![]() |
![]() |
![]() | #1 | |
Misafir
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
| Çanakkale Savasından Siper Mektupları YRD.DC.DR.MUHAMMED FIRAD Çanakkale Cephesinden Asker Mektupları Yüzbası Kazım Efendi 21. Alay, 1. Tabur, 1. Bölük Kumandanı 27 Nisan 1915 (1331) Seddülbahir civarında Selimbey Çiftliginden 18-19 “M” 331 Kazım "Sevgili Kardesim, Ben vatan ve millet ugrunda bana düsen vazifeyi ifa ettim. Artık gerisini size terk ediyorum. Ben cümlenize hakkımı helal ettim, tabiidir ki siz de helal edersiniz. Hemsiremin, Ziyanın kemali hasretiyle gözlerinden öperim. Muhterem amcamın ellerinden öperek dualarını her zaman beklerim. Çoluk çocugumu evvel Cenabı Hakka sonra vatan ve millete ve sizlere emanet ederim. Sevgili valideme, aileme, çocuklara güzel bakınız. Tahsillerine himmet ediniz. Maaslarının tahsisi, icap eden muamelenin ifası için arkadaslardan alayımızın tabur katibi ve aynı zamanda alay naibi bulunan Hasan Efendiye yazdım. Bulundugum fırkanın kumandanı Miralay Remzi Beydir. Alay Kumandanı Binbası Halil Beydir. Bu isimler size lazım olursa kendileri ile muhabere edersiniz. Binbasımız Sevki Beyde benim gibi tehlikede bulundugu için sag kalırsa ona da müracaat edersiniz. Kolordu kumandanımız malum oldugu üzere Esat Pasa Hazretleridir. Hayvanım hakkında lazım gelen muamele içinde katip efendiye yazdım. Oradaki hakkımı da çocuklarım için yazdım. Sana çok rica ederim, efradı ailemi, validemi hiçbir vakit üzme. Daima rıfk ile muamele et. Bana acımasınlar. Ben mukaddes vatan ugruna terk-i can ettim, bahtiyarım. Cenabı Hâke sizleri de bahtiyar bulunsun. Baki cümlenizi Cenabı Hakka emanet ederim sevgili kardesim." Vatanı için ölümü büyük bir kalp rahatlıgı içinde bekleyen bir adamın vasiyeti olan bir adamın Çanakkale’yi Çanakkale yapan kahramanlık destanının özel bir ifadesidir. Yüzbası Kazım Efendi bu mektubu yazdıktan tam 26 gün sonra hissettigi veçhile sehit olmustur. Yukarıdaki mektup onun son mektubudur. 55. Alay, 5. Bölükten Eskisehir’in Ilıca Köyünden Ekderis Ogullarından Ömer Oglu Nasuh, 1306 Inegöl Kazası Muzal Köyünden Resul Ogullarından Mehmet Emin Oglu Mustafa, 1304 Ankara Kalecik Kazasından Dalyasan Köyünden Ibrahim Oglu Hüseyin, 1302 Eskisehir’in Ilıca Köyünden Mehmet Oglu Abdurrahman, 1299 Kerevizdere’de taburun önünde düsmanın yapmıs oldugu büyük bir ileri siper hazır kıt’a olarak bulunan taburun sinirlerine dokunuyordu. Tümen komutanı bile, “2. Taburun önünde düsman bu cesareti göstersin... Tuhaf sey!” diyordu Bu siperi yıkmak, perisan etmek gerekirdi! Fakat bu da büyük fedakarlıga baglıydı. Yüzbası durumdan etkilenmisti. Tabur komutanıyla görüserek “Biz bu siperi yıkarız, fakat en sevgili askerlerimden birkaç tanesini feda etmek lazım.” Diyordu. Yüzbasının bu sözlerini dinleyen biraz mütevazı bir asker olan Ömer Oglu Nasuh ilerleyerek, “Ben bu siperi yıkarım, sen bana istedigim arkadaslarımı ver, Yüzbasım!” dedi. Tabur komutanı muvafakat gösterdi. Yüzbası da lazım gelen talimatı verdi. Gece pek karanlıktı. Nöbetçilerimiz ve düsman tarafından atılan silahların kesik sesleri, siperleri saran zifiri karanlıgı yırtmak için haykırıyorlar gibiydi. Nasuh Onbası; Mehmet Oglu Mustafa, Ibrahim Oglu Hüseyin ve Mehmet Oglu Abdurrahman’dan olusan küçük ordusunun basında düsman siperlerine dogru karanlıklar içinde süzülüp gitti. 15 dakika sonra, düsman siperinden 4-5 el bombasının sesleri duyuldu. Sonra bogusma basladı. Bu habersiz hücumdan telas eden düsman, etrafa saskın kursunlar, maksatsız top ve havan mermisi fırlatıyordu. Top ve havan mermilerinin açtıgı çukurlardan keskin bayıltıcı ölü kokuları geliyordu. Herkes Nasuh Onbası ile arkadaslarını bekliyordu. Nihayet 7. Bölük mıntıkasından haber geldi. Nasuh Onbası vazifesini yerine getirerek sipere dönmüstü fakat yalnızdı. Mustafa, Hüseyin ve Abdurrahman yoktu. Bunlar da vazifelerini yerine getirmisler fakat bu ugurda kurban olmuslardı. Yüzbası; “Arkadaslar hepimiz için bir sereftir.” Diyordu. Düsman siperinin perisan edilmis oldugunu derhal fark eden tümen komutanı taburu tebrik ediyor ve Nasuh Onbasının gögsüne kendi eliyle Osmanlı Yıldızı Nisanı takıyordu. Nasuh Onbası mert ve asil bir eda ile yalnız vazifesini yaptıgını söylüyordu Nasuh Onbası bu olaydan 4 gün sonra da (24 Temmuz 1915) askerligin en serefli bir rütbesi olan “SEHITLIK” rütbesini kazandı. Allah Rahmet Eylesin! Bir Askerin Siperdeki Ilk Gecesi (1915) "Sevgili kardesim Müfit Necdet’e Basları göklere dogru uzanmıs, dagların üzerinde kartallar gibi uçusan bulutlar, altın kurdelelerle islenirken muhitin sükun ve sukut ile titreyen kalbinde, karanlıkları yaran zulmetlere meydan okuyan bir seda yükseldi. “Silah basına!” Bu emir birkaç sahısta birkaç agızda tekrar edilerek, yansıdı. Artık gölgeler dolasıyor, fısıltılar çogalıyor. Bazen kısa , sert ve keskin emirler duyuluyordu. “Düsman taarruz ediyormus” deniliyor ve bu cümleyi hafif alaycı bir tebessüm takip ediyordu. Hiçbir yerde hiçbir kimsede olaganüstülük görülmüyordu. Ölüme karsı gitmeye hazırlanan bu cesur kahramanlar üzerinde küçük bir tereddüt bile hissedilmiyordu. Yalnız sükun ve intizamla çalısan, düsmana karsı koyacak, ölümle çarpısacak fakat vatanı kurtarmaya azmetmis, milletin namusuyla eglenen, yurdun, Türk’ün mukaddesatıyla görülüyordu. Genç subaylar kılıçlarını kusanıyor, azimkar gözlerle düsman istikametinde yıldızlardan haber sezmeye ugrasıyorlardı. Bunlarda benim gibi, hepsi de genç, yeni terfi etmis, gençlik devresinin atesli ihtirasını yenmeden, gençligin zevk ve emellerine doymadan, vatanın bagrında alçalmıs çizmelerle, düsmana haddini bildirmek için namuslarına tecavüz edilmis millettaslarının, hakaret görmüs kardeslerinin intikamını almak için, din için, namus için, vatan için istikballerini çigneyerek yurdun istikbali ugruna hudutlara kosmuslardı. Önde cüretkar adımlarla yürüyen dinç, vakarlı subaylar, arkasında gözleri vatanın her tarafına sokulmak isteyen düsmana simsekler, atesler saçan bir kıt’a. Bunlar ayaklarının hareketiyle meydan gelen küçük, hafif çıtırtıları duymayarak, mehtabın ısıklarından sabahın oluguna hükmeden bülbüllerin ötüsüne asla ehemmiyet vermeyerek etrafın yesil ormanları arasından gösterilen istikamette, düsmanı kahretmek için ilerliyordu. Sert, kısa ve emredici bir ses, gecenin mahsur karanlıgı içinde uçustu; “Istikamet 34 No’lu savunma noktası...!” Baslar sola, ayaklar sola, mangalar sola döndü. Artık yüksek, çetin çakıllı, manalı, bir dag tırmanılıyordu. Mesafenin verdigi yorgunlukla terleyen yüzünü, beyaz “MIM” markalı mendile silerken, kalbimde saklayamayacagım bir acı duydum. Ruhum ezildi. Gözlerimde hayaller, beynimde birer birer mazinin tatlı hayalleri dolastı. Batıya döndüm. Istanbul beyaz ufuklarına dogru 3 senedir hasret çektigim bir mevcudiyetin hayaline yemin ettim. “Vatanın düsman ayakları, camileri hac gölgeleri altında görmektense, genç hemsirelerin namusları ayak altına alınmak, ihtiyar annelerin beyaz saçlarına hakaret edilmektense, senin; Özellikle senin, “Ey güzel hayal! Düsman kucagında çırpındıgını duymaktansa , su yüksek tepenin bulutlara karısmıs zirvelerinde bayragım gibi kırmızı kanlara boyanarak ölümü isterim.” Dedim. Mukaddesatımı çignemek isteyen, Kabeme haclar yerlestirmek isteyen, bu sefil düsman leslerinden kan abidesi ve zafer teskil etmeden ölmeyecegim. Gözlerimde beyaz ve güzel bir hayal, ellerimde ölüm püsküren küçük ve yuvarlak bombalar oldugu halde yürüdüm. Ilk bombayı sevgilim namına ateslerken batıya, onun diyarına bulutlarla selamlar hürriyetler yolladım. | |
|
Etiketler |
canakkale, mektuplari, savasindan, siper |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
| |
![]() | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Cevaplar | Son Mesaj |
BM gözlemcilerine siper oldular | PassioN | Haber Arşivi | 0 | 22 Nisan 2012 09:16 |
Ateizm bir kez daha siper aldı! | Kalemzede | Felsefe | 0 | 04 Nisan 2012 07:58 |
CaNıNa SipeR oLuRuM!!! | vaLerya | Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler | 0 | 28 Eylül 2011 21:15 |
Siper fotoğraflarındaki 8 fark | Feronia | Haber Arşivi | 3 | 05 Temmuz 2010 06:05 |