IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 03 Şubat 2007, 01:12   #131
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre, Türkiye'ye doğudaki bir komşu ülkeden sokulan yüklü miktardaki uyuşturucunun, Avrupa ülkelerine gönderilmek istendiği belirlendi. Olayla ilgili çalışma başlatan narkotik polisi, Avcılar, Bağcılar, Fatih, Ümraniye ve Edirne Kapıkule Sınır Kapısı'nda son 10 gün içerisinde düzenlediği 5 ayrı operasyonda, 374 kilogram eroin maddesi ele geçirdi. ''Kepenk'' adı verilen operasyonlarda, 11 kişinin gözaltına alındı. Gözaltına alınan 11 kişi, şubedeki işlemlerinin tamamlanmasının ardından Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi.

AA

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 03 Şubat 2007, 01:12   #132
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir'' dedi.


Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinin hiçbir
döneminde görülmeyen ağır tahrik ve tehditlerin kuşatması altına alındığını ve
''bir sırat köprüsünden geçtiğini'' ifade etti.

Türkiye'nin milli birliğini, iç ve dış güvenliğini hedef alan hain bir
suikast senaryosunun adım adım uygulamaya konulduğunu, bu amaçla harekete geçen cephenin, her gün yeni bir kışkırtma ile bulanık suda balık avlamaya çalıştığını savunan Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:

''Devlet ve millet olarak içine hapsedilmek istendiğimiz husumet zincirine
her gün yeni bir halka eklenmektedir.

Demokrasi ve özgürlükler adına ortaya çıkan ihanet cephesinin sergilediği
hayasız tahrikler, Türkiye'nin iç bünyesini ve toplumsal dokusunu tahrip edecek
boyutlar kazanmıştır.

Bu amaçla yola düzülen kin ve husumet kervanının başını, ne acıdır ki
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı çekmektedir.

Türk milliyetçiliğini karalamak için tezgahlar peşinde koşan, derin devlet
tartışmalarıyla her kötülüğün adresi olarak devleti hedef gösteren ve Türkiye'nin
milli değerlerini aşağılamanın en uygun formüllerini bulma arayışına giren,
sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef
alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir.''

-''TÜRKİYE, ATEŞLE İMTİHANDAN GEÇMEKTEDİR''-

''Türkiye'nin mahkum edilmeye çalıştığı bu şartların, idraki ve vicdani
ipotek altında olmayan temiz vatanseverleri isyan noktasına getirmemesinin mümkün olmadığını'' ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''İç bünyemizde yaşanan yüksek gerilim ortamının tırmandırılması, toplumsal
cepheleşmelerin ve gerginliklerin sinsi tahriklerle körüklenmesi, Türk milletinin bir bütün olarak altında kalacağı bir çatışma ortamına davetiye çıkaracaktır.

Bunu önlemek hepimiz için Türkiye'nin geleceğine ve gelecek nesillere olan
bir namus borcudur. Türkiye, bu anlamda ateşle imtihandan geçmektedir.

Bu konuda dile getireceğimiz görüşlerin bu açıdan değerlendirilmesi ve
herkesin vakit çok geç olmadan aklını başına toplaması Türkiye'nin geleceği
bakımından büyük önem taşımaktadır.''

Hrant Dink suikastı konusunda AKP hükümetinin baştan itibaren sergilediği
tavrın, ''tam manasıyla bir acz, laçkalık, art niyet ve sorumsuzluk tablosu
olduğunu'' ileri süren Bahçeli, ''Bu olayı tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmak
sorumluluğu altında olan AKP hükümeti, gündemi saptırmak için ahlaki sayılmayacak yollara başvurarak aczini saklamak telaşına düşmüştür'' dedi.

-DERİN DEVLET TARTIŞMASI-

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın derin devlet tartışmasıyla
''devleti topyekün töhmet altında bırakacak'' bir tartışmayı gündeme getirdiğini
iddia etti. Bahçeli, ''Derin devlet tanımları yapan 'gölge' Başbakan, sadece
kendi gölgesiyle ve siluetiyle kavga etmekle kalmamış, derin ihanet erbabının
eline yeni bir istismar malzemesi vermiştir'' görüşünü dile getirdi.

Son cinayetin hemen sonrasında devleti hedef gösteren çevrelerin, şimdi de
Başbakan'ın açık desteği ve himayesinde yeni bir suçlama kampanyası
başlattıklarını öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:

''Başbakan Erdoğan şimdi kaçamayacağı ağır bir vebal altına girmiştir.
Başbakan'a kendisini bekleyen sorumlulukları hatırlatmak isteriz:

Devletin bütün yetki ve imkanları elinde olan Başbakan, bu ithamın gereğini
derhal yapmak ve 'kurumlar içindeki çeteleşme' olarak tarif ettiği derin devleti
ortaya çıkarmak mecburiyetindedir.

Devlet kurumlarına mikrop bulaştıysa, bu kurumlar kirlendiyse, bunun birinci
derecede sorumlusu siyasi iktidardır. Kasım 2002'den bu yana iktidarda olan AKP, varsa devlet içindeki çeteleri ortaya çıkarmak, sorumluları hakkında idari ve adli işlem yapmak durumundadır.

Devleti ve kurumları ulu orta suçlayan Başbakan, bu konudaki sorumluluğunu
yasama ve yargı organlarının üzerine atarak temize çıkamayacağını çok iyi
bilmelidir.Danıştay cinayeti sonrasında sahneye konulan senaryonun bir benzerini şimdi de uygulamaya çalışan Başbakan, devlet içindeki çeteleşmeleri araştırmaya Emniyet teşkilatı bünyesinde AKP odaklı cemaat ilişkileri ağını ortaya çıkarmakla başlamalıdır.''

-İÇİŞLERİ BAKANI DERHAL GÖREVDEN ALINMALI-

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Erdoğan'ın ''son cinayeti Türk milliyetçiliğinin
üzerine yıkmak için tezgah peşinde koştuğunu'' iddia ederek, ''Emniyet teşkilatı
içindeki güç savaşlarının gazete manşetlerine taşındığı, istihbarat bilgisi
sızdırma yarışının başlatıldığı ve karşılıklı suçlamalarla bir toz duman
ortamının yaratıldığı bir dönemde, siyasi sorumluluk makamında bulunan İçişleri Bakanı'nın hiçbir şey olmamış gibi görevini sürdürmesinin anlaşılabilir bir izahının bulunmadığını'' ifade etti. Bahçeli, Erdoğan'ın, soruşturmanın selameti bakımından İçişleri Bakanı'nı derhal görevden alması gerektiğini kaydetti.

Bahçeli, ''Büyük fedakarlıklarla ve çok güç şartlar altında görev yapan
emniyet camiasının şerefli mensuplarını itham altında bırakmak ve emniyet
teşkilatını yıpratmak amacıyla senaryolar üretmek, Başbakan da olsa hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir'' dedi.

-''AKVARYUM MİLLİYETÇİLİĞİ''-

''Türk milliyetçiliğine karşı cihat ilan edildiğini'', Türk milliyetçiliğini
''adeta günah keçisi'' haline getirerek hedef tahtası yapmaya çalışan cephenin
siyasi hamiliğini de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın yaptığını savunan
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Her konuda olduğu gibi, milliyetçilik konusunda da kavram kargaşası
yaşayan Başbakan, Türk milliyetçiliğini ırkçılıkla özdeşleşmiş kafatası
milliyetçiliği olarak suçlamak cüretini göstermiştir.

Başbakan'ın yakıştırmaya çalıştığı bu kavramlar Türk milliyetçiliğine
yabancıdır.

Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin mensubu olanların etnik kökenleriyle
ilgilenmediği Başbakan'ın bile anlayabileceği bir gerçektir.

Ancak, bu konuda bir sorunu ve takıntısı olduğu görülen ve sürekli olarak
kendisinin ve muhterem eşinin etnik kökenini gündeme getiren Başbakan'ın, iç dünyasında yaşadığı duyguları bizim bilmemiz mümkün değildir.

Ay yıldızlı bayrağı sadece propaganda afişlerinde hatırlayan, Türk
milliyetçiliğini basit bir yaka süsü olarak gören ve göstermelik 'akvaryum
milliyetçiliği' yapan Başbakan'ın Türk milliyetçiliğini özde, ruhta ve manada
anlaması ve benimsemesi esasen beklenemeyecektir.

Aynı Başbakan'ın Türkiye sevgisinin kuru lafla olamayacağı yolundaki
beyanları ve 'hizmet milliyetçiliği' edebiyatı yapması da bizim için yadırganacak
bir husus değildir.

Burada önemli olan 'hizmet milliyetçisi' olma iddiası sahiplerinin kimin
hizmetinde olduğu ve hangi amaçlara hizmet ettiğidir.

Başbakan Erdoğan'ın bu alandaki siyasi siciline bakıldığında, karşımıza
Oferler, Yasin El Kadılar, yolsuzluk ve vurgun çeteleri, ihale mafyaları ve
siyasi bölücülüğün cesaret kaynağı olmak şaibeleri çıkmaktadır.

Bu durumda Başbakan'ın tanımladığı 'hizmet milliyetçiliğinin', neyin
milliyetçiliği olduğu konusunda herkes kendi vicdanında bir hüküm verecektir.
Bizim kendisiyle Türk milliyetçiliği konusunda bir tartışmaya ve bir
aydınlatma gayreti içine girmemiz, sadece zaman israfı değil abesle iştigal
olacaktır.

Başbakan Erdoğan, cumhuriyet döneminin Türklük değerlerine karşı ruhsal
alerji duyan ve bunu tahrik sebebi sayan ilk ve tek Başbakanı olarak tarihe
geçecektir.''

Bahçeli, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin değiştirilmesi tartışmalarını
da eleştirerek, ''AKP hükümeti, Türk milletine ve Türkiye'nin değerlerine alenen
hakaretin, ifade ve eleştiri özgürlüğü olarak serbest bırakılmasını savunan bu
çevrelere şimdi bu yönde yasal bir düzenleme yapılması için sipariş vermiştir''
dedi.

-''KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK''-

Bahçeli, Türkiye'yi içten karıştırmak için etnik ayrışma fitilini ateşlemeye
çalışanların amacının, toplumsal cepheleşmeleri körükleyerek Türkiye'yi bir
gerginlik ve çatışma girdabının içine sürüklemek olduğunu belirtti.


Bahçeli, ''Son cinayeti ve cenaze törenini bunun için bir fırsat olarak
kullanan bu cephenin tahriklerinin etkilerini spor müsabakalarına kadar sirayet
etmesi, Türkiye'yi bekleyen çok ciddi tehlikelerin habercisidir'' dedi.
''Önümüzdeki hassas dönemde herkesin mayınlı bir yolda yüründüğünün bilinci içinde hareket etmesi ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen hain oyunların aleti olmamaya büyük bir dikkat göstermesi'' gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti: ''Türk milliyetçiliğinin siyasi temsilcisi ve Türk milletinin milliyetçi özünün sesi olan milliyetçi hareket mensupları sabır, metanet ve sağduyusunu koruyarak bu oyunları boşa çıkaracaktır.
Bugün şahit olunanlar, Türkiye'ye karşı kin ve husumetten beslenen ihanet
cephesinin son çırpınışlarıdır.Bugün karşımıza çıkan tablonun akıl tutulmasıyla izahı da mümkün değildir. Bu, siyasi ahlak tutulması, fikri namus tutulması ve beşeri vicdan tutulmasıdır.

Hain emellerinin önünde son direnç kalesi olarak gördükleri Türk
milliyetçiliğine karşı savaş açan ve Türkiye'ye kefen biçmeye yeltenen bu şer
cephesine şu mahşeri gerçekleri hatırlatmak ve çok iyi kulak vermeleri gereken uyarılarda bulunmak istiyorum:

Türk milliyetçileri, Türk olmanın, bu yüce ülküye gönül vermenin ve
Türkiye'nin milli değerlerine, milli birliğine, milli onuruna ve haysiyetine
sahip çıkmanın çok ağır bir bedeli olduğunun bilinci içindedir.

Bu bedeli ödemeye gönüllü olan Türk milliyetçileri, bu aziz vatanı ve
milleti böldürmemeye ve Türk milletinin kardeşliğini sonuna kadar korumaya
kararlıdır.Türkiye'yi Lübnan, Yugoslavya veya Irak yapmaya hiç kimsenin gücü
yetmeyecektir.

Hiçbir güç Türk milletinin asil mensuplarını Türküm demekten utanır hale
getiremeyecek, tarihinden ve kimliğinden koparılmış, geçmişle gelecek arasında ülkü, fikir ve ideal köprüleri kuramayan, suçluluk psikozu içine itilmiş ezik bir topluma dönüştüremeyecektir.

Herkes şunu aklından çıkarmamalıdır: Türkiye'nin varlığına ve geleceğine
kastetmek isteyen hain saldırılar karşılıksız kalmayacak, mukadder olan milli
hesaplaşma, demokratik ve meşru zeminlerde ve hukuk içinde mutlaka, ama mutlaka yapılacaktır.''
AA

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:12   #133
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Reçete kontrolleri sırasında bazı eczanelerin aşırı ilaç satımı yaptıklarını belirleyen maliye elemanlarının ihbarıyla, Kaçakcılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ekipleri çalışma başlattı. Yapılan araştırmalar sonrasında polis ve maliye ekipleri, ilaçları verdiği belirlenen Konak 853'üncü Sokak'taki Utkanlar Eczanesi'ne operasyon düzenledi.

ÜÇ AYLIK REÇETELERE EL KONULDU

Operasyonda eczane sahibi 58 yaşındaki Nusret Utkanlar, 45 yaşındaki Mehmet Vatansever, 27 yaşındaki Kurtuluş Güller, 24 yaşındaki Cüneyt Herman ve 49 yaşındaki İrfan Yücel gözaltına alındı. Eczanenin son üç ay içinde satış yaptığı reçetelere de el konuldu. Zanlıların sorgulanmaları ve ekiplerin incelemeleri sırasında şebeke elemanlarının, sağlık karnelerini aldıkları memurların reçetelerine yeni ilaç isimlerinin yanı sıra sahte AIDS, panik deprasyon ve epilepsi teşhisleri koyarak ilaç yazdıkları belirlendi. Şebeke elemanlarının ayrıca karneleri kullanılan memurların olayın farkına varmamaları için de sahte doktor kaşeleri kullanarak 9 Eylül ve Ege Üniversitesi Hastaneleri'nden sağlık kurulu raporu alınmış gibi gösterdikleri de ortaya çıktı.

TEHDİT İDDİASI

Bu yöntemle 50 bin YTL haksız kazanç elde ettiği iddia edilen eczane sahibi Nusret Utkanlar ifadesinde, eczanesini Mehmet Vatansever'e kiraladığını, yaptıklarını anladıktan sonra bundan vazgeçmeye çalıştığını ancak İrfan Yücel tarafından tehdit edildiğini ileri sürdü.

Yapılan işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen zanlılardan Kurtuluş Güller ve Cüneyt Herman vurgunu organize ettikleri iddiasıyla tutuklandı. Eczane sahibi Nusret Utkanlar hakkında ise acil sağlık sorunları nedeniyle tutuklama kararı yerine her gün karakola giderek imza atması kararı verildi.

POLİS UYARDI

Şebeke elemanlarının daha önce de aynı yöntemle haksız kazanç elde edip etmediklerinin araştırıldığını açıklayan polis ekipleri, vatandaşların sağlık karnelerini eczanelerde uzun süre bırakmamalarını ve yardım vaadiyle kendilerinden isteyen kişilere vermemelerini istedi.

Star gazetesi

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:13   #134
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir'' dedi.


Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin cumhuriyet tarihinin hiçbir
döneminde görülmeyen ağır tahrik ve tehditlerin kuşatması altına alındığını ve
''bir sırat köprüsünden geçtiğini'' ifade etti.

Türkiye'nin milli birliğini, iç ve dış güvenliğini hedef alan hain bir
suikast senaryosunun adım adım uygulamaya konulduğunu, bu amaçla harekete geçen cephenin, her gün yeni bir kışkırtma ile bulanık suda balık avlamaya çalıştığını savunan Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:

''Devlet ve millet olarak içine hapsedilmek istendiğimiz husumet zincirine
her gün yeni bir halka eklenmektedir.

Demokrasi ve özgürlükler adına ortaya çıkan ihanet cephesinin sergilediği
hayasız tahrikler, Türkiye'nin iç bünyesini ve toplumsal dokusunu tahrip edecek
boyutlar kazanmıştır.

Bu amaçla yola düzülen kin ve husumet kervanının başını, ne acıdır ki
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı çekmektedir.

Türk milliyetçiliğini karalamak için tezgahlar peşinde koşan, derin devlet
tartışmalarıyla her kötülüğün adresi olarak devleti hedef gösteren ve Türkiye'nin
milli değerlerini aşağılamanın en uygun formüllerini bulma arayışına giren,
sözleri ve fiilleriyle, alenen kışkırtıcılık yapan Başbakan, Türkiye'yi hedef
alan hain suikastın azmettiricisi haline gelmiştir.''

-''TÜRKİYE, ATEŞLE İMTİHANDAN GEÇMEKTEDİR''-

''Türkiye'nin mahkum edilmeye çalıştığı bu şartların, idraki ve vicdani
ipotek altında olmayan temiz vatanseverleri isyan noktasına getirmemesinin mümkün olmadığını'' ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''İç bünyemizde yaşanan yüksek gerilim ortamının tırmandırılması, toplumsal
cepheleşmelerin ve gerginliklerin sinsi tahriklerle körüklenmesi, Türk milletinin bir bütün olarak altında kalacağı bir çatışma ortamına davetiye çıkaracaktır.

Bunu önlemek hepimiz için Türkiye'nin geleceğine ve gelecek nesillere olan
bir namus borcudur. Türkiye, bu anlamda ateşle imtihandan geçmektedir.

Bu konuda dile getireceğimiz görüşlerin bu açıdan değerlendirilmesi ve
herkesin vakit çok geç olmadan aklını başına toplaması Türkiye'nin geleceği
bakımından büyük önem taşımaktadır.''

Hrant Dink suikastı konusunda AKP hükümetinin baştan itibaren sergilediği
tavrın, ''tam manasıyla bir acz, laçkalık, art niyet ve sorumsuzluk tablosu
olduğunu'' ileri süren Bahçeli, ''Bu olayı tüm yönleriyle açıklığa kavuşturmak
sorumluluğu altında olan AKP hükümeti, gündemi saptırmak için ahlaki sayılmayacak yollara başvurarak aczini saklamak telaşına düşmüştür'' dedi.

-DERİN DEVLET TARTIŞMASI-

Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın derin devlet tartışmasıyla
''devleti topyekün töhmet altında bırakacak'' bir tartışmayı gündeme getirdiğini
iddia etti. Bahçeli, ''Derin devlet tanımları yapan 'gölge' Başbakan, sadece
kendi gölgesiyle ve siluetiyle kavga etmekle kalmamış, derin ihanet erbabının
eline yeni bir istismar malzemesi vermiştir'' görüşünü dile getirdi.

Son cinayetin hemen sonrasında devleti hedef gösteren çevrelerin, şimdi de
Başbakan'ın açık desteği ve himayesinde yeni bir suçlama kampanyası
başlattıklarını öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:

''Başbakan Erdoğan şimdi kaçamayacağı ağır bir vebal altına girmiştir.
Başbakan'a kendisini bekleyen sorumlulukları hatırlatmak isteriz:

Devletin bütün yetki ve imkanları elinde olan Başbakan, bu ithamın gereğini
derhal yapmak ve 'kurumlar içindeki çeteleşme' olarak tarif ettiği derin devleti
ortaya çıkarmak mecburiyetindedir.

Devlet kurumlarına mikrop bulaştıysa, bu kurumlar kirlendiyse, bunun birinci
derecede sorumlusu siyasi iktidardır. Kasım 2002'den bu yana iktidarda olan AKP, varsa devlet içindeki çeteleri ortaya çıkarmak, sorumluları hakkında idari ve adli işlem yapmak durumundadır.

Devleti ve kurumları ulu orta suçlayan Başbakan, bu konudaki sorumluluğunu
yasama ve yargı organlarının üzerine atarak temize çıkamayacağını çok iyi
bilmelidir.Danıştay cinayeti sonrasında sahneye konulan senaryonun bir benzerini şimdi de uygulamaya çalışan Başbakan, devlet içindeki çeteleşmeleri araştırmaya Emniyet teşkilatı bünyesinde AKP odaklı cemaat ilişkileri ağını ortaya çıkarmakla başlamalıdır.''

-İÇİŞLERİ BAKANI DERHAL GÖREVDEN ALINMALI-

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Erdoğan'ın ''son cinayeti Türk milliyetçiliğinin
üzerine yıkmak için tezgah peşinde koştuğunu'' iddia ederek, ''Emniyet teşkilatı
içindeki güç savaşlarının gazete manşetlerine taşındığı, istihbarat bilgisi
sızdırma yarışının başlatıldığı ve karşılıklı suçlamalarla bir toz duman
ortamının yaratıldığı bir dönemde, siyasi sorumluluk makamında bulunan İçişleri Bakanı'nın hiçbir şey olmamış gibi görevini sürdürmesinin anlaşılabilir bir izahının bulunmadığını'' ifade etti. Bahçeli, Erdoğan'ın, soruşturmanın selameti bakımından İçişleri Bakanı'nı derhal görevden alması gerektiğini kaydetti.

Bahçeli, ''Büyük fedakarlıklarla ve çok güç şartlar altında görev yapan
emniyet camiasının şerefli mensuplarını itham altında bırakmak ve emniyet
teşkilatını yıpratmak amacıyla senaryolar üretmek, Başbakan da olsa hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir'' dedi.

-''AKVARYUM MİLLİYETÇİLİĞİ''-

''Türk milliyetçiliğine karşı cihat ilan edildiğini'', Türk milliyetçiliğini
''adeta günah keçisi'' haline getirerek hedef tahtası yapmaya çalışan cephenin
siyasi hamiliğini de Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın yaptığını savunan
Bahçeli, şöyle devam etti:
''Her konuda olduğu gibi, milliyetçilik konusunda da kavram kargaşası
yaşayan Başbakan, Türk milliyetçiliğini ırkçılıkla özdeşleşmiş kafatası
milliyetçiliği olarak suçlamak cüretini göstermiştir.

Başbakan'ın yakıştırmaya çalıştığı bu kavramlar Türk milliyetçiliğine
yabancıdır.

Türk milliyetçilerinin, Türk milletinin mensubu olanların etnik kökenleriyle
ilgilenmediği Başbakan'ın bile anlayabileceği bir gerçektir.

Ancak, bu konuda bir sorunu ve takıntısı olduğu görülen ve sürekli olarak
kendisinin ve muhterem eşinin etnik kökenini gündeme getiren Başbakan'ın, iç dünyasında yaşadığı duyguları bizim bilmemiz mümkün değildir.

Ay yıldızlı bayrağı sadece propaganda afişlerinde hatırlayan, Türk
milliyetçiliğini basit bir yaka süsü olarak gören ve göstermelik 'akvaryum
milliyetçiliği' yapan Başbakan'ın Türk milliyetçiliğini özde, ruhta ve manada
anlaması ve benimsemesi esasen beklenemeyecektir.

Aynı Başbakan'ın Türkiye sevgisinin kuru lafla olamayacağı yolundaki
beyanları ve 'hizmet milliyetçiliği' edebiyatı yapması da bizim için yadırganacak
bir husus değildir.

Burada önemli olan 'hizmet milliyetçisi' olma iddiası sahiplerinin kimin
hizmetinde olduğu ve hangi amaçlara hizmet ettiğidir.

Başbakan Erdoğan'ın bu alandaki siyasi siciline bakıldığında, karşımıza
Oferler, Yasin El Kadılar, yolsuzluk ve vurgun çeteleri, ihale mafyaları ve
siyasi bölücülüğün cesaret kaynağı olmak şaibeleri çıkmaktadır.

Bu durumda Başbakan'ın tanımladığı 'hizmet milliyetçiliğinin', neyin
milliyetçiliği olduğu konusunda herkes kendi vicdanında bir hüküm verecektir.
Bizim kendisiyle Türk milliyetçiliği konusunda bir tartışmaya ve bir
aydınlatma gayreti içine girmemiz, sadece zaman israfı değil abesle iştigal
olacaktır.

Başbakan Erdoğan, cumhuriyet döneminin Türklük değerlerine karşı ruhsal
alerji duyan ve bunu tahrik sebebi sayan ilk ve tek Başbakanı olarak tarihe
geçecektir.''

Bahçeli, Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinin değiştirilmesi tartışmalarını
da eleştirerek, ''AKP hükümeti, Türk milletine ve Türkiye'nin değerlerine alenen
hakaretin, ifade ve eleştiri özgürlüğü olarak serbest bırakılmasını savunan bu
çevrelere şimdi bu yönde yasal bir düzenleme yapılması için sipariş vermiştir''
dedi.

-''KİMSENİN GÜCÜ YETMEYECEK''-

Bahçeli, Türkiye'yi içten karıştırmak için etnik ayrışma fitilini ateşlemeye
çalışanların amacının, toplumsal cepheleşmeleri körükleyerek Türkiye'yi bir
gerginlik ve çatışma girdabının içine sürüklemek olduğunu belirtti.


Bahçeli, ''Son cinayeti ve cenaze törenini bunun için bir fırsat olarak
kullanan bu cephenin tahriklerinin etkilerini spor müsabakalarına kadar sirayet
etmesi, Türkiye'yi bekleyen çok ciddi tehlikelerin habercisidir'' dedi.
''Önümüzdeki hassas dönemde herkesin mayınlı bir yolda yüründüğünün bilinci içinde hareket etmesi ve Türkiye üzerinde oynanmak istenen hain oyunların aleti olmamaya büyük bir dikkat göstermesi'' gerektiğini belirten Bahçeli, şunları kaydetti: ''Türk milliyetçiliğinin siyasi temsilcisi ve Türk milletinin milliyetçi özünün sesi olan milliyetçi hareket mensupları sabır, metanet ve sağduyusunu koruyarak bu oyunları boşa çıkaracaktır.
Bugün şahit olunanlar, Türkiye'ye karşı kin ve husumetten beslenen ihanet
cephesinin son çırpınışlarıdır.Bugün karşımıza çıkan tablonun akıl tutulmasıyla izahı da mümkün değildir. Bu, siyasi ahlak tutulması, fikri namus tutulması ve beşeri vicdan tutulmasıdır.

Hain emellerinin önünde son direnç kalesi olarak gördükleri Türk
milliyetçiliğine karşı savaş açan ve Türkiye'ye kefen biçmeye yeltenen bu şer
cephesine şu mahşeri gerçekleri hatırlatmak ve çok iyi kulak vermeleri gereken uyarılarda bulunmak istiyorum:

Türk milliyetçileri, Türk olmanın, bu yüce ülküye gönül vermenin ve
Türkiye'nin milli değerlerine, milli birliğine, milli onuruna ve haysiyetine
sahip çıkmanın çok ağır bir bedeli olduğunun bilinci içindedir.

Bu bedeli ödemeye gönüllü olan Türk milliyetçileri, bu aziz vatanı ve
milleti böldürmemeye ve Türk milletinin kardeşliğini sonuna kadar korumaya
kararlıdır.Türkiye'yi Lübnan, Yugoslavya veya Irak yapmaya hiç kimsenin gücü
yetmeyecektir.

Hiçbir güç Türk milletinin asil mensuplarını Türküm demekten utanır hale
getiremeyecek, tarihinden ve kimliğinden koparılmış, geçmişle gelecek arasında ülkü, fikir ve ideal köprüleri kuramayan, suçluluk psikozu içine itilmiş ezik bir topluma dönüştüremeyecektir.

Herkes şunu aklından çıkarmamalıdır: Türkiye'nin varlığına ve geleceğine
kastetmek isteyen hain saldırılar karşılıksız kalmayacak, mukadder olan milli
hesaplaşma, demokratik ve meşru zeminlerde ve hukuk içinde mutlaka, ama mutlaka yapılacaktır.''
AA

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:13   #135
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Samsun’da 4 emniyet mensubu ile 4 jandarma personeli görevinden uzaklaştırıldı.
İçişleri Bakanlığından edinilen bilgiye göre, Hrant Dink’in öldürülmesi sonrasında meydana gelen gelişmeler ile ortaya atılan iddiaları araştırmak üzere görevlendirilen mülkiye müfettişlerinin raporu sonucunda, Samsun İl Emniyet Müdürlüğünde görevli 4 emniyet mensubu görevinden uzaklaştırıldı.
Ayrıca, Samsun İl Jandarma Komutanlığında görev yapan 4 jandarma personeli hakkında da yasal işlem yapılması için mülkiye müfettişlerince Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazıldığı, Jandarma Genel Komutanlığının, ilk etapta söz konusu 4 personelin görev yerlerini değiştirdiği bildirildi.

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:14   #136
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Hamas-El Fetih çatışması Gazze Şeridi'ni yine savaş alanına çevirdi. Şiddetli çatışmaların sürdüğü Gazze'de dünden bu yana 21 kişi öldü, 200 kişi yaralandı. Hastanelerin kan bağışı çağrısı yaptığı Gazze'den silah, roket ve havan topu sesleri yükseldi.

Hamas ve El Fetih ise, bir günlük çatışmanın ardından tekrar masaya oturdu ve silah bırakma sözü verdi.

Başbakanı İsmail Haniye ile Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın özel temsilcisi ve El Fetih'in üst düzey isimlerinden Ruhi Fettuh, Gazze'de, halen bölgede bulunan Mısır delegasyonunun arabuluculuğunda bir toplantı yaptı.

Toplantının ardından ateşkese devam kararı çıktı.

Gazze'de 30 Ocak saat 03.00'te yürürlüğe giren ateşkesin de sonunu getiren çatışmalar, önce konvoyun geçtiği eski Yahudi yerleşimlerinden Netzarim bölgesinde yoğunlaştı, ardından Gazze şehrine ve bölgenin kuzeyine sıçramıştı.

Sokağa çıkmak imkansız

Çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle hastaneler yaralılara kan yetiştirmekte zorlandı. Hastanelerden yapılan çağrılarda, halktan kan bağışında bulunmaları istendi.

Bir görgü tanığı, bazı Hamaslıların ambulanslarla değil, normal araçlarla kadınların refakatinde hastanelere taşındığını söyledi.

Hamas denetimindeki İslam Üniversitesi ateşe verilirken, kentin diğer bazı bölgelerinden de ateş yükseliyor.

Gazze şehri ve kuzeyinden durumu aktaran yerel kaynaklar, El Fetih-Hamas çatışmalarını "Artık resmen savaş yaşanıyor" sözleriyle değerlendirdi.

Gece sokağa çıkamayan Gazze sakinleri, artık gündüz de dışarı çıkamamaya başladı.

'Namaza gelene ateş açıldı' iddiası

Gazze'de öğle saatlerinde iki büyük patlama meydana geldi. Cuma namazı kılınırken bile çok şiddetli çatışmaların sürdüğü, ateş seslerinin vaizlerin hutbelerini bastırdığı belirtilen Gazze'de, Hamas'a yakın bazı camilerden de Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a ve güvenlik güçlerine yönelik ağır eleştiriler yapılıyor.

Hamas'a destek çağrıları yapan vaizler, camilerde namaza gelenlere bile Abbas'ın güçlerince ateş açıldığını ileri sürdü.

İslam Üniversitesi yanıyor

Gazze'de Hamas'a bağlı İslam Üniversitesi de ateşe verildi. Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın muhafız kuvvetleri Kuvvet 17, dün üniversiteden kendilerine roketatarlarla saldırıda bulunulması nedeniyle üniversiteyi basmıştı.

Üniversitede biri kadın 6 İranlı ele geçirilirken, tutuklandığı bildirilen İranlılardan 2'sinin üst düzey görevli, 4'ünün de kimya uzmanı olduğu belirtilmişti.

Üniversitede ayrıca, daha önce ölmüş Hamas'ın Kassam Tugayları üst düzey liderlerine ve militanlarına ait 9 ceset bulundu, çok sayıda silah ve cephaneye el konuldu.

Yerel kaynaklara göre, üniversitenin, buradan kaçan Hamaslı militanlarca ateşe verilmesinden yaklaşık bir saat kadar önce, Gazze'de bir polis karakolu basılarak, içindekiler güvenlik görevlileri vurulmuş, Hamas'ın bayrağı dikilmişti.

Karakol, daha sonra Hamas'a bağlı İzzeddin El Kassam Tugayları ve Said Siyam'ın güvenlik güçlerince ateşe verilmişti.

Karakol baskından sonra, Kuvvet 17 ile diğer güvenlik güçleri, İslam Üniversitesi'ne ikinci baskını düzenledi.

Bina çevresindeki Hamaslı güçlerle çatışan Kuvvet 17 grubu ve diğer El Fetihli güvenlik güçleri, çok sayıda Hamaslı militanı yakaladı.

Kuvvet birimlerince de ateşe verilen üniversite içindeki araçlar, binalar, laboratuvarların hepsinin yandığı belirtiliyor.

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cebaliye'de de Hamaslı militan ve güvenlik görevlileri bir polis karakolunu bastı. Karakola 200 dolayında roket atıldığı, birçok görevlinin yaralandığı, üst rütbeli bir komutanın da öldüğü kaydedildi.

Ayrıca Hamas grubu, bölgede Kuvvet 17'nin bir eğitim merkezine de saldırdı; sadece burada çoğunluğu genç yaştaki güvenlik elemanı, yaklaşık 30 kişi yaralandı.

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:14   #137
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




TÜİK, bu yılın Ocak ayında, tüketici fiyatlarının yüzde 1 artarken, üretici fiyatlarının yüzde 0.05 azaldığını açıkladı. Ocak ayı itibariyle yıllık enflasyon ise TÜFE'de yüzde 9.93, ÜFE'de yüzde 9.37 oldu.

Ocak ayı itibariyle 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 9.76, üretici fiyatlarında yüzde 9.68 düzeyinde gerçekleşti.

Buna göre yıllık enflasyon, geçen yılın Ocak ayının TÜFE'de 2 puan, ÜFE'de 4.26 puan üzerinde.

Yıllık enflasyon, geçen aralık ayıyla kıyaslandığında ise TÜFE'de 0.77 puan artarken, ÜFE'de 0.07 puan azaldı. Geçen yılın aralık ayında yıllık enflasyon TÜFE bazında yüzde 9.65, ÜFE bazında ise yüzde 11.58 olmuştu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, ocakta aylık bazda TÜFE'de yüzde 1, yıllık bazda da yüzde 9.93 artış kaydedildi.

Geçen yılın ocak ayında fiyatlar aylık bazda TÜFE'de yüzde 0.75, yıllık bazda yüzde 7.93 olmuştu. TÜFE'de Ocak ayında endekste yer alan 444 maddeden, 33 maddenin ortalama fiyatı değişmezken, 241 maddenin fiyatlarında artış, 170 maddenin ortalama fiyatlarında ise düşüş gerçekleşti.

ÜFE ise ocakta yüzde 0.05 azalırken, yıllık bazda yüzde 9.37 artış gösterdi. Geçen yılın ocak ayında ÜFE'de aylık yüzde 1.96, yıllıkta ise yüzde 5.11 artış olmuştu.

Öte yandan ÜFE'de ocak ayında endekste yer alan toplam 759 maddeden, 183 maddenin ortalama fiyatı değişmedi, 304 maddenin ortalama fiyatı arttı, 272 maddenin ortalama fiyatı ise düştü.

Özel kapsamlı göstergeler

Ocak ayına ilişkin özel kapsamlı tüketici fiyatları endeksi göstergelerine bakıldığında, ''çekirdek enflasyon'' yerine açıklanan TÜFE göstergeleri Ocak ayında, mevsimlik ürünler hariç yüzde 0.82 artarken, işlenmemiş gıda ürünleri hariç yüzde 0.22 geriledi.

TÜFE işlenmemiş gıda ürünleri ve enerji hariç yüzde 1.12 oranında yükseldi. TÜİK'e göre, enerji hariç yüzde 0.31 azalırken, enerji hariç ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç yüzde 1.19, enerji hariç ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç ve fiyatları yönetilen/yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç yüzde 1.29 arttı.

Enerji hariç ve alkollü içkiler ile tütün ürünleri hariç ve fiyatları yönetilen /yönlendirilen diğer ürünler, dolaylı vergiler hariç ile işlenmemiş gıda ürünleri hariç ile işlenmemiş gıda ürünleri, enerji ve alkollü içkiler, tütün ürünleri ile altın hariç yüzde 0.34'er oranında azaldı.

 

Alt 03 Şubat 2007, 01:15   #138
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Terör örgütü El Kaide'nin Türkiye bağlantısı olarak nitelendirilen bir gruba yönelik operasyon kapsamında, arama yapılan bazı evlerde dinleme cihazlarını tespit eden ve engelleyen dedektörler bulundu.

Gruba yönelik istihbarat çalışmaları sırasında, tanınma riskine karşı emniyete yeni alınan araçlar kullanıldı, eski araçlarla takip yapılmadı.

29 Ocak Pazartesi günü Konya ve 6 ilde eşzamanlı düzenlenen operasyonda yakalananların evlerinde arama yapıldı. Konya'da örgüt üyesi olduğu iddia edilen bazı kişilerin evlerinde polisi bile hayrete düşüren bazı profesyonel cihazlara rastlandı.

Bu cihazlardan biri de, 'böcek' olarak tabir edilen ve dinleme cihazlarının varlığını tespit etmeye yarayan, hatta çalışmasını engelleyen dedektörler.

Otomobillerde de araç takip kitlerinin tespit edilmesinde kullanılan bir başka cihaz ele geçirildi.

Terör örgütü El Kaide'nin Türkiye'deki ''uyuyan yerel hücre'' olarak tabir edilen bağlantısının son derece profesyonel çalıştığına dikkati çeken yetkililer, örgütün metropol kentlerde önemli yerleri hedef alacak saldırılar için hazırlık yaptığını ve bomba yapımıyla ilgili yazılı dokümanların da ele geçirildiğini bildirdi.

Bugün sabah erken saatlerde adliyeye getirilen zanlıları sorgulayan savcılık, 48 kişiden 38'ini tutuklama istemiyle mahkemeye sevk etti, 10 kişiyi serbest bıraktı.

29 Ocak Pazartesi günü terör örgütü El Kaide bağlantılı olduğu öne sürülen bir gruba yönelik düzenlenen operasyonlarda Konya, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Mardin ve Bursa'da 48 kişi gözaltına alınmıştı.

cnntürk

 

Alt 03 Şubat 2007, 18:00   #139
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Cep telefonu arkadaş hattından tanıştığı adam tarafından kaçırılıp tecavüz edilen 17 yaşındaki Y.K., kendisini kaçıran adamı tuzağa düşürüp öldürdü.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Aydın'ın Söke ilçesinde Y.K. isimli genç kız (17), cep telefonu arkadaş hattından tanıştığı İbrahim Halil Çağra (40) tarafından Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesine kaçırıldı. Ailesinin girişimleriyle kurtarılan Y.K., tacizlerine devam eden Çağra'yı, randevulaşarak tabancayla öldürdü. Söke Ağır Ceza Mahkemesi'nde "tasarlayarak adam öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Y.K., ağır tahrik unsuru göz önüne alınarak 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Y.K., cep telefonu "arkadaş" hattından İzmir'de yaşayan Şanlıurfalı Çağra'yla tanıştı. Kendisini 26 yaşında bir üniversite öğrencisi olarak tanıtan evli ve 6 çocuk babası Çağra ile mesajlaşmaları, telefon konuşmalarıyla devam etti. Y.K., Söke'ye gelen Çağra tarafından "İzmir'i gezip döneriz" diye kandırılıp otomobile bindirildikten sonra tehditle Ceylanpınar'a götürüldü. Ailesinin başvurusu üzerine araştırma başlatan polis, Y.K.'nın izini Ceylanpınar'da buldu.

Y.K., ailesinin girişimleriyle zorla tutulduğu evden kurtarıldı. Çağra, genç kızı kaçırmak ve ırzına geçmek suçundan çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Söke'ye götürülen Y.K., telefon tacizlerine devam edip "Peşini bırakmam" mesajları gönderen Çağra'yı, "Beni ailemden iste" mesajıyla yanına çağırdı. Y.K., buluşma noktasında kendisine sarılmak isteyen Çağra'yı göğsünden vurdu ve polise teslim oldu.

 

Alt 03 Şubat 2007, 18:02   #140
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'dan şok iddia...

Pamuk kaçtı

Önceki gün ilginç bir haber aldım.
Türkiye'nin Nobel Ödüllü Yazarı Orhan Pamuk, Türkiye'deki olaylardan tedirgin olmuş ve Türkiye'yi terk etmeye karar vermiş."
Haber dedikodudan öteydi.
Pamuk'un önceki gün bankasına gittiği, hesabından 400 bin dolar çektiği ve "uzun süre geri gelmemek üzere" Türkiye'den ayrılacağını öğrendim.
Pamuk'un 11.20 uçağında yer ayırttığı ve Türkiye'yi terk edeceği kesindi.
Tamamı teyitli bu bilgileri haber yapıp yapmamayı yardımcım Doğan Satmış'la tartıştık. Ve haber yapmama kararı aldık.
Habercilik reflekslerimizle, insani duruşumuz arasında gidip geldik.
Böyle bir haber Pamuk'un havalimanında protesto edilmesine, engellenmesine ve daha tatsız bazı olaylara neden olabilirdi.
Pamuk'un kişilik haklarına saygı göstermenin daha öncelikli olduğuna karar verdik.
Ve Orhan Pamuk dün gitti.
Bu gidişin Türkiye imajına vereceği zararı varın siz hesaplayın.

 

 

Etiketler
2007, dunyadan, haberler, ve


Konuyu Toplam 2 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 2 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
HABERLER Türkiye'nin uçuş ağı 203 noktaya ulaştı Chelt Havacılık Haberleri 0 11 Şubat 2011 15:16
Türkiye kardiyolojide dünyadan geri değil Juventus Sağlık Köşesi 0 16 Haziran 2009 11:39
2007 Komik Haberler BLaCK_and_WHiTe Komedi ve Mizah 1 26 Aralık 2007 21:20