IRCForumları - IRC ve mIRC Kullanıcılarının Buluşma Noktası
  sohbet

4Beğeni(ler)
  • 3 Post By Ezgi
  • 1 Post By aLya

 
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 10 Kasım 2011, 09:13   #1
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Saat 9'u 10 geçe





Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Atatürk’ün 10 Kasım 1938 sabahı, vefatından hemen sonra Dolmabahçe Sarayı’nda çekilen
son fotoğrafları ilk kez günışığına çıkıyor



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nın denize bakan bir odasında vefat etti. 10 Kasım sabahı Atatürk sonsuzluğa uğurlanıp da Dolmabahçe’de Cumhurbaşkanlığı bayrağı yarıya indirildiğinde doktorları ve yakınları başucundaydı. O sırada Atatürk’ün fotoğrafları çekildi. Dudağının kenarında huzurlu bir tebessüm varken. Atatürk’ü ‘son fotoğrafları’yla ve bir kez daha saygıyla anıyoruz.




Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nın denize bakan bir odasında vefat etti. Bu “hususi daire”ye 28 Temmuz 1938 gecesi Savarona yatından getirilmişti.
Fırtınalı ömrünün, son durağı oldu bu küçük oda...
Halılarla kaplı odanın atlas perdeli dört penceresi ve iki kapısı vardı.
İki kapı arasında bir tuvalet masası bulunuyor, masanın üzerinde de, en eski arkadaşlarından Nuri Conker’in hediye ettiği dört köşeli bir masa saati bulunuyordu.
Ayrıca bir gardırop, bir komidin, birkaç sandalye ve bronz işlemeli bir ceviz karyola vardı.
Sofada bir radyo ve nöbetleşe bekleyen görevliler bulunurdu.
Yandaki Pembe Salon’da ise Atatürk’ün yakın arkadaşları...
10 Kasım sabahı Atatürk sonsuzluğa uğurlanıp da Dolmabahçe’de Cumhurbaşkanlığı bayrağı yarıya indirildiğinde doktorları ve yakınları başucundaydı.
Yakın çevresinden Kılıç Ali, Hasan Rıza, İsmail Hakkı...
Sağlık ekibinden Dr. Akil Muhtar, Dr. Mehmet Kamil, Dr. Süreyya Hidayet, Dr. Abravaya...
Hizmetlilerden Mehmet, Rıdvan, Rıza, Binnaz hanım...
Kimi ağlıyor, kimi şok olmuş bir şekilde Atatürk’e bakıyor, kimi odanın içinde çaresizce dolanıyordu.
Az sonra Atatürk’ün gözlerini son kez kapattılar, çenesini “GMK” (Gazi Mustafa Kemal) markalı bir ipek mendille bağladılar.
Dr. Mustafa Hayrullah ve Dr. Nuri Hakkı, tunç rengi bir madde hazırlayıp yüzünün ve elinin kalıbını alma işlemine girişti.
Doktorlar ölüm raporunu kaleme alırken silahlı iki asker, karyolanın iki yanında saygı duruşuna geçti.
Tam o sırada Atatürk’ün fotoğrafları çekildi.
Yatakta huzurlu bir uykudaymış gibi sırtüstü yatarken...
Dudağının kenarında huzurlu bir tebessüm varken...
Yüzünden mask için kalıp alınırken...
Ve başucunda iki asker ihtiram nöbeti tutarken...
Bu arada odada bulunanlardan bazıları da Atatürk’le vedalaşırken görüntülendiler.
Yıllar yılı ortaya çıkarılmayan bu fotoğraflar, nesilden nesle nakledilip nice sonra, bir tarih sevdalısı ve belge koleksiyoncusu olan Muhammet Yüksel’in arşivine girdi.
10 Kasım 1938 sabahı, o unutulmaz anı belgeleyen bu olağanüstü fotoğraflardan birkaçı, çekilmelerinden 73 yıl sonra, Hasan Saltık aracılığıyla tanıştığım Muhammet Yüksel’in izniyle sizlere ulaşıyor.
Atatürk’ü “son fotoğrafları”yla ve bir kez daha saygıyla anıyoruz.

NOT: Siz bu satırları okuduğunuz sırada ben Makedonya’da olacağım. Sarı Zeybek’in Arnavutça baskısı vesilesiyle ve Üsküp Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nin daveti üzerine orada 10 Kasım törenlerine katılacağım. Üsküp’te bir söyleşi yapıp genç Mustafa Kemal’in lise öğretimini gördüğü Manastır’daki Askeri İdadi’yi gezeceğim. Dönüşte sizlerle izlenimlerimi paylaşmayı umuyorum

__________________
You got me G-U-I-L-T-Y
모르게 너를 속여 전부를 뺏어 또 playing a game
재미로 해 둬 수백 가지 거짓말
 

IRCForumlari.NET Reklamlar
sohbet odaları sohbet odaları Benimmekan Mobil Sohbet
Alt 10 Kasım 2011, 15:39   #2
Çevrimdışı
Gökalp ♡
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saat 9'u 10 geçe




Tüylerim diken diken oldu resmen ..

__________________
O Herşey
Kullanıcı imzalarındaki bağlantı ve resimleri görebilmek için en az 20 mesaja sahip olmanız gerekir ya da üye girişi yapmanız gerekir.
 

Alt 10 Kasım 2011, 15:57   #3
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
IF Ticaret Sayısı: (0)
IF Ticaret Yüzdesi:(%)
Cevap: Saat 9'u 10 geçe




Atatürk 9 Kasım'da mı öldü?
Siz Muammer Kaddafi'yle uğraşadurun, benim önümde çok daha ilginç bir konu var. "Profesyonel" açıdan daha uygun düşerdi ama kasım ayını bekleyemeyeceğim, kimse kusura bakmasın.
Latife Hanım'ın kızkardeşinin torunu Mehmet Sadık Öke, Atatürk'ün 9 Kasım'da öldüğünü söylemiş. ("Atatürk ölmedi, içimizde yaşıyor" diyecekler bu yazıyı hiç zahmet edip okumasınlar.) Sayın Öke 44 yaşında. Bu iddia, birinci elden tanıklık değil, aile içinde konuşulanlardan ve herhalde Latife Hanım'ın kızkardeşi, anneannesi Vecihe Hanım'dan duyduğu bir şey...
Dört ay önce yayınlanan çarpıcı bir kitabı fırsat bulup da ancak okuyabildim:
"Teyzem Latife"... Yazar Fatih Bayhan'ın Mehmet Sadık Öke'yle yaptığı bir "nehir-söyleşi"... Bu tür kitaplar, çok rahat ve hızlı okundukları için son yıllarda çok moda.
Öke, Atatürk'ün Latife Hanım'la evliliği ve boşanması konusuna birçok müthiş ayrıntı getirmiş.
Örneğin Fikriye Hanım'ın intihar etmediğini, Rusuhi Bey tarafından vurulduğunu buradan öğrenebilirsiniz. (Fikriye Hanım, terkedilmenin acısıyla, hem Atatürk'ü hem eşini vurmaya gelmiş Çankaya'ya, önlemişler.) Daha başka Çankaya dedikodularına hiç girmeyelim: "Bir süre köşkte kalan" dansöz Refet Süreyya Hanım (Fahrettin Altay'ın hatıralarında varmış)... Kadın kılığına girerek dans eden garson Saip...
Bir de Fransız şarkıcı Yvonne Vincent olacaktı yahu, Refii Cevat'ın (Ulunay) yazdığı...
Geçelim bunları. Sayın Öke, Atatürk'ün sanıldığı ve hep bilindiği gibi 10 Kasım'da değil, 9 Kasım'da öldüğünü, "son bir hafta boyunca süren pazarlıkların son gün yoğunlaşarak anlaşmaya varılması üzerine 10 Kasım'da vefatın ilan edildiğini" söylüyor.
Cumhuriyetin "taht kavgası" olsa gerek.
Doğru mudur bu? "Tabii bilirsiniz" diye başlamış sözüne, söyleşinin o bölümünde.
Hayır, bilmeyiz.
Biz de bilmedikten sonra, halk ne halt etsin?
Gerçi, "Atatürk'ün açıklandığı ve hep anıldığı şekilde saat 9'u 5 geçe değil, sabah 7 sularında öldüğünü, okulların ve resmi dairelerin mesai saati başlangıcına denk getirilmesi ve böylece törenlere katılımın kolaylaştırılması amacıyla kamuoyuna 9'u 5 geçe olarak bildirildiğini" duymuştuk ama...
Bunu ortaya atan da Çetin Altan olmuştu hatırladığımız kadarıyla, pek üstünde durulmamıştı...
Fakat 9 Kasım... Hayır, bilmiyorduk.
Diyeceksiniz ki, Atatürk 9 Kasım'da ölse ne farkeder, 6 Kasım'da ölse ne değişir?
Saat sekiz çeyrekte ölse ne olacak, on buçukta ölse ne yazacak?
Mesele bu değildir.
Ne tür rezillikler dönmüş o Dolmabahçe Sarayı'nda?
Nasıl gözümüzün içine baka baka yalan söylerler ve yetmiş yıl kimse ağzını açmaz? Nasıl kandırılır kuşaklar boyunca bu ülkenin vatandaşları?
Bu memleketin, bu rejimin her şeyi mi yalan dolan ve sansür üzerine kuruludur?
Hani "Kürt" diye de kimse yoktu ya, onun gibi... Hani ele geçirilen roketatarlar da su borusuydu ya, onun gibi...
Eski genelkurmay başkanı suçlamıştı ya, "alternatif tarih yaratmaya çalışıyorlar" diye, kimlerdir bunlar?


Engin Ardıç

 

 

Etiketler
gece, saat


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Kapalı
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
29 TL’ye 8 saat, üstelik gece konuşmak da BEDAVA! Armerian Turkcell 1 29 Ekim 2010 13:41
Son (Gece-Saat-An) Sevda Şiir, Hikaye ve Güzel Sözler 0 19 Temmuz 2010 21:39