IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 14 Şubat 2007, 23:05   #311
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Irak’ın doğusundaki dağların içlerinde çamurdan kulübelerle makineli tüfek seslerinde Kürdistan adındaki yap-bozun bir parçasını daha buluyoruz.

Burada dağınık Kürt halkına hükmeden dört ülkeden biri olan İran’a karşı savaşmak için eğitim veriliyor. Resmi olarak Washington tarafından terörist ilan edilen bir örgüte bağlıysalar da, görünen o ki ne Iraklı Kürt birimler ne Kürt bölgelerindeki sınırlı ABD gücü tarafından engelleniyor. Dev kayalıklar arasında yolumuz kıvrıla kıvrıla hem ABD hem de NATO müttefiki Türkiye’nin terörist olarak kabul ettiği Kürdistan İşçi Partisi PKK’nın bayrağının dalgalandığı uçuk sarı bir binaya çıkıyor.

Türkiye’de ömür boyu hapse mahkum edilen PKK lideri Abdullah Öcalan’ın dev posterinin görüldüğü bir yamaç; altmış kilometre ilerideyse, Irak’ın kuzeyinde Türkiye ve İran ile sınırı boyunca karla kaplı Kandil Dağları... Ağır makineli tüfekler ve kalaşnikoflarla yüklü kampta, İran’da Kürtlerin özerkliği için mücadele etmek amacıyla 2004’te PKK’nın bir kolu olarak kurulan Kürdistan’da Özgür Yaşam Partisi/PEJAK’tan kadın ve erkekleri görüyoruz. PKK ve bağlı örgütler, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi kapsayan, 35 milyon Kürdün yaşadığı bir bölge çapında faaliyet gösteriyor. Binlerce üyesi olduğunu iddia eden PEJAK, sadece İran’ı hedef alıyor.

New Yorker dergisinin 27 Kasım tarihli sayısında Seymour Hersh, PEJAK’ın, İran’ın nükleer emellerinden ve Ahmedinejad’ın, Yahudi devletini haritadan silme çağrısından endişe eden İsrail kadar ABD’den de destek aldığını yazmıştı. Düzenli olarak İran’a saldırılar yaptığını beyan eden PEJAK’ın kampları da, İran tarafından top ateşine tutuluyor. Beyaz Saray’ın İran’dan gelen tehdidi abarttığını iddia eden Ohio senatörü Cumhuriyetçi Dennis Kucinich, geçen yıl Başkan Bush’a yazdığı bir mektupla ABD’nin, Ahmedinejad’ı zaafa uğratmak için PEJAK’ı kullandığı yolundaki endişesini dile getirmişti.

ABD merkezli bağımsız düşünce kuruluşu Jamestown Foundation’dan analist James Brandon ise AP’ye, PEJAK’ın mali kaynaklarıyla ilgili konuşmayı reddettiğini, ancak bu örgütün İran’a yönelttiği en büyük tehdidin askeri olmadığını kaydetti ve örgütün İranlı Kürt nüfusla derin bağları var ve İran’daki diğer huzursuz azınlıklarla güç birliği yapmayı teklif ettiğini söyledi. İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Regev, “İsrail’in orada olanlarla hiç bir şekilde ilgisi yoktur” diyor.

Buna karşın İsrail’de meskun İran uzmanı Meir Javedanfar, İsrail’in Iraklı Kürt lider Mustafa Barzani ile çok eskiye dayanan bir ilişkisi olduğunu kaydederek “İsrail’in, İran’ın Irak’taki nüfuzunu ortadan kaldırmak, İran sınırında olan biteni takip etmek ve de İran rejimini yıkmak için Irak’ın Kürt bölgelerini kullandığını görmek benim için sürpriz olmaz” diyor. AP muhabiri, Kandil Dağlarında bulunan bir PEJAK eğitim kampında geçirdiği iki gün boyunca örgüt üyelerinin ağzından amaçları ve faaliyetlerini dinledi.

Kamp, bu ziyaret sırasında 38 olan yeni militanları en zor koşullara dayanıklı birer askere dönüştürmek için tasarlanmış.

Kampta zamanın çoğu ideolojik eğitime ayrılıyor ve Öcalan’ın birleşik bir Kürdistan davası öğretiliyor. Öte yandan gerillalar, hedeflerinin, artık tam bağımsızlık değil yaşadıkları ülkelerde farklı bir kültür olarak özerklik kurmak olduğunu beyan ettiler.

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 14 Şubat 2007, 23:05   #312
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Burdur Gölü kıyısında toplu halde bulunan ölü kuşlarla ilgili olarak Tarım İl Müdürlüğü'ne yapılan ihbar sonucunda bölgeye bir ekip sevk edildi. Numune alındıktan sonra diğer kuşlar ilaçlanarak gömüldü.

Senir Belediye Başkanı Arif Ünal, Tarım İl Müdürlüğü ekiplerince bölgede gerekli tedbirlerin alındığı ve alınan numunelerle ilgili sonucu beklediklerini söyledi.

Tarım İl Müdürü Mücahit Yeşil ise, ihbarın alınması üzerine Hayvan Sağlığı Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipleri hemen bölgeye gönderdiklerini belirterek, “Arkadaşlarımız araştırmalarını devam ettiriyor ve henüz olumlu veya olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Meke ölülerinden alınan numuneleri Konya Araştırma Enstitüsü’ne gönderdik'' dedi.

Bu arada kuş gribi şüphesine karşı bölge tedbir olarak karantinaya alındı.

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:05   #313
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




CHP'nin sorularını Vali Güler yanıtlayamayınca salonu terk etti...
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun İstanbul Valiliği'ni ziyareti sırasında çok ilginç bir tartışma yaşandı. Hrant Dink cinayetiyle ilgili sorular üzerine CHP'li komisyon üyesi Halil Ünlütepe söz alınca, İstanbul Valisi Muammer Güler, Komisyon Başkanı AKP'li Mehmet Elkatmış ve diğer üyeler salondan ayrıldı.

Elkatmış dün 6 komisyon üyesi ve 2 uzmanla birlikte önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nü ardından da İstanbul Valisi Muammer Güler'i ziyaret etti. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Elkatmış, Dink cinayetine ilişkin soruları üzerine, konunun yargı safhasında olduğunu belirterek, bu konuyu araştırmak için gelmediklerini vurguladı. Konu hakkında farklı düşündüğünü ifade ederek araya giren CHP'li Ünlütepe açıklama yapmak istediğini söyledi. Elkatmış'la kısa süreli bir tartışma yaşayan Ünlütepe, konuşmasına başlayınca Elkatmış, diğer komisyon üyesi milletvekilleri ve Güler salondan ayrılarak başka bir odaya geçti.

Dink cinayetinin Rahip Santoro cinayetiyle birlikte araştırılması gerektiğine dikkat çeken Ünlütepe, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın, "Milliyetçi duygularla işlenen şahsi bir suçtur. Arkasında kimse yoktur" dediğini anımsattı. Ünlütepe, şöyle devam etti:

"Valimiz Emniyet Müdüründen ne memnun olduğunu, ne de olmadığını söyledi. Trabzon Emniyet Müdürü açığa alınıyor da İstanbul'da niçin böyle bir uygulamaya gidilmediği konusunda sayın Valimizden bir yanıt almadım. Trabzon'da hem vali, hem emniyet müdürü görevden alındı. Fakat suçun işlendiği yerdeki duruyor. Valimize 'Bu işi başarabilecek misiniz?' diye sordum. Yanıt alamadım. 'Bununla ben başarılı bir şekilde çalışırım' da, 'çalışmam' da demedi. İstanbul'da bir emniyet teşkilatı var mı? Bir emniyet müdürü var mı? Bu kadar olumsuz şeyler olacak. Bir emniyet müdürü bu kadar deneyimsiz olabilir mi?"

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:06   #314
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Türkiye'ye teslim edilmeyen teröristler 400 dolar maaş alıyor...

Bağdat'a ABD Başkanı George Bush'un yeni Irak stratejisi çerçevesinde gönderilen iki Kürt tugayında 500 kadar eski PKK'lı bulunuyor. Kuzey Irak'ta özellikle Mesut Barzani'nin lideri olduğu Kürdistan Demokrat Partisi (KDP), eski PKK'lıları maaşla askere alarak çatışmalı bölgelerde görevlendiriyor. PKK'ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı'na göre, geçtiğimiz haftalarda başkent Bağdat'a gönderilen Kürt tugaylarında PKK'dan kaçan eski teröristler görevlendiriliyor. PKK'lılar özellikle çatışmaların olduğu bölgelere gönderiliyor. Son olarak Kuzey Irak'ın KDP denetimindeki Behdinan bölgesinde bulunan PKK'lılar askere çağrıldı. Eski PKK'lılar bir kısmı yine eski PKK'lı General Aziz Veysi komutasındaki özel birliğe katılıyor.

400 DOLAR MAAŞ

Musul'da bulunan Kürt askerlerinin komutanlığını yapan Hişyar Söyler ile yine aynı orduda komutanlık yapan Osman Hazar da eski PKK'lılardan. Son olarak PKK'dan Nizamettin Taş grubuyla ayrılan Celal kod adlı Süleyman Kaydı'nın da aylık 400 dolar maaş ve yüzbaşılık rütbesi ile Irak ordusuna alındığı öğrenildi. Kuzey Irak'ta Abdullah Öcalan'ın yakalandığı 1999 yılından sonra PKK'dan kaçan 7 bin civarında PKK'lı bulunuyor. Bu kişilerin bir kısmı Kürdistan Demokrat Partisi ( KDP) ve Kürdistan Yurtsever Birliği (KYB) için çalışıyor. KDP ve KYB'nin oluşturduğu orduda askerlik yapan eski PKK'lıların sayısı ise 2 bin civarında.

TÜRKİYE'YE GÖNDERME TEHDİDİ

PKK'lıların Türkiye'ye teslim edilmemek için Irak ordusuna katıldığı ileri sürülüyor. Edinilen bilgiye göre 50 kadar eski PKK'lı ise Bağdat'a gitmektense Türkiye'ye gönderilmeyi kabul etti. PKK'lılar "Çok tehlikeli bir görev. Tecrübeli olduğumuz söyleniyor ama öldüğümüzde kimse bizi şehit bile ilan etmiyor" diyor. PKK'nın da örgütten ayrılmaların önünü kesmek için Bağdat ordusuna katılanlar hakkında; "Ya en tehlikeli bölgelerde görev veriyorlar, ya da Türkiye'ye teslim ediyorlar" diye propaganda yaptığı öğrenildi. Bağdat'ın çevresindeki operasyona Irak'taki Amerikan birliklerinin komutanı General George Casey komuta ediyor. Bunun için 4 bin kişilik ABD birliği Bağdat'a getirildi. Kent içi operasyon ise Genelkurmay Başkanı ve KDP üyesi Babekir Zebari komutasında.

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:07   #315
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Rusya'dan 3 “hacker”ın Türkiye'de internet hesabı bulunan kişilerin adreslerine virüslü mail göndererek hesap bilgilerini elde etmesi ve bu bilgileri Türkiye'deki şebeke elemanlarına iletmesi suretiyle yaklaşık bin kişinin hesabından yüz binlerce dolar çektiği tespit edilen şebekenin 17 elemanı yakalandı.


İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvuran çok sayıda vatandaş, banka hesaplarındaki yüklü miktarda paranın çekildiğini bildirdi.

Savcılığın talimatıyla harekete geçen İzmir Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü Mali Suçlar Büro Amirliği ekipleri, vatandaşlarla görüşerek banka kayıtlarını inceledi. Yapılan araştırma sonucunda, mağdurların hesaplarındaki paraların internet şifreleri kullanmak suretiyle başka hesaplara transfer yapılarak çekildiği tespit edildi.

ÖZEL EKİP KURULDU


Bilişim Suçları Grup Amiri Kubilay Güngör yönetiminde kurulan 20 kişilik özel ekip, internet aracılığıyla vatandaşların banka hesaplarındaki paraları başka hesaplara aktaran şebeke elemanlarının belirlenerek yakalanması için çalışmaya başladı.

Yaklaşık 1,5 ay süren teknik takip ve istihbarat çalışması sonucu, vatandaşların hesaplarındaki paraların havale yapılması sırasında şebeke elemanlarının kullandıkları bilgisayarların “Internet Protocol” (IP) adresleri tespit edildi.
Şebeke elemanlarının kimliklerinin ve adreslerinin belirlenmesinin ardından polis ekipleri, İzmir, Fethiye, Didim ve Kuşadası'nda “eş zamanlı” operasyonlar düzenledi.

Operasyonlarda şebekenin lideri oldukları ileri sürülen M.M. ve C.U. ile şebeke elemanları oldukları iddia edilen K.Ç, M.C.E, O.M, T.M, Ö.F.M, V.E, U.G, İ.K, E.S, Z.Ş, S.K, M.F.M, İ.Y.M, H.K. ve A.Ç. yakalandı. Gözaltına alınan zanlılar İzmir'e getirildi.

RUS “HACKER”LAR İLE İŞBİRLİĞİ”


İzmir Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, “bilişim suçlarına yönelik” bugüne kadar Türkiye'de yapılan en büyük operasyonlardan biri olarak gördükleri çalışmada yakalanan zanlıların sorgulaması sonucu şebekenin çalışma sisteminin ortaya çıktığını bildirdi.

Rusya'dan 3 “hacker”ın Türkiye'de internet hesabı bulunan kişilerin adreslerine virüslü mail göndererek hesap bilgilerini elde ettikleri, bu bilgileri şebeke liderleri M.M. ve C.U'ya ilettikleri, M.M. ve C.U'nun bu bilgilerle girdikleri hesaplarda bulunan yüklü miktardaki paraları şebekenin diğer elemanları adına sahte kimlik ve belgelerle açılan hesaplara aktardıklarının ortaya çıktığı kaydedildi.

Şebekenin, hesaplardan aktarılan paraların yüzde 10'unu komisyon olarak Rus ”hacker”lara gönderdiği, son 2 haftada bu kişilere 33 bin dolarlık havale yapıldığı, böylece 2 haftada vatandaşların hesaplarından internet aracılığıyla 330 bin dolar çekildiğinin belirlendiği bildirildi.

Türkiye'den Rusya'ya komisyon olarak aktarılan paraların Leonid K, Vitaly V. ile Dimitriy V. adlı kişilerin hesaplarına havale yapıldığı, bu kişilerle ilgili araştırma yapılması amacıyla isimlerinin Interpole verildiği belirtildi.

YAKLAŞIK 1 MİLYON KİŞİNİN HESAP BİLGİSİ KAYITLI


Şebeke elemanlarının gösterdikleri yerlere yapılan aramalarda 3 bilgisayar, 3 diz üstü bilgisayar, 2 flash bellek, CD'ler, değişik kişiler adına düzenlenmiş sahte kimlikler, kredi kartları, hesap cüzdanları, 45 bin YTL, 14 bin 550 dolar, çok miktarda altın bilezik ve takılar, 350 gram esrar ve 1 ruhsatsız tabanca ele geçirildi.

Bilgisayarlar ve CD'lerdeki bilgileri inceleyen uzman polisler, bugüne kadar yaklaşık bin kişinin hesabından yüz binlerce dolar para havalesi yapıldığını ve yaklaşık 1 milyon kişinin internet hesap bilgilerinin kayıtlı olduğunu gördü.
İzmir Mali Büro Amirliği ekiplerinin son 3 ay içinde gerçekleştirdiği bilişim suçlarına yönelik operasyonlarda yakalanan ve tutuklanarak cezaevine konulan 14 kişinin, son operasyonda ele geçirilen 17 kişilik şebeke elemanları ile bağlantı içinde olduklarının belirlendiği bildirildi. Olayla ilgili 5 kişinin daha arandığı öğrenildi.

Emniyet Müdürlüğünde işlemleri tamamlanan şebeke elemanları, İzmir Adliyesine sevk edildi.

A.A

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:07   #316
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Amerikan Bilimler Akademisinin yıllığında yayınlanan makaleye göre, yetişkin farelerin derisinden elde edilen kök hücrelerle kopyalama işlemi, bu zorlu işlemin başarı oranını artırabilecek. Uzmanlar, daha önce ceninden aldıkları kök hücrelerle fare kopyalamıştı ve bu işlemlerin başarı oranı yüzde 1 ila 2 olmuştu.

Rockefeller üniversitesiyle Howard Hughes enstitüsünden uzmanlar, yeni yöntemle farelerin deri altı kıl keselerinden elde ettikleri kök hücreleri kullandı. Araştırmacılar, kolayca elde edilebilen bu kök hücrelerin kopyalama işlemleri için mükemmel bir kaynak olabileceğini düşünüyor.

Kopyalama işleminde, döllenmemiş yumurta (ovosit) çekirdeği, kopyalanacak hayvanın hücre çekirdeğiyle değiştiriliyor.

Makaleye göre, dişilerden alınan kök hücrelerle kopyalama işleminin başarı oranı yüzde 1,6 olurken, erkek farelerin kıl keseciklerinden alınan kök hücrelerde bu oran yüzde 5,4 oldu.

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:07   #317
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Nurdeniz Kutsal'ın haberi...

Bir ihbar da yıldızlardan


Milliyet gazetesi, "Astroloji yazarımız Dink cinayetini işaret etmişti" diye haberi birinci sayfadan verince okurlar ve okur temsilcisi eleştirdi. Astroloji uzmanları da ikiye bölündü.

Milliyet gazetesi astroloji yazarı Hakan Kırkoğlu, 1 Ocak'taki yazısında, Dink'in öldürüldüğü 19 Ocak için "açık düşmanlar evinde gerçekleşen yeni ay, uluslararası ilişkilere, düşmanlıklara vurgu yapmakta" yorumunda bulunmuştu. Suikastten sonrası yorumu birinci sayfaya taşıyan ve "Kırkoğlu, Dink cinayetini işaret etmiş" başlığıyla yayınlayan Milliyet gazetesi, okurlarından eleştiri aldı. Okur temsilcisi Derya Sazak'ın da köşesinde yer verdiği eleştiri astroloji yazarlarını da ikiye böldü.

Birinci sayfaya konması abartı


FİLİZ ÖZKOL:

Astroloji, bazı kriminal olaylarda da kullanılıyor. Astroloji kesin ve net bulgu verecek bir şey değildir. Obir tesadüf olabilir ama astrolojide ölüm evleri, cinayet evlerindeki gezegen konumları, o tür durumları ihtar eder. Hakan o konuda yüzeysel konuşmamıştır eminim ki. Ancak söyledikleri gerçekleşmeyebilirdi de. Ben bir astrolog olmama rağmen bu durumun baş sayfayı meşgul edecek bir durum olduğunu düşünmüyorum. Tesadüf çok abartılmış.

Ben söyledim' demek istemem


YASEMİN BORAN:


Toplumdaki insanların düşünce ve duygularını etkileyecek cinayetler, suikastler, yıldız hareketleri ile öngörülebilir. Benim de böyle yorumlarım oldu ancak 'Ben bunları söylemiştim' demeyi doğru bulmuyorum. Örneğin ikiz kulelerin yıkılmasıyla ilgili öncedenbir açıklama yapmıştım ve bu bir röportajda yayınlandı. Türkiye mart ayındaki ay tutulmasından da etkilenecek, özellikle 2007'nin ikinci yarısında büyük çaplı değişim bekliyor.

Dink tahmini 'yeni ay'dan


HAKAN KIRKOĞLU okur temsilcisi Derya Sazak'ın köşesinde eleştirilere yanıt verdi. Gazetenin astroloji yazarı Hakan Kırkoğlu, Hrant Dink cinayetiyle ilgili tahmininde 19 Ocak tarihindeki 'yeni ay' gerçekleşmesini esas almış. Türkiye Cumhuriyeti'nin yükselen burcu olan yengecin milliyetçilikle ilgisi nedeniyle buna karşılık gelen açık düşmanlıklar ve uluslararası ilişkilerin içeride bazı olayları tetikleyebileceğini öngörmüş.






( Sabah )

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:08   #318
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




11 Eylül 2001'den yaklaşık bir hafta önce, Usama bin Ladin Afganistan'ın güneyindeki Kandahar kentinde bir grup Türkle bir araya geldi. Türk konuklar bir terör saldırısı planı ile gelmişlerdi, ancak söylendiğine göre buluşmada bu konu konuşulmadı. Bunun yerine Müslümanların İsrail ve ABD'nin ellerinde maruz kaldıkları haksızlıklardan bahsedildi. Ardından El Kaide lideri konuklarına 10 bin dolar nakit para verdi ve bir takım önemli tavsiyelerde bulundu.

Böylece Kasım 2003'te İstanbul'daki saldırı gerçekleşti. 58 kişinin ölümü ve 750 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırı, Bin Ladin talimatıyla gerçekleşmiş son terör saldırısı olabilir.

İstanbul'da meydana gelen patlamalardan sonraki hararetli günlerde, Türk güvenlik güçleri pek çok şüpheli yakaladı. Şüphelilerin komplolarına ve amaçlarına dair verdikleri ifadeler, bombalı bir terör saldırısının iç işleyişini gözler önüne serdi.



SURİYELİ SAKKA


Örgütün amacının Amerikalı ve İsrailli hedeflere karşı eylemde bulunmak ve İslam ülkeleri üzerindeki hakimiyetlerine son vermek olduğu belirtildi. İstanbul saldırısından önce grup zaten örgütlenmiş, Afganistan'daki El Kaide'den ise sadece yardım istemişti. Davada suçlanan tek El Kaide militanı, komploculara 100 bin dolar ileten Suriyeli Louai Sakka oldu.



‘EL KAİDE’DEN FARKLIYIZ’


Polise ilk hedef olan sinagog saldırısında gözcü olduğunu söyleyen Yusuf Polat, "Yapısal olarak El Kaide'den farklıyız. Ancak görüşlerimiz ve eylemlerimiz uyumlu" dedi.

Söz konusu militanlar 2000'de düzenledikleri gizli toplantıda, İslam'ın uğradığı uluslararası zulme karşı savaşmaya yemin etmişlerdi. Bir diğer ortak noktalarıysa 1990'larda Afganistan'da aldıkları askeri eğitimdi.

Türkiye resmen laik bir ülke ancak Türkiye'nin Kürt ayrılıkçılarla savaş halinde olduğu 1980'lerde ve 90'larda devlet gizlice asilere karşı savaşan şiddet eğilimli dini örgütleri teşvik etti. Türkler Çeçenistan ve Bosna'da Müslüman militanlarla beraber savaşmaya gittiklerinde yetkililer bunu görmezden geldi.

Habib Aktaş hem Çeçenistan ve Bosna'ya savaşmaya gitmiş hem de Afganistan'da eğitim almış bir militan. Mardin'de bir gruba liderlik etmiş, İsrail'i yeren videolar göstermiş, bin Ladin'in yolunu överek cihad çağrısında bulunmuş ve "Görevlerinizi yerine getirmek için yurt dışına gitmenize gerek yok, burada da cihad yapabilirsiniz" demiştir.



‘İLK PLAN, T&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İAD TOPLANTISINI BASMAKTI’


Başlangıçtaki plan, "pek çok Yahudi patronun" da katılacağı T&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İAD toplantısını 10-15 kişi basıp fidye toplamak, bir uçak edinip Afganistan'a geri dönmekmiş. Herhangi birşey ters giderse T&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İAD üyelerini öldürüp kendilerini de kurban edeceklermiş.

Kandahar'da El Kaide'nin askeri lideri Muhammed Atef, bir operasyonda 10-15 adam kaybetmenin çok olacağını düşünmüş ve bombalı araç saldırısı önermiş. Aktaş öneriyi kabul etmiş ve Mayıs 2002'de İstanbul planı uygulamaya konulmuş.

Kiraladıkları depoda bombaları kendileri yapıp araçlara yüklemişler. Dört eylemci, Mesut Çabuk, Gökhan Elaltuntaş, Feridun Uğurlu ve İlyas Kuncak sessizce eylemlerine hazırlanmışlar.

15 Kasım cumartesi günü gözcü Polat beklenen işareti vermiş ve sinagogları hedef alan saldırılar gerçekleşmiş. Beş gün sonra 20 Kasım'da ise bunu İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC saldırıları izlemişti.

O zamana kadar Aktaş diğer liderlerle beraber Suriye'deymiş. Daha sonra Sakka'nın Halep'teki evine gitmişler. Beş ay burada kaldıktan sonra Irak'a geçmişler.

Sakka Irak'ta Abu Musab el Zerkavi'nin ordusunda görev yapmış. Estetik ameliyatla tipini değiştiren Sakka, bir gemiye saldırı hazırlığındayken Antalya'da yakalandı. Aktaş'ın ise daha sonra Felluce'de öldüğü haberi geldi. Fevzi Yitiz teslim oldu, Polat Türkiye'den kaçmaya çalışırken yakalandı. Görevi olay gününde eylemcileri uyandırmak olan Harun İlhan ise Türkiye'nin

güneybatısında yakalandı.

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:09   #319
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Yurt genelinde bu akşamdan itibaren yağışlı havanın etkili olacağı, güney ve batı kesimlerde sağanak yağış beklendiği bildirdi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, yurdun batı kesimlerinin akşam saatlerinden itibaren yağışlı havanın etkisine girmesi bekleniyor. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yağmur ve sağanak şeklinde başlayacak yağışların yarın ve Perşembe günü yurt geneline yayılacağı tahmin ediliyor.
Açıklamada, iç ve batı kesimlerde mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığının yağışla 2-4 derece azalmasının beklendiği kaydedildi.
Yurdun batı kesimlerinde görülecek kuvvetli rüzgar nedeniyle olası soba zehirlenmelerine karşı dikkatli olunması istenilen açıklamada, güney ve batı bölgelerde beklenen sağanak yağışın olumsuz etkilerine karşı da vatandaşlar uyarıldı.

 

Alt 14 Şubat 2007, 23:09   #320
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Görev, terbiye ve anlama özürlü bir kamu memuruna..

"T.C. Başbakanlık Basın Merkezi" antetli bir kâğıda yazılıp hemen tüm gazetelere fakslanan "Açıklama" başlıklı yazının tam metnini sütunlarıma aynen aldım. Aşağıda bulacaksınız. Önce onu dikkatle okuyun.
Kimliğini saklayan korkak, ama patronuna fena halde güvendiği için şımarık bir kamu görevlisini teşhir etmek ve görevinin ve makamının gereğini kendisine anlatmak gerektiğine inanıyorum. Bu açık mektubum aslında onadır.

Bayım,
"T.C. Başbakanlık Basın Merkezi" bir resmi devlet kuruluşudur. Buradan yapılan açıklamaların, devlet adına, devlet yasa ve kuralları ve devlet adab ve üslubu içinde yapılması gerekir.
Devlet, üstünde tarih ve numarası, altında mühür veya imzası olmayan yazı yollamaz. Devlet adına yapılan yazışmaların kayda geçmesi ve devlet arşivlerine girmesi yasa gereğidir. Bu yapılmamıştır. Yazının altında imza olmayışı, geçerliğine iyice şüphe düşürür. Bu yazıda suç varsa ve mahkemeye giderse, "Cezaların şahsiliği" açısından kim yargılanacaktır?. Mahkemeye "Efendim odanın boş bulunduğu anda, çaycı ya da başka biri çekmiş olabilir" dense ne olacaktır? Devlet adına böyle bir pespayelik sergilenebilir mi?..
Bayım,
"T.C. Başbakanlık Basın Merkezi" adlı devlet kurumunda çalıştığınıza göre, bir kamu görevlisi, yani memursunuz.. Bunun anlamı şu.. Patronunuz hiyerarşi içinde Başbakan olabilir. Ama maaşınızı kamu ödüyor, vergileri ile.. Yani ben veriyorum. Bunu verirken de, sizden bazı şeyler istiyorum. Bunlar, Devlet Memurları Yasası'nda madde madde kayıtlı.. Yedinci maddeyi hatırlatmak isterim:
"Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayrım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar."
Siz Başbakanın kendisi, avukatı, sözcüsü değilsiniz. Başbakanlık konusunda kamuyu bilgilendirmekle kurulmuş bir devlet dairesinin memurusunuz. İşiniz sadece bilgi vermektir. Fikir açıklamak değil. Fikirlerinizi açıklamaya, medyada yer alan fikirlere yanıt vermeye kalktığınız zaman, taraf olur, Devlet Memurları Yasası'nı ihlal edersiniz. Yargılanmanız, hatta ihracınız gerekir.
"Açıklama" başlıklı yazınız, başından sonuna, taraf tutan, yazarı hasım gören ve patronu adına ona saldıran çirkin bir üslup içinde kaleme alınmıştır.
Kaldı ki, "Açıklama" adı altında kaleme aldıklarınız, okuduklarınızı anlama özürlü olduğunuzu da ortaya koymaktadır.
"Yazar bir parti afişinden yola çıkarak, faturanın başbakanlık tarafından ödendiğini iddia etmektedir" diyorsunuz. Yazarın böyle bir iddiası yoktur.. Can Ataklı 3 ocak 2007'de "Kurban olam ayına yıldızına" kampanyasının finansmanın kimler tarafından yapıldığını Vatan gazetesinde sordu. Yanıt alamadı. Soruyu ben kendi sütunumda tekrar ettim. Gene yanıt verilmedi. İki defa daha sordum. Gene yanıt çıkmadı. Bunun üzerine Can Ataklı "Boşuna uğraşma Hıncal Ağabey, yanıt verilmez. Çünkü geçmişte de oldu, ben biliyorum. AKP'li Belediyelerce karşılanmıştır" diye yazdı. Gene açıklama yapılamadı. Can'ın dediklerini köşemde nakledip bir kez daha "Değirmenin suyu nerden" diye sordum ve dedim ki..
"Recep Tayip Bey cebinden ödemiş olsa, anında açıklardı. AKP ödemiş olsa, onlar da hemen yanıt verirlerdi. Hiçbir açıklama yok. O zaman insanın aklına son şey geliyor.. Başbakanlık fonlarından mı karşılandı?.."
Yani ortada bir iddia yok. Bir aydan beri bu ülkenin en çok okunan iki gazetesinin, en çok okunan iki yazarı tarafından defalarca sorulan, yanıtı çok basit ve iki satır olan bir soruya ısrarla cevap verilmemesinden doğan, bir tahmin var. Kaldı ki bu tahminin gerekçesi de, kolayca anlaşılacağı gibi, "İddia ve itham" değil, muhatabı yanıta zorlamak. Nitekim, düşünce başarıya ulaştı ve ısrarla susan Sfenks bu yazı üzerine, yarım yamalak da olsa konuştu. Finansmanı AKP'nin yaptığı açıklandı, ama bütçe hakkında "Nedense" gene bilgi verilmedi. AKP'nin kimlere, hangi faturalarla ne ödediğini hala merak ediyoruz.. Özellikle ilan yerlerini kiralayan 61 Belediye'ye ne ödenmiştir, birisi söylemeli..
Bayım,
Aslında göreviniz Başbakanlıkla ilgili kamuyu bilgilendirmek ve oradan gelecek sorulara yanıt vermek. Eğer görevinizi hakkıyla yapsanız, Can'ın ve benim sorularıma anında cevap verir, tüm bunların gelişmesine sebep olmazdınız. Görevinizi ihmal ettiğiniz için (ki suçtur) iş dallanıp budaklanınca, bu defa görevinizi kötüye kullanarak (Bu da suçtur) saldırıya geçtiniz.
Ayni yazıda birbiri ile ilgisi olmayan bir dizi olay arasında kendi kafamdan bağlantılar kurup, Sayın Başbakanın neden tarikat bağlantısını reddetmediğini sorduğumu iddia ediyorsunuz. Ediyorsunuz çünkü anlama özürlüsünüz. Benim böyle bir iddiam da yok. Ben hepsi "Tarikat" konusuna bağlı, yani birbiri ile alakalı bir yığın söylentiyi, söylenti olduklarının altını çok kalın çizgilerle çizerek sıralıyor ve diyorum ki, "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı bu söylentilerden masun olmalıdır."
Cumhurbaşkanlığı makamı, dedikodu, söylenti, möylenti kaldırmaz. Hele devrim yasaları ve Atatürk İlkeleri dimdik ayakta duran Türkiye Cumhuriyeti'nde bu makama aday olacak kişilerin, her türlü söylenti dışında olmaları gerekir. Bay Recep Tayip Erdoğan da, eğer aday olacaksa, "Tarikat söylentileri"nin ne kadar asılsız bir yakıştırma olduğuna kamuoyunu inandırmak zorundadır.
"Her iki iddia da, cevap verilmeye gerek duyulmayacak kadar asılsız, uydurma ve ciddiyetten yoksundur" küstahlığı içindeki yanıtınız, içine düştüğünüz çelişkiyi gösteriyor. Bir.. Ortada iddia yok. İki.. Eğer "Cevap verilmeye gerek duyulmayacak" idiyse gerçekten, neden bu bir sayfalık yanıtı kaleme aldınız ve bütün gazetelere yolladınız peki?..
"Zira gerçekler maksatlı olarak çarpıtılmaktadır" deyişiniz de aslında bir itiraftır. Demek birtakım gerçekler var. Ortada, çarpıtılması mümkün gerçekler varsa, bu gerçekleri derhal açıklayıp, çarpıtmaların önüne geçmek, Başbakanlık Basın Merkezi'nin asli görevidir. Tüm sorulara sustuktan sonra, ok yaydan çıkınca, paniğe kapılıp, yasa dışı saldırmak değil.
Yazarı "Cehalet"le itham ediyorsunuz. O yazar, size mesleğinizi öğretecek bir yüksek eğitim gördü. O yazar 50 yıllık gazeteci. Dünyayı dolaştı, bilgi, görgü ve deneyimlerini arttırdı. O yazar, bugün hemen hepsi köşe başlarında, onlarca gazeteci yetiştirdi. Cehalet, onu böyle itham ederken, kendi yasalarından haberi olmayanlardadır.
Birtakım söylentileri soruşturmadan köşeme taşımamı eleştiriyorsunuz. "İspat yükümlülüğü iddia sahibine aittir" diyorsunuz. Demagoji yapıyorsunuz.
Ben iddiada bulunmuyorum, birtakım söylentilerin varlığını açıklıyorum. Bu söylentiler var. İşiniz gereği her gün tüm gazeteleri okumanız, interneti izlemeniz gerek. Öyle yapıyor olsanız, bu söylentilerin hepsinin hem de pek bol varlığını görürdünüz.
Kaldı ki, bazen söylentilerin soruşturulması ve kanıtlanması hiç gerekmez. Öyle olsaydı, Sayın Başbakanın bizzat kendisi, Emniyet ve MİT dahil bu ülkenin tüm soruşturma ve istihbarat birimleri ve en gizli olanlar dahil tüm belgeleri elindeyken, hiçbir kanıta dayanmadan "Derin devlet vardır" diyebilir miydi?.. Bu ülkeyi 40 yıl yönetmiş Süleyman Demirel, ana muhalefet lideri Deniz Baykal, bizzat kendi atadığı Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener "Yok" derken, yani ortada büyük bir tartışma varken üstelik.
Sayın Başbakanın elinde belge varsa, neden gereğini yapmıyor. Çünkü yok.. Buna rağmen "Var" diyor. Çünkü bazı söylentilere kanıt gerekmediğini düşünüyor. Söylentilere dayanarak hem de devleti itham eden bir başbakanın ülkesinde, söylentilerin ne kadar etkili olduğunu tartışmaya gerek var mı?. O zaman "Cumhurbaşkanı adayının kendisini bu söylentilerden sıyırması gerekir" diyen yazara, ayni Başbakanın emir kulu nasıl saldırır?.
"Yazarın her iki iddiasının cevapları da herkesin ulaşabileceği açık kaynaklarda mevcuttur" diyorsunuz. Bu açlık kaynakların bir tekini açıklayabilir, örnek verebilir misiniz?. Veremezseniz, yalancısınız. Hadi buna da yanıt verme gereği duymayın bakalım!. Vermezseniz, "Yalancı" olduğunuzu açıklama hakkım doğar.
AKP'nin 61 belediyenin duvarlarına astırdığı afişlerin bedelleri ve faturaları vatandaşın kolayca ulaşacağı hangi kaynakta var, cevap verin?.. Veremezsiniz. Çünkü yok.. Ve de hala, AKP dahil hâlâ kimse açıklamadı, açıklayamadı..
"Bir yazarın hayali senaryolar üretmemesi için Sayın Başbakanın söylem ve eylemleri konusunda kendisini bizzat bilgilendirmemiz söz konusu olamaz" diyorsunuz. Oysa ayni yazarın yazısı konusunda tüm medyaya yanıt veriyorsunuz. Bu nasıl turşulu perhizdir?.
Kaldı ki.. Bir devlet memurunda olmaması gereken megalomani ve muhatabı adam yerine koymama küstahlığı içine giriyorsunuz. "Bu reklam kampanyasının maliyeti nedir ve kim ödemiştir" sorusu kişisel de değildir. Bu ülkenin en büyük iki gazetesinde bir ay içinde altı kez sorularak kamuya mal olmuştur. Yanıt önemli ve gereklidir. Susma hakkınız yoktur. Sorulduğu zaman yanıt veremediniz. Hâlâ da tam veremediniz. Ama suskunluğunuz haklı olarak yorumlanınca paniğe kapılıp, saçma sapan, yasadışı, terbiye ve görev özürlü bir dille yanıta kalkıştınız. Onu da yüzünüze gözünüze bulaştırdınız.
Bu satırları okurken, yanınızda olup yüzünüzün nasıl kızardığını görmek isterdim. Çünkü her şeye rağmen, en azından, hiç değilse "Utanma duyusu"na sahip olduğunuzu düşünmek istiyorum.

Hıncal ULUÇ - SABAH

 

 

Etiketler
2007, dunyadan, haberler, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
HABERLER Türkiye'nin uçuş ağı 203 noktaya ulaştı Chelt Havacılık Haberleri 0 11 Şubat 2011 15:16
Türkiye kardiyolojide dünyadan geri değil Juventus Sağlık Köşesi 0 16 Haziran 2009 11:39
2007 Komik Haberler BLaCK_and_WHiTe Komedi ve Mizah 1 26 Aralık 2007 21:20