Çevrimdışı

23 kediyi kesip dolapta sakladı İstanbul Gaziosmanpaşa’da bodrum katında yaşayan 39 yaşındaki Mevlüt Doğmuş’un evindeki buzdolabında, sokaktan toplayıp kestiği 23 kedinin leşi bulundu. Kediler, görevlilerce toprağa gömülürken, Doğmuş derhal akıl hastanesine kaldırıldı.

OLAY, Mevlüt Doğmuş’un evinden gelen kötü kokulardan rahatsız olan apartman sakinlerinin Gaziosmanpaşa Belediyesi ile polise haber vermesi sonucu ortaya çıktı. Pislik içindeki dairenin buzdolabını açan zabıta ve polis ekipleri, korkunç bir görüntü ile karşılaştı. Zabıtalar, kedilerin parçalarını evden kutularla çıkarırken, Mevlüt Doğmuş’u Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kaldırdı. 5 günlük tedavisinin ardından evine dönen Doğmuş, şunları söyledi: /_newsimages/3009841.jpg

"Ben Almanya’da doğdum. Annem ile babam ayrıldı. Onların arasındaki sorunlar nedeniyle psikolojim bozuldu. Matbaa işçiliği yapıyordum. Birdenbire megaloman olmaya başladım. Hiçbir şeyi atmıyordum. Kedileri de evde beslemek için almıştım. Kendimi kaybettiğim bir dönemde onların hepsini öldürmüşüm. Atmaya da kıyamadığım için buzdolabında sakladım. O anı asla hatırlamak istemiyorum. Komşularım satanist olduğum gerekçesiyle benden korkuyor. Ben satanist değilim. Kedileri de çok seviyorum. Tekrar evime kedi almaya başladım. Umarım öyle kötü bir dönem daha geçirip bu kediyi de öldürmem."

Kedileri seviyorum

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ndeki 5 günlük tedavisinden sonra serbest bırakılan Mevlüt Doğmuş, kedileri çok sevdiğini, ama kendisini kaybettiği bir dönemde öldürmüş olabileceğini söyledi. Evine yine kedi aldığını söyleyen Doğmuş, "Umarım yine kötü bir dönem geçirip öldürmem" dedi.


Kaynak hurriyet

 

Çevrimdışı

Türkiye, Almanya'nın işçi kotasını dolduramıyor Türkiye, Almanya'nın 5 bin 600 kişilik işçi kotasını dolduramıyor.

Almanya Hükümetinin, İstisna Akdi kapsamında Türk müteahhit firmalarına tanıdığı yaklaşık 5 bin 600 kişilik işçi kotasını doldurulamadığı ortaya çıktı. Almanya'da müteahhitlik hizmetleri verecek olan Türk firmalar için tanınan işçi kotasının doldurulamadığı uyarısı ise bizzat Alman Devlet Bakanı Gert Anders tarafından yapıldı.

CHP'li Öymen, "Alman Bakanı, Türk firmalara tanınan 5 bin 600 kişilik kotanın sadece 580'ü kullanılabiliyor. Tanınan kota az olsa da doldurulamaması düşündürücü. İşadamlarımızın haberi yok" uyarısında bulundu.

FİRMALARINIZ HAREKETE GE&#199
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
İN

Hürriyet aracılığıyla Türk müteahhitlik firmalarına çağrıda bulunan Öymen, "Bakan Anders'le geçtiğimiz haftalarda yaptığımız görüşmelerde, 'Türk işçilere yönelik kotayı 5 bin 600'e yükselttik ancak bunun sadece 580'i kullanılıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Firmalarınız harekete geçsin. Müteahhitlik ihalelerine girsin' uyarısında bulundu. Ben de onun sayesinde öğrendim kotamızın dolmadığını" diye konuştu. Öymen sözlerin şöyle sürdürdü:

AL İŞÇİNİ GEL

Bonn Büyükelçiliğim döneminde "İstisna Akdi" anlaşmasını imzaladım Almanya ile. O zaman kota 7 bindi. Ardından 2 bine indiğini duydum. Ancak son dönemde bu kota yeniden yükseltilmiş; 5 bin 600 olmuş. Yani Türk müteahhit firmalar Almanya'da aldıkları bir iş için kendi işçisini getirecek. Proje bitince işçisini geri yollayacak. Bu fırsat mutlaka değerlendirilmeli. İstisna Akdi'nin sağladığı kolaylıklar göz önünde bulundurularak, firmalar Almanya'dan yeni müteahhitlik işleri almalı.

KOTAYI DOLDURUN

Anlaşmayı ilk imzaladığımızda, yaklaşık 60 Türk firması geldi. İşleri aldılar, inşaatlara başladılar. Ancak, bu kotanın artı doldurulamıyor olması düşündürücü. Türk firmalarına çağrımdır ki bu kota hakkını kullansınlar. Sayı olarak az ama her şeye rağmen yeni bir iş gücü piyasası da oluşmuş olur. Öte yandan, dünyanın başka coğrafyalarında başarılı inşaat faaliyetleri gösteren firmalarımız bir AB ülkesi olan Almanya'da da başarılarını bir kez daha kanıtlama şansı elde eder.

İSTİSNA AKDİ

Onur Öymen'in Bonn Büyükelçiliği döneminde imzalanan anlaşmaya göre Almanya Türk işverenin müracaatı üzerine yanında götüreceği işçileri için üç aylık vize veriliyor. Vizenin hemen ardından, işçiler ülkeye giriş yapabiliyor. Azami iki yıllık çalışma izni veriliyor, iki yıldan fazla süren işler için altı aya kadar uzatma verilebiliyor. Münferiden yönetici veya idari personel olarak çalışan işçiler için ise bu süre dört yıla kadar çıkabiliyor.

 

Çevrimdışı

Amerikalı Irak uzmanı Michael Rubin, bağımsızlık peşinde koştuğunu ve terör örgütü PKK'yı desteklediğini belirttiği Iraklı Kürtlerin, Türkiye'nin ne kadar kararlı olduğunu kavrayamadığını ve ABD'nin kendilerine gösterdiği sempatiye fazla güvendiğini yazdı.

Amerikan Enterprise Institute kuruluşunun uzmanı Rubin, muhafazakar eğilimli The Weekly Standard dergisinde yayımlanan makalesinde, ABD Dışişleri Bakanlığını da fazla hoşgörülü davranarak Iraklı Kürtleri cesaretlendirmekle eleştirdi.

KÜRTLERDEN PKK'YA DESTEK VAR
Rubin, "Iraklı Kürt liderler, PKK'ya yataklık etmeyi sürdürüyor. Verdiklerin desteğin aktif veya pasif olması önemli değil, çünkü terörü desteklemenin kabul edilebilir ölçüsü olmaz" dedi.

Türk yetkililerinin, en fazla aranan PKK'lı teröristlere Iraklı Kürtlerin pasaport sağladığını ve Iraklı Kürt lider Mesud Barzani'nin partisinin denetimindeki bölgede altı PKK üssü olduğunu dile getirdiğini anlatan Rubin, ABD yönetimince peşmergelere verilen silahların bir bölümünün de terör örgütü PKK'ya ulaştığını belirtti.

Barzani'nin PKK'lı teröristlerin Irak'ın kuzeyinde hareket etmesine kısıtlama getirmediğini kaydeden Rubin, "PKK'nın elebaşılarından ikisi, Ekim 2006'da Erbil'de bir hastanede tedavi oldu, üç ay sonra da yine Erbil'de bir lokantada yemek yerken fotoğrafları çekildi" dedi.

KÜRTLERE SURİYE HATIRLATMASI

Rubin, "Kürtler, Türkiye'nin kararlılığını kavrayamıyor. Çok sayıda Kürt, peşmergelerin, Türk ordusunu Irak'ın kuzeyindeki dağlarda yenebileceğini söylüyor ve buna inanıyor.

Ancak hiçbir durumda böyle bir şey olmayacak" diyerek, 1998'de de benzer bir olayın meydana geldiğini kaydetti. Türkiye'nin, PKK'ya verilen desteğin kesilmesi talebiyle ordusunu Suriye sınırında konuşlandırdığını ve Türkiye'nin gücü konusunda Iraklı Kürtlerden "daha aklı başında" olduğunu belirttiği dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın terörist Abdullah Öcalan'ı sınır dışı ettiğini hatırlatan Rubin, "O dönemde Türkiye'nin siyasi ve askeri karar alma mekanizmasındaki kişiler, ABD'den yeşil ışık gelsin veya gelmesin, Suriye'ye girmeye kararlı olduklarını dile getirdi" dedi.

NE ABD NE AVRUPA ANKARA'YA ENGEL OLAMAZ
Michael Rubin, "Barzani, Kürtlere Amerikan sempatisinin anlamını fazla büyütüyor. Washington, Türkiye'nin Irak'ın kuzeyindeki PKK kamplarına karşı olası bir sınır ötesi operasyonunu onaylamasa da, bunu anlayışla karşılar. Avrupa'nın kaygıları da, Ankara'yı PKK üslerine taarruz etmekten alıkoymaz" diye yazdı. Rubin, Iraklı Kürtlerin bağımsızlık ve genişlemecilik niyetlerine ilişkin örnekler verdi.

Barzani'nın "Türkiye, İran ve Suriye bağımsız bir Kürt devleti fikrine alışmalı" sözlerine işaret eden Rubin, Iraklı Kürtlerin şimdi elde ettiği özerklik derecesinin, Irak savaşı öncesindeki bütün tahminleri aştığını kaydetti.

RİCE'IN GAFI ÇOK YANLIŞ
Rubin, Iraklı Kürtlerin tutumuna ilişkin ABD yönetimine de eleştirilerde bulundu. Michael Rubin, geçen günlerde Türkiye-Irak sınırında "Türkiye ile Kürdistan arasındaki sınır" diye bahsederek siyasi gaf yapan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın, görevine başladıktan sonraki ilk Irak ziyaretinde Barzani ile Bağdat'ta değil, Irak'ın kuzeyinde görüşmesinin yanlış olduğunu kaydetti.

"Rice'ın sembolizm konusundaki dikkatsizliği, Kürtlerin milliyetçi dürtülerini daha da güçlendirdi" diye Rubin, "ABD Dışişleri Bakanlığı, Kürtlerin sertliğine sertlikle yanıt vermekte isteksiz'' dedi.ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi başkanı Demokrat senatör Joe Biden'in, Irak'ın etnik ve mezhepsel esaslara göre üç özerk bölgeye ayrılmasını önerdiğini hatırlatan Rubin, yazısını, "Kongre'nin etnik temelde federalizmi cesaretlendirmesi, bölgeyi kaosa atma riskini taşır" diyerek bitirdi.

 

Çevrimdışı

İstanbul (AA)- İstanbul Deniz Otobüsleri Sanayi ve Ticaret A.Ş (İDO), müşteri ile ilişkilerini güçlendirmek ve müşteri memnuniyeti artırmak için yolcularına şikayet ve önerilerini cep telefonu mesajıyla iletme olanağı sundu.

İDO yetkililerinden alınan bilgiye göre, günde ortalama 200-220 bin kişinin taşındığı vapurlarda, yolcular için yaklaşık 3 ay önce başlatılan ''Cepten öneri'' hizmeti kapsamında binden fazla kısa mesaj (SMS) alındı.Bütün GSM operatörlerinden 4 kontör karşılığında ''öneri'' başlığı altında ''3436'ya gönderilebilen kısa mesajlar, yetkililerce değerlendirmeye alınıyor. Soru ya da öneri sahiplerine yine aynı yöntemle ya da telefon ile bilgi veriliyor.

Kısa mesajların bir kısmının ortak özelliği, vapurlarda sigara içilmesinin tamamen yasaklanması veya içilmesi yasak açık alanlarda kuralın uygulanması istemini içeriyor. Ancak bunun yanı sıra vapur büfelerinde sigara satışına başlanması için öneriler de bulunuyor.

Mesajlar arasında, vapurlardan martılara simit ve benzeri yiyeceklerin atılmasının yasaklanması gibi öneriler de dikkat çekiyor.

Özellikle İzmir'e feribot seferlerinin konulmasını isteyenler de bir çoğunluk oluşturuyor. Ancak İDO yetkilileri, İzmir, Çanakkale ve Tekirdağ için maliyetlerin çok yüksek çıktığını, bunların bilet fiyatlarına yansıması halinde yolcunun mağdur olacağını ifade ederek, bu nedenle buralara sefer konulmayacağını bildirdiler.

 

Çevrimdışı

Ankara (AA)- ''Kerkük İnsan Hakları Raporu''nda, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları Komisyonu'nun, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla acilen Kerkük'e bir heyet göndermesi, buradaki insan hakları ihlallerini ve kültürel, demografik yapıyı değiştirme çalışmalarını incelemesi istendi.

Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği ve Irak İnsan Hakları Merkezi'nce hazırlanan rapor, düzenlenen toplantıda kamuoyunun bilgisine sunuldu.39 sayfalık raporda, ABD'nin, Irak'ta 2003 yılında Irak'ta gerçekleştirdiği işgalin ardından Kerkük'ün Türk kimliğinin hızla değiştirilmeye çalışıldığı, demografik yapının Kürtler lehine bozulduğu, nüfus ve tapu kayıtlarının imha edildiği vurgulanıyor.

Raporda, 2007 yılının dönüm noktası olduğuna dikkat çekilerek, bu yıl içinde önce ''normalleşme'' sağlanacağı, sonra ''sayım'' yapılacağı, ardından gerçekleştirilecek ''referandumla da Kerkük'ü Kürtleştirme çabalarının sonuçlandırılacağı'' belirtiliyor. Raporda, süreç sonunda Kerkük'ün, Kürt yönetimine bağlanacağı ve bundan sonra ise oluşturulan ''Kürt Devleti''nin bağımsızlığının ilan edileceği savunuluyor.

Raporda, Türkiye'nin bu duruma seyirci kalmaması gerektiği vurgulanarak, önerilere de yer verildi. Bu önerilerden bazıları şöyle:

-Kerkük'te siyasi haklar, zorunlu göçler ve nüfus kaydırmalarına son verilerek nüfus oranlarına göre oluşacak temsil ve görev hakkı tanzim edilmelidir.
-Genelde bütün Irak, özelde Kerkük'te yaşayan bütün insanların yaşama hakkı başta olmak üzere insan hakları ve özgürlüklerinin garanti altına alınıp uygulanması açısından Kerkük'ün mevcut statüsü ve konumu değiştirilmemelidir.-TBMM İnsan Hakları Komisyonu, sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla acilen Kerkük'e bir heyet göndermeli, buradaki insan hakları ihlallerini ve kültürel, demografik yapıyı değiştirme çalışmalarını incelemelidir.
-1926 Ankara Antlaşması'na göre Türkiye'nin, Irak'ın statü değişikliği konusunda ''Garantör'' devlet olduğu vurgulanmalı.CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de işgal güçleri yerine Birleşmiş Milletler tarafından Müslüman ülke askerlerinden kurulu bir barış gücünün Irak'a yerleştirilmesi gerektiğini söyledi.

 

Çevrimdışı

MALATYA (İHA) - İstanbul Teknik Üniversitesi (İT&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, deprem bölgelerindeki doğalgaz alt yapısıyla tesisatının çok önemli olduğunu söyleyerek, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda depremlerdeki tehlikenin çok daha büyük olacağını söyledi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İT&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İnşaat Mühendisleri Odası Malatya Temsilciliği'nin Altın Kayısı Oteli'nde düzenlediği seminere konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda davetlinin katıldığı seminerde konuşan Prof. Dr. Naci Görür, "İnsanlarımız için deprem kadar önemli bir tehlike seziyoruz. Halkta, Malatya ve Elazığ bir deprem bölgesi değilmiş gibi bir anlayış var. Deprem gündemlerinde yok. Eğer yönetimler gereğini yaparlarsa insanlar korkmaz. Japonlar deprem korkusu çekmiyor. Deprem oldu mu evimiz yıkılacak, çocuğumuz ölecek korkusu yok. Çünkü orada onu realize edecek yapılaşma, kentleşme var. Ama bizde korkarlar, hiçbir şey söylemeyin anlayışı var. Bu yanlış" dedi.
Prof. Dr. Görür şunları söyledi:

"Malatya il sınırlarında ve çevresinde aktif bir fay sistemi var. Uzun zamandır uykuda. Uykuda olması bilim adamlarını en fazla korkutan şeydir. Bir fay uzun süre sessiz kalırsa o kadar fazla enerji biriktiriyor demektir. Günün birinde peş peşe deprem gelir. Bunlar önce küçük depremler olur. Bu da bizi korkutuyor. Laf oyunlarını bırakalım. Malatya'yı yönetenler, valilik, belediye Malatya'nın ciddi bir deprem kenti olduğunun bilincinde midir? Halk bunun bilincinde midir? Malatya'nın tüm yönetiminde, stratejik kararlarında, yatırımda, arazi kullanımında, plan ve projelerinde bu deprem parametresi ciddi olarak yer almış mıdır, almamış mıdır? Almamışsa ciddi bir tehlike altındasınız."

Deprem bölgelerindeki doğalgaz alt yapısının çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Naci Görür, "Japonya-Kobe'de deprem oldu. Japon verilerine göre ölenlerin sayısı 5. Deprem olduktan sonra gaz borularının patlaması ve yangınla ölen 95. Deprem öldürmedi, gaz boruları öldürdü. İstanbul'da İGDAŞ'a sordum. Malatya için de aynı soruları sorabilirsiniz. Birinci soru gaz boruları şiddetin az olacağı yerlerden mi, yoksa çok fazla olacağı yerlerden mi geçirildi? İkincisi şiddetin çok fazla olacağı yerden geçirdiğiniz boruların daha kaliteli borular olması gibi bir düşünceniz oldu mu, yoksa aynı borularla mı yaptınız? Üçüncüsü ise şiddetin fazla olduğu yerde daha değişik vana tipini mi seçtiniz? Cevap belli. Şiddetin nerede fazla olduğunu bilmiyor ki garibim oradan geçirsin. Benim dediğim yapılmış olsaydı, belediye başkanı, yetkili, bak kardeşim bu gaz borusu şuradan geçmeli demeli" ifadelerini kullandı.

 

Çevrimdışı

MERSİN (İHA) - Mersin'de bir kişi, kirasını ödeyemeyen 8 yıllık kiracısının oturduğu evin kapı ve pencerelerini söktürdü.

Mersin'in Toroslar beldesi, Akbelen Mahallesi'nde yaşayan 2 çocuk babası Metin Eskinova, 8 yıldır oturduğu evin 5 aylık kira parasını ödeyemedi. Ev sahibi Ahmet Dinç de, ahşap kapı ve pencereleri, "alüminyum yaptıracağım" diye usta çağırarak söktürdü. Dinç, kapı ve pencereleri söktürdükten sonra evin kirasını ödenmediği için yeni kapı ve pencerelerin takılmasına izin vermedi.

4 gündür geceleri soğukta, hırsız korkusuyla yaşamaya çalıştıklarını belirten kiracı Metin Eskinova, "Ben evde yokken, eşime 'kapı ve pencereleri alüminyum yaptıracağız' diyerek, söktürmüşler. Bütün pencereler söküldükten sonra ev sahibi 'taktırmıyorum yenilerini. Evimden ya çıksınlar, ya da böyle otursunlar' demiş. Bu yapılan insanlığa sığar mı? Şimdi geceleri hem soğuktan yatamıyoruz, hem de 'acaba hırsız mı gelecek' diye tetikte bekliyoruz. 2 çocuğum var, bu olaylar ikisinin de eğitimini olumsuz etkiliyor. Eşim ise kaç gündür sinir krizleri geçiriyor" dedi.

Eskinova, ev sahibi Ahmet Dinç'in kapı ve pencereleri söktürdükten sonra, karakola da kendilerini şikayet ettiğini belirterek, "Hem kapı ve pencereleri söktürüyor, hem de sanki biz söktürmüşüz gibi karakola şikayet ediyor. Suçsuz yere bir de karakollarda rezil olduk. Tüm mahalle sakinleri de bu olaylara şahit ki, ev sahibi bize yapmadığını bırakmadı. 5 aylık kiramın toplam bedeli 700 YTL. Bu para için insana bu kadar eziyet edilir mi? Yuvam dağılma noktasına geldi" diye konuştu.

 

Çevrimdışı

DOĞRU Yol Partisi (DYP) İzmir İl Başkan Yardımcısı ve Karşıyaka Spor Kulübü eski Başkanı işadamı Önder Baysoy yaşamını yitirdi.

Karşıyaka Spor Kulübü'nde iki dönem başkanlık yapan, DYP İzmir İl Başkan Yardımcılığı görevini yürüten, deniz ürünleri ihracatçısı işadamı Önder Baysoy, bugün saat 10.00 sıralarında Karşıyaka İlçesi'ndeki evinde yaşamını yitirdi. Ferhan Baysoy ile evli olan 61 yaşındaki Baysoy'un üç yıldır akciğer kanseri ile mücadele ettiği ancak, hastalıktan kurtulamadığı belirtildi. Tanınmış işadamı Baysoy'un ölümü, eşi Ferhan Baysoy, oğlu Önhan Baysoy, kızı Didem Parker ile DYP ve Karşıyaka Spor Kulübü camiasında büyük üzüntü yarattı. 2 çocuk babası Baysoy'un, salı günü Bostanlı'daki Beşikçioğlu Camisi'nde, öğle saatlerinde kılınacak cenaze namazı ardından Menemen Mezarlığı'nda toprağa verileceği bildirildi.

 

Çevrimdışı

Eskişehir'de meydana gelen trafik kazasında 7 kişi yaralandı.


Nevzat Koçak idaresindeki 26 AT 383 plakalı otomobil, Fevzi Çakmak Mahallesi'nde Adem Yiğit'in kullandığı 26 NZ 559 plakalı otomobille çarpıştı.
Kazada yaralanan Hatice Demir, Sümbül Demir, İbrahim Çelikkaya, Osman Tekin, Hakkı Doğan, Nevzat Koçak ile Adem Yiğit, Eskişehir Devlet Hastanesine kaldırıldı.

 

Çevrimdışı

Turkcell Süper Lig'deki Ankaragücü-Beşiktaş maçı olaylı başladı, olaylı bitti. Polis, maç sonrası olay çıkartan Ankaragücü taraftarına karşı biber gazı kullandı. 108 kişi gözaltına alındı, 63 kişi yaralandı.

Maç öncesi Ankaragücü'ne destek vermek için, Bursa'dan Ankara'ya giden Bursaspor taraftarlarının karıştığı olaylarda, Bursasporlu bir taraftarın bacağından bıçaklandığı açıklandı.

Devre arasında çıkan arbedede de, 3 polis 18 taraftar yaralandı.

Tribünlerden atılan bir madde Ankaragücü'nün Bulgar futbolcusu Alex Yordanov'un başından yaralanmasına sebep oldu.

Maç sonrası Ankaragücü taraftarları ile polis arasında arbede yaşandı.

Güvenliği sağlamakla görevli 2 bin polis, olayları biber gazı kullanarak önledi.
Olaylarda 108 kişi gözaltına alındı. 63 kişi de yaralandı.

CNNTURK