Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ''Türkiye'nin yapacağı tek şey Cumhurbaşkanını halka seçtirmektir. Yüzde 50'nin altında rey ile Çankaya'ya çıkılmamalı'' dedi.

Demirel, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen, ''2006 Martı'nda Türkiye ve Dünya Üzerine Görüşler'' konulu konferansa katıldı.

Öğrencilerle söyleşi yapan Demirel, 'Cumhurbaşkanlığı seçimi' ile ilgili bir soruya, şu yanıtı verdi:

''Türkiye'de eğer bu sistem devam edecekse yani Türkiye bir gün Başkanlık sistemine geçemeyecekse Türkiye'nin yapacağı tek şey, Cumhurbaşkanını halka seçtirmektir. Halk seçsin Cumhurbaşkanını. 'Bunu yapmayız' diyorsanız bir gün yapacaksınız. Halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı olursa bu tartışmaların hiçbiri olmaz. 'Kim olacaktı, kim olmayacaktı' tartışmaları da olmaz. Yüzde 50'nin altında rey ile Çankaya'ya çıkılmamalı. Çünkü halkın çoğunluğu 'Ben buna oy verdim, bu benim de Cumhurbaşkanım' diyebilmeli. Buna ihtiyacımız var millet olarak. Eğer Meclis seçecekse Cumhurbaşkanını ondan sonra tartışmalar olacak. Bugünkü siyasi iktidar Cumhurbaşkanını ben seçtireceğim diyecekse halktaki oyu yüzde 26'dır. Yüzde 26 oy ile oraya oturulmamalı. Benim düşüncem bu. Cumhurbaşkanlığı makamı çok önemli bir makam. Yüzde 50 artı 1'i mutlaka korumak lazım. 2-3 parti bir araya gelir seçer buna bir şey diyemem.''

'Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kararı alınması ve aday gösterilmesi' durumunda tavrının sorulması üzerine Demirel, ''Ben 50 yıllık süre içerisinde milletvekilliği, parti genel başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptım. Benim halkım bana her görevi verdi. Benim bana şu görevi ver diyecek halim yok. Halkımdan isteyeceğim bir şey yok'' dedi.

Demirel, 'siyaset ile ordu arasında bir gerilim olur mu?' yönündeki bir soruya ise ''Ordu ile siyaset arasında hiçbir gerilim olmaz'' şeklinde yanıt verdi.

''İÇİNDE UKDE KALAN...''
Süleyman Demirel, 'yapamadığı ve içinde ukde olarak kalan şey olup olmadığı'' yönündeki bir başka soru üzerine, şöyle konuştu:

''Bizim bir devlet ve demokrasi reformuna ihtiyacımız vardı. Ayrıca Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, dar bölge seçimi getirilmesi ve siyasi partilerin listelerinin önseçim ile belirlenmesi gibi bazı konular yapamadıklarım arasında. İçimde kalan ukdeler ise GAP'ın ikinci yarısının bitirilememesi, hızlı tren projeleri ve otoyollar. Bir de KKTC'ye elektrik ve su götürmek istedik, yapamadık...''

'Nasıl bu kadar uzun yıllar siyaset yapabildiği' sorusuna Demirel, ''Benim kadar siyaset yapmayın diyorum. Benim şartlarım başkadır. Anadolu'nun ıstırabının içinden geldim. Beni siyasete sevk eden budur. Bir de bazı haksızlıklar gördüm. Siyaset benim arzum değildi. Ben mühendistim. Mühendislik yapmaktan da çok mutluydum'' şeklinde yanıt verdi.

''AK PARTİ HÜKÜMETİ VE 28 ŞUBAT SÜRECİ''
''AKP Hükümeti'ni 28 Şubat süreci mi çıkardı?'' sorusunu ise Demirel, şöyle cevapladı:

''28 Şubat süreci yaşanmasaydı bu günkü AKP Hükümeti olabilirdi. Bugünkü AKP Hükümeti'ni çıkaran 28 Şubat değildir. Bu günkü AKP Hükümeti'ni çıkaran 1999 seçimleri sonrası gelen hükümettir. Kimse alınmasın. Kimseyle uğraşmak peşinde değilim. Çünkü uğraşacak kadar uğraştım, benimle de uğraştılar. Şimdi ben çok rahatım. Bir koalisyon düşünün yüzde 22 oy ile 1999 seçimlerinden çıktı. Sonraki seçimde yüzde 1.5'e indi. Böyle bir şey olur mu? Bu ne biçim bir öfke. İkinci parti yüzde 18 ile geldi. Yüzde 8.5'e indi. Üçüncü parti yüzde 12 ile geldi yüzde 5'e indi. Muhalefet partisi yüzde 12.5 ile geldi. Yüzde 9.5'a indi. Halk iktidara, muhalefete bir şamar vurdu. İşte oradan çıktı bugünkü AK Parti Hükümeti...''

Demirel, 2005 yılı makro ekonomik göstergeler ile ilgili soruya ise Türkiye'de 2005 yılında makro ekonomik göstergelerde sevinecek durumun olduğunu belirterek, ''Ancak bütün bunlar olurken köylü sıkıntı içine düşmüştür. 2.5 milyon işsiz vardır. Sanayi feryat etmektedir'' dedi.

TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ
Demirel, Türkiye-ABD arasındaki ilişkiler yönündeki soruya ''Türkiye ABD ilişkilerinin mevcut durumunda ekşime var'' diyerek, şu yanıtı verdi:

''Eğer Irak'taki şartlar ters giderse bu ekşime artar. Çünkü Amerika ile Türkiye'nin 1947'den beri münasebetleri çok iyi. Zaman zaman birtakım sıkıntılar oldu. Dostlukları yapmak zordur, yıkmak kolaydır. PKK hareketini terör hareketi sayan ülkelerden bir tanesidir. Fakat Irak meselesi gelince karşılıklı sıkıntıya girdik. 1 Mart tezkeresinin Meclis tarafından reddi. Eğer Meclis bu tezkereyi reddedecek idi ise bu tezkere meclise gitmemeliydi. 'Ne yapalım demokratik bir ülke, biz götürdük reddedildi'. Yalnız siz misiniz demokratik ülke. Başka demokratik ülke yok mu? Demokrasinin ne olduğunu bilen yok mu? Tek parti hükümetisiniz. Tek partinin özelliği şudur. Gidersiniz grubunuza 'Destek veriyor musunuz vermiyor musunuz?' dersiniz. Grubunuzdan alırsınız kararı. Alamazsanız destek kararını çok mühimse istifa edersiniz. Onun altına imza koymuş bakan ters oy veriyor. Şunu diyebilirsiniz. 'Irak'ta görev almak istemiyoruz'. Bunu söyleseydiniz adamlara. Niye hükümet olarak anlaşmayı yaptınız ve meclise gittiniz. Sonra 3-4 bakanınız bile oy vermedi. Böyle bir şey olur mu?

Ben olsam şöyle derdim; 'Bu Irak'taki insanlar, Kürtler, Araplar, Türkmenler bizim kardeşlerimiz. Onun için buraya hareket yapamayız' derdim. Adamlar da bunu anlardı, başka yere giderdi. Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti meydana gelirse Irak parçalanırsa bunu tabi Türkiye halkı ABD'den bilecektir. Bu da münasebetlerimizi daha çok bozacaktır. Umarım böyle bir şey olmaz.''

ŞEMDİNLİ OLAYLARI...
Süleyman Demirel, Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak da ''Bu olayları bir talihsizlik sayıyorum. Bugünkü halini de fevkalade zihin bulandırıcı buluyorum. Umuyorum ki bu meseleden Türkiye hem içerde hem de uluslararası arenada zarar görmez'' dedi.

Türk askerinin Irak'ın kuzeyine girip giremeyeceği yönündeki soruyu Demirel, ''Türk askerinin Kuzey Irak'a girmesi mesele değil, girer. Türkiye'nin büyük gücü var. Girer de. Bugün Irak'ta sadece PKK yok, dünya var. Sadece ABD'de yok, karşınıza dünyayı alırsınız. Dünyayla karşı karşıya kalmak kadar kötü bir şey yoktur'' diye cevapladı.

MEVCUT SİYASET...
Demirel, ''Türkiye'deki mevcut siyaseti nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''Bir ülkede bir iktidar olması kafi değildir. Onun alternatifi olan bir muhalefet olmalı. İktidar kadar muhalefet önemlidir. Halk sıkılınca 'Sen bırak sen al' diyecektir ve halk sıkılmışsa 'Sen al' diyecek birisini bulamıyorsa yeniden ona talip olmak suretiyle yeniden kendi kendini cezalandırmış olmaz mı?.''

Demirel, 'askerlik' konusundaki soruyu, ''Türkiye'de 'İsteyen askerlik yapmasın' dense kaç kişinin askerlik yapmak istemeyeceğini bilemiyorum doğrusu. İnsanların uğrunda ölecek bir hedefi olmalı. Bu da vatandır. Bu ülkenin insanlarının 'ben askerlik yapmak istemiyorum' diyebileceğini sanmıyorum'' şeklinde yanıtladı.

[Brain]

Bence de kesinlikle halk seçmeli ne de olsa o da Türk milleti adına karalar alıp uygulayacak, Türk milletini temsil edecek bu yüzden de halkın seçmesi çok doğal birşey olacaktır. Ama seçtirmezler.

Yanı bencede Halk secmeli birgün oda olur insallah

[AnsweR]

onunda bir yere kadar yetkileri sınırlı. halk başbakan'ı doğru seçsin cumhurbaşkanı otomatikman iyi olur zaten

AnsweR Nickli Üyeden Alıntı

onunda bir yere kadar yetkileri sınırlı. halk başbakan'ı doğru seçsin cumhurbaşkanı otomatikman iyi olur zaten

Bak buda doğru ;

[velehmet]

bırakalım reisi cumhuruda bence eyalet sistemine göre bu ülke yönetilmeli.

[AnsweR]

velehmet Nickli Üyeden Alıntı

bırakalım reisi cumhuruda bence eyalet sistemine göre bu ülke yönetilmeli.

ufacık sınırlar içerisinde tek kişi yönetemezse durumumuz ne olur bilemem. Eyalet olması için sınırların büyük olması 100 üzeri ilin olması gerek. Gerek değil ama gerekli diyim.

[velehmet]

AnsweR Nickli Üyeden Alıntı

ufacık sınırlar içerisinde tek kişi yönetemezse durumumuz ne olur bilemem. Eyalet olması için sınırların büyük olması 100 üzeri ilin olması gerek. Gerek değil ama gerekli diyim.

o anlamda demedim. istanbul + antalya + trabzon + şırnak + erzurum + ardahan v.s bakarsan bu iller arasında hem iklim hemde kültür arasında farklar mevcut mesela kışın erzurumda hava soğukluğu -25 iken antalyada 20 derece yani karda kışta okula gidiyor (bir çok köyde yol yok)
eğer eyalet sistemine göre yönetilirse her eyalet bu tür kararları kendine göre ayarlar. Tek bir merkezden yönetim her kafadan ayrı bir ses çıkması ne kadar sağlıklı veya objektif kararlar alabilir.

[kont_dracula]

Zaten bir nevi halk seçiyor..Sonuçta bizim oylarımızı almış insanlar seçiyor.