[PassioN]

Berfo Ana, "Kenan Evren utanmadın mı? Sen benim çocuğumu niye böyle yaptın? Namuzsus herif mahkemeye gel" dedi.


Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.



Bu forumdaki linkleri ve resimleri görebilmek için en az 25 mesajınız olması gerekir.


Dönemin Genelkurmay Başkanı kenan evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nınyargılandığı 12 Eylül darbe davasının ikinci duruşmasında mahkeme heyeti, müdahillik talebinde bulunanları dinledi. Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen tarihi davada çocuklarını, kardeşlerini, eşlerini kaybedenler acılarını dile getirdi; işkence görenler yaşadıklarını tek tek mahkemesalonunda anlattı.
ALKIŞLARLA KARŞILANDI

Onlardan biri de 12 Eylül döneminde oğlu kaybolan 104 yaşındaki Berfo Kırbayır'dı. 12 Eylül'de gözaltına alınan oğlu Cemil Kırbayır'dan bir daha haber alamayan Berfo Kırbayır, davanın birinci gününde Ankara Adliyesi'nin bahçesindeki ambulansta bekledi. Dün görülen ikinci duruşmaya da ambulansla gelen Berfo Ana, oğlu ve gelininin yardımıyla yürüyebildi. 104 yaşındaki acılı anne, salona girerken alkışlarla karşılandı. Mahkeme Başkanı Süleyman İnce ve heyet, uzun süren alkışa müdahale etmedi.
'TÜRKÇE BİLİYOR MUSUN?'

Başkan İnce, Berfo Kırbayır'a "Türkçe bilip bilmediğini" sordu. Müdahilerden Orhan Miroğlu'nun kendisine yardımcı olabileceğini ifade etti. Berfo Kırbayır ise Türkçe ifade verdi.
NAMUZSUZ HERİF

Konuşmakta zorluk çeken 104 yaşındaki Berfo Kırbayır, boş sanık sandalyesine seslendi. "Ula kenan evren hani benim oğlumu getirecektin? Ölüsünü bile getirmedin" diye isyan eden Berfo Kırbayır'ın sözleri mahkeme salonunda bulunanları duygulandırdı. berfo ana şöyle devam etti: "Allah senin evini yıksın. kenan evren korkma. Elin ayağın boşuna titremesin. Sen benim ocağımı söndürdün. Allah da senin ocağını söndürsün. Evren utanmadın mı? Sen benim çocuğumu niye böyle yaptın? Sana da inşallah büyük ceza verirler, inşallah evin yıkılır, yuvan dağılır. Utanmaz. Sen benim ocağımı söndürdün, yuvamı dağıttın. Çocuğumu aldın niye getirmedin namussuz herif..." Başkan İnce, bu sözleri tutanağa "Kenan Evren'in getirilmesini talep ediyorum. Hislerimi, tepkilerimi onun yüzüne söylemeyi istiyorum" diye geçirdi.
'CESEDİ NEREDE ÖĞRENEMEDİK'

Cemil Kırbayır'ın kardeşi Mikail Kırbayır ise "Kardeşimi 13 Eylül 1980'de Kars'ta askerler gözaltına aldı. Gözaltında öldürüldü" dedi. Mahkeme Başkanı İnce'nin "Kardeşinizin gömülü olduğu yer belli mi?" sorusuna Kırbayır, "Hayır, hâlâ cesedinin nereye gömüldüğünü öğrenemedik" diye konuştu.
'SANIKLAR DA GELSİN'

Duruşma çıkışında konuşan Berfo Kırbayır, "Ölene kadar davacıyım. Ben 104 yaşında hasta hasta yatağımdan kalkıp geldim. Tansiyonum var, kalp hastasıyım, dil altı kullanıyorum. Ama sanıklar hastalıklarını bahane ederek gelmiyorlar. Onların da gelmesi gerekir" dedi.
'12 EYLÜL BENİ BABASIZ BIRAKTI'

GÜL ERDOST: Yayıncı İlhan Erdost'un eşiyim. Eşim, Doğanın Diyalektiği isimli kitap delil gösterilerek tutuklandı. 3 saat dövüldü. Akabinde götürüldüğü koğuşta öldü.
ORHAN MİROĞLU: Diyarbakır Cezaevi'nde işkence gördüm. Cezaevindekilerin kurtulmak için ölmekten başka şansı yoktu. Diyarbakır'da Kurdoğlu denilen askeri toplama ve işkence merkezinde 3 ay işkence gördüm.
FAHRETTİN ÖZTÜRK: DAL'da işkenceyle yok edilen Nurettin Öztürk'ün ağabeyiyim. Kardeşim işkenceyle öldürüldü. Akıbetini öğrenmek için dilekçeyle başvurdum. Dolaylı olarak tehdit edildim.
EYÜP DUMAN: 12 Eylül'de gözaltına alındım. 40 gün gözaltında kaldım. İşkence gördüm.Yargılandım. Hâkim adayıydım ve adaylığıma son verildi. Askerliğimi sakıncalı yaptım.
SENEM GÜLBUDAK: TÖBDER yöneticisi Abdullah Gülbudak'ın kızıyım. Bir gece alınıp götürüldüğü cezaevinde öldürüldü. Babamı kaybettiğimde 11 yaşındaydım. 12 Eylül'ün bende yarattığı paradigma, yıllarca geceleyin kâbusla uyanıp babamı evin içinde aramaktı. 12 Eylül beni babasız bıraktı.
İSMAİL DUYGULU: Antalya Çocuk Yetiştirme Yurdu'nda devletin korumasında bir çocukken 13 yaşımda gözaltına alındım. 4 kez işkence gördüm. Hâlâ o işkencelerin izlerini taşıyorum.
NEVİN AYTEKİN: Ege Üniversitesi 3. sınıftayken gözaltına alındım. Şu an anlatamayacağım şekilde işkence gördüm. Okulu bitiremediğim için bir işte çalışamadım.
AHMET CİHAN: Kardeşim işkence gördü. Evren burada olsun isterdim. Yüzyüze gelmek istiyorum. Kardeşimin öldürülmesinin sorumluları Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin'dir. Onlar da yargılanmalıdır.
DÜNYA BASINI DAVAYA BÜYÜK İLGİ GÖSTERDİ

12 Eylül davası yabancı basında geniş yer buldu. Dünya basını, dava hakkında, "Evren'in yargılanmasının simgesel anlamı büyük", "Yaşlı generaller yargıyla karşı karşıya", "Kanlı darbenin sorumluları yargılanıyor" gibi değerlendirmelerde bulundu.
FINANCIAL TIMES
'DAHA ÖNCE BÖYLE BİR ŞEY OLMAMIŞTI'

Financial Times, 12 Eylül darbesinden sonra Evren ve Şahinkaya'nın yargılanmaya başlandığını belirterek, "Türkiye, daha önce böyle bir şey hiç görmemişti" ifadesini kullandı.
BBC
'DAVANIN SİMGESEL ANLAMI BÜYÜK'

İngiliz yayın kuruluşu BBC, Evren'in yargılanmasının Türkiye'de "büyük simgesel anlam" taşıdığı ve "güç dengesinin bir zamanlar dokunulmaz olan askeri kurumdan ne kadar kaydığını kanıtladığı" yorumunda bulundu.
THE NEW YORK TIMES
'YAŞLI GENERALLER YARGIYLA KARŞI KARŞIYA'

ABD'de yayınlanan New York Times, "Yaşlı generaller, şiddetli 1980 askeri darbesi nedeniyle yargıyla karşı karşıya" başlığıyla verdiği haberde, "Generallerin, yaşları nedeniyle cezaevine gönderilmeleri pek beklenmiyor" değerlendirmesini yaptı.
DEUTSCHE WELLE
'KARANLIK TARİHİYLE YÜZLEŞMENİN İŞARETİ'

Alman yayın kuruluşu Deutsche Welle de, "Ankara'da tarihi bir darbe davası açıldı" başlıklı haberinde davanın, darbenin 30 yılı aşkın bir süre geçmesinden sonra açıldığını belirtti. Haberde "Sembolik olsa da, isyancı generalleri mahkûm etmek, ülkenin tarihinin karanlık bir olayıyla yüzleşmeye çalıştığının işareti olabilir" görüşü dile getirildi.
EL PAIS
'DARBENİN SORUMLULARI YARGILANIYOR'

Geçmişte darbelere sahne olan İspanya'nın en büyük gazetesi El Pais, Türkiye'nin, tarihinin "en kanlı" darbesinin sorumlularını yargıladığını vurguladı. Haberde "Askerler, Anayasa'nın garantörleri ve Mustafa Kemal Atatürk'ten kalan laik devletin koruyucuları olarak eski prestijlerini hızla kaybediyorlar" yorumu yapıldı