IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

 Kayıt ol  Topluluk
 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 31 Ocak 2007, 17:29   #41
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Hamas ve El Fetih, son bir ayda 60'tan fazla kişinin öldüğü çatışmalara son verildiğini açıkladı. Ateşkes uygulaması, saat 03.00'ten itibaren geçerli. Dün İsrail'in Eliat kentinde düzenlenen intihar saldırısının ardından, İsrail Gazze'ye hava saldırısı başlattı.

Ateşkes kararı, Mmısır'ın gözetiminde, Hamaslı Filistin Başbakanı İsmail Haniye ve Filistin lideri Mahmud Abbas'ın temsilcileri arasında yapılan görüşmede alındı.

Ateşkes anlaşmasına göre silahlı militanlar sokaklardan çekilecek ve yollarda her iki taraf güçlerince kurulan kontrol noktaları da kaldırılacak.

Haniye, dün ayrıca tüm Filistinli grupları silahlarını bırakarak sokaklardan çekilmeye de çağırmıştı.

Gazze Şeridi'nde Hamas ve El Fetih arasında en şiddetli ve kanlı çatışmaların yaşanması nedeniyle, Filistin Müftüsü Muhammed Hüseyin de Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir basın toplantısı düzenleyerek, iç çatışmaların yasak olduğunu belirten bir fetva yayınlamıştı.

Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar'ın konuyla ilgili açıklamayı yaptığı sırada, Gazze'den hala silah sesleri duyuluyordu.

Filsitin lideri Mahmud Abbas'ın erken seçim kararı alması ve Hamas'ın bunu darbe olarak nitelendirmesinin ardından yaşanan çatışmalarda, en az 60 kişi hayatını kaybetti.

Çatışmalar yüzünden, 'Ulusal Birlik Hükümeti' görüşmeleri de son bulmuştu.

Daha önce ilan edilen ateşkeslerin hepsi kısa ömürlü olmuştu. Filistin'deki iç karışıklık, Batı'nın İsrail'i tanımayan iktidardaki Hamas'ı zayıflatmak için başlattığı mali ambargoyla tırmanışa geçti.

İsrail'den Gazze'ye hava saldırısı

İsrail uçakları ise, dün gece Gazze Şeridi'ne saldırı düzenledi. İsrailli askeri sözcü, saldırıda Gazze Şeridi ve İsrail toprakları arasındaki en önemli geçiş noktalarından Karni yakınlarındaki bir tünelin hedef alındığını söyledi.

Sözcü, ''Filistinliler İsrail'de saldırı düzenlemek için bu tüneli kullanmaya hazırlanıyordu'' diye konuştu.

Bu, İsrail'in Gazze Şeridi'nde son iki aydır düzenlediği ilk hava saldırısı oldu. İsrail'in turizm kenti Eliat'ta dün düzenlenen intihar saldırısında üç kişi ölmüş, bir kişi de yaralanmıştı.

İsrail Başbakanı Ehud Olmert, saldırının ardından yaptığı açıklamada, teröristlerle mücadeleyi sürdüreceklerini söylemişti.

BM Eliat saldırısını kınadı

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, dün İsrail'in Eliat kentinde düzenlenen intihar saldırısını şiddetle kınayarak Filistin güvenlik güçlerini ilerde olabilecek saldırıları önleme konusunda önlem almaya çağırdı.

BM Sözcüsü Michelle Montas tarafından okunan açıklamada Genel Sekreter Ban, ''Bu tür terör faaliyetleri uluslararası hukukun çiğnenmesidir ve hiçbir şekilde haklı gösterilemez '' dedi.

Açıklamada Genel Sekreter Ban, İsrailli sivillere karşı başka saldırıların düzenleneceği yönünde gelen bazı haberlerden dolayı kaygılı olduğunu belirterek Filistin güvenlik güçlerine sorumluları adalete teslim etme ve ilerde olabilecek saldırıları önleme konusunda çağrıda bulundu.

 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları reklam ver Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 31 Ocak 2007, 17:30   #42
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimlerde yüzde 10'luk barajın altında kalan DEHAP'ın yaptığı başvuruyu karara bağladı. Karar, bugün açıklanacak.

Mahkemenin alacağı karar içtihad teşkil edecek. Yani, karar başvuru sahipleri lehine çıkarsa, seçim barajı nedeniyle haksızlığa uğrayanlar mahkemeye gidebilecek, aynı kararı çıkarabilecek.

AİHM, bugüne kadar ülkelerin seçim barajlarına müdahale edecek herhangi bir karar almadı.

DEHAP, 2002 seçiminde, Şırnak'ta oyların yüzde 46'sını almış, ancak, yüzde 10'luk ülke barajı aşılamadığı için Meclis'e temsilci gönderememişti.

Tarafların görüşleri

Türk hükümetinin avukatı, duruşmada, ''seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu'' savunmuştu. Yüzde 10'luk barajla birlikte siyasi istikrarın dışında ekonomik büyüme sağlandığını ve demokrasinin güçlendiğini kaydeden avukat, tek parti iktidarının demokratik reformları daha kolay ve hızlı biçimde uyguladığını belirtmişti.

Hükümetin avukatı, seçimlerde yüzde 10'luk baraja Anayasa Mahkemesi’nin de onay verdiğini hatırlatmış, AİHM'nin Anayasa Mahkemesi’nin kararına müdahale etmemesini istemişti.

Baraj yüzünden sadece DEHAP üyelerinin Meclis dışında kalmadığını, önceki koalisyon hükümetini oluşturan üç partinin de TBMM’ye üye sokamadığını anlatan avukat, baraj sisteminin Türkiye'deki diğer partiler tarafından da kabul gördüğünü söylemişti.

DEHAP'ın avukatı ise savunmada, ''barajın çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu yarattığını'' öne sürmüştü.

''Seçim barajı yüzünden Güneydoğu Anadolu'daki seçmenlerin siyasi tercihlerinin Meclis’e yansıtılmadığını'' savunan avukat, ''bu durumun demokrasi ve çoğulcu parlamenter sistem açısından sorun teşkil ettiğini'' söylemişti.

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:30   #43
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında devlet görevlileri, gazeteciler ve işadamlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin kanun dışı ''mal varlığı ve vergi sorgulamasına'' tabi tutulduğu yönündeki açıklamalar üzerine soruşturma başlattı.

Basın Suçları Soruşturma Bürosu savcılarından Levent Savaş tarafından başlatılan soruşturma kapsamında, olaylarda adı geçen kişilerin ifadelerine başvurulacak.

Cumhuriyet Savcısı Savaş, ifadelerin ardından dava açılıp açılmamasına karar verecek.

Soruşturmanın, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 136’ncı maddesinde yer alan ''kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme, yayma veya ele geçirme'' suçu kapsamında yürütüleceği öğrenildi.

Devlette 'usulsüz sorgulama' depremi

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın Bilgi İşlem Merkezi'ne giren kişilerin, 'kanun dışı' şekilde bazı devlet görevlileri ile siyasilerin malvarlığı ve vergi bilgilerini sorguladığı ortaya çıkarıldı.

Maliye Bakanlığı da, 24 Ocak'ta yaptığı açıklamada, Vergi Daireleri Otomasyon Projesi (VEDOP) kapsamında yer alan bilgilerin, 'görevlendirme olmaksızın sorgulanarak üçüncü şahıslara aktarıldığını' bildirdi.

Yapılan inceleme sonucunda Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu'nun yanı sıra 70 ildeki çeşitli vergi dairelerinden söz konusu kişilerin bilgilerine defalarca girildiği ve haklarında malvarlığı ve vergi sorgulaması yapıldığı saptandı.

En fazla sorgulama yapılan kişiler arasında Başbakan Erdoğan da yer alırken, sadece Cumhurbaşkanı için 50 defa sisteme girildiği anlaşıldı.

Maliye Bakanlığı, bu aşamada, bir merkezi denetim elemanı, iki vergi dairesi müdürü ve bir vergi dairesi müdür yardımcısı ile bir bilgisayar programcısının, 23 Ocak 2007 itibariyle görevlerinden uzaklaştırıldığını açıkladı.

Maliye Bakanlığı'nda 'Temiz Eller Operasyonu' olarak da adlandırılan soruşturma, CHP milletvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ile Atilla Kart'ın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı da vergi kaçırdığı gerekçesiyle itham ettikleri, BEM Dış Ticaret A.Ş. için Maliye Bakanlığı'na verdikleri ihbar dilekçesi üzerine başlatılmıştı.

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:31   #44
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Kıbrıs Rum kesiminin, KKTC karasuları da dahil adanın çevresini 13 petrol bölgesine ayırarak, petrol ve doğalgaz yataklarından yararlanma amacıyla Lübnan'la ortak ekonomik bölge sınırlandırma anlaşması imzalaması Ankara'yı harekete geçirdi.

Ankara, Lübnan'a sert ifadelerin yer aldığı bir nota verdi. Ankara'da Lübnan Büyükelçisi'nin Dışişleri Bakanlığı'na çağrılarak, Beyrut'ta da Türkiye Büyükelçisi İrfan Acar tarafından Lübnan Dışişleri Bakanlığı'na iletilen notalarda, Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerin haklarının ihlal edilmek istendiği, bunların başında da KKTC'nin geldiği belirtildi.


Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki hassasiyetin tüm dünya tarafından bilinmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Notada ayrıca Kıbrıs Rum yönetiminin hukuken ve fiilen adanın tamamını temsil etme ve Rumların, Kıbrıslı Türkleri de kapsayacak şekilde ikili anlaşma yetkisi bulunmadığına vurgu yapıldı.

Türkiye, bundan böyle Lübnan yönetiminin konuyla ilgili Rumlarla yapmayı planlandığı anlaşmalarla ilgili Ankara'ya görüş sormasını da talep etti

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:31   #45
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




TOLGA ŞARDAN'ın haberi

Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürüleceği ihbarında bulunan "kilit isim" Erhan Tuncel'den aldığı bilgiyi cinayetten tam 11 ay önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği iddia edildi. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Milliyet'in konuya ilişkin sorusunu "Bütün iddialar araştırılacak" diye yanıtladı.
Dink'in öldürülmesinin ardından Trabzon'da gözaltına alınan Karadeniz Teknik Üniversitesi (KT&#220
Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.
öğrencisi Tuncel'in "polis muhbiri" olarak saldırıyı planlama aşamasındayken emniyete bildirdiği iddialarının yankıları sürüyor.

Alınan bilgiye göre, Tuncel, halen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı görevini yürüten Ramazan Akyürek'in Aralık 2003'ten Mayıs 2006'ya kadar süren Trabzon Emniyet Müdürlüğü döneminde "polis muhbiri" yapıldı. Akyürek, Dink cinayetinin azmettiricisi olarak tutuklanan Yasin Hayal'in Trabzon'daki McDonald's'ı 24 Ekim 2004'te bombalamasının ardından gözaltına alındığı sırada Tuncel'i "haber elemanı-muhbirlik" konusunda ikna etti. Böylece Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi'nin "kayıtlı elemanı" yapılan Tuncel, bir süre sonra bombalı saldırının asli faili olan Yasin Hayal'in Hrant Dink'i hedef alan bir eylem yapacağı bilgisini getirdi.

İstanbul'a bildirildi

Gelen bu kritik bilgi üzerine, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi, durumu, Şubat 2006'nın ortalarında İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi'ne "gizli" yazıyla bildirdi. Muhbirin adının açıklanmadığı yazıda, Hayal'in planladığı eylem hakkında bilgi verildi.
Tarihi "19 Şubat 2006" olarak tahmin edilen bu yazıda, Trabzon'da kontrol altında tutulduğu belirtilen Hayal'in İstanbul'a gitmesi halinde kalacağı adres de bildirildi. Hayal'in Trabzon'dan ayrılması halinde bu durumun da iletileceği yazıda kaydedildi.
İstanbul Emniyeti'ne "gereği" için gönderilen bu yazının aynısı "bilgi edinilmesi" için Ankara'daki Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na da gönderildi. Böylece, gelişmeden İstanbulEmniyeti İstihbarat Şubesi'nin yanı sıra o sırada Sabri Uzun'un yönettiği EGM İstihbarat Dairesi de (İDB) bilgi sahibi oldu.

Çift taraflı eleman

İstanbul İstihbarat Şubesi, bu yazı üzerine verilen adreste inceleme yaptı, ancak bir sonuca ulaşamadı. Ramazan Akyürek, Hayal'in Trabzon'da polisin kontrolünde olduğu dönemde EGM İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na atandı.
Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ne terör ve istihbarat kökenli Reşat Altay getirildi. Trabzon Emniyeti İstihbarat Şubesi, Altay'ın atanmasından birkaç ay sonra haber elemanlarına yönelik yaptığı değerlendirmede, çalışmalarından memnun olmadığı kayıtlı eleman Erhan Tuncel'in görevine son verdi. Trabzon Emniyeti Tuncel'in "çift taraflı eleman" olabileceği düşüncesiyle yapılan bu tasarruf için EGM İstihbarat Daire Başkanlığı'nın da onayını aldı.

Hayal yerine Samast

Kentte 2006'nın yaz aylarından itibaren "haber elemanı" kaynaklı bilgi akışında kopukluk yaşanırken, İstanbul'a gitmesi beklenen Hayal, yerine başka kişileri hazırlamak için girişimlerde bulundu. Hayal'in bu girişimleri, "Tuncel'in de içinde yer aldığı yakın çevresinden kuşkulanmış olmasına" bağlandı. Böylece Hayal polisi atlatarak Ogün Samast'ı İstanbul'a gönderdi. Samast, İstanbul polisinin uyarılmasından tam 11 ay sonra, 19 Ocak Cuma günü Dink'i öldürdü.

Mahkemede dinlenmedi

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU'nun haberi
Hrant Dink'i hedef alan suikastı yönlendiren isim olduğu gerekçesiyle tutuklanan ve "muhbir" olduğu iddia edilen Erhan Tuncel'in odağında olduğu gelişmeler ilginç bir boyut kazanıyor. Tuncel'in, Dink cinayetinin azmettiricisi olarak tutuklanan Yasin Hayal'le ilgili 2004 yılında polise kapsamlı bilgiler verdiği, ancak buna rağmen McDonald's'ın bombalanmasına ilişkin davada tanık olarak dinlenmediği belirlendi.
Hayal, 24 Ekim 2004'te Trabzon'daki McDonald's'a bombalı saldırı düzenledi. Bu suçtan 6 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edilen Hayal'in, Dink cinayetinden sonra "Etkisinde kaldım" dediği Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi Tuncel'le yollarının uzun süre önce kesiştiği anlaşıldı. Tuncel, McDonald's'ın bombalanmasından 3 gün sonra, 27 Ekim 2004'te gözaltına alındı.

Tuncel, ifadesinde Ocak 2002'de Alperen Ocağı'na gidip gelirken Hayal'le tanıştığını anlattı. Trabzon Başsavcılığı, olaydan sonra sadece Hayal hakkında dava açtı. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, hazırladığı tensip tutanağında, Tuncel ile birlikte patlamanın görgü tanığı iki kişinin, "polis zoruyla getirilerek" duruşmada dinlenmesini kararlaştırdı. Söz konusu iki kişi duruşmalarda tanıklık yapmasına rağmen Tuncel'in duruşmalarda tanık olarak dinlenmediği öğrenildi. Dava dosyasında, Tuncel'in tanıklık yaptığına ilişkin bir tutanağa rastlanmadı. Tuncel'in buna rağmen Hayal'in duruşmalarına gittiği bildirildi.

Bakan Aksu: Nereye giderse araştırılacak

İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Hrant Dink'e suikast yapılacağı ihbarıyla ilgili olarak Milliyet'in, "Bu istihbaratın İstanbul'a da bildirildiği duyumları var. Ne diyorsunuz?" sorusuna yorum yapmadı. Aksu ardından, "Müfettişler inceliyor. O incelemede her şey ortaya çıkar. O sonuçlar hangi yöne giderse araştırma oraya doğru yönelir" dedi.
Aksu, "Tuncel muhbir miydi?" sorusu üzerine de, "Polis istihbarat alacağı herkesle irtibat kurar. Müfettiş çalışması bu kişiyle ilgili bilgileri ortaya çıkarır" diye konuştu. Gün ışığına çıkan bu bilgiler, aylar önce hedef alınacağı yolunda hakkında emniyete resmi uyarı yapılan Dink'in neden korunmadığı sorusunu da kamuoyu gündemine getirecek.
Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, cuma günü düzenlediği son basın toplantısında "Koruma mevzuatımıza göre, hakkında istihbarat bilgisi ve raporu olanları devlet isteklerine bağlı olmaksızın korur" açıklamasını yapmıştı.


Milliyet

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:31   #46
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Pazar günü Malatya'da oynanan Malatyaspor-Elazığspor maçı...
Tribündeki Elazığsporlu taraftarlar "Ermeni Malatya" sloganı atıyor. Çünkü Hrant Dink Malatyalı...
Ardından bir pankart açılıyor:
"Ne Ermeniyiz, ne Malatyalıyız. Biz Elazığlıyız. Türkiye sevdalısıyız."
Bunun üzerine Malatyasporlular "PKK dışarı" diye bağırıyor.
Küfürleşme, arbedeye dönüşüyor.
Sonuç:
3'ü polis 10 yaralı...
***
Aynı günün gecesi Pop Star Alaturka programı...
Bülent Ersoy yarışmacılardan birini fırçalıyor. Fırçalarken sivri dilini ırkçılık kavanozuna batırıp çıkarıyor:
"Öyle bir söyledi ki, Ermeni üstüme geliyor zannettim" diyor.
Sonra da Dink'in cenazesinde atılan "Hepimiz Ermeniyiz" sloganını eleştiriyor. Eleştiri cümlesi şu:
"Ben elhamdülillah Müslümanım! Bedenim teneşire de gelse 'Ermeniyim' demem."
***
Dink'in cenazesinde "Hepimiz Ermeniyiz" sloganı atanların anlatmak istediği, karşı çıktığı şey tam da buydu işte:
Bazıları "Ermeni" sözcüğünü küfür niyetine kullanıyor. Bu ırkçı yaklaşıma karşı Ermenilerin yanında saf tutmak; onların hassasiyetini paylaşmak, bir insanlık görevi...
Eminim aynı topluluk, ASALA Türk diplomatlarını kalleşçe vurduğunda "Hepimiz şehit ailesiyiz" diye yürürdü; çünkü burada asıl mesele "Ermeni olmak" değil, mağdurun yanında durmak...
***
Şimdi milliyetçilik bayrağı altında Ermeni düşmanlığı yapanlara şunu sormak isterim:
"Malazgirt Savaşı'nı Türklerin Ermenilerle birlikte kazandığını biliyor muydunuz?
"İstanbul'un alınmasında Ermenilerin yaptığı kahramanlıklardan haberiniz var mı?
"Çanakkale'de Mustafa Kemal'in yanında savaşan Ermeni askerlerin adlarını biliyor musunuz?
"Atatürk'ün bugün kullandığımız alfabeyi Ermeni dil bilgini Agop Martayan'a hazırlattığını ve sonra ona Dilaçar soyadını verdiğini biliyor muydunuz?"
Son bir soru:
Bir Ermeni dostuna bu soruları soranın, Alparslan Türkeş olduğunu biliyor muydunuz?
O Türkeş'in, 600 yıllık Türk-Ermeni dostluğunu diriltebilmek için Ermenistan Devlet Başkanı Petrosyan'la buluştuğunu, Ermeni askerlerin Azeri topraklarından çekilmesi şartıyla Ermenistan'la diplomatik ilişki kurulmasını savunduğunu ve 1915'te ölenlerin anısına, Türk-Ermeni sınırına bir anıt dikilerek Ermenistan'a bakan yüzüne Türkçe, Türkiye'ye bakan yüzüne Ermenice "Verdiğimiz acılardan dolayı üzgünüz" diye yazılmasını bile düşündüğünü biliyor muydunuz?
Bu tavırdan bugünün milliyetçilerinin alacağı bir ders yok mu?
***
Bir daha yazalım:
Bizler "Türkler, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Aleviler" diye ayrılmıyoruz birbirimizden...
Bizler "vicdan sahipleri" ve "vicdansızlar" olarak ayrılıyoruz.
Bir yanda ırkçı, duyarsız, vicdansız Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Müslümanlar, Hıristiyanlar...
Öte yanda komşusunun acısını kendi acısı bilen, onun yarasına merhem süren, vicdan sahibi Türkler, Kürtler, Ermeniler, Rumlar, Yahudiler ve diğerleri...
Tasnifi böyle yapmazsak, sonunda hepimiz kaybederiz.

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:32   #47
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




‘Öyle bir eylem yapalım ki tüm dünya Türk’ün adını duysun.’ mesajını postaladığında belki de böyle bir cinayetin yaşanabileceğini tahmin etmiyordu. Bir süre sonra televizyondan chat arkadaşı Ogün Samast’ın Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i öldürdüğünü öğrendiğinde bunun olabileceğine önce inanmamıştı bile. Heyecanla bir mesaj daha gönderdi: “Televizyonda birini gördüm, sen misin? Beni ara.”

Bursalı Muharrem K.nın dediği gibi oldu. Öyle bir eylem yapıldı ki tüm dünya Türkleri konuşuyor. Yurtdışında birçok ülke cinayetle ilgili haberleri milliyetçilik, ırkçılık, derin devlet ve soykırım ifadeleriyle süslüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri, soykırım görüşmeleri arifesinde gerçekleşen, Kerkük ve Irak’ın kuzeyine PKK operasyonu üzerine yapılan tartışmalara denk gelen cinayetle ilgili birçok teori ve bağlantı atıldı ortaya. Neticede cinayetin üzerinden geçen 7. günün ardından 7 zanlı mahkemeye çıkarılmış, 6’sı tutuklanmış oldu.

Görünürde ‘mahalle arkadaşlarından oluşan’ bir suç örgütünün eylemiydi bu. Samast tetikçi; Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender örgütün üyeleri; Yasin Hayal örgütün lideri ve azmettiricisi; Erhan Tuncel ise örgütün ‘abi’si olarak yönlendiricisi ve azmettiricisi. Şimdi son olarak tutuklanan ve cinayetin Yasin Hayal’den sonra 3. halkası denilen Erhan Tuncel’i kimin yönlendirdiği araştırılıyor. Yani eğer varsa suikastı azmettiren 4. halkanın kim ya da kimlerden oluştuğu, uluslararası bir örgüt veya teşkilat mı olduğu, hangi güçler tarafından desteklendiği soruşturuluyor savcılık makamlarınca.

OGÜN SAMAST: PİŞMANIM

Hrank Dink için cenaze töreni düzenlenirken Terörle Mücadele Şubesinde sorgulanan Ogün Samast, pişman olduğunu belirtiyordu. Yaşı küçük olduğundan dolayı savcılık kontrolünde ifade veren Samast, Dink’i öldürdüğünü kabul ediyor, kendisini Yasin Hayal’in yönlendirerek cinayet için silahı ve para verdiğini söylüyordu. Yusuf Hayal’in, Dink’i “Vatana ihanet eden, Türklere küfreden bir kişi” olarak tanıttığını anlatıyordu.

Samast, Trabzon’daki evinden “Dayımlara gidiyorum.” diyerek ayrılmış. Birkaç gün önce silahla atış talimi yapmış. İstanbul Şişli’deki adresi sora sora bulmuş. Agos binasına girdiğinde randevusu olmadığından Dink ile görüştürülmemiş. İddia edilenin tersine cuma namazını kılmamış. Yaklaşık iki saat sonra bankadan dönen Dink ile karşılaştığında ise tereddüt etmeden tetiği çekmiş. Hemen kaçmaya başladığından kurbanının yere düştüğünü bile görmemiş. Cinayeti işledikten sonra dikkat çeken beyaz beresiyle, topuklu ayakkabılarıyla olay yerinden uzaklaşan, bir gün sonra Harem Otogarına giderken elbiselerini bile değiştirmeyen katil, soğukkanlı ve rahat davranmasının nedenini “Yakalanmaktan korkmuyordum. Anne ve babamın elini öptükten sonra jandarmaya teslim olacaktım.” sözleriyle açıklıyor. Samast sorgusunun sonunda çok pişman olduğunu, Hrant Dink’i çok fazla tanımadığını, olayın bu şekilde büyüyeceğini de hiç tahmin edemediğini söylüyor.

Sorgulanan zanlılardan Yasin Hayal (24) ise herhangi bir pişmanlık yaşamadığını söylüyordu. Cinayeti sadece Ogün’le birlikte planladığını anlatan Hayal, kullanılan silahı da kendisinin verdiğini kabul ediyordu. Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi Erhan Tuncel’den etkilendiğini de anlatmış Hayal. 2004 yılında Trabzon’daki Mc Donalds’a bombalı saldırı eyleminde bulunan Hayal, 6 kişinin yaralanmasına neden olmuştu. Yargılamada 6 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış, 11 ay tutuklu kaldıktan sonra iyi hali göz önünde bulundurularak serbest bırakılmıştı.

MAHKEME KORİDORUNDA 'NEDEN BEN' SİTEMİ

İstanbul Emniyetinde sorguları tamamlanan Ogün Samast, Yasin Hayal ve Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender, 24 Ocak sabahı Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Yoğun güvenlik önlemleri altında saat 09.20’de önce Samast getirildi. Üzerinde polis yeleği ve şapkası polislerin oluşturduğu koridordan geçirildi. Yaklaşık yarım saat sonra, diğer dört zanlı getirildi. Yasin Hayal adliye bahçesine girerken olan bitenlerden pişmanlık duyması bir tarafa, tehdit savuruyordu: “Orhan Pamuk akıllı olsun akıllı.”

Sağlık kontrolünden geçirilmelerinin ardından ilk ifadeyi Samast verdi. Cumhuriyet Savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen tarafından yaklaşık 2,5 saat sorgulandı. Sorgu bitiminde Emniyet’te bile yüzleştirilmediği Yasin Hayal’le karşılaştı. Samast’ın ağzından şu sözler döküldü: “Niye kendin yapmadın, bana yaptırdın?” Tutuklanması için mahkemeye sevk yazısı yazılırken Samast, polisten aldığı sigarayı içiyor, başı önde düşünüyordu. Nöbetçi mahkemede ilk tutuklanan Ogün Samast oldu. Can güvenliği açısından yüksek korunaklı bir cezaevine nakledilmek üzere önce Bayrampaşa Özel Tip Cezaevi’ne gönderildi.

Samast’ın avukatı Levent Yıldırım, eylemin örgüt bağlantısı olmadığını açıkladı. “Cinayeti mahalle arkadaşları tasarlamış gibi görünüyor.” diyen Yıldırım, müvekkilinin yönlendirildiğini, azmettirildiğini ve bu cinayeti tek başına planlamadığını söyledi. Diğer 4 sanık hakkında da tutuklama kararı verildi. Yasin Hayal yine kameralara yönelerek “Vatan sağolsun, çok huzurluyum.” diye bağırdı. Adliye girişinde Orhan Pamuk’a yönelik tehdit içerikli sözlerinden dolayı da Hayal hakkında soruşturma açıldı.

BAŞSAVCI: SUÇ ÖRGÜTÜ

Sanıkların cezaevine gönderilmesinin ardından olağan dışı bir şekilde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, soruşturmayı yürüten savcılarla birlikte basın açıklaması yaptı. Resmî açıklamada, sanıkların cürüm işlemek için silahlı bir çete kurdukları belirtildi. Ogün Samast’ın, ‘silahlı suç örgütü üyesi olmak’, ‘taammüden (planlı şekilde) adam öldürmek’ ve ‘ruhsatsız silah kullanmak’ suçlarından; Yasin Hayal, Ahmet İskender, Ersin Yolcu ve Zeynel Abidin Yavuz’un ‘cürüm işlemek için silahlı suç örgütü oluşturmak’, ‘taammüden adam öldürmeye azmettirmek’ ve ‘Ateşli Silahlar Kanununa muhalefet’ suçlarından tutuklandıkları kaydedildi. Başsavcı Engin, “Savcılarımız, bu örgütlenmede başka kişi veya kurumların bulunup bulunmadığı, siyasi, ideolojik veya bölücü terör örgütleriyle bir ilişkinin mevcut olup olmadığı, hatta bu teşekkülü kullanan veya yönlendiren başka örgütler bulunup bulunmadığı hususlarını, soruşturmayı genişleterek soruşturacak ve araştıracaklardır.” dedi.

26 Ocak Cuma günü sorguları tamamlanan diğer iki zanlı da adliyeye sevk edildi. Bursa’dan cinayete tebrik mesajı gönderdiği ileri sürülen Muharrem K. Savcılık tarafından serbest bırakıldı. Erhan Tuncel ise savcılık soruşturmasında susma hakkını kullanacağını belirtti. Deliller ışığında Trabzon Mc Donalds’a Yasin Hayal’in koyduğu bombanın da Tuncel tarafından imal edildiği ileri sürüldü. Sanık Tuncel, böylece hem bomba yapımı hem de cinayete azmettirmek suçlarından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

TİT TEHDİT ETTİ

Agos Gazetesi Avukatı Fethiye Çetin, cinayet işlendikten bir gün sonra 20 Ocak 2007 tarihinde gazeteye Türk İntikam Tugayı (TİT) imzalı tehdit maili gönderildiğini söyledi. Şişli Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını belirten Çetin, binanın korunmaya başlandığını açıkladı. Tehdit mailinde, “Rahip Andrea Santaro’dan sonra Türk düşmanı bir köpek daha geberdi. Eğer siz Agoslular ayağınızı denk almazsanız daha çok köpekleriniz geberecektir. Bir dahaki seferde Agos binasını havaya uçuracak kadar patlayıcı madde bulunuyor ellerimizde, ayrıca RPG kullanma imkânımız da var. Bu sadece bir uyarıydı. Artık Türkiye’de hiçbir yerde at koşturamayacaksınız. Eğer siz 1915 yılına soykırım diyorsanız demek ki hiç soykırım görmediniz. Asıl soykırım şimdi başlayacak.” ifadeleri yer alıyor.

TİT imzalı bir başka tehdit mektubu da TBMM kampusunda bomba düzeneğiyle birlikte ele geçirildi. Kötü bir el yazısıyla bırakılan notta, “Orhan Pamuk ve Hrant Dink vatan hainidir. Hükümetin tutumunu beğenmiyoruz. Zamanlamamız yanlıştı. Daha büyük patlamalar olacak. Ogün ve Yasin kardeşlerimiz serbest kalsın.” denildi.

MESROB II: GERÇEK AZMETTİRİCİ BULUNSUN

Dink cinayetine tepki amacıyla Şişli Halaskargazi Caddesi’nden Kumkapı’daki Meryem Ana Kilisesi’ne kadar olan 8 kilometrelik yürüyüş düzenlenmişti. 10 binlerce insanın ‘Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz’ yazılı dövizlerle katıldığı yürüyüş öncesinde konuşan Hrant Dink’in eşi Rakel, sevgiliye mektubunu okurken, “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılamaz kardeşlerim” diye haykırıyordu. Aynı dakikalarda oğlu katil damgası yiyen anne Havva Samast bu sözleri televizyonda dinleyince baygınlık geçirmişti. Kilise çanı alkış seslerini bastırırken cenaze aracının sokağa girdiği anlaşılıyordu. Beyaz ve sarı çiçeklerle süslü tabut, siyah otomobilin içerisinde ağır ağır ilerlerken karanfiller atılıyor, yaşlı gözleri patlayan flaşlar takip ediyordu. Çan kulesinde saat durdurulmuş, Dink’in can verdiği dakikaya 14.54’e ayarlanmıştı.

Kumkapı’daki Meryem Ana Ermeni Kilisesi’nde düzenlenen törene Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile birlikte yaklaşık 200 kişi katıldı. İlahilerin söylendiği, duaların okunduğu tören sonunda Ermenice ve Türkçe konuşma yapan Ermeni Patriği Mesrob II, 32 saat içerisinde tetikçinin bulunmasının yeterli olmadığını, gerçek azmettiricilerin bulunması gerektiğini söyledi: “Gerçek azmettiricilerin belirlenmesi, ülkemizin barış ve huzur ortamı açısından zorunludur.”

RANTÇI’LAR İŞ BAŞINDA

Bu sözler aslında Ermenilerin bu olayı basit bir çetenin yapamayacağı düşüncesinin bir ürünüydü. Tören’in sonunda Dink’in naşını taşıyan kortej Balıklı Ermeni Mezarlığı’na defnedildi. Fakat, cinayetin işlendiği ilk dakikalarda organize olmayı başaran sol örgüt mensupları, cenaze kaldırılırken yapılan yürüyüş sırasında da attıkları farklı sloganlarla ön plana çıktı. Hrant Dink’in “Beni sessizce uğurlayın” vasiyetine aldırış etmeyen Partizan, Demokrat Halklar Platformu, Devrimci Genç ve TKPM-L’den oluşan gruplar, Rumeli Caddesi üzerindeki MHP İstanbul İl Teşkilatı binası önünde tahrik edici sloganlar attı. “Biji Hrant Dink, Hrant’ın katili Susurluk devleti, katil devlet hesap verecek, katil 301, faşizme karşı omuz omuza, hepimiz Hrant’ız, kahrolsun faşizm” şeklinde bağıranlar arasında kendi düşüncelerinin yer aldığı bildirileri dağıtan DHKP-C, TİKKO ve PKK mensupları da vardı. Azadiya Welat, Evrensel, Gündem ve Birgün gibi gazeteler ön ve arka kapaklarından verdikleri tam sayfa Hrant Dink fotoğrafları nedeniyle yok satarken eylemcilerin ellerinden düşmedi.

Fırsatı değerlendirmek isteyen bir başka grup ise hazırladıkları ‘Türkiye’de 1,5 milyon Ermeni katledilmiştir’ yazılı dilekçelere imza topladı. Örgüt mensupları ‘kuşlama’ yaparak propaganda yaptı. İşçi Partisi (İP) de ilginç bir eyleme imza attı. İzmir İl Başkanlığı, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’in Türkiye Ermenileri Patriği Mesrob Mutafyan’a yazdığı cinayetin ardında ABD olduğuna dair mektubu Alsancak Hocazade Camii’nde cuma namazı çıkışında cemaate dağıttı. İl Başkanı Halil Güleç mektubu herkese tek tek “Hayırlı cumalar” diyerek verdi. Güleç, Hrant Dink’i öldürenlerin Türk ve milliyetçi olmadığını söyledi.

5 KANKA BİR ABİ

Polis, Hrant Dink cinayetinin tetikçisi Ogün Samast’ın cinayeti profesyonelce işlemediği savlarını dikkate almıyor. Samast, İstanbul’a gelişinden tetiği çektiği ana kadar gayet profesyonelce hareket etmiş. Hiç bilmediğini söylediği İstanbul’dan bu kadar kolayca ayrılması da bunun göstergesi zaten. Ama Samast’ın cinayetten sonra ‘yakalanmak’ üstüne kurgulanmış bir oyunun aktörü olduğu gerçeğini de gözden kaçırmamak gerekiyor. Olaydan sonra defalarca telefon konuşması yaptığı tespit edilmiş. Bir istihbaratçının tabiriyle, “Ogün Samast, cinayeti işleyene kadar ne kadar profesyonelse, yakalanana kadar o kadar amatör.”

Tetikçinin yakalanmak istemesi, Danıştay cinayetiyle benzerlik gösteriyor. Yakalanma görüntüsü amatörce… Beyaz beresinin, silahının üstünde olması, kıyafet değiştirmemesi, doğrudan memleketine dönüyor olması arkadaş çevresine verilecek mesajlar şeklinde dizayn edilmiş. Sanık cinayet mahallindeki delilleri yanında götürmüş. Ogün Samast, Yasin Hayal, Ahmet İskender, Ersin Yolcu ve Zeynel Abidin Yavuz tam tabiriyle ‘tornadan’ çıkmış gibi. Cuma günü tutuklanan üniversite öğrencisi Erhan Tuncel ise bu grubun içinde en farklı olanı. Tuncel’in 5 kanka arkadaş üstündeki nüfuzu kadar onu etkileyen farklı yapılanmaların da gözden geçirilmesi gerekiyor.

Polisin gözden kaçtığına inandığı bir başka nokta, TAYAD’lı gençlerin Trabzon’da geçen sene yaşadıkları linç sahneleri. Bu sahnenin hemen ardından meydana gelen Trabzon’daki belirli kahvehanelerin bombalanması, Trabzon’da etnik tepki ağı oluşturulmasını hedeflemiş. Ancak cinayet öncesinde Hırant Dink’e Bursa’dan giden mektuplar, Ogün Samast’ın Bursa’daki Muharrem Kahveci ile temasının da özel anlamı var.

Herkesin konuştuğu ancak yüksek sesle dile getirmediği ise 6 sanık ve Ogün Samast’ın Dink cinayetinde uluslararası gizli servislerce kullanılıp kullanılmadığı. Polis bu konuda da çok dikkatli bir çalışma yürütüyor. “CIA ve MOSSAD kullandı” iddiaları şimdilik sadece iddia. Ancak Trabzon’un geçmişindeki etnik çeşitlilik ve bugün dünyaya açık yüzü bu iddia ve ihtimallerin izlenmesini gerekli kılıyor. Bugüne kadar gündeme gelmeyen iki husus ise Rum ve Ermeni kökenli aşırı uç örgütlerin bu bölgede etkin olup olamayacağı. Bu da doğrudan Yunanistan ve Ermenistan isimlerini akıllara getiriyor.

Ulusalcılar ve dinci milliyetçi gözüken yapılar da polisin cinayeti çözmeye yönelik senaryoları arasında yer alıyor. Çünkü Karadeniz’de bu zemin her bölgeden daha fazla uygun ve elverişli. Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz isimlerinin dışında, gerçekten bu çocukların irtibatlı olduğu isimlerin olup olmadığı da ortaya atılan sorular arasında yer aldı. Bu sorunun cevabı da araştırılıyor. (Fatih Uğur)

YAŞI CEZASINI DÜŞÜRECEK

Katil zanlısı Ogün Samast, planlı bir şekilde adam öldürmekten ağırlaştırılmış müebbet hapsi aldığında herhangi iyi hal indirimi yapılmasa bile yaşı 18’den küçük olduğundan en çok 22-23 yıl hapis cezası alacak. Böylece yaklaşık 13-14 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olabilecek. Yasin Hayal ise adam öldürmeye azmettirme, çete kurma ve Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet maddelerinden suçlu bulunursa müebbet hapis cezasına çarptırılacak.

FATURA TRABZON VALİSİNE

Hrant Dink suikastının faturası Trabzon Valisi ve Trabzon Emniyet Müdürü’ne çıktı. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Trabzon Valisi Hüseyin Yavuz Demir ile Emniyet Müdürü Reşat Altay’ı merkeze çekti. McDonalds’ın bombalanması, bildiri dağıtan üniversite öğrencileri ile TAYAD’lılara linç girişimi, Rahip Santaro cinayeti, futbolculara şantaj ve en son İstanbul’da meydana gelen suikastın da yer aldığı olaylar zincirini çok yönlü incelemek amacıyla İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu iki Mülkiye Başmüfettişi’ni Trabzon’a gönderdi. Olaylar zincirinde Trabzon polisi istihbarat zafiyetiyle suçlanıyor.

Aksiyon

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:32   #48
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




Halk otobüsü şoförü, yolcu alma kavgasında minibüsçüyü öldürdü


İsmail TEMİZ- Yetkin KARAMOLLAOĞLU/TERME(Samsun), (DHA)

SAMSUN’un Terme İlçesi’nde halk otobüsü şoförü 30 yaşındaki Erdoğan Onay, yolcu alma yüzünden kendisiyle kavga eden minübüs şoförü 26 yaşındaki Zafer Sağlam’ı bıçaklayarak öldürdü. Olay sonrası ilçede geniş güvenlik önlemi alındı.
Terme İlçesi Fenk Mahallesi’nde dün gece bekleyen yolcuyu alan halk otobüsünün önü iddiaya göre Zafer Sağlam'ın kullandığı minibüs tarafından kesildi. Minibüs sürücüsü, halk otobüsü şoförüne ‘yolcuyu neden aldın’ diye bağırınca aralarında tartışma başladı. Daha öncede aralarında aynı konu yüzünden husumet bulunan tarafların tartışması bir anda kavgaya dönüştü. İddiaya göre Zafer Sağlam, arkadaşı 27 yaşındaki Volkan Özen ile birlikte sopayla Terme Belediyesi'ne bağlı çalışan özel halk otobüsü şoförü Erdoğan Onay’a saldırarak dövmeye başladı. Bunun üzerine otobüs şoförü Onay da üzerinde taşıdığı bıçakla Zafer Sağlam’ı karnından yaraladı. Kanlar içerisinde kalan Sağlam, arkadaşı tarafından Terme Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ
Olay ilçede büyük yankı buldu. Emniyet güçleri yaşanan gelişmeler üzerine diğer şoförlerin birbirlerine saldırmaması için geniş güvenlik önlemi aldı. Emniyetteki sorgularının ardından adliyeye sevk edilen Erdoğan Onay, ‘adam öldürmek’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Volkan Özen ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Halk otobüsü şoförü Erdoğan Onay, mahkemedeki ifadesinde pişman olduğunu belirterek, “O arkadaşla aramızda daha önce de yolcu alma yüzünden tartışma geçmişti. 3.5 YTL yüzünden böyle olmasını istemezdim. Kendimi korudum. Çünkü beni arkadaşıyla birlikte dövdü. Ben de sinirime hakim olamadım. Pişmanım'' dedi.
Olayda yaşamını yitiren Zafer Sağlam ise, bugün Terme İlçesi’nde toprağa verilecek.

MİLLİYET

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:32   #49
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




AİHM'den dtp'ye red: Yüzde 10, insan hakları ihlali değil

dtp'nin başvurusuna AİHM'den red cevabı geldi. AİHM, yüzde 10 seçim barajının insan hakları ihlali olmadığına hükmetti. Mahkemenin bu kararıyla, Türk hükümeti haklı bulundu.
Bundan sonraki sürece göre, üç ay içinde savunma avukatları, nisan ayı sonuna kadar yeniden temyize başvurabilecek. Mahkeme, temyize götürüp götürmemekte görüş bildirecek.
Temyize götürülmesi kararlaştırıldığı takdirde, karar tekrar incelenecek. Mahkemenin aldığı karar içtihat teşkil edecek.
AİHM, bugüne kadar ülkelerin seçim barajlarına müdahale edecek herhangi bir karar almamıştı.
dehap, 2002 seçiminde, Şırnak'ta oyların yüzde 46'sını almış, ancak, yüzde 10'luk ülke barajı aşılamadığı için Meclis'e temsilci gönderememişti.

MİLLİYET

 

Alt 31 Ocak 2007, 17:33   #50
Çevrimiçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Yanıt: Türkiye ve Dünyadan Haberler ( 2007 )




İzmir'in Buca İlçesi'nde bulunan bir lisede geçtiğimiz günlerde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre,10.sınıf öğrencilerinden T.Ç.,yan sınıfta okuyan kız arkadaşı ile birlikte oldu



Sevişme görüntüleri liseli genci yaktı

İzmir'de kız arkadaşıyla cinsel ilişkiye giren ve bu anları cep telefonuna kaydeden liseli genç çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.



Olay, İzmir'in Buca İlçesi'nde bulunan bir lisede geçtiğimiz günlerde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 10. sınıf öğrencilerinden T.Ç., yan sınıfta okuyan kız arkadaşı S.K.'yı ailesinin evde olmadığı bir anda evine çağırdı ve kendisiyle ilişkiye girdi.

HADIM OLMADIĞINI İSPATLADI

Bu ilişki esnasında yaşananları cep telefonunun kamerasıyla kayıt eden T.Ç., görüntüleri kendisiyle 'hadımsın' diyerek dalga geçen arkadaşlarına seyrettirdi.

Kısa süre sonra tüm okul bu görüntüleri konuşmaya başladı ve konu okul yöneticilerinin kulağına kadar gitti. T.Ç.'nin telefonundaki görüntüleri inceleyen okul yönetimi, durumu iki gencin ailesine bildirdi. Bunun üzerine S.K.'nın ailesi, T.Ç.'den şikayetçi oldu.

İzmir Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınan T.Ç., çıkarıldığı İzmir Çocuk Mahkemesi'nce tutuklanarak Bergama Kapalı Cezaevi'ne gönderildi. S.K. ise, ailesi tarafından başka bir okula kaydettirildi.

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

 

 

Etiketler
2007, dunyadan, haberler, ve


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
HABERLER Türkiye'nin uçuş ağı 203 noktaya ulaştı Chelt Havacılık Haberleri 0 11 Şubat 2011 15:16
Türkiye kardiyolojide dünyadan geri değil Juventus Sağlık Köşesi 0 16 Haziran 2009 11:39
2007 Komik Haberler BLaCK_and_WHiTe Komedi ve Mizah 1 26 Aralık 2007 21:20