygımız var. Herkes kendiimtihanını yaşıyor. Kimin doğru yolda olduğunu, yalnız Rabbimiz bilir. Amacımızkişileri küçük düşürmek, ya da kötülemek asla değildir. Amacımız Allah ın endoğru yolunu bulmak, O yolda yürümek ve din kardeşlerini Kur’an a davetetmektir.



Çok önemsediğim bir konuyu da, sizlerin düşüncelerinize sunmak istiyorum.

Sayın Said-i Nursi ye verilen bir unvan vardır, hatırlarsınız ona BEDİÜZZAMANderler. Peki, bu unvanın anlamı nedir?



Bedi kelimesi "benzersiz, eşsiz" demektir. Bediüzzaman da zamanınbenzersizi anlamına gelir. Bir başka deyişle zamanın harikası, kimseyebenzemeyen, asrın mükemmel insanı demektir. Bu payeyi verdiğiniz kişinin de,hatasız bir insan olması gerekir. Acaba hatasız, günahsız insan olur mu?

BU UNVAN, TARİH BOYUNCA HİÇ KİMSEYE, PEYGAMBERLER DÂHİL VERİLMEMİŞ VE BU UNVANLAHİÇ KİMSE, HİÇ BİR ÂLİM ANILMAMIŞTIR, SAİD-İ NURSİ HARİÇ. PEKİ, SİZCE BU NORMALMİ?

Peygamberimiz bile, bende sizler gibi bir beşerim, sizlerden bir farkım yok.Gaybı bilmem ben, sizlere ne zararım dokunur, nede fayda sağlarım sözleri ilebu unvan karşılaştırıldığında, acaba sizlerin kafasında, nasıl bir düşüncehâsıl oldu?

Düşünebiliyor musunuz bırakın peygamberleri, peygamberimizin en yakınlarınaashabına ve daha sonra yaşamış onlarca din âlimlerine bile verilmeyen birunvanın verilmesi, dikkat çekici ve düşündürücü değil mi sizce?



Yorum ve karar sizlerin. Bu fani Dünyada, nefsimizin esiri olmuş, Allah ınönerdiği gibi düşünmeden, bir değer üretmeden, imtihan olduğumuz bilincindençok uzak, edindiğimiz velilerin ardına takılmış, yaşayıp gidiyoruz.

Şunu sakın unutmayalım, kıyamet günü o kadar yakın ki hepimize. Hem de birnefes alışı kadar yakın. Ama bunun farkında bile değiliz. Geri dönüşü olmayanyola girdiğimizde, pişman olmak istemiyorsak, emin olmadığımız kitaplara değil,EN EMİN FURKAN’A sarılmalıyız.

Allah verdiği örnek ayetinde, mahşer günü bir kısım Müslüman ın, edindiklerivelilerin onları saptırdığını anladıklarında, yapacakları acı feryadı, o çetingün yaşamak istemeyenler, lütfen çok ama çokkkkk düşünmelidirler. Dinkardeşlerime hatırlatırım.

Dilerim Rabbimden kula kulluk etmeyen, Allah dan başka veli edinmeyip, Kur’andan başka rehberi olmayan, Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK


 
Alıntı ile Cevapla

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Cevapla

Etiketler
bir, bölüm, düşündürdükleri, nur, risalei, ve, Öğretisinden


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Risale-i Nur'u Yazmak Zen İslamiyet 0 06 Aralık 2012 18:23
Risale-i Nur vecizeleri [ Karikatür ] HANDSOME Dini Resimler 0 10 Şubat 2012 00:50